Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Güneş Sisteminde Bir Yolculuk: Merkür'den Plüton'a ve Ötesine Bir Röportaj (Universum)

Güneş Sisteminde Bir Yolculuk: Merkür'den Plüton'a ve Ötesine Bir Röportaj (Universum)
22 dakika
2,142
  • Astronomi
  • Röportaj
Evrim Ağacı Akademi: Evrim Ağacı Röportajları Yazı Dizisi

Bu yazı, Evrim Ağacı Röportajları yazı dizisinin 14. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Mühendislik, Biyoloji ve Evrimsel Robotik Röportajı (Çağrı Mert Bakırcı)" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
  • Konular: Plüton ve Gezegen Listesi, Merkür İle Venüs'ün Sıcaklığı, Mars'ta Hayat, Satürn'ün Yoğunluğu, Güneş, Uranüs Ve Neptün, Ünlü Astronomlar, Asteroit Kemeri, Güneş Sistemin Büyüklüğü ve Voyager 1
  • Cevaplayan: Tandoğan Oruz & Neslihan Nazlıgül (Universum)
  • Not: Lütfen bu röportajda sorulara yanıt veren kişilerin kendi yorumlarından sorumlu olduklarını, aradan geçen zamanla bazı düşüncelerini değiştirebileceklerini ve bizim her yazılanla %100 hemfikir olmayabileceğimizi aklınızda bulundurunuz.

Sorular

Plüton Neden Gezegen Değil?

İyi günler. Oldukça hoş yayınlar yapıyorsunuz ve astronomiye ilgi duyduğunuzu rahatlıkla görebiliyoruz. Burada sizlere Güneş Sistemimiz hakkında birkaç soru sormak istiyoruz. Öncelikle, Plüton neden gezegen listesinden kaldırılmıştır?

Plüton'un neden gezegen statüsünden düştüğünü daha iyi anlatabilmek için keşfinden sonraki olaylara kısaca değinmek istiyoruz. Neptün’ün keşfinden sonra, 20. yüzyılın başlarında astronomlar 9. bir gezegenin daha bulunması gerektiğini düşünüyorlardı. “X gezegeni” adı verilen bu gezegeni keşfedebilmek için astronomlar arasında büyük bir yarış başladı. 1930 yılına gelindiğinde, Güneş etrafında dönen, Neptün’den de uzakta bir cisim bulundu ve büyük bir heyecanla bu cisim 9. gezegen olarak kabul edildi. Cisme Roma yeraltı tanrısı Plüton’un ismi verildi. Ancak Plüton’un kütlesi, 1978 yılına kadar bir gizem olarak kaldı. 1978’de Plüton’un uydusu Charon’un keşfedilmesiyle astronomlar yeni gezegenin kütlesini hesaplama fırsatı yakaladılar. Ancak hesaplar Plüton’un kütlesinin beklenilenden çok daha düşük olduğunu ortaya koydu: 1,305×1022 kg, yani Dünya’nın sadece binde ikisi kadar (%0,2).

Tüm Reklamları Kapat

Sorunlar bununla da bitmedi. Yıllar içerisinde, Plüton’un yörüngesinin olduğu bölgede kendisine benzer başka cisimler keşfedilmeye başlandı. Sonradan keşfedilen bu cisimlerden 2005 FY9’un kütlesi neredeyse Plüton kadardı. Astronomlar artık bu bölgedeki en büyük cismin Plüton olmadığını düşünmeye başladılar. Derken beklenen keşif duyuruldu. 2005 yılında, Plüton’dan biraz daha uzak bir yörüngede Güneş etrafında dönen bir cisim keşfedildi. Eris ismi verilen bu cismin kütlesi Plüton’dan %25 daha fazlaydı. Kafalar çok karışmıştı. Eris 10. Gezegen miydi? Yakında aynı bölgede daha büyük kütleli bir cisim keşfedilmeyeceği belli miydi? Gezegenler böyle 11, 12, 13, 20,30 diye gidecek miydi? Anlaşılan, o zamana kadar kullandığımız “gezegen” tanımı yeterli değildi ve çökmeye başlamıştı. Artık duruma müdahale şart hale gelmişti. Krizi çözmek için Uluslararası Astronomi birliği 2006 yılında Prag’da bir toplantı yaptı. Toplantının sonucunda gezegen tanımının değiştirildiği Dünya’ya duyuruldu. Yeni tanımda, bir cismin “gezegen” sayılabilmesi için aşağıdaki 3 özelliği aynı anda karşılaması gerekiyordu:

  1. Cisim Güneş etrafında bir yörüngede dolanıyor olmalı
  2. Cismin sahip olduğu kütleçekimi, yuvarlak yapı almasını sağlayacak kadar büyük olmalı
  3. Cisim yörüngesindeki diğer tüm cisimleri temizlemiş olmalı, ve bu bölgedeki hakim nesne olmalı

Plüton 3. maddeden sınıfta kaldı, ve bu gibi sadece 3. maddeyi sağlayamayan cisimlere “cüce gezegen” statüsü verildi. Böylece problem çözülmüş görünüyor. Yeni tanıma göre Güneş sistemimizde şu an 8 gezegen, aralarında Ceres, Plüton, Eris, Makemake ve Haumea'nın da bulunduğu yaklaşık 15 cüce gezegen bulunmaktadır. Astronomlar, henüz keşfedilmeyi bekleyen daha düzinelerce cüce gezegen olduğunu düşünüyorlar.

Tüm Reklamları Kapat

NASA/SDO, AIA

Merkür ve Venüs Sıcaklık Farkı

Güneş'e en yakın gezegen Merkür olduğu halde neden Venüs daha sıcaktır?

Hemen iki gezegendeki sıcaklıkları karşılaştıralım. Merkür’ün gündüz tarafındaki sıcaklık(gezegenin hep aynı yüzü Güneş’e dönüktür) 350 C iken, Venüs’teki ortalama sıcaklık 460 C’yi bulur. Merkür’ün Güneş’e uzaklığı Venüs’ün yarısı kadarken böyle bir durumun olması başta şaşırtıcı gelebilir, ancak cevap basittir:

Merkür’de kayda değer bir atmosfer olmamasına rağmen, Venüs’te oldukça yoğun ve kalın bir atmosfer bulunmaktadır. Venüs’ün atmosferi %96 oranında karbondioksit içerir, bu da güçlü bir sera etkisine yol açar. Yoğun karbondioksit bir nevi battaniye görevi görmektedir. Güneş’ten Venüs’e gelen enerjinin önemli bir kısmı atmosfer içerisinde hapsolmakta ve gezegeni ısıtmaktadır. Merkür’de ise böyle bir durum yoktur. Gelen enerjinin büyük bir bölümü uzaya geri yansır.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Mars'ta Su

Mars'ta suyun olduğuna ve hayatın aslında oradan gezegenimize geldiği söylenmektedir, bunun hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

İnsanoğlu Mars yüzeyinde neler olduğunu eski zamanlardan beri merak etti. 20. yüzyıla kadar Mars’ta hayat bulunduğu düşünülüyordu, hatta Marslılar üzerine yazılıp-çizilen hikayeler oldukça modaydı. Daha sonra teknoloji ile beraber gözlem araçlarımız da gelişti ve yüzeyde en azından bildiğimiz anlamda hayvan&bitki bulunmadığını öğrendik. Uzay çağı da Mars hakkındaki bilgilerimizi oldukça arttırmıştır. 1971 yılında “Mars 2” adlı küçük Rus aracının biraz da talihsiz bir şekilde Mars yüzeyine çakılmasıyla başlayan, 2013 yılında da NASA’nın Curiosity robotunun araştırmalarıyla devam eden Mars yüzeyinin keşfi tüm hızıyla sürüyor. 40 yıldır düzenlenen onlarca görev sayesinde gezegen hakkında birçok şey öğrendik.

