Kan Bağışı Nedir, Neden Kan Verilir? Kan Vermenin İnsan Sağlığına Faydaları ve Zararları Nelerdir?
Kan bağışı (veya "kan verme"), genellikle tıbbi durumlar veya acil durumlar nedeniyle kan nakline ihtiyaç duyan hastalar için tıbbi amaçlarla kullanılmak üzere kişinin kanının bir kısmını gönüllü olarak vermesidir. Bağışlanan kan; ameliyatlar, kanser tedavileri, travma bakımı ve anemi veya kan bozuklukları gibi belirli tıbbi durumları olan hastalar da dahil olmak üzere çeşitli tıbbi prosedür ve tedavilerde kullanıldığından, dünya çapında sağlık sistemlerinin kritik bir bileşenidir.
Kan bağışı, gönüllü olarak yapılan, fedakarca bir eylemdir ve hayat kurtarmada ve ihtiyacı olan bireylerin sağlığını iyileştirmede çok önemli bir rol oynar. Bağışçılar, uygunluklarına ve sağlık sisteminin ihtiyaçlarına bağlı olarak genellikle ya tam kan ya da belirli kan bileşenleri (trombosit veya plazma gibi) bağışlayabilirler veya çift kırmızı hücre bağışı gibi özel programlara katılabilirler. Birçok ülke, bağış sürecini kolaylaştırmak ve düzenlemek için kan bağışı organizasyonları ve merkezleri kurmuştur. Bağışçılar, tıbbi tedaviler için istikrarlı ve yeterli miktarda güvenli kan tedariki sağlamak amacıyla düzenli olarak bağış yapmaya teşvik edilmektedir.
Kan Bağışı Tipleri Nelerdir?
Tam Kan Bağışı
En yaygın yöntem, kanın bağışçının damarından bir kaba alınmasıdır. Alınan kan miktarı ülkeye göre 200 mililitre ila 550 mililitre arasında değişir; ancak Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkede 450 mililitre tipiktir. Kan, genellikle sodyum sitrat, fosfat, dekstroz ve adenin de içeren esnek bir plastik torbada saklanır. Bu kombinasyon kanın pıhtılaşmasını önler ve saklama sırasında 42 güne kadar korur. İşleme sırasında kana bazen başka kimyasallar da eklenir.
Tam kandan elde edilen plazma, transfüzyon için plazma yapımında kullanılabileceği gibi fraksiyonlama adı verilen bir işlemle başka ilaçlara da dönüştürülebilir. Bu, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaralıları tedavi etmek için kullanılan kurutulmuş plazmanın bir geliştirmesiydi ve sürecin varyantları hala çeşitli diğer ilaçların yapımında kullanılmaktadır.
Aferez
Aferez sırasında, kanınızın farklı kısımlarını toplayan ve ayıran bir makineye bağlanırsınız. Bu kan bileşenleri arasında kırmızı hücreler, plazma ve trombositler bulunur. Makine daha sonra kanın kalan kısımlarını size geri verir.
- Trombosit bağışı (trombositferez) sadece trombositleri toplar. Trombositler, kan damarlarında kümelenip tıkaçlar oluşturarak (pıhtılaşma) kanamayı durdurmaya yardımcı olan hücrelerdir. Bağışlanan trombositler genellikle pıhtılaşma sorunları veya kanseri olan kişilere ve organ nakli veya büyük ameliyatlar geçirecek kişilere verilir.
- Çift kırmızı hücre bağışı, konsantre miktarda kırmızı kan hücresi bağışlamanıza olanak tanır. Kırmızı kan hücreleri organlarınıza ve dokularınıza oksijen sağlar. Bağışlanan kırmızı kan hücreleri genellikle yaralanma veya kaza sonrası gibi ciddi kan kaybı olan kişilere ve anemisi (düşük hemoglobin) olan kişilere verilir.
- Plazma bağışı (plazmaferez) kanın sıvı kısmını (plazma) toplar. Plazma kanın pıhtılaşmasına yardımcı olur ve enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olan antikorlar içerir. Plazma genellikle acil ve travma durumlarında kanamayı durdurmaya yardımcı olmak için insanlara verilir.
Kan Vermenin İnsan Sağlığına Faydaları Nelerdir?
Genellikle kan vermenin faydaları kanı alan taraf açısından hayat kurtarıcılığı üzerinde durulsa da kanı veren (donör) taraf için de kan vermenin birçok faydası bulunmaktadır:
- Başkalarına Yardım Etmenin Verdiği Tatmin Hissi: Bağışçılar için en önemli faydalardan biri, hayat kurtarmaya yardımcı olduklarını bilmenin verdiği tatmin ve memnuniyet duygusudur. Kan bağışları, ameliyat geçiren, kazalardan kurtulan veya çeşitli tıbbi durumlarla uğraşan hastalar için çok önemlidir.
