"Guguk Kuşu" ve "Tımarhaneler": Total Kurumlar, İnsan Benliğini Nasıl Etkiliyor?
Bu yazımızın amacı, Milos Forman'ın 1975 yapımı Guguk Kuşu (One Flew Over the Cuckoo's Nest) adlı filmini Erving Goffman’ın Tımarhaneler çalışması kapsamında değerlendirme ve analiz etmektir. Filmin tımarhanede geçmesi ile paralellik gösteren Tımarhaneler çalışmasındaki kavramların kullanımı ve tespitler bağlamında filmin gerekli sahneleri ilişkilendirilecektir. Filmin sahnelerinde kendisini gösteren kavramların açıklanması ve sahneye farklı perspektiften bakmamıza olanak sağlayacak olan bu yazı, Goffman'ın çalışmasında temel aldığı noktaları gözler önüne serecektir. Filmi incelemeye başlamadan önce, Goffman’ın teorisine genel bir perspektiften bakmamız gerekmektedir.
Goffman'ın Total Kurumu Teorisi
Goffman, bireylerin toplumsal etkileşim süreçlerinde kendi benlikleriyle nasıl idare ettiklerini, bir kapatma kurumu olarak "tımarhaneler" üzerinden açıklamaktadır.
Bireyler, toplumsal etkileşimler süresince birtakım rollere bürünürler (örneğin "öğrenci rolü", "anne rolü", "sevgili rolü", vs.) ve bu esnada farklı biçimlerde benlik sunumları gerçekleştirirler. Bireyler, toplumsal etkileşime dahil olmadan önce kendilerine ait alanlarda -sahne arkası- belli hazırlıklarda bulunurlar ve etkileşime geçtikleri andan itibaren kendilerini sahneye çıkarak seyircilere sunmaya başlarlar. Bununla beraber etkileşimde olunan kişiler, benlik sunumu gerçekleştiren kişiye yönelik birtakım taleplerde bulunur -aktörden performans sergilemesi- ve bu kişiye yöneltilen talepler büyük çoğunlukla belli rol ve kategorileri kapsayan unsurları içerir.
Benlik sunumu gerçekleştirme esnasında, rolü icra etme biçimimiz de değişmektedir. Nitekim birey bazı rolleri benimserken bazı roller ile arasına mesafe koyar. Örneğin birey, öğrenci rolünün gerekliliğini yerine getirirken ve rolü benimserken, aynı kişi, evde kardeş rolünü benimsemeyerek, bu rolü icra etme noktasında araya mesafe koyabilir. Bireyler, bu tarz rol benimseme ve role mesafe koymayı sıklıkla yapmaktadır. Toplumsal etkileşim süreçlerinde roller üzerindeki bu değişiklikleri fark etmek bize bireylerin benlik sunma esnasında rolleri nasıl icra ettikleri hakkında fikir verir. Bireylerin benliklerini sunma esnasındaki aykırılıklar ise -toplumun normlarına aykırılık- bireyin damgalanmasını açık hale getirir ve bunun sonucunda da toplumsal etkileşim düzeylerinde damgalanmaya neden olur.
Goffmancı bir perspektiften bakacak olursak, kişilerin "benlik sunuma" süreçleri yaşadığımız dünyadaki birtakım etkileşimler için son derece gerekli bir hal alır. Goffman'ın bizlere toplumda kabul görmüş insanların etkileşim süreçlerinde benlik sunumlarının nasıl gerçekleştiğine ve bununla beraber kişinin toplumdan soyutlanarak sivil hayat ile ilişkisinin kesilmesi durumunda nasıl benlik sunduklarına dair açıklamalarda bulunmaktadır. Goffman, sivil dünyada bulunan bireyler dışında farklılıklardan mustarip olan bireylerin total kurumlar altında nasıl da benliklerinin aşağılandığı ve bir nesne yerine konduklarını açıklamaktadır. Bu noktada, Goffman'ın "Total Kurumlar" kavramını kendi kaleminden açıklamak gerekirse:
Var olan toplumsal düzenlemeden farklı olarak belli kriterlere sahip bireylerin uzun süreli olarak toplumdan uzaklaştırılması şeklinde kapatılması ve bunun bir kurum tarafından yapılmasını gerekli kılan sistemler bütünüdür.