Bu kadar gözlem ve araştırma sonucunda şunu kesin bir şekilde biliyoruz ki, sinek benzeri gözleriyle kameralara el sallayan Marslılar yok. Bırakın gelişmiş bir uygarlığı, Mars’ta bildiğimiz anlamda hayvan veya bitki de yok. Mars atmosferini analiz eden Curiosity metan gazına rastlamayınca, toprak altında yaşayan tek hücreli canlıların olma ihtimali de epey düştü. Ancak Mars şimdi olmasa da geçmişte yaşam barındırmış olabilir. Curiosity’nin bulduğu dere yatakları, bir zamanlar yüzeyde akan bir sıvı olduğunun direkt bir kanıtıdır. Ayrıca kendisi Mars toprağının yapısında %2 oranında su bulmuştur. Mars’ın kutup bölgelerini radar ile tarayan araştırmacılar da 4 km kadar derinde büyük su buzu rezervleri keşfetmişlerdir.

Bu bilgilerin hepsi bizi Mars’ta eskiden ciddi miktarda su bulunduğunu gösteriyor. Mars suyu bir şekilde yok olmuş olmalı, ama nasıl? Bunun hakkında en kabul gören düşünce ise şöyledir: Gezegenin büyüklüğü Dünya’nın sadece yarısı kadar olduğu için, uygulayabildiği kütleçekimi de Dünya’nınkinin ancak %38 kadardır. Bunun sonucu olarak Mars, yüzeyinde ancak 0,6kPa basınç yaratacak kadar yoğun bir atmosfer tutabilmektedir. Bu basınç Dünya yüzeyindeki basıncın %1’inden bile azdır. Dolayısıyla Mars yüzeyindeki sıvı su hızlıca gaz formuna geçmiş, ve de gezegenin güçsüz kütleçekimi yüzünden uzaya kaçmış olmalıdır. Suyun kalan kısmı da Mars kaya ve toprağının yapısına karışmıştır.

Yaşamın Mars’ta ortaya çıkıp Dünya’ya sonradan gelmesi düşüncesi ise henüz çok yenidir. Bu hipotezin dayandığı noktayı kısaca özetleyelim:

Tüm Reklamları Kapat

Bu fikri savunan bilim insanlarının ilk söyledikleri şey, organik moleküllerden canlı özelliklerine sahip yapıların ortaya çıkabilmesi için katalizör(tepkime hızlandırıcı) maddeler gerektiğidir. Bunlardan en önemlileri oksitlenmiş molibden ve bordur. Yaşamın başladığı 3,6 milyar yıl önceki zamanlarda Dünya’da bulunmayan bu maddelerin o zamanlar Mars’ta bol miktarda bulunduğu düşünülmektedir; çünkü Mars’tan bir şekilde kopup Dünya’ya düşen meteoritlerin yapısında bor bulmuştur. Ayrıca yine aynı dönemde Dünya’da pek oksijen bulunmazken Mars’ta olması, oksitlenmiş molibdenin de o zamanlar Dünya yerine Mars’ta bulunma ihtimalini arttırmaktadır. Ay’ımızı oluşturan ve Dünya’nın tüm yüzeyini eriten çarpışmaya benzer bir felaketin Mars’ta hiçbir zaman yaşanmaması da bu tezi desteklemektedir.

Biz, herhangi bir kanıya varmadan önce elimizdeki bulguların daha güçlenmesini beklemekten yanayız. Eğer yaşam gerçekten de Mars’ta başlayıp meteoritler aracılığıyla Dünya’ya geldiyse, şu an orada gezmekte olan Curiosity ve Opportunity(veya gelecekte gönderilecek başka bir robot) elbet bunun izlerine rastlayacaktır.

NASA/JPL/Space Science Institute

Satürn Suda Yüzebilir mi?

Satürn'ün sudan daha az bir yoğunluğu olarak suyun üzerinde yüzebileceği söylenmektedir. Bu doğru bir bilgi midir?

Bir cismin bir sıvı içerisinde yüzmesi için gereken şartı hatırlayalım: Cismin yoğunluğu(birim hacme düşen kütle) eğer sıvıdan küçükse cisim o sıvı içerisinde yüzer. Eşitse bırakıldığı seviyede kalır. Eğer daha yüksek ise dibe doğru batar. Satürn’ün ortalama yoğunluğu 0,687 gr/cm3 iken, suyunki 1 gr/cm3’tür. Sadece bu bilgiyi kullanarak düz mantık ile düşündüğümüzde “Satürn su içerisinde yüzer” sonucunu çıkarırız. Bu da aslında doğru bir önermedir, tabi geriye kalan tüm ayrıntıları görmezden gelirsek.

Tüm Reklamları Kapat

Nedir bu ayrıntılar, hemen yazalım. Öncelikle, 0,687 değeri Satürn’ün ortalama yoğunluğudur. Buradaki “ortalama” sözünü vurgulamak istiyoruz. Gezegenin dış kısımlarındaki yoğunluk bu değerden daha düşükken, iç bölgelerde daha fazladır. Satürn’ün çekirdek bölümünde Hidrojen gazının oldukça yüksek basınçlara maruz kaldığı biliniyor, bunun sonucu olarak da “metalik hidrojen” de denilen daha yoğun bir fazda bulunduğu düşünülüyor. Hidrojenin bu fazdaki tahmin edilen yoğunluk değeri sudan yüksektir. Bu durumda Satürn’ü uygun bir denize bıraktığınızda, dış kısımları yüzerken çekirdek ve ona yakın bölgelerin batmaya başlamasını öngörürüz. Tabii bu kısımlar “batmaya başlarken” gezegenin dışına ilerleyeceği için üzerindeki basınç azalarak yoğunluğu düşecektir. Yani çekirdek gezegenin dışına çıkacak, çıkarken de yoğun özelliğini yitirerek dağılıp gidecektir. Sonuçta gezegen tanınmaz bir hale gelecektir. Yüzmekte olan şeye hala “Satürn” der misiniz, bilmiyoruz.

