Bilim Adına Hayatını Tehlikeye Atan 10 Bilim İnsanı!
Bilim üretmek adına siz olsanız ne tür riskler alırdınız? Saatlerce kendinizi laboratuvara kapatıp, sevdiklerinizden yabancılaşmayı mı göze alırdınız? Toksik kimyasallar veya ölümcül-hastalık yapıcı mikroplarla mı çalışırdınız? Peki ya cam yemeyi veya roketlerden oluşan bir kızağı dener miydiniz? Birinin sizi boynunuzdan asmasını kabul etmeye ne dersiniz?
Eğer bu son soru size biraz abartılı geldiyse, şunu bilmenizde fayda var: Bilim insanları bugüne kadar bunu ve daha bile fazlasını yaptılar (ve ne yazık ki hepsi hayatta kalamadı). Eğer bu muhteşem araştırmaları merak ediyorsanız, sizi deneyleri ve bilim için gözünü kırpmadan hayatını tehlikeye atan 10 bilim insanıyla tanıştırmamıza izin verin:
Bilim Adına Hayatını Tehlikeye Atan 10 Bilim İnsanı!
1. Wan Hoo - Roket Sandalyesi Denemesi
16. yüzyılda yaşamış olan ve "ilk astronot" olarak isimlendirilen Wan Hoo'nun hakkını vermek lazım. Söz konusu Ay'a çıkma denemeleri olduğunda, kendisinden önce hizmetkarlarını veya zavallı hayvanları riske etmemiş ve deneysel çalışmasının deneği olarak kendisini öne sürmüştür. Altına 47 adet roket monte edilmiş bir sandalyenin üzerine oturmuştur. 47 asistanı ile tüm roketleri aynı anda ateşlemiştir. Fitiller roketleri tetiklediği anda, etrafı patlamalar ve dumanlar kaplamıştır. Bu sis ve ses perdesi ortadan kalktığında, ne yazık ki geriye Wan Hoo'dan pek bir şey kalmamıştır.
Ancak Wan Hoo'nun (ya da bazı kaynaklara göre "Wan Hu"nun) şerefine, Ay'ın karanlık yüzündeki kraterlerden birisine "Wan Hu Krateri" adı verilmiştir. Ne de olsa, feci bir başarısızlıkla da sonuçlansa, ilk Ay'a gitme denemesi diyebiliriz.
2. Isaac Newton - Göze Batırılan İğne
Her ne kadar kütleçekim teorisi ve kalkülüsün eş kaşiflerinden biri olmasıyla meşhur olsa da, Isaac Newton optiğin de öncülerinden birisidir. Prizmalar ile deneyler yapmıştır fakat prizmalar, gözümüzün nasıl çalıştığı veya ışığı nasıl algıladığımız hakkında pek fazla bilgi vermemiştir.
Newton, gözün nasıl çalıştığını daha iyi anlamak için, "bodkin" adı verilen özel bir çubuğu gözüne sokmuş ve basınç uygulamıştır. Not defterinde aynen şunları yazar:
İğneyi gözümle kemik arasındaki boşluğa soktum ve itebildiğim kadar gözümün arka kısmına ittim. Arka kısmıyla gözüme bastırdım ve böylece bir kıvrım yapabildim. Bunu yaptığım zaman siyah, beyaz ve renkli halkalar gördüm.
3. Nicolae Minovici - Kendini Asan Adam
Asılmanın neye benzediğini kendinizi asmaktan daha iyi bir şekilde nasıl deneyimleyebilirsiniz ki? 20. yüzyılda Bükreş, Romanya'da çalışan bilim insanlarından Nicolae Minovici'yi araştırmaya sevkeden soru buydu.
Minovici birkaç defe kendini boğma deneyi yaptı ve bunu başarabilmek için asistanlarının kendini iple boğmasına izin verdi. Birinde ise idam ipi hazırlayarak tavana astı, kafasını ilmekten geçirdi ve asistanlarına ipi çekme emrini verdi. İddialar göre ayakları hiçbir zaman yerden kesilmediyse de, boynunda yakıcı bir acı hissettiği ve indirilmesini emrettiği söyleniyor. Deney sonrasında 1 ay boyunca yutkunmakta zorluk çekti.
Araştırmasının sonuçları 1904'te Romanca ve 1905'te Fransızca olarak Asılma Üzerine Bir Araştırma adıyla yayımlandı.
4. Franz Reichelt - Eyfel Kulesi'nden Paraşütle Atlama Denemesi
4 Şubat 1912'de Avusturya asıllı terzi Franz Reichelt "paraşüt kıyafeti" adını verdiği tasarımıyla Eyfel Kulesi'nden atladı. Tasarımı, acil durumda paraşüt olarak kullanılabilecek bir uçuş kıyafeti idi.