- Sağlık Faydaları: Kan bağışının bağışçı için sağlık yararları olabilir. Kan vermek, vücutta yeni kan hücrelerinin üretimini teşvik etmeye yardımcı olur ve bu da genel sağlık için faydalı olabilir. Düzenli kan bağışçıları, kanın viskozitesini azalttığı için bazı kardiyovasküler hastalıklar da dahil olmak üzere belirli sağlık sorunları açısından daha düşük riske sahiptirler.
- Kan Taraması ve Ücretsiz Sağlık Kontrolü: Her bağıştan önce bağışçılar tansiyon, nabız ve hemoglobin seviyesi ölçümlerini de içeren bir sağlık kontrolünden geçirilir. Bu, bağışçılara kısa bir sağlık değerlendirmesi yapma ve olası sağlık sorunlarını belirleme fırsatı sağlar.
- Demir Seviyelerinde Azalma: Kan bağışı vücudun demir seviyesini düşürmeye yardımcı olabilir. Vücuttaki fazla demir zararlı olabilir ve düzenli kan bağışı sağlıklı demir seviyelerinin korunmasına yardımcı olarak hemokromatoz gibi rahatsızlıkların riskini azaltabilir.
- Topluluk ve Sosyal Bağlantı: Kan bağışı, toplum ve sosyal sorumluluk duygusunu geliştirir. Bireylerin topluluklarıyla bağlantı kurmalarına ve başkalarının refahına katkıda bulunmalarına olanak tanır.
- Bağış Ödülleri: Bazı kan bağışı programları bağışçılara tişörtler, hediye kartları veya diğer takdir simgeleri gibi teşvikler veya ödüller sunar.
Kan bağışının potansiyel sağlık faydaları olsa da, öncelikle başkalarına yardım etme niyetiyle yapılması gerektiğini unutmamak önemlidir. Kan bağışında bulunmak isteyen bireyler, kan bağışı kuruluşları tarafından belirlenen uygunluk kriterlerini karşılamalı ve ne sıklıkla güvenli bir şekilde kan bağışında bulunabilecekleri konusunda rehberlik için sağlık uzmanlarına danışmalıdır.
Kan Bağışının Zararları Nelerdir?
Kan bağışı güvenlidir. Her bağışçı için yeni, steril tek kullanımlık ekipman kullanılır, bu nedenle kan bağışı yaparak kan yoluyla bulaşan bir enfeksiyon kapma riski yoktur.
Çoğu sağlıklı yetişkin, sağlık riski olmadan güvenli bir şekilde yaklaşık yarım litre bağışlayabilir. Kan bağışından sonraki birkaç gün içinde vücudunuz, kaybettiği sıvıları yerine koyar. İki hafta sonra ise vücudunuz kaybedilen kırmızı kan hücrelerini tamamen yeniler.
Potansiyel Komplikasyonlar
Bağışçılar, bağıştan kaynaklanan ciddi komplikasyonlar açısından kendilerini riske atacak sağlık sorunları açısından taranmaktadır. İlk kez bağış yapanların, gençlerin ve kadınların reaksiyon riski daha yüksektir. Yapılan bir çalışma, bağışçıların %2'sinin bağışa karşı olumsuz bir reaksiyon gösterdiğini ortaya koymuştur; ancak bu reaksiyonların çoğu önemsizdir. 194.000 bağış üzerinde yapılan bir çalışmada, uzun vadeli komplikasyonları olan yalnızca 1 adet bağışçı bulunmuştur. Amerika Birleşik Devletleri'nde bir kan bankasının, kan bağışı ile bağlantılı olabilecek her türlü ölümü bildirmesi gerekmektedir; ancak Ekim 2008'den Eylül 2009'a kadar olan tüm raporların analizi altı olayı değerlendirmiş ve ölümlerin beşinin bağışla açıkça ilgisiz olduğunu, kalan vakada ise bağışın ölüm nedeni olduğuna dair hiçbir kanıt bulunmadığını ortaya koymuştur.