Ayrıca Satürn gibi bir gezegeni içine atacak kadar büyük miktarda suyu bir araya getirmek daha farklı sonuçlar doğurur. Dünya okyanuslarında bilinen en derin nokta 11 km derinlikteki Mariana çukuru isimli bölgedir. Buradaki basınç 1000 atm’den fazladır, yani gündelik hayatta maruz kaldığımız basıncın 1000 katı. Satürn’ü yüzdürecek denizin derinliği ise Dünya’nın çapının en az 6 katı olmalıdır. Böyle bir okyanusun derinliklerindeki basınç milyonlarca atm olacaktır. Suyun böyle bir basınç altında bildiğimiz “su” olarak kalması mümkün değildir. Bildiğimizden farklı, yoğun ve katı bir buz formuna gireceğini düşünebiliriz.

Titan Neden Bu Kadar Önemli?

Satürn'ün uydusu olan Titan'dan neden bu kadar çok bahsedilir?

Satürn’ün uydusu Titan 1655 yılında Hollandalı astronom Christiaan Huygens tarafından keşfedilmiştir. Yakın tarihe kadar resmen bir gizem olarak kalan bu uydu daha yeni yeni anlaşılabilmekte, anlaşıldıkça daha fazla heyecan yaratmaktadır. Bizce de Titan bu şöhreti kesinlikle hak ediyor. Hemen sebeplerini birkaç madde ile özetleyelim. Titan,

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Tepeden Kuyruğa - Deniz Canlıları

Yelken balığının yüzgecinden mavi balinanın ağzına, deniz canlılarının akıllara durgunluk veren özellikleri var. Peki bunları eğlenceli bir oyun eşliğinde öğrenmeye ne dersin? Önce deniz canlısının vücudundan bir bölümün büyütülmüş resmini göreceksin. Bunun hangi canlıya ait olduğunu tahmin etmek ise senin görevin. Tahminini yap ve hemen sayfayı çevir: Deniz canlısının ismi, tam boy resmi ve hakkında bir sürü şahane bilgi orada seni bekliyor. İlginç bilgileri, kâğıt kesme tekniğiyle yapılmış göz alıcı çizimler ve eğlenceli bir oyunla birleştiren Tepeden Kuyruğa Deniz Canlıları, minik deniz biyologlarını engin suların derinliklerine çağırıyor.

Stacey Roderick’in kaleme aldığı, Kwanchai Moriya’nın çizimleriyle eşlik ettiği Tepeden Kuyruğa serisinin diğer üç kitabı Böcekler, Kuşlar ve Dinozorlar da meraklı okurlarını bekliyor.

Devamını Göster
₺64.00
Tepeden Kuyruğa - Deniz Canlıları

  1. Ganymede’den sonra Güneş sistemindeki en büyük uydudur. 5.150 km’lik çapıyla bu uydu, Merkür gezegeninden bile büyüktür.
  2. Büyük oranda su buzu ve de kayaçlardan oluşmaktadır. Ayrıca yüzeyinde sıvı olduğu bilinen tek gökcismidir. Ancak bahsettiğimiz bu sıvı, su değildir. Metan ve hidrokarbonlar sıvı halde bulunur. Tıpkı Dünya’daki su gibi, Titan yüzeyinde de sıvı metandan oluşan göller ve dereler bulunmaktadır.
  3. Kayda değer bir atmosfere sahip olduğu bilinen tek uydudur. Aslında “kayda değer” terimi Titan atmosferi için hafif kaçar çünkü yüzeyindeki atmosfer basıncı Dünya’nın 1,6 katıdır.
  4. Atmosferi %95 nitrojen (azot) ve %5 metandan oluşmaktadır. Yapısında karbon ve hidrojen barındıran organik moleküller Titan’da bolca bulunur.

Titan hakkındaki bilgilerimizin gelişmesinde şu an Satürn yörüngesinde bulunan Cassini aracının büyük payı vardır. Cassini, Satürn’e ilk vardığında Huygens isimli minik bir robot taşıyordu. Cassini bu robotu 14 Ocak 2005’te Titan’a bıraktı. Robotun atmosferden geçerken gönderdiği bilgiler ve de yüzeyde yolladığı fotoğraflar bu uydu hakkındaki bilgilerimizi geliştirmiştir. Titan’ın ileride yine uzay keşiflerine hedef olması oldukça muhtemeldir.

Güneş Ne Tür Bir Yıldız?

Güneşimiz ne tür bir yıldızdır ve ne gibi ilginç özellikleri bulunmaktadır?

Güneş, bize olağanüstü gelse de aslında gökadamızdaki yaklaşık 200 milyar yıldız arasında orta halli, sıradan bir yıldızdır. Tüm bu yıldızlar birbirinin aynı değildir elbette. Farklı türlerdeki yıldızlar kütle, parlaklık, kimyasal yapı gibi pek çok değişkene göre sınıflandırılır. Bunlardan en yaygın olanı tayf tipine ve anakol yıldızı olup olmamaya göre sınıflamadır. Bu sınıflamaya göre Güneş, anakol yıldızları arasında, “G” sınıfı bir yıldızdır. Bu yüzden "G2V" yıldızı olarak bilinir. Bu tipteki yıldızların yüzey sıcaklığı 5200-6000 C arasında değişirken renkleri ise sarı yoğunlukludur. “O” sınıfı yıldızlar 30.000 C yüzey sıcaklığı ile en sıcak yıldızlar iken, “M” tipi yıldızların yüzey sıcaklığı 3700 C’den düşüktür. 

Güneşimiz, tüm Güneş Sistemi ile beraber 27.000 ışık yılı ötedeki Samanyolu merkezinin etrafında dönmektedir. Yaklaşık 225-250 milyon yılda tamamlanan bu tura, bir kozmik yıl adı verilir. Bir kozmik yıl önce yeryüzünde dinozorlar bile yeni yeni ortaya çıkmaya başlamıştı.

Güneş’in çapı Dünya’nınkinin 109 katı ve kütlesi de 330.000 katıdır. Güneş Sistemi’ndeki toplam kütlenin %99,8’ini barındıran Güneş, ana olarak hidrojen (%72) ve helyumdan (%26) oluşmaktadır. Kalan kütleyi ise daha ağır elementler meydana getirir. Güneş’teki her 1 milyon hidrojen atomuna karşılık 98.000 helyum, 850 oksijen, 360 karbon, 120 neon, 110 azot, 40 magnezyum, 35 demir ve de 35 silikon atomu bulunur. (Hidrojenin toplam kütlede sadece %72 olmasının nedeni, bir hidrojen atomunun kütlesinin diğerlerine göre çok küçük olmasıdır). Güneş resimlerinde gördüğünüz benek benzeri lekeler aslında yüzeydeki soğuk bölgelerdir. Tabi “geri kalan bölgelere göre soğuk” demek istiyoruz. Bu lekelerin sıcaklığı 2700–4200 C arasında değişmektedir.

Güneş lekelerinin sayısı Güneş’teki manyetik aktiviteye göre 0 ile 250 arasında değişiklik gösterir. Bu aktivite bir döngü halinde tekrarlanmakta ve yaklaşık 11 yıl sürmektedir. Bu döngünün sonunda Güneş’in manyetik kutupları ters döner. Güneşin enerjisinin kaynağı, hidrojen atomlarının birleşerek helyum atomlarına dönüştüğü nükleer füzyon tepkimeleridir. Tepkimelerin gerçekleştiği merkezde sıcaklık 15 milyon C’ye kadar çıkar.

