İnsanlığı Değiştiren En Önemli 10 İlaç!
Bu içerik tıp ve sağlık ile ilişkilidir. Sadece bilgi amaçlı olarak hazırlanmıştır. Bireysel bir tıbbi tavsiye olarak görülmemelidir. Evrim Ağacı'ndaki hiçbir içerik; profesyonel bir hekim tarafından verilen tıbbi tavsiyelerin, konulan bir teşhisin veya önerilen bir tedavinin yerini alacak biçimde kullanılmamalıdır.
İlaçlar... Bilimsel sınıflandırılması ile farmasötik kimyasallar. İnsanlığın vazgeçilmez önemli buluşlarından biridir. Halk arasında sık sık korkulan bir şey olsa da, doğru ve yerinde kullanıldığında adeta "sihir" gibidir. Çünkü bilimkurgu edebiyatının babalarından olan Arthur C. Clarke'ın dediği gibi "Yeterince gelişmiş bir teknoloji, sihirden ayırt edilemez."
İlaçlar çoğunlukla sentetik veya yarı-sentetik olarak üretilir. Halk arasında "kimyasal" tanımı kötü bir şey olarak algılanır. Halbuki biyolojik olan her şeyin temelinde kimyasal mekanizmalar yatar. Yani aslında her biyolojik sürecin bir kimyasal temeli vardır. Dolayısıyla "doğal" diye nitelendirilen bitkisel tedaviler de temelde "kimyasal" mekanizmalar ile işlev görür. Üstelik üretilen birçok ilaç da bitkisel, hayvansal veya mantarsal kimyasalların uzun ömürlü olması açısından çeşitli karışımlar ile kombine edilerek saklanılan formatlarıdır. Örneğin toksin üreten bir bitkinden, o toksin izole edilip, birtakım işlemlerden geçirdikten sonra seri üretime geçirilerek "ilaç" adını alır. Bu yazımızda insanlık tarihini değiştirdiğini düşündüğümüz 10 önemli ilacı sınıflandıracağız.
Uyarı: Evrim Ağacı olarak yayımladığımız bu sınıflandırma, herhangi uluslararası bir sınıflandırma ile ilişkili değildir. Ayrıca listede bir ilacın diğerinden üstünlüğü ve tıbbi tavsiye olarak belirtilen bir öneri yoktur. İnsanlığı değiştiren, milyonlarca insanın hayatını kurtaran veya yaşam kalitesini artıran ilaçların önemini Evrim Ağacı olarak sınıflandırmak istedik.
10) Noretinodrel (Kontraseptif)
Enovid ticari ismi altında satışa sunulan oral kontraseptif denilen doğum kontrol ilaçlarından ilkidir. Rahim ağzındaki mukus tabakasını artırarak ve dişide ovülasyonu (yumurtlamayı) durdurarak, döllenmenin gerçekleşmesini engelleyen ilk ilaçtır. Pfizer'in Gideon Daniel Searle şirketi tarafından 1960 yılında piyasaya sürülen ilk oral kombine farmasötiktir. Bu ilaç 10 mg noretinodrel (sentetik progesteron) ve 15 mg mestranol (sentetik östrojen) içeriyordu. Östrojen aslında üretim aşamasının bir yan ürünüydü; ancak onu çıkarmak daha çok masrafa ve kanamaya sebep olduğu için kombine olarak kullanıldı. Söz konusu deneyler, 1958 yılında 830 Puerto Rico'da 830 kadın üzerinde test edildi. Bu konuda birçok etik problem doğdu.
Ancak daha sonrasında 1960-1970 yılları arasında adeta "cinsel devrim" başlattı. Böylece istenmeyen gebeliklerin önüne geçerek, sosyokültürel ve demografik olarak birçok açıdan toplumsal sağlık sağladı. Unutmamak gerekir ki doğum kontrol hapları sadece istenmeyen gebelikleri engellemiyor. Aynı şekilde adet düzensizliği, tümör ve kist kontrolü gibi birçok diğer özelliği de bulunuyor. Artık günümüzde çok daha sağlıklı birçok farklı oral kontraseptif (OKS) çeşidi bulunuyor olsa da devrim yaratan ilk kontraseptif farmasötik ajanı unutmamak gerek. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2009'da yaptığı sayıma göre Amerika'da 12 milyon ve Dünya çapında 100 milyon kadın doğum kontrol yöntemlerinden yararlanıyor.