Kan basıncındaki hızlı değişim nedeniyle hipovolemik reaksiyonlar meydana gelebilir. Bayılma, genellikle kan bağışı sonrasında karşılaşılan en kötü sorundur - ki o da genellikle kolaylıkla atlatılabilir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Kan bağışı işlemi, diğer flebotomi türleriyle benzer risklere sahiptir. İğne batırılması nedeniyle kolun morarması en yaygın endişe kaynağıdır. Bir çalışmada bağışçıların %1'inden azının bu sorunu yaşadığı bulunmuştur. Kan bağışının daha az yaygın bir dizi komplikasyonunun meydana geldiği bilinmektedir. Bunlar arasında arteriyel ponksiyon, gecikmiş kanama, sinir tahrişi, sinir yaralanması, tendon yaralanması, tromboflebit ve alerjik reaksiyonlar yer almaktadır.
Donörler bazen aferez toplama prosedürlerinde kanın pıhtılaşmasını önlemek için kullanılan sodyum sitrata karşı ters reaksiyonlar gösterebilmektedir. Antikoagülan, toplanmayan kan bileşenleriyle birlikte donöre geri verildiğinden, donörün kanındaki kalsiyumu bağlayabilir ve hipokalsemiye neden olabilir. Bu reaksiyonlar dudaklarda karıncalanmaya neden olma eğilimindedir; ancak konvülsiyon, nöbet, hipertansiyon veya daha ciddi sorunlara neden olabilir. Donörlere bazen bu yan etkileri önlemek için bağış sırasında kalsiyum takviyesi verilir.
Aferez prosedürlerinde kırmızı kan hücreleri geri gönderilir. Bu işlem manuel olarak yapılırsa ve donör kanı farklı bir donörden alırsa transfüzyon reaksiyonu meydana gelebilir. Bu risk nedeniyle gelişmiş dünyada manuel aferez son derece nadirdir ve otomatik prosedürler tam kan bağışları kadar güvenlidir.
Kan bağışçıları için son bir potansiyel risk, uygun şekilde sterilize edilmemiş ekipmanlardan kaynaklanmaktadır. Ancak modern dünyada kanla doğrudan temas eden ekipmanlar kullanıldıktan sonra atılmaktadır. Yeniden kullanılan ekipmanlar 1990'larda Çin'de tekrar kullanılan ekipmanlar nedeniyle 250.000 kadar kan plazması bağışçısının HIV'e maruz kalmış olabileceği hesaplanmaktadır. Günümüzde bu uygulama yok denecek kadar azdır ve kan bağışı tamamen güvenli bir prosedüre dönüşmüştür.
Kimler Kan Verebilir?
Sadece kanı alan taraf değil, kanı veren taraf da muayene edilir ve kan bağışının sağlığı için tehlikeli olmadığından emin olmak için tıbbi geçmişi hakkında özel sorular sorulur. Kan verme kriterleri, kurumdan kuruma ve zamana bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Bağışçının hematokrit veya hemoglobin seviyesi, kan kaybının onu anemik yapmayacağından emin olmak için test edilir ve bu kontrol, bir bağışçının uygun olmamasının en yaygın nedenidir. Tipik olarak, kadınlarda hemoglobin seviyesinin 12.5-20 g/dL, erkekler için 13.0-20 g/dL olması istenir ve bu aralığın dışında kalanların kan bağışı yapmasına izin verilmez. Nabız, kan basıncı ve vücut ısısı da değerlendirilir. Yaşlı bağışçılar da bazen sağlık endişeleri nedeniyle sadece yaşlarına bakılarak elenebilmektedir. Yaşa ek olarak, kilo ve boy da bağışçıların uygunluğu değerlendirilirken önemli faktörlerdir.
Türkiye'de genel olarak:
- 18-65 yaş aralığında 50 kilogramın üzerindeki her sağlıklı birey kan bağışçısı adayı olabilir. Bir diğer deyişe 19 yaşından gün almak, 65'ini doldurmamak gerekir.
- İlk kez kan bağışında bulunacaklar için üst yaş sınırı 61 yaşından gün almamış olmaktır. Düzenli kan bağışçıları için üst yaş sınırı 65 yaşını doldurduktan, 70 yaşından gün alana kadar kan bağış merkezi doktorunun onayı olmak şartıyla yılda en fazla 1 kez olmak üzere kan bağışlayabilir.
Ancak belli kurumlar ekstra şartlar koyabilirler. Örneğin:
- 1 yıl içerisinde ameliyat olmamış, dövme, akupunktur, piercing yaptırmamış olmak,
- 50 kilonun üzerinde olmak,
- Bulaşıcı hastalığı olmamak,
- Aç olmamak,
- Kendini kan verebilecek kadar iyi hissetmek.
Kan vermeden önce, vermek istediğiniz kuruma ulaşarak veya internet sitesini inceleyerek şartlarını öğrenebilirsiniz.
Kan Vermeden Önce Nelere Dikkat Etmeli?