Yaklaşık 4,6 milyar yıl önce oluşmuş olan Güneş’in 5 milyar yıl daha parlamasına yetecek kadar hidrojen yakıtı bulunmaktadır. Güneş, hidrojenin bitmeye başlaması ile enerji krizine girecek ve “kırmızı dev” dediğimiz evreye girecektir. Daha sonra dış katmanlarını yavaşça uzaya püskürtecek ve geriye sadece “beyaz cüce” denen merkez kalacaktır. Beyaz cüce, tamamen solana kadar sönük ışığını yaymaya milyarlarca yıl daha devam edecektir.

Paul Stansifer

Uranüs ve Neptün'ü Özel Kılan Ne?

Biraz Uranüs ve Neptün gezegenleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Güneş’e yakınlık sırasına göre 7. gezegen olan Uranüs, 1781 yılında William Herschel tarafından keşfedilmiştir. Uranüs’ün kütlesi Dünya’nınkinin 15 katı, hacmi de 63 katıdır. Uranüs’ün iç kısmı su, amonyak ve metan buzlarından oluşurken dış kısmının yapısında da hidrojen, helyum ve metan gazları bulunmaktadır. Bu yapısından dolayı bu gezegene (ve de Neptün’e) gaz devi yerine “buz devi” dendiği de olur. Uranüs’ün de Satürn gibi halkaları vardır. Daha doğrusu, 4 dev gezegenin de halka sistemleri olduğu bugün net bir şekilde bilinmektedir. Uranüs’ün bilinen 13 halkası bulunmaktadır ve de bunlar temel olarak koyu renkli kayaç parçalardan oluşur. Bu parçalar ışığı çok az yansıttığı için halkaları Dünya’dan teleskop ile görmek mümkün değildir. Uranüs, Güneş sistemini yakında terk etmeye hazırlanan Voyager 2 tarafından 1986’da ziyaret edilmiş ve dönme ekseninin 98° eğik olduğu keşfedilmiştir. Eğer Dünya böyle bir eğimle dönseydi, ekvatorun buzullarla kaplandığı ve sırayla kutupların eridiği garip mevsimler yaşardık. Uranüs’ün bu tuhaf eğimini milyarlarca yıl önce başka bir ön-gezegen ile çarpışmasına bağlayan teoriler olduğu gibi, dev komşu gezegenlerinin çekim etkisiyle yan yattığı da öne sürülmektedir.

Uranüs’ün bilinen 27 uydusu vardır. Ancak bunların isimleri istisnai bir şekilde İngiliz literatüründeki karakterlerden verilmiştir. Güneş Sistemi’nde geriye kalan bütün cisimler(kuyrukluyıldızlar hariç) isimlerini Yunan ve Roma mitolojisindeki karakterlerden alır. Neptün ise güneş sisteminin 8. ve en uzak gezegenidir. 1846’da keşfedilen Neptün, Uranüs’ün yörüngesindeki beklenmeyen değişikliklere bilinmeyen bir gezegenin sebep olabileceği öngörüsüyle, matematiksel tahminlere dayanarak bulunmuştur. Teleskopla gözlenmeden bu şekilde bulunan ilk (ve tek) gezegendir. Dünyanın 17 katı kütleye sahip olan Neptün’ün 13 uydusu bulunmaktadır. Yapı ve kütle olarak Uranüs’e benzeyen Neptün’ün çekirdeği daha çok kayaç malzemelerden oluşurken, üst katmanlarında su, amonyak ve de metan bulunur. Metanın kırmızı ışığı emdiği bilindiğinden, gezegenin mavi görüntüsünü bu maddenin verdiği düşünülmektedir. 1989’da gerçekleşen Voyager 2 ziyareti ile Neptün’ün ince ve parçalı bir halka sistemine sahip olduğu da doğrulanmıştır. Neptün’deki rüzgarların hızı 2.400 km/saat’e kadar çıkar. Bu, Güneş Sistemi’nin tamamındaki en güçlü fırtınalardır. Neptün’ün Güneş’ten ortalama uzaklığı 2,8 milyar km’dir. Güneş etrafındaki bir turunu 165 yılda tamamlar. Neptün, keşfedildiği yıl olan 1846’dan beri bu turu sadece bir defa tamamlayabilmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Astronomiye Katkı Sağlayan İsimler

Tarih boyunca Güneş sistemimizi anlamaya çalıştık. Peki Galileo ve Kepler gibi tanınan insanlar haricinde astronomik bilgilerimize katkı sağlayan diğer insanlar kimlerdir?

Astronomi, insanoğlunun en eski uğraşlarından biridir. Tarih boyunca her medeniyetten sayısız astronom gökyüzünü incelemiş ve de bu konudaki bilgi birikimimize katkı sağlamıştır. Galileo, Kepler, Einstein, Hawking gibi ünlü bilim insanları haricinde daha az tanınan ancak astronomiye büyük katkı sağlamış kişiler de vardır. Şimdi bunlardan kronolojik sıraya göre kısaca bahsedelim:

  1. Eratosthenes: MÖ 3. Yüzyılda yaşamış olan Eratosthenes matematik, coğrafya ve astronomi alanlarındaki çalışmalarıyla bugünkü bilgi birikimimizin temellerini atmıştır. Eratosthenes, yaptığı bir çalışmayla Dünya’nın çevresini hesaplamış ve bugün bildiğimiz 40.000 km’ye çok yakın bir değer bulmuştur.
  2. Claudius Ptolemy (Batlamyus): Batlamyus, Dünyanın evrenin merkezinde olduğu ve geriye kalan her şeyin onun etrafında döndüğü evren sistemini geliştirmiştir. Batlamyus’un ismiyle anılacak olan bu sistem, o zamana göre(2. yüzyıl) mantıklı gibi görünse de sonraki yüzyıllarda gözlemlerle ters düşecektir. Ancak yine de, Batlamyus sistemi (kilisenin baskılarıyla) yaklaşık 1400 yıl boyunca mutlak evren sistemi olarak kabul edilmiştir.
  3. Abd al-Rahman al-Sufi: 10. yüzyılda yaşayan Persli astronom, Samanyolu dışındaki bir cismi gözlemleyen ilk kişidir. O zamanlar galaksi olduğunu anlayamamış olsa da, Andromeda'yı gözlemleyerek Sabit Yıldızlar isimli kitabında bunu "sisli, bulutsu bir cisim" olarak tanımlamıştır.
  4. Nicolaus Copernicus: Bizim “Kopernik” ismiyle bildiğimiz Polonyalı astronom, Dünya’nın evrenin merkezinde olmadığı ve diğer gezegenlerle beraber Güneş etrafında döndüğü sistemi geliştirmiştir. 16. yüzyılda devrim niteliğinde olan bu yeni görüş ilk başta kilise tarafından şiddetle reddedilecektir. Ancak gözlemlerle tutarlı sonuçlar vermesi ve de astronomi dünyasındaki destekçilerinin hızla artmasıyla Kopernik’in sistemi Batlamyus’unkinin yerini alacaktır.
  5. Tycho Brahe: Kepler ile aynı dönemde yaşayan Brahe, dönemin önde gelen astronomlarındandır. Kepler, yörüngelerin daire değil elips şeklinde olduğu çalışmasını hazırlamak için Brahe’nin gözlemlerinden fazlasıyla yararlanmıştır. Brahe hala Batlamyus’un Dünya merkezli modelini savunmasına rağmen, çalışmaları Kepler’a yol göstermiş ve Güneş Sistemi modelimizin bugünkü haline gelmesine büyük katkı sağlamıştır.
  6. Christiaan Huygens: 17. Yüzyılda yaşayan Huygens, ışığın doğası üzerine ilk teoriyi öne sürmüş ve de çalışmalarıyla teleskop teknolojisinin gelişmesini sağlamıştır. Bu sayede Satürn’ün halkaları hakkında ilk detaylı gözlemleri yapmış, ayrıca ünlü uydusu Titan’ı keşfetmiştir.
  7. Giovanni Cassini: Jüpiter ve Mars’ın dönüş hızlarını hesaplamasının dışında, Satürn’ün 4 uydusunu keşfetmiştir. Ayrıca Satürn’deki halkaların arasındaki boşlukları keşfederek tek bir halkadan ziyade bir halkalar sistemi olduğunu ortaya çıkarmıştır.
  8. Edmond Halley: Tarihteki kuyrukluyıldız vakalarını inceleyen İngiliz bilim adamı Halley, tarihler arasındaki sürenin eşit olduğunu (75 yıl) fark etti. Buradan yola çıkarak kuyrukluyıldızın bir sonraki ziyaretini 1758 yılında gerçekleştireceğini hesapladı. Kendisi bu tarihten önce hayatını kaybetse de, kuyrukluyıldız tam da öngördüğü tarihte görüldü ve ismine “Halley kuyrukluyıldızı” adı verildi.
  9. Charles Messier: 18. Yüzyılda yaşayan Fransız astronom o zaman bulutsu cisimler olarak bilinen nebula ve gökadaların bir kataloğunu çıkarmıştır. Kataloğun ilk halinde 103 uzak gök cismi bulunmaktaydı. Örneğin Andromeda gökadası bu katalogda M31 ismiyle kaydedilmiştir. Daha sonra “Messier Kataloğu” olarak anılacak olan bu katalog halen yaygın şekilde kullanılmaktadır. Messier ayrıca hayatı boyunca 13 yeni kuyrukluyıldız keşfetmiştir.
  10. William Herschel: İngiliz astronom hayatı boyunca toplamda 2.500 uzak gök cismini incelemiştir. Ayrıca Uranüs gezegenini ve iki uydusunu, Satürn’ün iki uydusunu ve de Mars’ın kutuplarındaki buzulları keşfetmiştir. Kız kardeşini de astronomi konusunda eğitmiş, ve bu sayede kız kardeşi (Caroline Herschel) bir kuyrukluyıldız keşfeden ilk kadın astronom olmuştur.
  11. Edwin Hubble: 20. Yüzyıl başındaki gözlemleriyle Hubble, astronomi dünyasında yeni bir devrim yapmıştır. Amerikalı astronom Samanyolu’nun her şeyi kapsayan tek gökada olmadığını, aksine evrendeki milyarlarca gökadadan yalnızca biri olduğunu keşfetmiştir. Ayrıca evrenin durağan olmadığını ve sürekli genişlediğini gösteren bulguları büyük ses getirmiştir. Hubble bir gökadanın uzaklığı ile bizden uzaklaştığı hız arasındaki bağlantıyı da keşfetmiş ve daha sonra bu parametreye “Hubble sabiti” ismi verilmiştir.
  12. Henrietta Swann Leavitt: Cepheid türü değişken yıldızları keşfeden Leavitt, bu yıldızların parlaklık değişimleri ile büyüklükleri arasında bir bağlantı olduğunu fark etti. Böylece başka gökadalardaki Cepheid türü yıldızları inceleyen astronomlar, Leavitt’in bağlantısı sayesinde inceledikleri cismin uzaklığını hesaplayabilmiştir.
  13. William K. Hartmann: Hartmann, Ay’ın oluşumu için şu an kabul ettiğimiz en geçerli teoriyi ortaya atan astronomdur. Teoriyi basitçe özetlersek, Dünya’nın oluşumundan kısa süre sonra gezegenimize büyük bir cisim çarpmış ve bu çarpışmadan saçılan enkaz parçaları Dünya etrafındaki yörüngelerinde dönerken zamanla birleşip Ay’ı meydana getirmiştir. Hartmann bu teoriyi 1975’te ortaya atmıştır.

Bilimkurgu Filmlerindeki Asteroit Sahneleri

Bilimkurgu türündeki filmlerde asteroit kemerinden geçmeye çalışıp çarpan uzay gemileri yer almaktadır. Gerçekte aralarındaki mesafenin çok büyük olduğunu ve çarpma olasılığın düşük olduğunu duyduk. Bu bilgi doğru mudur?

Evet, güzel bir noktaya değindiniz. Bilim-kurgu filmlerinde uzay gemileri asteroit kuşaklarından geçerken hep aynı yanlış yapılmaktadır. Bu sahnelerde her yerde asteroitler vardır ve uzay gemisi bunlara çarpmamak için sürekli manevra yapar. Filmlerde gösterilene göre asteroitlerin aralarındaki mesafe ortalama 40-50 metredir ve hiçbirine çarpmadan geçebilmek için karakterimiz çok ter döker. Bu, uzay temalı filmlerde sıkça yapılan hatalardan biridir (başka bir popüler hata da uzaydaki patlamaların ve diğer olayların sesinin duyulabilmesidir). Ancak aksine asteroit kemerleri büyük oranda boştur. Güneş Sistemi’mizdeki asteroid kemerinde en az 1 milyon asteroid olduğu bilinmektedir, ancak bunlar o kadar büyük bir alana yayılmışlarıdır ki, bırakın bunlardan kaçmayı, bunlardan birine çarpmak için bile çok ince hesaplamalar yapıp rotanızı müthiş bir hassasiyetle ayarlamanız gereklidir. Yoksa hiçbir şey anlamadan kuşağın içinden geçip gidersiniz.

Tüm Reklamları Kapat

Asteroit kuşağından geçerken bir asteroide çarpma ihtimaliniz, havaya rastgele ateş edip kuş vurma ihtimalinizden fazla değildir. Aslında bu durumu anlamak zor değil. Film yapımcıları bu tür ayrıntıları bilerek atlıyorlar. Çünkü asteroitlere çarpmadan geçebilmek için ter döken pilotlar ve de gemilerin havaya uçtuğu, patlama seslerinin birbirini izlediği savaş sahneleri bu filmlere heyecan katmaktadır.

Güneş Sistemi ve Voyager 1

Güneş sistemimizin büyüklüğü ve Voyager 1'den biraz bahsedebilir misiniz?