Total kurumlar (hapishane, tımarhane, vb. yerler), kuruma kapatılan kişinin dünyasını gözetim altına almaktadır. Bu kurumlarda, farklılıklar ortadan kaldırılarak, fabrikadan çıkma, standart bireyler oluşturulmakta ve tek otorite etrafında toplanmasında oldukça etkili yöntemler izlenmektedir. Nitekim total kurum olarak tımarhaneler de "kişilerin kimliği ve benlik imgelerini" ortadan kaldıran bir düzenleme silsilesi ile karşı karşıyayızdır. Burada bireyler, edindikleri rollerin tümünü olmasa da çoğunu kaybetmektedirler.
Bu süreç, birey daha total kuruma girmeden başlamaktadır. Bireyler total kuruma kabul edildikleri andaysa benlik kaybı süreci pekişmektedir. Kurumun bireye yaptırımı, kişide belli ölçüde kayba yol açar ve benlik kaybı süreci kurum içindeki işleyişle devamlılığını gösterir. Total kurumlarda, bireylerden sivil dünyada kazanmış olduğu beceri ve benlik sunma araçlarını alarak elinden sivil ölüme -benlik kaybına- kapı aralanır. Goffman, bu noktada "sivil ölüm" kavramının ne ifade ettiğini şu şekilde açıklamaktadır:[1]
Kuruma kapatılmış kişi, geldiği dünyaya geri döndüğünde (şayet dönebilirse), bazı rolleri yeniden inşa edebilse de diğer kayıpların değiştirilemeyeceği ve bireyin söz konusu kayıpları bu haliyle acı verici şekilde deneyimleyeceği açıktır. Eğitim için, işte ilerlemek, flört etmek ya da çocuk büyütmek için şu anda harcanmayan zamanı, yaşam döngüsünün sonraki aşamaların da da telafi etmek mümkün olmayabilir. Rollere kalıcı olarak el koyulmasının yasal boyutu "sivil ölüm" (İng: "civil death") kavramında kendini gösterir.
Genel olarak Goffman'ın bir total kurum olarak tımarhaneye bakış açısı; sivil ölüm, benliğin eksiltilmesi, kirletici teşhir, uzlaşmaz hat, durumsal geri çekilme gibi kavramlar üzerinden ilerlemektedir. Bireyler, sahip olduğu her türlü yetiden mahrum bırakılarak yeniden oluşturulur ve bu oluşum ise, kurumun belli ölçüde geliştirdiği standartların dışında değildir. Kurum, bireylerin benlik algısını bozarak bireyleri eksiltir ve bunu, "otorite" ve "kurum" adı altında devam ettirirler.
Burada sunmuş olduğumuz genel çerçeveden yola çıkarak Milos Forman'ın "Guguk Kuşu" filmini analiz etmeye başlayabiliriz.
Guguk Kuşu
Film, konusu bakımından, tam da Goffman’ın Tımarhaneler çalışmasıyla paralellik göstermektedir. Nitekim film, bir kapatma kurumu olarak tımarhanede geçmektedir.
Filmin ilk sahnesinde dikkat çeken unsur, bir hastanın, odasında yatağına elleri ve kolları bağlı biçimde konumlandırılması ve personelin gelip Bancini'yi çözdüğü kısımdır. Burada "kurum" olarak bireylerin üzerindeki etkinin kapsamını görmekteyiz. Bancini adlı karakterin yatağa zincirlenmesi, kurumun yaptırım gücünü izleyiciye aktarmaktadır. Burada bireye herhangi bir hak tanınmak yerine, doğrudan personelin kısıtlayıcı unsurları devreye sokulabilir. Bu uygulamanın ise, kişinin iyiliğine olduğu yönünde kabuller açığa çıkar ve -bazı- hastalar bu durumu kolaylıkla kabullenebilir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bu gibi durumlarda, hasta ve personel arasında bir uzlaşma da açığa çıkabilir. Hasta, kısıtlamayı kabul ederek uzlaşma haline geçebilir ve kurumun işleyişini devam ettirmesine destek sağlar. Uzlaşma durumunda çoğu hasta, personel ve kurumla iyimser bir tutum sergilerken, bazı hastalar kurumun dayatmalarını kabul etmez ve bu noktada uzlaşmazlıklar ortaya çıkar. Bunu en açık bir şekilde görebileceğimiz sahnelerden biri, McMurphy adlı karakterin akıl hastanesine giriş aşamasıdır.
Uzlaşmaz Hat Nedir?
