Bu Yılanın Zehri, Tüm Deliklerinizden Kanayarak Ölmenize Neden Oluyor!
Bilirsiniz, bir yılanın zehrini vücudunuza bırakması berbattır. Peki ya bir yılanın hem vücudunuza zehrini bırakabildiğini, hem de bu zehrin var olan bütün deliklerinizden kanamanıza neden olduğunu söyleseydik? Kulağa hoş geliyor mu?
"Boomslang" olarak da bilinen Dispholidus typus türü zehirli ağaç yılanları, Sahra Altı Afrikası'na özgü bir tür. Küt suratlı ve oldukça sevimli. Kısmen orantısız büyüklükte gözleri ve erkeklerinde parlak, açık yeşil, dişilerinde ise kahverengi deri bulunuyor.
Bu yılan, ömrünün çoğunu ağaçların üzerinde geçiriyor ve buralarda kertenkeleleri, kurbağaları, bukalemunları, fareleri ve kuşları avlıyor. Son derece utangaç ve hiç saldırgan olmayan bir tür. Eğer yutamayacağı büyüklükte bir şeyle karşılaşırsa, oradan o kadar hızlı uzaklaşıyor ki, genellikle yutamayacağı o hayvanın, yılanın orada olduğundan haberi bile olmuyor. Ayrıca bu tür, yılanlar dünyasının "kedisi" denebilir, çünkü genellikle kuşların korunaklı yuvalarının etrafında dolanıyor ve kış uykusuna yatması gerektiği zaman bu kuşların yuvalarının içine kıvrılıveriyor.
Sızlanmayı bırakın kuşlar, sizlerin kanatları var ve göç ederek rahatça sıcak bölgelere gidebilirsiniz!
Bu saldırgan olmayan eğilimlerinin bir yana, bu yılanlardan biri tarafından ısırılmak inanılmaz ama inanılmaz şanssız olduğunuz anlamına geliyor. "Arka dişli yılanlar" olarak bilinen bir gruba ait olan bu hayvanların zehri taşıyan dişleri ağızlarının oldukça gerisinde, çok sayıda dişinin arkasında yer alıyor. Bu da, eğer ki birini ısırmak istiyorlarsa, ağızlarını gerçekten çok geniş bir şekilde, yaklaşık 170 derece açmaları gerektiği anlamına geliyor. Böylece ağızlarını avlarının eti etrafına sarabiliyorlar ve zehirli dişlerini saplayabiliyorlar. Bu saldırılar insanlara o kadar nadir gerçekleşiyor ki, bugüne kadar tüm Dünya'da en fazla 10 adet ölümlü boomslang saldırısı kaydedildi.
Anatomik olarak insanları ısırmaya o kadar elverişsizler ki, boomslanglerin 1950'lere kadar tehlikeli hayvanlar olmadığı varsayılıyordu. Paul Donovan tarafından Reptiles Magazine dergisi için yazılan muhteşem bir makalede, Chicago'da bulunan Lincoln Hayvanat Bahçesi'ndeki meşhur sürüngen bilimci Karl P. Schmidt'in 26 Eylül 1957 yılında nasıl bir boomslang tarafından ısırıldığı ve öldüğü anlatılıyor. Bu, kayıtlara geçen ilk vakadır ve tahmin edilebileceği gibi Schmidt'in iş arkadaşlarını şoke etmiştir. Schmidt, tüm ömrünü hayvanat bahçesinde koruma altında geçirmiş genç bir boomslang yılanının bulunduğu keseyi açarken başparmağından tek bir diş saplanması sonucu ısırıldı ve bunu hiç ummuyordu.
Sadece bilim camiasının bu yılanı tehlikesiz sanması bir yana (çünkü çok nadiren Colubridae ailesinden arka dişli yılanlar insanlara tehdit unsuru oluşturur), yılanın zehrinin etkisini göstermesi de birkaç saat almaktadır. Schmidt, ortaya çıkan her bir semptomu not etmiştir. Isırılmasından yaklaşık 24 saat sonra evinde solunum yetmezliği ve aşırı beyin kanaması nedeniyle ölü olarak bulunmuştur. 3 Ekim 1957 tarihinde Sarasota Journal gazetesindeki bir yazı, Schmidt'in nasıl öldüğünü anlatmaktadır:
Chicago Tribune gazetesi, Schmidt'in günlüğünde, sokulduktan sonra bir metro trenine binmesiyle başlayan ve ertesi sabah sonlanan 15 saatlik bir süre zarfının yer aldığını bildirmektedir. Ekip arkadaşları, Schmidt'in kendisinin iyileştiğini ve işe dönmeye hazırlandığını söylediğini aktardılar. Günlüğe son girdi 26 Eylül'de kahvaltı yaptıktan sonra girilmiş. Ekip arkadaşları başka bir girdi olmadığını, çünkü Schmidt'in iyileştiğini düşündüğünü ve hayvanat bahçesini arayarak ertesi gün işe döneceğini bildirdiğini belirtiyorlar. Doktora gitmeyen Schmidt, sabaha karşı 2 civarında komaya girdi.
Kendisi de ünlü bir yılan uzmanı olan Donovan, Schmidt'in ölümünün sürüngen bilimi camiasını nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor:
Schmidt'in ölümü bizlerin boomslang yılanlarına bakışını değiştirdi. Sonradan yapılan analizler, her ne kadar ön dişli yılanlar kadar olmasa da, bu yılanın da zehrinin toksik olduğunu gösterdi. Günümüzde boomslang, Afrika'nın en zehirli yılanlarından biri olarak kabul edilmektedir.
Her ne kadar zehir baş ağrısı, mide bulantısı ve uyku hali gibi bazı etkiler yaratsa da, asıl etkisi pıhtılaşma önleyici yapısında gizli. Zehri bir tür hemotoksin; yani kırmızı kan hücrelerini öldürüyor, kan pıhtısını azaltıyor ve organlar ile dokuların bozulmasına neden oluyor. Kurbanlar aşırı kas ve beyin kanamasına maruz kalıyorlar ve bu sebeple kan, vücutlarında bulabildiği her bir delikten sızmaya başlıyor. Bu delikler arasında damağımızdaki delikler, burun delikleri ve hatta derimizdeki ufacık kesikler bile yer alıyor. Kan ayrıca kurbanın dışkısına, idrarına, tükürüğüne de karışıyor ve bu sebeple ölene kadar kusuyorlar. Donovan, Reptiles Magazine dergisine şöyle anlatıyor:
Ölümün nedeni gelişen iç kanamaya bağlanıyor. Çok yavaş ve süründüren bir süreç. Zehrin insanı öldürmesi 3 ila 5 gün arasında sürebiliyor. Garip bir şekilde tüm ısırma vakalarında sarı bir rengin görüldüğü söyleniyor. Bu, gözlerin içinin kanamasından kaynaklanıyor olabilir.
Zehrin oldukça yavaş etki ediyor olması, bireyin panzehir alarak kurtulabilmesi anlamına geliyor. Ancak yılanlardan anlamayan ve zehirlendiğinin farkında olmayanları da ciddi bir risk altına sokuyor. Sokmanın ardından gelen ilk birkaç saatlik rahat dönemde, ısırılan kişinin endişelenecek herhangi bir şey olmadığını sanması çok muhtemel.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 36
- 24
- 10
- 4
- 3
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Scientific American | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:36:27 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2595
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Scientific American. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.