Her yıldız sisteminde, yıldızın etkin olduğu bölge ile yıldızlar-arası ortamı ayıran bir sınır bulunmaktadır. Bu sınırın tam olarak neyle ifade edildiği bazen farklı şekillerde tanımlansa da, şu an en geçerli tanım yıldızdan kaynaklanan rüzgarların etkisinin bittiği noktadır. Güneş Sistemi’mizin hakim olduğu bu bölgeye “Heliosphere” deniyor. Heliosphere, Güneş rüzgarlarının halen etkin güç olduğu bölge olarak tanımlanıyor. Heliosphere’dan çıkıldığında Güneş rüzgarları etkisini kaybediyor ve bunun yerine yıldızlar-arası uzaydaki rüzgarlar etkinlik kazanıyor. Yıldızlar-arası ortam ile Heliosphere arasındaki sınırın bize en yakın noktada yaklaşık 100-120 AB uzaklıkta olduğu düşünülüyor (AB yani astronomik birim – Dünya ve Güneş arasındaki mesafeye verilen isimdir. 1 astronomik birim 150 milyon km’dir. 120 AB ise yaklaşık 18 milyar km’ye denk gelir). NASA, Eylül 2013’te yaptığı duyuru ile Voyager 1 uzay aracının işte tam da bu sınırı geçip yıldızlar-arası uzaya geçtiğini bildirdi. Voyager 1 uzay aracı, ikizi Voyager 2’den iki hafta sonra, 5 Eylül 1977’de fırlatıldı. Amaçları dev gezegenleri yakından inceleyip fotoğraflamaktı. Voyager 1 Jüpiter ve Satürn’e odaklanırken Voyager 2 dört dev gezegeni de ziyaret edecekti. Bu ziyaretlerin tamamı hiçbir problem olmadan gerçekleşti ve de Güneş Sistemi’nin dış kısmı hakkındaki bilmediğimiz çok şey öğrendik.

Voyager uzay araçları, Güneş Sistemi’nde yol alabilmek için dev gezegenlerin konumundan faydalandılar. Dört dev gezegen her 176 yılda bir belirli konumlara geliyordu. Bu konumlar, uzay aracının bir gezegenden diğerine giderek dördünü birden ziyaret edebilmesi için fırsat sağlıyordu. Voyager uzay araçları bundan faydalanarak yolculuklarını hiç yakıt tüketmeden gerçekleştirdiler. Yolculuk için gezegenlerin kütleçekimlerinin sağladığı enerji kullanılmış oldu. Voyager 1, şu an bizden 18,8 milyar km uzakta bulunuyor. Voyager 2’nin uzaklığı ise yaklaşık 15,4 milyar km. Uzay araçları Güneş Sistemi dışına doğru yolculuklarına hızla devam ediyorlar. Enerji kaynağı olarak Plütonyum kullanan Voyagerlar en az 2025’e kadar çalışabilecek enerjiye sahip. Sonrasında ise tamamen kapanmaları ve de irtibatın kesilmesi bekleniyor. Ayrıca “başka birisinin” bulma ihtimaline karşılık Voyagerlara birer altın plak yerleştirildi.

Tüm Reklamları Kapat

Bu altın plakta bulunan bilgilerden bazıları şöyle: 55 dilde karşılama sesleri, Dünya’daki hayatı gösteren resimler, fırtına, kuş cıvıltısı gibi doğal sesler, farklı kültürlere ait müzikler, Bach ve Mozart’a ait klasik eserler.. Bunların yanında, tipik bir erkek ve kadının anatomik çizimleri ve de Güneş Sistemi ve Dünya’nın tam olarak yerini belirten bir de harita bulunuyor. Voyagerlar her ne kadar bize göre oldukça fazla mesafe katetmiş olsa da, yıldızlar-arası ortama göre hala çok yakındalar. Örneğin Voyager 1 Güneş Sistemi’mize en yakın yıldız olan Alpha Centauri’den 4 ışık yılı, şu anda yönelmiş olduğu Gliese 445 adlı yıldızdan ise 17 ışık yılı uzakta bulunuyor. Voyager 1 yaklaşık 40.000 yıl sonra, Gliese 445 yıldızının 1.6 ışık yılı yakınından geçecek.

Universum olarak, Voyager görevlerini insanlık tarihinde yeni bir sayfa olarak görüyoruz. Yıldızlar-arası ortama ilk adımımızı attık, ve de bu adım ileride atacağımız daha büyük adımların sadece ilkidir. İlk habercimiz yıldızlar-arası ortamda bizi temsil etmek için dolaşmaya başladı. Artık sadece Güneş Sistemi’nde kapana kısılmış bireyler değiliz. Evren çok büyük, evinden dışarı ilk adımını atmış küçük bir çocuk gibiyiz. Sıcacık evimizi geride bırakıp karanlık, buz gibi havaya çıktık. Çok karanlık ve üşüyoruz, biraz da korkuyoruz. Ancak cesur olmalıyız. Nedenini ise büyük saygı duyduğumuz bir astronom söylüyor. Çünkü: “Oralarda bir yerde, inanılmaz bir şey keşfedilmeyi bekliyor.” (Carl Sagan)

Alıntı Yap
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Evrim Ağacı Röportajları Yazı Dizisi

Bu yazı, Evrim Ağacı Röportajları yazı dizisinin 14. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Mühendislik, Biyoloji ve Evrimsel Robotik Röportajı (Çağrı Mert Bakırcı)" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
4
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 2
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • İnanılmaz 1
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Muhteşem! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Güldürdü 0
  • Umut Verici! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/03/2023 23:37:41 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8685

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Akış
İçerikler
Sosyal
Gündem
Eğilim
Atmosfer
Karar Verme
Sars Mers
Yeşil
Nobel Ödülü
Makine
Çeviri
Toprak
Görme
Türlerin Kökeni
Seçilim
Kök Hücre
Test
Zehirli Mantar
İnsan Türü
Kanat
Besin Değeri
Şehir
Beslenme Davranışı
İklim
Kimya Tarihi
Ağız Sağlığı
Argüman
Hidrotermal Baca
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Gönder
Ekle
Soru Sor
Daha Fazla İçerik Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katmak için hemen buraya tıklayın.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
EA Akademi
Evrim Ağacı Akademi (ya da kısaca EA Akademi), 2010 yılından beri ürettiğimiz makalelerden oluşan ve kendi kendinizi bilimin çeşitli dallarında eğitebileceğiniz bir çevirim içi eğitim girişimi! Evrim Ağacı Akademi'yi buraya tıklayarak görebilirsiniz. Daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Etkinlik & İlan
Bilim ile ilgili bir etkinlik mi düzenliyorsunuz? Yoksa bilim insanlarını veya bilimseverleri ilgilendiren bir iş, staj, çalıştay, makale çağrısı vb. bir duyurunuz mu var? Etkinlik & İlan Platformumuzda paylaşın, milyonlarca bilimsevere ulaşsın.
Podcast
Evrim Ağacı'nın birçok içeriğinin profesyonel ses sanatçıları tarafından seslendirildiğini biliyor muydunuz? Bunların hepsini Podcast Platformumuzda dinleyebilirsiniz. Ayrıca Spotify, iTunes, Google Podcast ve YouTube bağlantılarını da bir arada bulabilirsiniz.
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Alıntı Yap
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
A. B. Acar. Güneş Sisteminde Bir Yolculuk: Merkür'den Plüton'a ve Ötesine Bir Röportaj (Universum). (7 Ekim 2013). Alındığı Tarih: 23 Mart 2023. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/8685
Acar, A. B. (2013, October 07). Güneş Sisteminde Bir Yolculuk: Merkür'den Plüton'a ve Ötesine Bir Röportaj (Universum). Evrim Ağacı. Retrieved March 23, 2023. from https://evrimagaci.org/s/8685
A. B. Acar. “Güneş Sisteminde Bir Yolculuk: Merkür'den Plüton'a ve Ötesine Bir Röportaj (Universum).” Edited by Arsel Berkat Acar. Evrim Ağacı, 07 Oct. 2013, https://evrimagaci.org/s/8685.
Acar, Arsel Berkat. “Güneş Sisteminde Bir Yolculuk: Merkür'den Plüton'a ve Ötesine Bir Röportaj (Universum).” Edited by Arsel Berkat Acar. Evrim Ağacı, October 07, 2013. https://evrimagaci.org/s/8685.