Ayrıca resmi kurallarda her zaman olmasa da kan vermeden önce şunlara dikkat etmenizi öneririz:
- Uygunluğu Kontrol Edin: Kan bağışında bulunmaya karar vermeden önce, bölgenizdeki kan bağışı kuruluşu tarafından belirlenen uygunluk kriterlerini karşıladığınızdan emin olun. Yaygın uygunluk faktörleri arasında, yukarıda da saydığımız gibi yaş, kilo, genel sağlık durumu, yakın zamanda seyahat etmiş olmak ve belirli tıbbi durumlar veya ilaçlar yer alır. Uygunluk kriterleri ülkeye ve kuruluşa göre değişebilir.
- Besleyici ve Dengeli Bir Yemek Yiyin: Bağış randevunuzdan önce dengeli bir yemek yiyin. Buna yağsız et, yeşil yapraklı sebzeler, fasulye ve tam tahıllar gibi demir açısından zengin gıdalar da dahildir. Bağıştan hemen önce ağır ve yağlı yemeklerden kaçının.
- Susuz Kalmayın: Bağışınızdan önceki günlerde bol miktarda sıvı, özellikle de su için. Bol su içmek, daha sorunsuz bir bağış süreci geçirmenize yardımcı olabilir.
- İyi Bir Gece Uykusu Alın: Bağış gününde kendinizi en iyi şekilde hissetmenize yardımcı olmak için bağış randevunuzdan önce tam bir gece uykusu aldığınızdan emin olun.
- Uygun Kıyafetler Giyin: Kolları dirseğinizin üzerine kadar kolayca kıvrılabilen kıyafetler seçin. Bu, flebotomistin kan almak için kolunuza erişmesini kolaylaştırır.
- Kimliğinizi Yanınızda Getirin: Çoğu bağış merkezi, kimliğinizi doğrulamak için kimlik veya ehliyet gibi bir belge isteyecektir.
- Alkol ve Kafeinden Kaçının: Bağıştan en az 24 saat önce alkolden kaçınmanız tavsiye edilir ve kafein ölçülü tüketilmelidir. Her ikisi de hidrasyonunuzu ve kan basıncınızı etkileyebilir.
- Sağlığınız Hakkında Dürüst Olun: Bağış öncesi sağlık taraması sırasında tıbbi geçmişiniz, yakın zamanda geçirdiğiniz hastalıklar ve kullandığınız ilaçlar konusunda dürüst olun. Tarama süreci, bağışlanan kanın ve sizin sağlığınızın güvenliğini sağlamak için çok önemlidir.
Kan Verme Süreci Nasıl İşler?
Kan alma işlemi genelde 10 dakikadan kısa sürer ve her kan bağışında sadece 1 ünite kan (450 ml ±%10) bağışlanmaktadır.
Kan bağışı süreci tipik olarak aşağıdaki adımları içerir:
- Kayıt: Bağışçılar kişisel bilgilerini verirler ve uygunluk ve güvenliklerini sağlamak için sağlıkları ve son faaliyetleri hakkında sorular sorulabilir.
- Tarama: Bağışçılar, sağlık durumlarının iyi olduğundan ve güvenli bir şekilde bağış yapabileceklerinden emin olmak için kan basıncı, nabız ve hemoglobin seviyelerinin ölçülmesi de dahil olmak üzere kısa bir sağlık kontrolünden geçerler.
- Bağış: Kan genellikle bağışçının kolundaki bir damara yerleştirilen steril bir iğne aracılığıyla toplanır. Toplanan kan miktarı bağış türüne (tam kan, trombosit, plazma veya belirli bileşenler) bağlıdır.
- Bağış Sonrası: Bağışta bulunduktan sonra bağışçılara ikramlarda bulunulur ve kendilerini iyi hissettiklerinden emin olmak için kısa bir süre gözetim altında tutulurlar.
- Kan İşleme: Toplanan kan işlenir ve transfüzyon için güvenli olduğundan emin olmak için test edilir. Buna HIV, hepatit ve sifiliz gibi bulaşıcı hastalıkların taranması da dahildir.
- Depolama: Kan ürününün türüne bağlı olarak, canlılığını korumak için belirli koşullar altında saklanır.
- Dağıtım: Kan ürünleri tarandıktan ve işlendikten sonra ihtiyaç duyulan hastanelere ve sağlık tesislerine dağıtılır.
Kan Bağışından Sonra Nelere Dikkat Etmeli?