9) Mannitol (Diüretik)
Mannitol ve genel olarak diüretik diye bilinen su atıcı farmasötikler, hastaların yaşam kalitesini artıran ve birçok komplikasyonu önleyen önemli kimyasallardır. Tarihte Julije Domac isimli organik kimyager tarafından 1880 yılında çiçekli dişbudak (Fraxinus ornus) adlı ağacın özütünde şeker alkol (mannitol) ve heksan (doymuş hidrokarbonların altıncısı) yapısı açıklanmış ve PhD derecesini almasını sağlamıştır. Mannitoldeki çift bağın yerini tespit ederek, aslında heksan yapısının bir türevi olduğunu kanıtlamıştır. Fakat mannitolun keşfi, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 1806 yılında Joseph Louis Proust adlı Fransız kimyagere atfedilmiştir. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü'nün Esansiyel İlaçlar listesinde en önemli ve en güvenilir ilaçlar arasında sınıflandırılır. Makroalgler adı verilen çok hücreli deniz algleri, günümüzde Çin gibi ülkelerde en önemli mannitol kaynaklarından biridir. Makroalglerden izole edilen mannitol, ilaç firmaları tarafından seri üretime geçiliyor.
İlerleyen yıllarda osmotik diüretik (su atıcı) özelliği tıp alanında önemli bir kimyasal haline gelmiştir. Özellikle glokom (göz içi basınç artışı) ve intrakraniyal (kafa içi) basınç artışlarında, basıncı düşürmek için kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde pratikte pek kullanılmasa da, modern diüretiklerin önünü açmıştır ve bu listedeki sırası bütün diüretikleri simgelemektedir. Ayrıca bazı böbrek yetmezliklerinde, toksinlerin atılımını hızlandırmada ve vücut sıvısının fazla olduğu durumlarda da kullanılabiliyor. Daha sonra bağırsaklardan yeterince emilmediği görülünce, şeker tadı için diyabetik hastaların yaşam kalitesini artırmak amacı ile de kullanılmıştır. Diğer yandan 20 gramdan fazla alınan dozlarda yeterince emilmediği için laksatif (dışkı yumuşatıcı) işlevi de var. Günümüzde diüretik etkisi daha güçlü olan furosemid ve tiazid grubu diüretikler kalp yetmezliği gibi ağır patolojilerde mannitol yerine tercih edilir.
8) Morfin (Narkotik)
Birçok bitki ve hayvan hücresinde bulunan opiat alkaloid ailesinden en önemli analjezik türevidir. Doğrudan santral sinir sistemi üzerine etki ederek sinapslar arasından nörotransmitter akışını bloke eder ve ağrı uyarısının iletimini engeller. Akut ve kronik ağrılar için kullanılır. Kalp krizi türlerinden biri olan myokardial infarktus ve doğum eylemi sırasında ağrıyı önleyen bir numaralı ilaçtır. Bazı yan etkileri vardır ve bağımlılık yapıcıdır.
1803 ila 1805 yılları arasında Friedrich Sertürner tarafından, halk arasında afyon veya haşhaş olarak bilinen Papaver somniferum türü bitkinden izole edilmiştir. Bitkiden izole edilen ilk aktif biyolojik ajan olarak bilinir. Eskiden Akdeniz civarında yaygın olan bir türdü. Morfinin şiddetli ağrılar üzerine etkisi tartışılmaz bir öneme sahiptir. Sertürner, Antik Yunan'da rüyaların tanrısı olan morphium ismine ithafen morfin (İng: morphine) adını vermiştir.
7) Aspirin (NSAİİ)
Yaklaşık 100 yıl önce keşfedilen ve sadece bir baş ağrısı ilacından çok fazlasıdır... Basit ağrıyı kesebildiğini gösteren ilk ilaçtır. Keşfedildiği dönemde, diğer ağrı kesicilerin yan etkileri olabildiği için basit ağrılar için çok önemliydi. Çünkü Dünya'da birçok insanın periferik ağrısı, kas ağrısı, baş ağrısı ve eklem ağrısı vardır. Evet, günümüzde aspirinden çok daha etkili ve güvenli ağrı kesiciler bulunuyor. Ancak 100 yıl önce keşfedilen bir ilacın bile günümüzde bu kadar yaygın kullanılması inanılmazdır. Sümer ve Mısır yazıtlarında salisilik asitten zengin bitkilerin kullanıldığı görülmüştür. Aynı şekilde Hippokrat da salisilik çayın ateş düşürücü özelliğini M.Ö. 400 yılında anlatmıştır. Ardından 1853 yılında Charles Frédéric Gerhardt ilk kez, sodyum salisilat ve asetil klorid karışımından asetilsalisilik asit (aspirin) elde etmiştir. Gelecek yıllarda bilim insanları bu sentez için daha etkili yöntemler geliştirmiştir. Daha sonra 1897 yılında Bayer firması tarafından çok etkili ve daha az masraflı bir sentez yöntemi geliştirilmiştir. 1899 yılında ise Aspirin adı altında tüm Dünya'da satışa çıkmıştır. Fakat 1956 yılında asetaminofen/parasetamol keşfi ve 1962 yılında ibuprofen keşfi ile popülaritesi gittikçe azalmıştır.
