Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Hans Georg Gadamer ile Son Röportaj: Ölüm, Tanrı ve İnanç Üzerine Bir Sohbet...

8 dakika
13,585
Hans Georg Gadamer ile Son Röportaj: Ölüm, Tanrı ve İnanç Üzerine Bir Sohbet...
Hans Georg Gadamer
Tüm Reklamları Kapat

Sigrid Beckmann-Lamb 02.08 2001 tarihinde filozof Hans Georg Gadamer ile bir sohbet gerçekleştirdi. Sohbetten alıntılar:

SBL: Yüz yıllık bir yaşamı geriye bıraktığınızda kendinizi "asırlık bir insan" [ein Jahrhundermensch] olarak hissediyor musunuz? Kendinizi tüm olayların dışında tutuğunuzda, derinizin altındaki kalbinizinden gelen düşünceler nelerdir?

Hans G. Gadamer: Yaşlılığın ne kadar zor geçeceği hakkında bir fikrim yoktu. Ne fiziksel ne zihinsel olarak, ne de hafızamın yeterliliği konusunda… Hareket özgürlüğümün ne kadar kısıtlı olduğunun farkındayım.

Tüm Reklamları Kapat

SBL: Gençlere ne yapmasını önerirsiniz? Her şey den önce, önceliklerini nereye yöneltmeliler?

Hans G. Gadamer: Bu tür sorularla sıklıkla karşılaşıyorum. Platonik konuşmaların Almancasından okumalarını öneriyorum. Bunları doğrulukla Schleiermacher[1]’in çevirilerinden okuyabilirsiniz.

SBL: Sadece felsefe öğrencilerine değil, genel olarak gençliğe ne önerirsiniz? Neye önem vermeliler?

Hans G. Gadamer: Felsefe gelişimi dışında da elbette daima buna inanıyorum. Hep Heidegger[2] ve Varlık hakkında konuştuğunuzu söylediğimde, şunu dile getirmiştim: “Konuşmak (iletişim) her zaman esas olandır. Daima birbirimizle iletişimde olmalıyız.” Kimse birbiriyle konuşmuyor. Bunu deneyimlerimden yola çıkarak söylüyorum. Diğer kişinin konuşmaya katıldığını hissetmesi önemlidir. Heidegger’in ölümünden birkaç gün önce onu ziyaret etmiştim. Akşam yemeğinden sonra odasına geçtik. O bana söyle dedi: “Yani dil, yalnızca konuşmada mı?” Ben de “Evet!” diye cevapladım. O da "Evet, evet..." dedi ve konuşmamızı sonlandırdı.

Tüm Reklamları Kapat

SBL: Son üç-beş yüzyıllık dilimin tarihine dair oldukça büyük bir bakışa sahipsiniz. Tarihsel olarak şu an hangi çağın içindeyiz? Belki 100-1000 yıla kadar 20. yüzyılın türü nasıl değişecek?

Hans G. Gadamer : Vermek zorunda olduğum cevap maalesef çok cesaret verici değil. Aslında, insanlığın şu anda kullanılmayan yıkım silahlarının üretimindeki ilerlemelerini bırakmasını sağlamasından başka bir yol göremiyorum. Çok çok büyük ihtimalle insanlık, MS. 3000 yılında var olmayacak.

SBL: 3. nesile kalmadan türümüzü yok edeceğimize dair güçlü araştırmalar var. Çünkü tüm ana geçim kaynaklarımızı tamamıyla yok edecek bir noktaya geldik. “Su, toprak, hava.” Gezegenin hayatta kalacağı ve üzerinde olanların yaşayacağı neredeyse her şey yok oluyor.

Hans G. Gadamer: Bu çok çok önemli. Bu duruma yalnız bir tane karşı argüman var, dünyanın yaşanılamayacak bir hale gelmesi, tüm yaşam, insanların, bitkilerin ve hayvanların yaşamının sona ereceği korkusu. Bu korku, aynı zamanda içinde bundan kaçınılabileceği umudunu barındırmaktadır. Büyük bir olasılıkla bazı Hasan ve Hüseyinlerin[3] veya zehirlerin korkusuyla bu korkuyu baktırmak adına, günahlarımızdan arınmak adına, bu sonu kontrol etmek isteyecekler gibi görünüyor.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

SBL: İnsanları bu tehlikelerden haberdar etmeliyiz. Bence tek şans bu.