Çoğu advers reaksiyon bağış sırasında veya hemen sonrasında gerçekleştiği için, bağışçılar genellikle bağıştan sonra 10-15 dakika bağış yerinde tutulur. Kan merkezleri genellikle portakal suyu ve kurabiye gibi hafif içecekler veya bazı daha nadir durumlarda bağışçının iyileşmesine yardımcı olmak için bir öğle yemeği ödeneği sağlar. İğne bölgesi bir bandajla kapatılır ve bağışçı bandajı birkaç saat boyunca tutmaya yönlendirilir. Sıcak iklimlerde, bağışçılara bağıştan birkaç saat sonrasına kadar dehidrasyondan (yorucu egzersiz ve oyunlar, alkol, kafein, vb.) kaçınmaları tavsiye edilir.
Bağışlanan plazma, vücut tarafından 2-3 günde toparlanır. Kırmızı kan hücreleri kemik iliği tarafından dolaşım sistemine daha yavaş bir oranda, sağlıklı yetişkin erkeklerde ortalama 36 günde yerine konur. Bir çalışmada, iyileşme süresi 20 ila 59 gün arasında değişmiştir. Bu iyileşme oranları, bir bağışçının ne sıklıkla kan bağışında bulunabileceğinin temelini oluşturmaktadır.
Plazmaferez ve trombositaferez donörleri, önemli miktarda kırmızı hücre kaybetmedikleri için çok daha sık bağış yapabilirler. Bir donörün ne sıklıkta bağış yapabileceğine dair kesin oran ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki plazmaferez donörlerinin haftada iki kez büyük miktarlarda bağış yapmasına izin verilir ve bir yılda nominal olarak 83 litre bağış yapabilirken, Japonya'daki aynı donör yalnızca iki haftada bir bağış yapabilir ve bir yılda yalnızca yaklaşık 16 litre bağış yapmasına izin verilir.
Tipik bir donör için kan bağışından sonra şunların yapılması önerilir:
- Toparlanma İçin Plan Yapın: Bağışınızdan sonra kısa bir süre dinlenin. Bağış merkezlerince genelde sağlanan yiyecek ve içecekleri tüketin. Bu, vücudunuzun toparlanmasına yardımcı olur ve bayılma veya baş dönmesi riskini azaltır.
- Bağış Alanında Kalın: Bağış yaptıktan sonra, genellikle yaklaşık 10-15 dakika olan önerilen iyileşme süresi boyunca bağış yerinde kalın. Bu, personelin sağlığınızı izlemesine olanak tanır ve ayrılmadan önce kendinizi iyi hissetmenizi sağlar.
- Reaksiyonları İzleyin: Nadiren de olsa, bazı kişiler kan bağışından sonra sersemlik, baş dönmesi veya bayılma gibi yan etkiler yaşayabilir. Kendinizi iyi hissetmemeye başlarsanız, bağış merkezindeki personeli derhal bilgilendirin.
- Yorucu Aktivitelerden Kaçının: Günün geri kalanında ağır fiziksel aktivitelerden veya yorucu egzersizlerden kaçının. Vücudunuza iyileşmesi için zaman tanımak çok önemlidir.
- Susuz Kalmayın ve Yemek Yiyin: Enerjinizi yenilemeye yardımcı olmak için bağış yaptıktan sonra bol miktarda sıvı tüketin ve hafif, besleyici bir yemek veya atıştırmalık yiyin.
- Alkol ve Kafeinden Kaçının: Günün geri kalanında alkol tüketmekten kaçının ve kafein alımını sınırlayın. Her iki madde de hidrasyonunuzu ve kan basıncınızı etkileyebilir.
- Dinlendirici Bir Gece Uykusu: Vücudunuzun iyileşmesine yardımcı olmak için bağış gününüzde iyi bir gece uykusu aldığınızdan emin olun.
- Takip Eden Günlerde Susuz Kalmayın: Vücudunuzun iyileşmesine yardımcı olmak ve uygun hidrasyonu korumak için bağışınızı takip eden günlerde bol miktarda sıvı içmeye devam edin.
- Normal Aktivitelerinize Devam Edin: Bağış gününden sonra genellikle normal aktivitelerinize ve egzersiz rutinlerinize devam edebilirsiniz.
- Bandajı Koparmayın: Bandajı birkaç saat boyunca veya bağış merkezinin talimatları doğrultusunda koparmayın.
Kan bağışçıları, çoğu zaman neredeyse hiçbir yan etki yaşamayacaktır. Yine de aşırı kanama, şişme veya alerjik reaksiyon gibi ciddi veya uzun süreli semptomlar yaşarsanız, derhal tıbbi yardım alın.
Verilen Kanlar Nasıl Test Edilir?