Aspirin, asetilsalisilik asit olarak bilinen bir kimyasaldır ve açılımı non-steroid antiinflamatuar (NSAİİ) anlamına gelen ilaç grubundandır. Aynı zamanda analjezik (ağrı kesici), anti-inflamatuar (inflamasyon azaltıcı), antiagregan (trombosit kümeleşmesini önleyen) ve antipiretik (ateş düşürücü) yönleri bulunur. Kawasaki hastalığı, romatizmal ateş, perikardit gibi inflamasyon durumlarında kullanılır. Düşük dozda kan sulandırıcı etkisinden yararlanılarak kalp krizinin önlenmesi gibi birçok kalp hastalığında koruyucu olarak kullanılır. Bazı çalışmalara göre kolorektal kanser açısından koruyucudur. Migren tedavisinde ilk kullanılan ilaçlardandır. Ağrı kesici ve ateş düşürücü etkisi genelde 30 dakikada kendini gösterir. Çocuklarda Reye sendromuna neden olduğu için önerilmez. Aynı şekilde pıhtılaşmayı sağlayan trombositleri baskıladığı için yetişkinlerde de gastrointestinal (sindirim sistemi) kanamalara veya peteşi denilen ufak cilt altı kanamalarına neden olabilir. Bu kadar fazla fonksiyona sahip özel ilaçlardan biridir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
6) Metotreksat (Kemoterapi)
1940'lı yıllarda başlayan nitrojen hardal gazı ve folik asit inhibitörleri ile birlikte kemoterapi devri, 1947 yılında metotreksat ile devrim yaşadı. Çünkü daha önceki ilaçlardan çok daha güvenli ve etkili bir ajandı. Halk arasında kemoterapi ismi korkulan bir şey olsa da, günümüzde birçok kanser vakasını iyileştirdiği tartışılmazdır. Zira remisyon ve kür (cure) olarak bilinen iki çeşit tedavi sonucu vardır. Remisyonda hastanın yaşam kalitesi normalde dönerken, kürde kanser hücreleri tamamen yok edilir. Kanser çalışmalarında kür sık rastlanan bir sonuç olmasa da remisyon fazlasıyla görülebiliyor. Böylece hasta doğal yollardan ölene kadar tıpkı diğer insanlar gibi kaliteli bir yaşam sürdürebiliyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün Esansiyel İlaçlar listesinde sınıflandırılan en etkili ve güvenli ilaçlardandır.
Metotreksat bir antifolat türevidir. Yani DNA sentezi için gerekli olan folik asitin enzimsel sürecini baskılar. Fakat sadece bir kemoterapi ilacı değil, aynı zamanda bağışıklığı baskılayan bir immünsüpresif ilaçtır. Bu yüzden kanserin yanında ektopik gebelik ve otoimmün hastalıklar gibi çeşitli durumlarda da kullanılabiliyor. Kullanıldığı kanserler arasında akciğer kanseri, meme kanseri, mesane kanseri, lösemi, lenfoma ve osteosarkom bulunur. Kullanıldığı otoimmün hastalıklar ise romatoid artrit, psöriyazis ve Crohn hastalığıdır. Yan etkileri arasında bulantı, halsizlik, ateş ve beyaz kan hücrelerinde düşüklük vardır. Uzun süreli kullanımda karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozukluk yaratabilir. Günümüzde kanser tedavisinde birçok yeni kemoterapi, radyoterapi ve immünoterapi yöntemleri geliştirilmiştir. Fakat hepsinin öncülü metotreksat diyebiliriz.