Hans G. Gadamer: Benim umudum da bu. Ancak geriye doğru yaşayamayız, ileriye doğru gitmeliyiz. Yeni şeylerin yavaşça nasıl oluştuğunu görüyoruz. Ancak şuan bize sahip olan ve az ya da çok yanılgılara sahip olan Amerikan Teknik ideallerine[4] sahibiz.

SBL: Yani sizin büyük umudunuz, insan korkusu ve hayatta kalma arzusu mu?

Hans G. Gadamer: Evet, ama bunun pek olası olduğunu düşünmüyorum. Dediğim gibi, bazı budalalıklar, hayatta kalma isteğini tetikler. Bu durumlar, dini duygularla meydana gelir. Dinsiz halk yoktur.[5]

SBL: Ölümle ilgili sizden unutulmaz bir cümle alıntılamak istiyorum. Bir keresinde söyle demiştiniz: “Kim ölümden korkarsa, o doğru düşünemez.” Ölmekten korkuyor musunuz?

Hans G. Gadamer: Bu anlamdaki ölümden korkmuyorum. Fakat ölüm hakkında çok fazla düşünülüyor, sonrasında ise düşüncenin kuvveti geride bırakılıyor. [6]

Tüm Reklamları Kapat

SBL: Ölümden sonraki bir yaşama inanıyor musunuz?

Hans G. Gadamer: Hayır, ama neden inanıldığını anlayabiliyorum. Bu, çocukluğunuzun nasıl geçtiğiyle doğrudan bağıntılı. Yaşamınızın ilk beş yılında imanınızı inşa edecek kadar şansa sahipseniz inanırsınız. Ben sahip değildim. O zamanlar hiç kimse bir annenin çocuğu için ne hissettiğini, anne ile çocuk arasındaki ilişkinin ne olduğunu anlayamaz. Bu böyledir işte. Bunu anlamanın bir yolu yok. Yani imanı anlamanın… Tanrı’ya olan imanın, Tanrı’nın bir lütfü olduğuna inanıyorum.

SBL: Bilincinizin ölümden sonrada var olmasını düşünülebilir miyiz? Nobel ödüllü bir nörolog bir zamanlar şunu demişti: “Benliğimiz, beynimizi kontrol eder. Bilinç ve beden ilişkisi üzerine kendi araştırmalarım bana, bilincimizin beden ölümünden sonra bir kısmıyla sağ kaldığını göstermiştir.” Ölüm araştırmaları buna işaret ediyor. Sizce bu mümkün mü?