Burada hasta konumundaki McMurphy, kurumla en başından bir uzlaşmazlık içinde olduğunu açıkça sergilemektedir. Çoğu zaman bir birey kuruma dahil olma aşamasında kimlik kaybına, kendi benliğini sunma biçiminin eksiltilmesine ses çıkartmadan dahil olur. Kurumun gerekliliği kendisini kabul aşamasında belli eder ve birey, işbirlikçi bir hale bürünür. Kuruma kapatılan kişi "hasta" olduğunu kabul ederek sürece dahil olmaya başlar. Fakat filmde, McMurphy, akıl hastanesine kabul sırasında kendi benliğinden ödün vermez; toplumsal dünyada edindiği benlik imgesini bırakmak istemez ve bunu personele karşı açıkça alaycı tavır takınmasıyla gösterir (kelepçe çıkartıldığında yüksek sesle gülmesi, bağırması, personeli öpmesi, kuruma girerken şarkı mırıldanması, vb. gibi ilk sahnede göze çarpan unsurlar). Kişi, bu tutumuyla "uzlaşmaz hat" bağlamında değerlendirilebilir. Daha ilk andan itibaren personelle ve kurumun normları ile uzlaşma noktasına varmayacağını, kurumun bireye atfettiği "hasta rolünü" kabul etmeyeceğini, tepkileri ile belli eder. Burada, açıkça, kapatılmış kişi personelle ve kurumla iş birliği içinde olmayı reddeder ve sürekli olarak kuruma karşı çıkar. Bu süreç, filmde sürekli olarak yinelenmektedir.
Uzlaşmazlık noktasının devamında, baş karakterimizin sahip olduğu beceriler bütününü kaybetmek istemediğini, üst bir personelle yaptığı konuşma sahnesinde görmekteyiz. Üst personel ve McMurphy karakterinin konuşma sahnesinde; personel, kurum olarak bireyin tımarhaneye hangi amaçla gelmiş olabileceğine dair hatırlatmalarda bulunur. Burada personel, dolaylı olarak kurumun birey üzerindeki yaptırım gücünden bahseder. Yani bireyin, sivil hayatta elde ettiği benlik imgesini elinden alarak standartlaşmış bir benliğin sürece dahil edilmesinde söz etmektedir. Bu noktada bireyde "sivil ölüm" gerçekleşecektir. Hastanın kuruma kabul sürecinden itibaren maruz bırakılacağı unsur, kendisini bu sahnede gösterir.
Fakat birey, uzlaşmaz bir tavır ile açıkça kendi benliğini ötekileştirerek diğer herkes gibi eksiltilmek istemediğini, benliğinin parçalanmasına ve aşağılanmasına direnmektedir. Hasta, bu noktada hem otoriteye hem de kurumun normlarına itaatsizlik etmektedir. Personel her ne kadar samimi tavırlar sergilese de kurumun amaçları dışına çıkmadan konuşmasını sürdürerek kibar bir dille "sivil ölümün" en nihayetinde gerçekleşeceği izlenimini verir. Kurumun benlik eksiltmedeki en önemli faaliyetlerden biri olan grup terapileri hem baş karakterin benlik algısına hem de diğer hastaların benlik algılarına yapılan bir manipülasyon yöntemidir.
Terapi, Kirletici Teşhir ve Benlik Eksiltme
Filmde, "terapi" kapsamında benlik eksiltmenin nasıl işlediği de bir sahnede net bir şekilde görülmektedir.
Kurumdaki hemşire Ratched öncülüğünde yapılan ve kurumun "terapi" olarak adlandırdığı toplanma sahnelerinde hastaların mahremiyetine yönelik alçaltıcı tavırlar oldukça açık bir şekilde kendisini gösterir. Personelin elinde bulunan defterde, hastanın her türlü bilgisi yazmaktadır (yüz kızartıcı hareketleri, geçmiş davranışları, vb.) ve konuşma esnasında hastaların bilgilerinin açıkça ortaya konması, "kirletici teşhir" bağlamında açıklanabilir. Ratched'ın bu davranışı, kapatılmış kişinin benliğine yapılmış bir saldırı niteliği taşır; kapatılmış kişinin benliğine ilişkin gerçekler ve duygular diğer hastalara ifşa edilir.