5) Kortizon (Anti-inflamatuar)
Kortizon, bir tür steroid hormondur. Hayvanlarda strese tepki olarak adrenal (böbrek üstü) bezlerde kortikosteroid olarak salınır. Çeşitli türevleri hayvanlarda, bitkilerde ve mantarlarda bulunur. Her türlü inflamatuar durumdaki 1 numaralı ilaçtır. Endokrin hastalıkların teşhis edilmesinde yararlanılır. SLE, poliarteritis nodosa, dermatomiyozit ve vaskülitler gibi otoimmün hastalıkların tedavisinde kullanılır. Astım tedavisinde kullanılır. Aspirasyon pnömonisi, toksik ve irritan gaz inhalasyonu veya başka nedenlerle oluşan pulmoner (akciğer) ödemin tedavisinde kullanılır. Özellikle eklem ağrılarında ve deri inflamasyonlarında kullanılır. Bunların arasında romatoid artrit, osteoartrit, psöriatik artrit ve egzema (dermatit) gibi birçok diğer inflamatuar süreçte semptomları baskılar. Organ transplantasyonu sonrası organ reddini önlemede yardımcıdır. Bunlar gibi yüzlerce hastalığın tedavisinde, tanısında ve semptomlarını azaltmada kullanılan altın değerindeki yegâne ilaçtır.
Bağışıklık sistemini ve inflamasyonu baskıladığı için ağrı, kızarıklık ve şişkinlik gibi birçok semptom ve hastalık tedavisi için kullanılır. Bazen tamamen tedavi edici olmayabilir; ancak semptomları azaltarak yaşam kalitesini fazlasıyla artırır. Yani tıpta "joker" ilaç gibi bir şeydir. İlk olarak 1949 yılında kullanılmıştır. Fakat çok masum bir ilaç değildir. Uzun süreli kullanımında bağışıklığı baskılaması yanında karaciğer fonksiyonlarını bozması ve iyatrojenik Cushing sendromu gibi birçok yan etkisi bulunur. Eğer kortizon keşfedilmeseydi birçok hastalığın kolayca tanısını koyamazdık ve birçok sorunu olan birçok insan şu an sürünüyor olacaktı...
4) Eter (Anestezik)
Dietil eter veya kısaca eter, son derece uçucu ve yanıcı, cerrahinin en temel farmasötik kimyasalıdır. Halk arasında lokman ruhu olarak bilinir. Çünkü bunu koklayan insanların ruhunu aldığına inanılırdı. Cerrahi işlemler sırasında deri, deri altı ve kas gibi dokuların kesilmesini mümkün kılan ilk ilaçtır. Olgunlaşmakta olan meyvelerin köklerinde, yaşlanan yapraklarda ve çiçeklerde bulunan bitkisel hormon olan etilenden, fabrikasyon yolu ile çeşitli işlemlerden geçirildikten sonra dietil eter elde edilir. En meşhur yöntemi kuvvetli asit ile karıştırılan asit eter sentezidir. Beyin üzerine doğrudan etki ederek bilişsel fonksiyonları baskılar.
Eğer eter olmasaydı cerrahi de ağrısız ve acısız bir şekilde yapılamazdı. İlk kullanımından 300 yıl önceye kadar varlığı biliniyordu. Ancak kimsenin aklına bunu anestezik olarak kullanmak gelmemişti. 1840'lı yıllarda William T. G. Morton ve Crawford Williamson Long gibi doktorlar tarafından genel anestezik olarak ilk kez kullanılmıştır. Crawford, sülfürik eteri ilk olarak buhar halinde (inhale) anestezik etkisi için kullandığı biliniyor. Eter kullanımından önce insanlar bilinçli haldeyken uzuvları veya dokuları kesilirdi. Bu işlemler sırasında hasta, birçok kişi tarafından tutularak hareketsiz kalması sağlanırdı. Halotan gibi yanıcı olmayan komforlu genel anesteziklerin keşfine kadar eter, majör ameliyatların yegâne ilacıydı.
3) İnsülin (Antidiyabetik)
İnsülin, pankreatik adacıklardan salınan bir peptid hormondur. Vücudun en önemli anabolik (yapıcı) hormonudur. Karbonhidratların absorbsiyonunu artırarak metabolizmayı düzenler. Ayrıca birçok dokuda protein senzetinde görevlidir. Kalp, karaciğer ve iskelet kaslarındaki hücrelerde, ana enerji kaynağı olan glukoz ile birlikte birçok maddeyi hücre içine almakla görevlidir. Eksikliğinde veya sinyal direncinde diyabet (şeker hastalığı) adı verilen meşhur hastalık karşımıza çıkar. Diyabet hastaları ne kadar yerlerse yesinler yine de aç olacaklar ve enerji ihtiyaçları karşılanmayacaktır. Çünkü glukoz hücre içine giremeyecektir. Diyabet, sinir sistemi hastalıkları nöropatilerle, göz bulguları retinopatilerle ve böbrek sorunlar nefropatilerle karşımıza gelebilir. Akut komplikasyonları arasında hipoglisemi, ketoasidoz ve laktik asidoz vardır. Yani diyabet neredeyse her şeyi yapar ve bazıları ölümcüldür. Eğer insülin izole edilip, halk arasında kullanılacak kadar yaygınlaştırılmasaydı, yüzbinlerce insan şu an yaşamıyor olacaktı.