Tüm Reklamları Kapat

Hans G. Gadamer: Platon buna benzer bir fikrini bir diyalogunda aktarmıştı. Bir adam öldü, ama henüz ölmedi. Düşünce hep aynıydı, bilinç önce ve sonra aynıydı. Bu duruma dair inancımız, bilgimizin sınırlarıyla yakından bağıntılıdır. Özellikle hepimiz[in][yaşamı] bir sınıra geldiğinde bu önemini arttırır. Bence Hristiyan dininde ölüm olgusu, birinin ölümünün diğer insanlar için bir feda etme olgusu olduğu düşüncesiyle başlar. Tabii bu düşünce, bazıları için ölümden sonraki bir yaşam için güven verebilir. Bu düşünce diğer dinlerde de var. En zoru İslam’dır. İslam’ın ölümle gerçek bir ilişkisi bulunmaz. Müslümanlar için ölüm, bu yaşamda yaptıkları şeyler karşısında ödüllendirilecekleriyle ilişkilidir. Hristiyan kültüründeki bu düşünce, istenmedik kabuller ve davranışların meydana gelmesine neden olabilir. Ayrıca tekrar doğuş inancına da neden olur. Bu olguları doğruluğunu bilgimizin sınırlarını asarak bulamayız. Bu sınırları kimsenin geçip geçemeyeceğini bile bilemeyiz. Neyin kaybedildiğini bilmemiz için bilincimizin ne olduğunu bilmemizde gerekir. Ama bilincin ne anlama geldiğini, unutulmuş olan ve fedakarlık edilmesi gerekenin ne olduğunu bilmiyoruz. Fakat Mesih’in İncil’de çarmıhta suçlulara dönerek söyledikleri: “Bugün benimle, cennette olacaksınız.” [7] Burada cennetin garanti altında olduğunu söylemedi. Bu konuşmaya dönük inanç, bilgimizin ötesine geçer. Dinlerin, her yerde neden kutsal bir harekete geçme fırsatı sunduğunu çok açık bir şekilde görüyorum. Bu olgunun dikkate alınmasının tek nedeni yaşamdan sonrasının bilinmemesidir. Bu mantık yöntemi üzerinden gidilince oldukça saçma bir soru. Her filozof, her zaman dinle ilgili olması gerekir. Ayrıca Heidegger’de tüm yaşamı boyunca Tanrı’yı aradı.

SBL: Tanrı imajınızı bugün nasıl betimliyorsunuz? Yaratıcınız veya Tanrı’nız kim veya ne?

Hans G. Gadamer: Ben sadece buradaki sınıra saygı gösterebilirim. Bazı şeyleri, bilmeye dahi cüret edemiyorum.

SBL: Söyler misiniz? Daha kudretli bir Tanrı’yı bilebilir miyim?

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Vladimir

Şudur tek dileğim:
Bırakın, bildiğim gibi delireyim.
–Sophokles, Elektra

Ellili yaşlarının sonlarında bir kadın; küçük bir üniversitede ders veren, sevilen bir edebiyat profesörü. Aynı üniversitede öğretmenlik yapan John ile kuralları baştan konmuş, ziyadesiyle özgür bir evlilikleri var. Otuz yıldır işlemiş bu açık evlilik, eski öğrencilerin John’u uygunsuz ilişki ile suçlaması ve hakkında soruşturma başlatılmasıyla arıza veriyor. Kızı ve öğrencileri ondan kocasını terk etmesini bekliyor. O ise sadece evliliğini değil, görünüşünü, kariyerini, kendine dair her şeyi sorguluyor. Tüm bu çalkantılar ve dinmeyen kampüs dedikoduları yetmezcesine, isimsiz anlatıcımızın kampüse misafir öğretmen olarak gelen genç, şöhretli ve evli roman yazarı Vladimir’e karşı saplantısı her geçen gün büyüyor.

Julia May Jonas birçok dile çevrilen cesur ve sarsıcı ilk romanı Vladimir’de bizi ahlaki koşullanmaların insan kalbinin dürtüleriyle çarpıştığı bir bölgeye götürüyor. Karanlık mizahla yoğrulmuş bu kışkırtıcı roman, mahrem dünyalarımızı kaplayan mayın tarlasının haritasını ustalıkla çıkarırken iktidar ile arzunun arasındaki gri bölgeyi gözler önüne seriyor.

 “Nefes kesen bir ilk roman: gösterişli, sert ve über kışkırtıcı.” –Lily King

“Yılın En İyi Kitabı” seçkilerinde
Washington Post, Guardian, Time, NPR, Kirkus ve Newsweek

Devamını Göster
₺200.00
Vladimir
  • Dış Sitelerde Paylaş

Hans G. Gadamer: Elbette, her şey mümkün. Fakat insan dogmalarına her zaman eleştirel bakmak istedim.

SBL: Öte dünyaya ait bir varlığa inanıyor musunuz? Örneğin Koruyucu Melek vb?