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close
Geri Bildirim Gönder
Paylaş
Reklamsız Deneyim

Evrim Ağacı'ndaki reklamları, bütçenize uygun bir şekilde, kendi seçtiğiniz bir süre boyunca kapatabilirsiniz. Tek yapmanız gereken, kaç ay boyunca kapatmak istediğinizi aşağıdaki kutuya girip tek seferlik ödemenizi tamamlamak:

10₺/ay
x
ay
= 30
3 Aylık Reklamsız Deneyimi Başlat
Evrim Ağacı'nda ücretsiz üyelik oluşturan ve sitemizi üye girişi yaparak kullanan kullanıcılarımızdaki reklamların %50 daha az olduğunu, Kreosus/Patreon/YouTube destekçilerimizinse sitemizi tamamen reklamsız kullanabildiğini biliyor muydunuz? Size uygun seçeneği aşağıdan seçebilirsiniz:
Evrim Ağacı Destekçilerine Katıl
Zaten Kreosus/Patreon/Youtube Destekçisiyim
Reklamsız Deneyim
Kreosus

Kreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Destek Ol

Devamını Oku
Evrim Ağacı Uygulamasını
İndir
Chromium Tabanlı Mobil Tarayıcılar (Chrome, Edge, Brave vb.)
İlk birkaç girişinizde zaten tarayıcınız size uygulamamızı indirmeyi önerecek. Önerideki tuşa tıklayarak uygulamamızı kurabilirsiniz. Bu öneriyi, yukarıdaki videoda görebilirsiniz. Eğer bu öneri artık gözükmüyorsa, Ayarlar/Seçenekler (⋮) ikonuna tıklayıp, Uygulamayı Yükle seçeneğini kullanabilirsiniz.
Chromium Tabanlı Masaüstü Tarayıcılar (Chrome, Edge, Brave vb.)
Yeni uygulamamızı kurmak için tarayıcı çubuğundaki kurulum tuşuna tıklayın. "Yükle" (Install) tuşuna basarak kurulumu tamamlayın. Dilerseniz, Evrim Ağacı İleri Web Uygulaması'nı görev çubuğunuza sabitleyin. Uygulama logosuna sağ tıklayıp, "Görev Çubuğuna Sabitle" seçeneğine tıklayabilirsiniz. Eğer bu seçenek gözükmüyorsa, tarayıcının Ayarlar/Seçenekler (⋮) ikonuna tıklayıp, Uygulamayı Yükle seçeneğini kullanabilirsiniz.
Safari Mobil Uygulama
Sırasıyla Paylaş -> Ana Ekrana Ekle -> Ekle tuşlarına basarak yeni mobil uygulamamızı kurabilirsiniz. Bu basamakları görmek için yukarıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

Daha fazla bilgi almak için tıklayın

Önizleme
Görseli Kaydet
Sıfırla
Vazgeç
Ara
Moderatöre Bildir

Raporlama sisteminin amacı, platformu uygunsuz biçimde kullananların önüne geçmektir. Lütfen bir içeriği, sadece düşük kaliteli olduğunu veya soruya cevap olmadığını düşündüğünüz raporlamayınız; bu raporlar kabul edilmeyecektir. Bunun yerine daha kaliteli cevapları kendiniz girmeye çalışın veya size sunulan (oylama gibi) diğer araçlar ile daha kaliteli cevaplara teşvik edin. Kalitesiz bulduğunuz içerikleri eleyebileceğiniz, kalitelileri daha ön plana çıkarabileceğiniz yeni araçlar geliştirmekteyiz.