İnsülinin keşfinden önce diyabet hastalarının semptomlarını düzeltmek için çeşitli diyetler kullanılırdı ve sonuçlarına hiçbir anlam verilemezdi. 1923’te Frederick Banting (ve ekip arkadaşları), başarıyla “insülin” izole ederek Nobel Tıp alan en genç (32 yaşında) bilim insanı olmuştu. İnekten alınan serum, 14 yaşındaki hastada alerjik reaksiyon yaratmış olsa da klinik tedavide başarı sağlamıştı. Banting, "İnsülin, insanlığa aittir. Bana değil..." cümlesini kurarak patentini 1 dolara satmıştır!
Newton’un dediği gibi bu kadar ileriyi görebilmesi, öncesinde henüz tıp öğrencisiyken pankreas adacıklarını keşfeden Langerhans, sindirime yardımcı salgı yaptığını söyleyen Laguesse, diyabetle ilişkisini anlayan Oskar, Mering ve Opie gibilerin omuzlarına basarak mümkün olmuştur! Zira bilim böyle ilerler...
1955’te Frederick Sanger, primer yapısı sekanslanan ilk protein olan insülin sayesinde 1958’de Nobel Kimya ödülüne layık görüldü. Sonra Andrew, Roger ve Rosalyn (Nobel alan ikinci kadın), insüline geliştirdikleri radyoimmün test tekniği ile 1977’de Nobel Tıp ödülünü paylaştılar. 1978’de Riggs ve Itakura enfes bir fikirle geldi, pBR322 plazmidine insülin kodlayan sentetik gen eklediler ve E. coli suşuna enjekte ettiler. Bakteriler de plazmidi alarak sentetik insan insülini (humulin) üretti! 1982’de FDA onayladı ve pazarlanan ilk biyoteknolojik ürün oldu. Biyoteknolojik olarak sentezlenen insülinden önce domuz insülini sık sık tedavi açısından kullanılıyordu. Dünya Sağlık Örgütü'nün Esansiyel İlaçlar listesinde en önemli ve en güvenilir ilaçlar arasında sınıflandırılır.
2) Adrenalin (Hormon)
Epinefrin veya adrenalin olarak bilinen katabolik hormon, memelilerin adrenal (böbrek üstü) bezinden ve az miktarda nöronlarından salgılanır. Savaş ya da kaç sinyalinin temel mekanizmasını başlatır. Kan damarlarını kasar, kalp hızını artırır, hava yollarını gevşetir, göz bebeklerini genişletir ve enerji ihtiyacı için kan şekerini artırır. Böylece stres anında tepki süresini ve metabolizmayı hızlandırır. Etkisini alfa ve beta reseptörleri üzerinden gösterir. Jōkichi Takamine 1901 yılında ilk defa izole etmeyi başarmıştır. 4 yıl sonra ise tıbbi açıdan kullanılmaya başlanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü'nün Esansiyel İlaçlar listesinde en önemli ve en güvenilir ilaçlar arasında sınıflandırılır.
Bu özellikleri açısından birçok açıdan tedavi amaçlı kullanılır. Resüsitasyonun (kalp masajı) temel ilacıdır. Özellikle anafilaksi denilen tip 1 aşırı duyarlılık reaksiyonunda hava yollarını genişletmek açısından, kardiyak arrest (kalp durması) sonucunda ve yüzeyel kanamalarda kullanılır. İnhale (gaz) hali krup (laringotrakeobronşit) semptomlarını azaltır. Diğer tedaviler yetersiz kaldığında astim tedavisinde bile kullanılır. Eğer adrenalin izole edilmeseydi, larinks ödemi yaparak hava yolunu kapatan alerjik reaksiyonların en korkutucusu anafilaktik şoktan ve çeşitli kardiyak arrestlerden binlerce kişi şu an yaşamıyor olacaktı.