Ne var ki tasarımı, atlama sırasında görevini asla görmedi ve Reichelt Eyfel Kulesi'nden tüm hızıyla yere çakıldı ve hayatını kaybetti. Olayın saniye saniye çekilmiş video görüntüsünü aşağıdan izleyebilirsiniz.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
5. Evan O'Neill - Kendi Apandisini Söken Adam
Ameliyat olmak nasıl hissettirir? Genel anestezi gerçekten gerekli midir, yoksa lokal anestezi karın ameliyatları için yeterli midir? 20. yüzyılda Pennsylvania'da çalışan Dr. Kane bu soruların cevabını bulmak istedi. 15 Şubat 1921'de apandiksi alınması gerektiğinde, bunu kendisi yapmak istedi.
Kendisini yastıklarla destekledi ve ameliyatı tüm hatlarıyla görebilmek için bir ayna düzeneği hazırladı. Sonrasında iğneyle karın bölgesini uyuşturdu ve kendini kesmeye başladı. 30 dakika içerisinde apandiksini almayı başardı ve kendini dikti. Ameliyatın tek "pürüzlü" tarafı, kesim sırasında yanlışlıkla ince bağırsaklarının dışarı fırlaması oldu. Ancak sakin bir şekilde hepsini yerine yerleştirdi ve ameliyatı başarıyla tamamladı.
Bunu tek başaran kişi Dr. Kane değildi. 1961 senesinde, 27 yaşındaki Leonid Rogozov Sovyet Antarktik Araştırması’ndaki tek cerrahtı. Araştırması sırasında karın bölgesinde aşırı bir acı hissetti ve ateşi çıktı. Rogozov kendisini test ettiğinde, apandisinin iltihaplandığını ve yakın bir sürede patlayabileceğini fark etti. Lokal anestezi uygulayarak, kendi kendisini ameliyat etti ve apandisini çıkardı. Operasyon sırasında kendisine bir mühendis ve bir meteorolog yardımcı oldu. Ameliyat 2 saat sürdü ve 5 gün sonra tamamen iyileşti. 7 gün sonra dikişleri aldı ve 2 hafta içinde sapasağlam bir şekilde işinin başına döndü.
6. Werner Forssmann - Kendi Kalbine Kateter Takan Adam
Kardiyak kateterizasyon olarak bilinen tıbbi işlem günümüzde sıradan bir operasyon haline gelmiş olsa da, 20. yüzyılın başlarında yapılması son derece zor ve riskli bir işlemdi. Basitçe yapılan, kolda, boyunda veya karında açılan bir kesikten sokulan ince bir tüpün kalbe ulaştırılmasıdır. Bir zamanlar atan bir kalbe herhangi bir şekilde dokunmanın kalbi durduracağına inanılıyordu ve bu sebeple bu işlem akıl almaz geliyordu.
Werner Fossman ise tersine inanıyordu. Bunu ispatlamak için 1929 senesinde bu Alman bilim insanı kolunu uyuşturduktan sonra açtığı bir kesikten kateteri soktu ve kalbine kadar ulaştırdı. Kateterin istediği yere ulaştığından emin olmak için X-Ray taramasıyla kendisini kontrol etti. Deneyi tam bir başarıya ulaştı; ancak bu denemesi sebebiyle işinden oldu ve meslektaşları tarafından dışlandı. Neyse ki bilim camiası hakkını vermesini bildi ve 1956 yılında Nobel Ödülü'ne layık görüldü.
7. Frederick Hoelzel - Cam Yiyen Adam
Sadece cam da değil. 1920'lerden 1930'lara kadar Chicago Üniversitesi araştırmacısı Frederick Hoelzel çakıl taşları, cam kırıkları, rulman bilyeleri, sicimler ve teller yuttu. Amacıysa bu cisimleri bağırsaklarının ne kadar sürede işleyip atabileceğini görmekti. 1930 yılında çalışmasını American Journal of Physiology dergisinde Asil Malzemelerin Sindirim Sistemi'nden Geçiş Oranı başlığı ile yayımladı.
Bu tehlikeli deneyine rağmen Hoelzel oldukça yaşlanana kadar yaşadı.
8. Albert Hofman - İlk Halüsinojen Asit Denemesi
LSD olarak bilinen halüsinojen kimyasal ilk olarak İsviçreli bilim insanı Albert Hofman tarafından 1938 yılında sentezlendi. Kimyasalın sentezinden sonraki 5 sene boyunca kimyasala pek ilgi duyulmadı. Ancak 5 sene sonra Hofman tarafından yeniden sentezlenip denendiğinde, "garip hisler" yaşadığını raporlaması sonucu ilgi duyulmaya başlandı. Hofman şöyle yazıyordu:
Rahatsız edici olmayacak şekilde, uyuşturucu kullanmış etkisi hissettim. Aşırı uyarılmış bir hayal gücü en karakteristik deneyimdi. Rüya benzeri bir durumda, gözlerim kapalı olarak, fantastik görüntülerin gözlerimin önünden akışını deneyimledim. Olağandışı şekiller ve kaleydoskop benzeri görüntüler gördüm. Yaklaşık 2 saat sonra etkiler silikleşti ve yok oldu.