Bağışlanan kan, nakil için kullanılacaksa, bağışçının kan grubu belirlenmelidir. Kan alma kurumu genellikle kanın A, B, AB veya O tipi olup olmadığını ve donörün Rh (D) tipini belirler ve daha az yaygın antijenlere karşı antikor taraması yapar. Transfüzyondan önce genellikle karşılıklı eşleştirme de dahil olmak üzere daha fazla test yapılır. O tipi negatif genellikle "evrensel donör" olarak anılır; ancak bu, sadece kırmızı hücre ve tam kan transfüzyonları için geçerlidir. Plazma ve trombosit transfüzyonları için sistem tersine dönmektedir: AB pozitif evrensel trombosit donör tipi iken hem AB pozitif hem de AB negatif evrensel plazma donör tipidir.
Çoğu kan, bazı cinsel yolla bulaşan hastalıklar da dahil olmak üzere hastalıklar için test edilir. Kullanılan testler yüksek hassasiyetli tarama testleridir ve gerçek bir teşhis konulmaz. Bazı test sonuçlarının daha sonra daha spesifik testler kullanılarak yanlış pozitif olduğu bulunmuştur. Yanlış negatifler nadirdir; ancak yine de bağışçıların cinsel yolla bulaşan hastalık taramasını anonim olarak yapma amacıyla kan bağışını kullanmaları önerilmez, çünkü yanlış bir negatif, kontamine bir ünite anlamına gelebilir. Bu testler pozitif çıkarsa, otolog bağışlar gibi nadir istisnalar haricinde kan genellikle çöpe atılır ve donör de genellikle test sonucu hakkında bilgilendirilir.
Bağışlanan kan birçok yöntemle test edilir, ancak Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen temel testler şu dört tanesidir:
- Hepatit B yüzey antijeni
- Hepatit C'ye karşı antikor
- HIV'e karşı antikor, genellikle alt tip 1 ve 2
- Sifiliz için serolojik test
Transfüzyonla bulaşan enfeksiyonlar için çeşitli diğer testler genellikle yerel gerekliliklere göre kullanılır. Ek testler pahalıdır ve bazı durumlarda maliyet nedeniyle testler uygulanmaz. Bu ek testler Batı Nil ateşi ve babesiosis gibi diğer bulaşıcı hastalıkları içerir. Bazen her bir testin sınırlamalarını karşılamak için tek bir hastalık için birden fazla test kullanılır. Örneğin, HIV antikor testi yakın zamanda enfekte olmuş bir donörü tespit etmeyecektir; bu nedenle bazı kan bankaları enfekte donörleri tespit etmek için temel antikor testine ek olarak bir p24 antijen veya HIV nükleik asit testi kullanır. Sitomegalovirüs donör testlerinde özel bir durumdur, çünkü birçok donörde bu test pozitif çıkacaktır. Virüs sağlıklı bir alıcı için tehlikeli değildir, ancak bebeklere ve bağışıklık sistemi zayıf olan diğer alıcılara zarar verebilir.
Sonuç
Özetle kan bağışı, hayat kurtarmak ve ihtiyacı olan bireylerin sağlığını iyileştirmek için çok önemlidir. Bağışçılar; ameliyatlar, travma bakımı, kanser tedavileri ve çeşitli tıbbi durumların yönetimi de dahil olmak üzere tıbbi tedaviler için sürekli güvenli kan tedariki sağlamada hayati bir rol oynamaktadır. Kan bağışı, başkalarına yardım etmenin verdiği memnuniyetin yanı sıra, bağışçılara demir seviyelerini düşürmek, yeni kan hücrelerinin üretimini teşvik etmek ve ücretsiz sağlık kontrolü sağlamak gibi sağlık faydaları da sunabilir. Hem alıcıların hem de bağışçıların refahına katkıda bulunurken topluluk ve sosyal sorumluluk duygusunu geliştirir. Genel olarak kan bağışı, kamu sağlığı ve bireysel refah üzerinde geniş kapsamlı olumlu etkileri olan özverili bir eylemdir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 6
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- F. Sagi, et al. (1981). Exchange Transfusion In Newborns Via A Peripheral Artery And Vein. European Journal of Pediatrics, sf: 283-284. doi: 10.1007/BF00443258. | Arşiv Bağlantısı
- C. K. Lee, et al. (2003). Impact Of Donor Arm Skin Disinfection On The Bacterial Contamination Rate Of Platelet Concentrates. Wiley, sf: 204-208. doi: 10.1046/j.1423-0410.2002.00219.x. | Arşiv Bağlantısı