Hans G. Gadamer: Bunu gerçekleştirebilme becerim yok. Ben sadece hayata dahil dilek ve hayallere inanabiliyorum. Ve –örneğin doğa araştırmasıyla- kozmosun yarattığı fırsatlara kapılıyorum. Bu soru hakkında şunu söyleyeyim: Ne kadar şey bilmek istiyoruz? Muhtemelen yalnızca yaşamımızın ilk yıllarında öğrenebiliriz. Bu nedenle çocukluk yıllarımda annemin erken ölümü benim için çok tramvatikti. Babam, doğa bilimci ve Hristiyan doğmalarına sahip biri olarak, dünyada gerçekleşen bu ihtişamın bir yaratıcıyı zorunlu kıldığını düşünüyordu. Varoluşundan kaçınılamazdı. Tüm bunlar tesadüf olamazdı. Onun [babamın] yaşamımın ilk yıllarının nasıl şekillendiğini bilmiyorum.

SBL: Biz insanlar, görülen şeylerin sebepsiz olabileceğini hayal edemeyiz.

Hans G. Gadamer: Bu köken [ait olduğumuz yer] meselesidir. Tüm halkların ve kültürlerin yaşamın kökeni hakkında fikirleri vardır. Bu yüzden bu soruyu cevaplamanın veya argümanlara karşı çıkmanın çokta mantıklı olduğunu düşünmüyorum. Ben, sınırlarımı biliyorum.

SBL: Birkaç cümleyle özetlenmesi gerekse, uzun yaşam deneyiminizi nasıl anlatırdınız?

Hans G. Gadamer: Sınırlarınız konusunda net olmalısınız. Ancak üzerine yorum yapmamalısınız. Sınırlarınızı korumalısınız. Gözlemleyebildiğimiz tüm süreçlerle canlıların bu sürece nasıl uyum sağladığı ve ölüm olgusunun aniden nasıl gerçekleştiğini görmek gerekir. Tüm süreçleri gözlemlediğimizde yaşamda canlıların yeri ve ölümleri ufak tefek şeylerdir. Burada sınırımıza geliyoruz, örneğin genetik mühendisliğin sınırları... Bu sınırdan sonra yeni bir şey bilemeyeceğimizi veya eleştiremeyeceğimizi söylemek cahilliğimiz değildir. Bir itiraftır. Felsefe, sınırları gösterir. Bunun yanı sıra, genetik mühendisliğiyle doğan bebeklerin, daha sonra arzularımızla nasıl bir ticari çılgınlığın parçalarına dönüşebileceğini görebiliyorum ve bu tercih edebilme beni korkutmaktadır da. Marburglu bir teolog tanıyorum, o da bu konu hakkında bir şey söyleyemedi. Çünkü sınırlarımız ötesinde hiçbir bilgimiz yoktur ve kim sınırlarımızın ötesini bildiğini iddia ediyorsa o yalancıdır.

SBL: Sizin açıklamalarınızı okuyacak okuyuculara ne demek istersiniz?

Hans G. Gadamer: Şunu çok iyi biliyorum: Dünya dinleri, insanları korkutmaya devam etmek için elinden geleni yapması gerekir. Bu korku, Doğu Asya’da, Hindu bölgelerinde oldukça değişiktir.

SBL: Dünyanın büyük dinlerinin birbiriyle kurduğu ilişkinin, yaşamı koruma biçimimizi değiştirebileceğini mi umuyorsunuz?

Tüm Reklamları Kapat

Hans G. Gadamer: Umut, yalnızca birkaç liderin değil, halkın bunu yapabilmesiyle mümkündür.

SBL: Son bir soru: Uzun bir yaşamın sonunda “yaşam” nedir? Onu nasıl tanımlarsınız?

Hans G. Gadamer: Buna oldukça net şekilde cevap verebilirim: “Yaşam, sınırlarımıza giden yolda olmak demektir. Ve bunu bilmeyenler yaşamı oldukça yaşanılamaz kılarlar.”

SBL: Bay Prof. Gadamer, benimle sohbet ettiğiniz için teşekkür ederim.