Önce bu deneyimlerin nedenini anlayamayan Hofman, sonradan LSD'yi yanlışlıkla içine çektiğini fark etti. Bunları not ettikten sonraki hafta, bir Pazartesi günü, bu hipotezini 0.25 miligram LSD alarak test etti. Kesin bir şekilde, aynı deneyimleri tekrardan yaşadı ve anksiyete, görsel bozulmalar, felç hissiyatı ve gülme isteği deneyimledi. Çalışmaya devam edemeyerek evine bisikletiyle geri döndü ve burada kendisini anksiyeteye neden olan hisler sardı. Bunlar arasında, ölümcül şekilde zehirlendiğine dair bir korku da vardı.
Bir diğer doktor tarafından yapılan incelemede zehirlenmediği anlaşıldı ve böylece doktorumuz yeni kimyasalıyla eğlenmeye başladı. Sonradan şunları yazıyordu:
Ufaktan ufaktan kapalı gözlerimin önünden geçen renklerin ve şekillerin tadına varmaya başladım. Kaleydoskopik ve fantastik görüntüler, gözümün önünde değişiyor, renk değiştiriyor, açılıyor ve kapanıyordu; daireler ve spiraller oluşturuyorlardı, renk şelalelerine dönüşüyorlardı, kendilerini yeniden düzenliyorlardı ve sabit bir akış hızıyla birleşiyorlardı.
9. Paul Stapp - Mermiden Hızlı Giden Roket Kızağı
Günümüzde havacılık ve uzay uçuşları sayesinde insan vücudunun kaç g-kuvvetine dayanabileceğine dair çok iyi fikirlerimiz var. Bu fikirlerimiz sayesinde acil durumlarda kullanılan fırlatma koltuklarının insana zarar vermeyecek şekilde nasıl tasarlayabileceğimizi biliyoruz. Ancak Amerikan Hava Kuvvetleri'nde tıbbi araştırmacı olarak görev alan Albay Paul Stapp'ın inanılmaz yüksek g-kuvvetleriyle ilgili yapılacak bir deneyde denek olmayı kabul ettiğinde, bunlara dair hiçbir fikri yoktu. Deneyde, Kaliforniya Çölü'nde test edilecek bir roket kızağına binmesi isteniyordu.
Araştırmacıların fikir yürütebildiği tek nokta, bu yüksek ivmenin Stapp'ı kör edebileceğiydi, ancak bu Stapp'ı korkutmaya yetmedi. Araca ilk olarak 10 Aralık 1954 senesinde bindi ve sadece 5 saniye içerisinde sıfırdan 1017 kilometre/saat hıza çıkarıldı. Bu hıza ulaşıldığı anda kızağın frenleri devreye girdi ve sadece 1.4 saniyede aracı durdurdu. Bu süre zarfında Stapp'ın üzerine 46.2-g şiddetinde, yani yerçekiminin 46.2 katı g-kuvveti bindi.
Stepp gerçekten de bu sebeple kör oldu; ancak neyse ki sadece geçici olarak. Bu başarısıyla dünyanın en hızlı insanı ünvanına erişti. Daha fazla bilgi almak için buradaki videoyu izleyebilirsiniz.
10. Barry Marshall - Bakterili Et Suyunu İçmek
Çok uzun yıllar boyunca peptik (mide) ülserlerine neden olan sebep hakkında çok bulanık bilgilere sahiptiler. Birçokları ülserlerin sebebini psikolojik strese bağlamaktaydı. Ancak sıradışı bir Avusturyalı hekim olan Barry Marshall, bu ülserlerin nedeninin kıvrımlı yapıdaki bakterilerden olan Helicobacter pylori türünden kaynaklandığını düşünüyordu. Dolayısıyla tedavinin de antibiyotikler olduğuna inanıyordu. Ancak ne yazık ki, Dr. Marshall'ın iddiasını ispatlamasının kolay bir yolu yoktu, çünkü H. pylori sadece primatları etkilemektedir ve etik sebeplerle başka bir insan denek kullanması mümkün değildi.
Bu sebeple kendi kendinin deneği olmaya karar verdi ve bir hastadan aldığı bakterileri bir solüsyon ile karıştırarak içti.
Kusma ve aşırı bitkinlik ile geçen birkaç günün sonrasında, kendi sindirim kanalının biyopsisini yaptı ve bakteriler ile ülser arasındaki ilişkiyi ispatladı. Bu akıl almaz başarısından ötürü 2005 yılında Nobel Ödülü'ne layık görüldü.
Bonus: Keşfi, Ölümünü Getiren Marie Curie!
Büyük deha ve insanlık tarihinin gördüğü en büyük bilim insanlarından Marie Curie, 4 Temmuz 1934 günü aplastik anemi sebebiyle hayatını kaybetti. Bu, çok nadir görülen bir kan hastalığıdır. Yıllar boyunca ölüm sebebinin aşırı radyasyona maruz kalmak olduğu iddia edildi.
Ancak 1995 senesinde Curie'nin vücudundan kalanları analiz eden bir radyoloji uzmanı, ölüme sebep olmayacak dozda radyasyona maruz kaldığını iddia etti. Bu konu günümüzde halen tartışılmaktadır ve kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 17
- 15
- 11
- 9
- 8
- 5
- 4
- 3
- 2
- 1
- 1
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Huffington Post | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 19:40:38 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1630
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.