- J. Wang, et al. (2010). Who Donates Blood At Five Ethnically And Geographically Diverse Blood Centers In China In 2008. Wiley, sf: 2686-2694. doi: 10.1111/j.1537-2995.2010.02722.x. | Arşiv Bağlantısı
- P. W. Wales, et al. (2002). Directed Blood Donation In Pediatric General Surgery: Is It Worth It?. Elsevier BV, sf: 722-725. doi: 10.1053/jpsu.2001.22945. | Arşiv Bağlantısı
- M. Goldman, et al. (2007). Effect Of Changing The Age Criteria For Blood Donors. Wiley, sf: 368-372. doi: 10.1111/j.1423-0410.2007.00897.x. | Arşiv Bağlantısı
- A. Gómez-Simón, et al. (2007). Evaluation Of Four Rapid Methods For Hemoglobin Screening Of Whole Blood Donors In Mobile Collection Settings. Elsevier BV, sf: 235-242. doi: 10.1016/j.transci.2007.01.010. | Arşiv Bağlantısı
- F. Atsma, et al. (2011). The Healthy Donor Effect: A Matter Of Selection Bias And Confounding. Wiley, sf: 1883-1885. doi: 10.1111/j.1537-2995.2011.03270.x. | Arşiv Bağlantısı
- T. B. Wiltbank, et al. (2008). Faint And Prefaint Reactions In Whole‐Blood Donors: An Analysis Of Predonation Measurements And Their Predictive Value. Wiley, sf: 1799-1808. doi: 10.1111/j.1537-2995.2008.01745.x. | Arşiv Bağlantısı
- C. D. Bolan, et al. (2003). Comprehensive Analysis Of Citrate Effects During Plateletpheresis In Normal Donors. Wiley, sf: 1165-1171. doi: 10.1046/j.1537-2995.2001.41091165.x. | Arşiv Bağlantısı
- R. Miller, et al. (2004). Review Of Counselling In A Transfusion Service: The London (Uk) Experience. Wiley, sf: 133-139. doi: 10.1046/j.1423-0410.1998.7430133.x. | Arşiv Bağlantısı
- L. J. McCarthy. (2007). How Do I Manage A Blood Shortage In A Transfusion Service?. Wiley, sf: 760-762. doi: 10.1111/j.1537-2995.2007.01187.x. | Arşiv Bağlantısı
- D. A. Waxman. (2003). Volunteer Donor Apheresis. Wiley, sf: 77-81. doi: 10.1046/j.1526-0968.2002.00395.x. | Arşiv Bağlantısı
- S. A. Glynn, et al. (2003). Attitudes Toward Blood Donation Incentives In The United States: Implications For Donor Recruitment. Wiley, sf: 7-16. doi: 10.1046/j.1537-2995.2003.00252.x. | Arşiv Bağlantısı
- P. J. Schmidt. (2002). Blood And Disaster — Supply And Demand. Massachusetts Medical Society, sf: 617-620. doi: 10.1056/nejm200202213460813. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Steele, et al. (2007). The Role Of Altruistic Behavior, Empathetic Concern, And Social Responsibility Motivation In Blood Donation Behavior. Wiley, sf: 43-54. doi: 10.1111/j.1537-2995.2007.01481.x. | Arşiv Bağlantısı
- G. A. Smith, et al. (2014). Oral Or Parenteral Iron Supplementation To Reduce Deferral, Iron Deficiency And/Or Anaemia In Blood Donors. Cochrane Database of Systematic Reviews. doi: 10.1002/14651858.CD009532.pub2. | Arşiv Bağlantısı
- W. Riley, et al. (2007). The United States' Potential Blood Donor Pool: Estimating The Prevalence Of Donor‐Exclusion Factors On The Pool Of Potential Donors. Wiley, sf: 1180-1188. doi: 10.1111/j.1537-2995.2007.01252.x. | Arşiv Bağlantısı
- R. G. Sass. (2013). Toward A More Stable Blood Supply: Charitable Incentives, Donation Rates, And The Experience Of September 11. Informa UK Limited, sf: 38-45. doi: 10.1080/15265161.2013.781703. | Arşiv Bağlantısı
- S. Yuan, et al. (2008). Risk Factors For Acute, Moderate To Severe Donor Reactions Associated With Multicomponent Apheresis Collections. Wiley, sf: 1213-1219. doi: 10.1111/j.1537-2995.2008.01674.x. | Arşiv Bağlantısı
- B. H. Newman, et al. (2003). A Study Of 178 Consecutive Vasovagal Syncopal Reactions From The Perspective Of Safety. Wiley, sf: 1475-1479. doi: 10.1046/j.1537-2995.2001.41121475.x. | Arşiv Bağlantısı