1) Penisilin (Antibiyotik)
Listenin birincisi elbette ki penisilin! Keşfedilen ilk antibiyotik olmasına rağmen, eğer penisilin keşfedilmeseydi günümüzde yaşayan insanların %75'i yaşamayacaktı. Çünkü dedeleri veya dedelerinin babaları çoktan ölmüş olacaktı! Aşılar ilaç sayılmadığı için listede yer almıyor. Aşılar, bağışıklık oluşmasını sağlayan biyolojik preparatlardır. Genelde mikroorganizmaların zayıflatılmış antijenleridir. Eğer ilaç olarak sayılsalardı, ilk sırada olmaları gerektiğinden hiç şüphe yoktur! İlaçlar bireyleri tedavi eder; aşılar ise popülasyonları... Aşılar ve ilaçlardan önce hastaneleri hayal bile edemezsiniz.
Artık günümüzde antibiyotikler sadece beta-laktam penisilin gibi bakterilerin hücre duvarını baskılayan tipte değil. RNA ve alt birimlere bağlanarak protein sentezini baskılayanlar, folik asit sentezini durduranlar, plazma membran yapılarını bozanlar, nükleik asit sentezini bozanlar gibi onlarca etki mekanizmasına sahip antibiyotikler bulunuyor. Hatta direnç gelişimini sağlayan beta-laktamaz enzimini baskılayanları bile mevcut!
Gelecekte ise konuşmalarını ve sinyalleşme baskılayarak hastalık yapmalarını engelleyecek antibiyotikler üzerine çalışalacaktır. Antibiyotiklerin geleceği quorum sensing adı verilen sinyalleşmelerin engellenmesi üzerine olabilir. Aslına bakarsak bağışıklık sistemi mikroorganizmalar ile savaşmaktan ziyade dost olmak üzerine evrimleşmiş olabilir.
Penisilin, 300'den fazla türü olan askomiçet grubundaki Penicillium cinsi bazı küf mantarlarının toksinidir. Staphylococcus ve Streptococcus cinsi bakterilere karşı kullanılan ilk antibiyotiktir. Alexander Fleming 1928 yılında, bakteri kültüründe tesadüfen bakterileri öldürdüğünü gören Penicillium notatum türü küf mantarından izole etmiştir. Bu çalışması sayesinde daha sonra Howard Florey ve Ernst Boris Chain ile birlikte 1945 Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü'nü paylaşmıştır.
Alexander Fleming, 1999 yılında Time dergisinin "20. yy'ın En Önemli 100 İnsanı" listesinde yer almıştır. Fakat Penicillium mantarının kültürde üretilmesinin çok zor olması yanında, penisilinin izole edilmesi daha da zordu. Bu yüzden Alexander Fleming, insan vücudunda penisilinin etkisinin uzun sürmeyeceğini düşünüyordu ve bu konuda karamsardı. İlerleyen çalışmaların büyük bölümünü Howard Florey ve Ernst Boris Chain gerçekleştirmiştir. Antibiyotik, insanlık tarihinin en büyük devrimlerinden biridir...
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 23
- 14
- 14
- 7
- 4
- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Wakai A., et al. (2013). Mannitol For Acute Traumatic Brain Injury.. PubMed, sf: 1000-1002. | Arşiv Bağlantısı
- CWRU. Enovid: First Ever Birth Control Pill. (24 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2019. Alındığı Yer: Case University | Arşiv Bağlantısı
- Drugs. Methotrexate. (24 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2019. Alındığı Yer: Drugs | Arşiv Bağlantısı
- Drugs. Aspirin. (24 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2019. Alındığı Yer: Drugs | Arşiv Bağlantısı
- Drugs. Morphine Sulphate. (24 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2019. Alındığı Yer: Drugs | Arşiv Bağlantısı
- Wikipedia. Diethyl Ether. (24 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2019. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- Mayo Clinic. Cortisone Shots. (24 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2019. Alındığı Yer: Mayo Clinic | Arşiv Bağlantısı
- Wikipedia. Penicillin. (24 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2019. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- Paola Patrignani, et al. (2016). Aspirin And Cancer. Elsevier, sf: 967-976. | Arşiv Bağlantısı
- Mayo Clinic. Cortisone And Other Steroids. (24 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2019. Alındığı Yer: Mayo Clinic | Arşiv Bağlantısı
- Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ. Steroid (Kortizon). (27 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 27 Kasım 2019. Alındığı Yer: Alerji Kliniği | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:55:02 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8062
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.