Kural İhlali Seç
Öncül Ekle
Sonuç Ekle
Mantık Hatası Seç
Kural İhlali Seç
Soru Sor
Aşağıdaki "Soru" kutusunu sadece soru sormak için kullanınız. Bu kutuya soru formatında olmayan hiçbir cümle girmeyiniz. Sorunuzla ilgili ek bilgiler vermek isterseniz, "Açıklama" kısmına girebilirsiniz. Soru kısmının soru cümlesi haricindeki kullanımları sorunuzun silinmesine ve UP kaybetmenize neden olabilir.
Görsel Ekle
Kurallar
Platform Kuralları
Bu platform, aklınıza takılan soruları sorabilmeniz ve diğerlerinin sorularını yanıtlayabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Gerçekten soru sorun, imâdan ve yüklü sorulardan kaçının.
Sorularınızın amacı nesnel olarak gerçeği öğrenmek veya fikir almak olmalıdır. Şahsi kanaatinizle ilgili mesaj vermek için kullanmayın; yüklü soru sormayın.
2
Bilim kimliğinizi kullanın.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla sorular ve cevaplar, bilimsel perspektifi yansıtmalıdır. Geçerli bilimsel kaynaklarla doğrulanamayan bilgiler veya reklamlar silinebilir.
3
Düzgün ve insanca iletişim kurun.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Sahtebilimi desteklemek yasaktır.
Sahtebilim kategorisi altında konuyla ilgili sorular sorabilirsiniz; ancak bilimsel geçerliliği bulunmayan sahtebilim konularını destekleyen sorular veya cevaplar paylaşmayın.
5
Türkçeyi düzgün kullanın.
Şair olmanızı beklemiyoruz; ancak yazdığınız içeriğin anlaşılır olması ve temel düzeyde yazım ve dil bilgisi kurallarına uyması gerekmektedir.
Soru Ara
Aradığınız soruyu bulamadıysanız buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Alıntı Ekle
Eser Ekle
Kurallar
Platform Kuralları
Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Formu olabildiğince eksiksiz doldurun.
Girdiğiniz sözün/alıntının kaynağı ne kadar açıksa o kadar iyi. Açıklama kısmına kitabın sayfa sayısını veya filmin saat/dakika/saniye bilgisini girebilirsiniz.
2
Anonimden kaçının.
Bazı sözler/alıntılar anonim olabilir. Fakat sözün anonimliğini doğrulamaksızın, bilmediğiniz her söze/alıntıya anonim yazmayın. Bu tür girdiler silinebilir.
3
Kaynağı araştırın ve sorgulayın.
Sayısız söz/alıntı, gerçekte o sözü hiçbir zaman söylememiş/yazmamış kişilere, hatalı bir şekilde atfediliyor. Paylaşımınızın site geneline yayılabilmesi için kaliteli kaynaklar kullanın ve kaynaklarınızı sorgulayın.
4
Ofansif ve entelektüel düşünceden uzak sözler yasaktır.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
5
Sözlerinizi tırnak (") içine almayın.
Sistemimiz formatı otomatik olarak ayarlayacaktır.
Gönder
Tavsiye Et
Aşağıdaki kutuya, [ESER ADI] isimli [KİTABI/FİLMİ] neden tavsiye ettiğini girebilirsin. Ne kadar detaylı ve kapsamlı bir analiz yaparsan, bu eseri [OKUMAK/İZLEMEK] isteyenleri o kadar doğru ve fazla bilgilendirmiş olacaksın. Tavsiyenin sadece negatif içerikte olamayacağını, eğer bu sistemi kullanıyorsan tavsiye ettiğin içeriğin pozitif taraflarından bahsetmek zorunda olduğunu lütfen unutma. Yapıcı eleştiri hakkında daha fazla bilgi almak için burayı okuyabilirsin.
Kurallar
Platform Kuralları
Bu platform; okuduğunuz kitaplara, izlediğiniz filmlere/belgesellere veya takip ettiğiniz YouTube kanallarına yönelik tavsiylerinizi ve/veya yapıcı eleştirel fikirlerinizi girebilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Önceliğimiz pozitif tavsiyelerdir.
Bu platformu, beğenmediğiniz eserleri yermek için değil, beğendiğiniz eserleri başkalarına tanıtmak için kullanmaya öncelik veriniz. Sadece negatif girdileri olduğu tespit edilenler platformdan geçici veya kalıcı olarak engellenebilirler.
2
Tavsiyenizin içeriği sadece negatif olamaz.
Tavsiye yazdığınız eserleri olabildiğince objektif bir gözlükle anlatmanız beklenmektedir. Dolayısıyla bir eseri beğenmediyseniz bile, tavsiyenizde eserin pozitif taraflarından da bahsetmeniz gerekmektedir.
3
Negatif eleştiriler yapıcı olmak zorundadır.
Eğer tavsiyenizin ana tonu negatif olacaksa, tüm eleştirileriniz yapıcı nitelikte olmak zorundadır. Yapıcı bir tarafı olmayan veya tamamen yıkıcı içerikte olan eleştiriler silinebilir ve yazarlar geçici veya kalıcı olarak engellenebilirler.
4
Düzgün ve insanca iletişim kurun.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
5
Türkçeyi düzgün kullanın.
Şair olmanızı beklemiyoruz; ancak yazdığınız içeriğin anlaşılır olması ve temel düzeyde yazım ve dil bilgisi kurallarına uyması gerekmektedir.
Eser Ara
Aradığınız eseri bulamadıysanız buraya tıklayarak ekleyebilirsiniz.
Tür Ekle
Üst Takson Seç
Kurallar
Platform Kuralları
Bu platform, yaşamış ve yaşayan bütün türleri filogenetik olarak sınıflandırdığımız ve tanıttığımız Yaşam Ağacı projemize, henüz girilmemiş taksonları girebilmeniz için geliştirdiğimiz bir platformdur. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Takson adlarını doğru yazdığınızdan emin olun.
Taksonların sadece ilk harfleri büyük yazılmalıdır. Latince tür adlarında, cins adının ilk harfi büyük, diğer bütün harfler küçük olmalıdır (Örn: Canis lupus domesticus). Türkçe adlarda da sadece ilk harf büyük yazılmalıdır (Örn: Evcil köpek).
2
Taksonlar arası bağlantıları doğru girin.
Girdiğiniz taksonun üst taksonunu girmeniz zorunludur. Eğer üst takson yoksa, mümkün olduğunca öncelikle üst taksonları girmeye çalışın; sonrasında daha alt taksonları girin.
3
Birden fazla kaynaktan kontrol edin.
Mümkün olduğunca ezbere iş yapmayın, girdiğiniz taksonların isimlerinin birden fazla kaynaktan kontrol edin. Alternatif (sinonim) takson adlarını girmeyi unutmayın.
4
Tekrara düşmeyin.
Aynı taksonu birden fazla defa girmediğinizden emin olun. Otomatik tamamlama sistemimiz size bu konuda yardımcı olacaktır.
5
Mümkünse, takson tanıtım yazısı (Taksonomi yazısı) girin.
Bu araç sadece taksonları sisteme girmek için geliştirilmiştir. Dolayısıyla taksonlara ait minimal bilgiye yer vermektedir. Evrim Ağacı olarak amacımız, taksonlara dair detaylı girdilerle bu projeyi zenginleştirmektir. Girdiğiniz türü daha kapsamlı tanıtmak için Taksonomi yazısı girin.
Gönder
Tür Gözlemi Ekle
Tür Seç
Fotoğraf Ekle
Kurallar
Platform Kuralları
Bu platform, bizzat gözlediğiniz türlerin fotoğraflarını paylaşabilmeniz için geliştirilmiştir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Net ve anlaşılır görseller yükleyin.
Her zaman bir türü kusursuz netlikte fotoğraflamanız mümkün olmayabilir; ancak buraya yüklediğiniz fotoğraflardaki türlerin özellikle de vücut deseni gibi özelliklerinin rahatlıkla ayırt edilecek kadar net olması gerekmektedir.
2
Özgün olun, telif ihlali yapmayın.
Yüklediğiniz fotoğrafların telif hakları size ait olmalıdır. Başkası tarafından çekilen fotoğrafları yükleyemezsiniz. Wikimedia gibi açık kaynak organizasyonlarda yayınlanan telifsiz fotoğrafları yükleyebilirsiniz.
3
Paylaştığınız fotoğrafların telif hakkını isteyemezsiniz.
Yüklediğiniz fotoğraflar tamamen halka açık bir şekilde, sınırsız ve süresiz kullanım izniyle paylaşılacaktır. Bu fotoğraflar nedeniyle Evrim Ağacı’ndan telif veya ödeme talep etmeniz mümkün olmayacaktır. Kendi fotoğraflarınızı başka yerlerde istediğiniz gibi kullanabilirsiniz.
4
Etik kurallarına uyun.
Yüklediğiniz fotoğrafların uygunsuz olmadığından ve başkalarının haklarını ihlâl etmediğinden emin olun.
5
Takson teşhisini doğru yapın.
Yaptığınız gözlemler, spesifik taksonlarla ilişkilendirilmektedir. Takson teşhisini doğru yapmanız beklenmektedir. Taksonu bilemediğinizde, olabildiğince genel bir taksonla ilişkilendirin; örneğin türü bilmiyorsanız cins ile, cinsi bilmiyorsanız aile ile, aileyi bilmiyorsanız takım ile, vs.
Gönder
Tür Ara
Aradığınız türü bulamadıysanız buraya tıklayarak ekleyebilirsiniz.