Tüm Reklamları Kapat

Notlar

[1] Friedrich Daniel Ernst Schleiermacher (21 Kasım 1768 Berlin, 12 Şubat 1834 Wroclaw) Alman Protestan teolog, klasik filolog ve filozof. Platon’u Almancaya çeviren en güçlü dönem filozofu ve Doğmatik Hermeneutik akımının kurucusudur.

[2] Martin Heidegger (26 Eylül 1889, Meßkirch, †26 Mayıs 1976, Freiburg) Alman filozof. Öncelikle Edmund Husserl öğretisinde girdiği fenomenoloji akımının etkisinde yeni bir fundamental ontoloji düşüncesinin temelini attı. Düşüncesinin temellinde, Dithey’in yaşam felsefesi ve Søren Kierkegaard dönemin var olan temelli ontolojisine yönelttiği eleştiriler gizlidir. Başta Hans Georg Gadamer olmak üzerine Hannah Arendt, Hertbert Marcuse gibi ünlü filozofların hocalığını yapmış, birçok düşünürü de etkilemiştir.

[3] Burada Amerika-Usama bin Ladin arasında tırmanan terörist saldırıları kastetmektedir. Röportajdan bir ay sonra ise 11 Eylül saldırıları, bu olgu nedeniyle gerçekleşecektir.

[4] Gadamer, burada hocası Heidegger’in Teknik yorumuna katılarak, tekniğin gerçek insan varoluşunu köşeye sıkıştıran, onu dönüştüren ve kontrol eden, insan tarafından var edilse de onu gecen hatta onu şekillendirdiğini iddia eden yorumu kastetmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

[5] Bu yorum Hocası Heidegger'in ünlü sözüdür. Burada ona atıf yapmıştır. Daha iyi anlaşılması adına bu videoyu izleyebilirsiniz.

[6] Burada Gadamer, düşüncenin, inanç olgusuyla eleştiri biçiminden uzaklaştığını kastetmektedir.

[7] İsa da ona, “Gerçekten de bugün sana diyorum ki, sen benimle birlikte Cennette olacaksın” dedi. (Luka 23:43)

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Özetini Oku
118
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 22
  • Merak Uyandırıcı! 15
  • Muhteşem! 13
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 5
  • Üzücü! 5
  • Umut Verici! 4
  • İnanılmaz 3
  • Grrr... *@$# 3
  • Güldürdü 2
  • Bilim Budur! 1
  • İğrenç! 1
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 12:27:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8272

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Embriyo
Kilometre
Kadın Doğum
Cinsel Seçilim
Cinsiyet Araştırmaları
Koaservat
Buzul
Doğa Yasaları
Protein
Yakınsak Evrim
Spor
Metal
Kaygı
Enerji
Anatomi
Moleküler Biyoloji
Kimyasal
Bilgisayar
Sahtebilim
Astrofotoğrafçılık
Sağlık Örgütü
Karbondioksit
Hamilelik
Vegan
Eğitim
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
S. Beckmann-Lam, et al. Hans Georg Gadamer ile Son Röportaj: Ölüm, Tanrı ve İnanç Üzerine Bir Sohbet.... (18 Şubat 2020). Alındığı Tarih: 17 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/8272
Beckmann-Lam, S., Rose, E., Bakırcı, Ç. M. (2020, February 18). Hans Georg Gadamer ile Son Röportaj: Ölüm, Tanrı ve İnanç Üzerine Bir Sohbet.... Evrim Ağacı. Retrieved November 17, 2024. from https://evrimagaci.org/s/8272
S. Beckmann-Lam, et al. “Hans Georg Gadamer ile Son Röportaj: Ölüm, Tanrı ve İnanç Üzerine Bir Sohbet....” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Translated by Eric Rose, Evrim Ağacı, 18 Feb. 2020, https://evrimagaci.org/s/8272.
Beckmann-Lam, Sigrid. Rose, Eric. Bakırcı, Çağrı Mert. “Hans Georg Gadamer ile Son Röportaj: Ölüm, Tanrı ve İnanç Üzerine Bir Sohbet....” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Translated by Eric Rose. Evrim Ağacı, February 18, 2020. https://evrimagaci.org/s/8272.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close