- J. Cohen. (2004). An Unsafe Practice Turned Blood Donors Into Victims. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 1438-1439. doi: 10.1126/science.304.5676.1438. | Arşiv Bağlantısı
- Wiley. (2003). Bruising Following Blood Donation, Its Management And The Response And Subsequent Return Rates Of Affected Donors. Wiley, sf: 113-116. doi: 10.1046/j.1365-3148.2000.00240.x. | Arşiv Bağlantısı
- W. B. Lockwood, et al. (2003). Effects Of Rejuvenation And Frozen Storage On 42‐Day‐Old As‐3 Rbcs. Wiley, sf: 1527-1532. doi: 10.1046/j.1537-2995.2003.00551.x. | Arşiv Bağlantısı
- M. Beard, et al. (2006). P04 In Vitro Evaluation Of Buffy Coat Derived Platelet Concentrates In Ssp+ Platelet Storage Medium. Wiley, sf: 26-26. doi: 10.1111/j.1365-3148.2006.00694_4.x. | Arşiv Bağlantısı
- M. Manco, et al. (2012). Back To Past Leeches: Repeated Phlebotomies And Cardiovascular Risk. BMC Medicine, sf: 1-4. doi: 10.1186/1741-7015-10-53. | Arşiv Bağlantısı
- Y. Sugita, et al. (1965). The Mechanism Of Action Of Adenine In Red Cell Preservation. The Journal of Clinical Investigation, sf: 629-642. doi: 10.1172/JCI105176. | Arşiv Bağlantısı
- T. N. Muthivhi, et al. (2015). Motivators And Deterrents To Blood Donation Among Black South Africans: A Qualitative Analysis Of Focus Group Data. Wiley, sf: 249-258. doi: 10.1111/tme.12218. | Arşiv Bağlantısı
- B. S. Sorensen, et al. (2007). Complications Related To Blood Donation: A Population‐Based Study. Wiley, sf: 132-137. doi: 10.1111/j.1423-0410.2007.01000.x. | Arşiv Bağlantısı
- A. C. Fields, et al. (1999). Hemochromatosis, Iron, And Blood Donation: A Short Review. Immunohematology, sf: 108-112. doi: 10.21307/immunohematology-2019-628. | Arşiv Bağlantısı
- T. B. Wiltbank, et al. (2007). The Safety Profile Of Automated Collections: An Analysis Of More Than 1 Million Collections. Wiley, sf: 1002-1005. doi: 10.1111/j.1537-2995.2007.01224.x. | Arşiv Bağlantısı
- O. Åkerblom, et al. (2009). Studies On Citrate‐Phosphate‐Dextrose (Cpd) Blood Supplemented With Adenine. Wiley, sf: 90-100. doi: 10.1111/j.1423-0410.1975.tb00484.x. | Arşiv Bağlantısı
- T. Pottgiesser, et al. (2008). Recovery Of Hemoglobin Mass After Blood Donation. Wiley, sf: 1390-1397. doi: 10.1111/j.1537-2995.2008.01719.x. | Arşiv Bağlantısı
- E. R. Simon, et al. (1962). Adenine In Red Cell Preservation. The Journal of Clinical Investigation, sf: 351-359. doi: 10.1172/JCI104489. | Arşiv Bağlantısı
- A. F. Eder, et al. (2008). Adverse Reactions To Allogeneic Whole Blood Donation By 16- And 17-Year-Olds. JAMA, sf: 2279-2286. doi: 10.1001/jama.299.19.2279. | Arşiv Bağlantısı
- S. A. Glynn, et al. (2003). Effect Of A National Disaster On Blood Supply And Safety: The September 11 Experience. JAMA, sf: 2246-2253. doi: 10.1001/jama.289.17.2246. | Arşiv Bağlantısı
- T. Tuomainen, et al. (1997). Cohort Study Of Relation Between Donating Blood And Risk Of Myocardial Infarction In 2682 Men In Eastern Finland. BMJ, sf: 793. doi: 10.1136/bmj.314.7083.793. | Arşiv Bağlantısı
- P. W. Edwards, et al. (1985). Blood Donor Development: Effects Of Personality, Motivational And Situational Variables. Personality and Individual Differences, sf: 743-751. doi: 10.1016/0191-8869(85)90085-6. | Arşiv Bağlantısı
- P. Bhattacharya. (2015). Significant Increase In Hbv, Hcv, Hiv And Syphilis Infections Among Blood Donors In West Bengal, Eastern India 2004-2005: Exploratory Screening Reveals High Frequency Of Occult Hbv Infection. Baishideng Publishing Group Inc., sf: 3730. doi: 10.3748/wjg.v13.i27.3730. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 11:38:13 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16377
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.