Bu ifşalar sonucunda birey, kendini daha aşağılanmış ve küçük düşmüş hissedebilir. Kurum ise bunun gerekliliğini hastalara inandırdığı için, filmin ilk sahnelerinde kapatılan kişiler teşhir durumunu normal karşılasalar da ilerleyen sahneler de bilgileri teşhir edilen Billy’nin, sorular karşısında sıkılıp ezilmesine göz yumamayan Cheswick, hemşire Ratched'e açıkça neden bu tarz sorularla hastayı zorladığını sormaktadır ve personel bunun başta da belirttiğimiz gibi zorlama değil, yalnızca "terapi" olduğunu, bunu yaparak hastaları rahatlattığını ima eden açıklamalarda bulunmaktadır. Fakat yapılan bu teşhirin, hastalara terapi olanağı sağlamadığı yapılanla yalnızca bireyi aşağı konuma düşürerek benlik eksiltilmesine götürmek olduğu anlaşılmaktadır. Goffman ,bu bağlamda Tımarhaneler çalışmasında şöyle demiştir:[1]
İlk olarak, benliği ilgilendiren, bir kişinin bilgi niteliğindeki alanında bir ihlal söz konusudur. Kuruma kabul sırasında, kapatılmış kişinin toplumsal statüsü ve geçmiş davranışları hakkındaki gerçekler, özellikle de yüz kızartıcı olanlar toplanır ve personelin ulaşabileceği bir dosyada kayıt altına alınır. Sonrasında kurum, kapatılmış kişinin kendi kendini düzenleyen iç eğilimlerini değiştirmesini beklediğinden, grup halinde ya da tekil biçimde, kurumun tipine göre de psikiyatrik, politik, askeri ya da dini itiraflar olabilir. Bu gibi durumlarda, kapatılmış kişi benliği hakkındaki gerçekleri ve duyguları yeni dinleyicilere ifşa etmek zorunda kalır.
Hemşire Ratched ve McMurphy arasındaki konuşmaların bir diğerinde, birey kurumda alışılagelmişin dışında bir öneri sunmaktadır; fakat personel otoriter üstünlüğünü kullanarak bunu reddetmektedir. Hatta etkileşim süresince kapatılan kişinin kendisini küçük düşürücü tavırlar takınması, personelin ayrıca görmek istediği bir unsur olmaktadır. Personel karşısında kendi benliğini hiçe sayma sahneleri, yine filmin ilerleyen bölümlerinde kapatılan kişinin yalvararak sigara istemesi, annesine söylememesi için personele yalvarması şeklinde çeşitli kısımlarda gösterilmektedir.
Durumsal Geri Çekilme
Hemşire Ratched, kurumun yazılı kuralların dışına çıkmanın imkânsız olduğunu sert ve alaycı bir yüz ifadesi ile kişiye yöneltir. İlk etapta burada otorite baskısının üstün geldiği görülür. Sonrasında gelişen olaylarda ise McMurphy, personele karşı gösterdiği itaatsiz tutumdan dolayı bir üst personelle görüşmeye gönderilir. Burada gördüğümüz, Hemşire Ratched'ın tımarhane içinde sahip olduğu otoriteryen tutumu zedelendiği an, süreci aksatan hastayı daha üst düzeyden baskılayabilme gücüne sahip olan personelle muhatap ettirmektir. Fakat bazı durumlarda hasta, tüm bu olanlardan -benlik yıkımı, küçültücü tavır sergileme gibi unsurlardan- kendisini korumak adına geri çekilir.
Film süresi boyunca bunun en iyi örneği, "Şef" karakterinde görülmektedir. Personelin ve kurumun dayatmalarından genel olarak kaçınarak, kendisini ilgilendirmeyen hiçbir şeyle etkileşim kurmadan içinde bulunduğu koşulun dışında durmaya çalışır. Bu noktada "şef" karakteri, tam da "durumsal geri çekilme" kavramı bağlamında açıklanabilir. Kurumda kendisini ilgilendirmeyen (ilaç içmek, uyumak, yemek yemek gibi birtakım unsurlar dışında) hiçbir sürece dahil olmadan kendi benliğini koruma altına almaktadır. Gelişen olaylara, orada bulunanların aksine farklı bir perspektiften bakar. Bu geri çekilme, filmde uzun süre kendisini göstermektedir.
Kişilerin benliğini hiçe sayma ve aşağılayıcı tavırlar konusunda dikkat çeken diğer sahne ise, kapatılmış kişilerden birinin personel odasına girmesi ile personelin hastadan korkması ve sanki hastalığı bulaşıcıymış gibi bir tavır takınmasıdır. Genel olarak personelin zihninde her zaman hastaya dair saldırgan, sinirli ve öfkeli olabileceğine dair bir imge vardır - ki bu endişe, bu sahnede açıkça görülür: Hastanın cama elini dayaması ve personelin hastaya "elin camımı kirletiyor" şeklindeki iması, kontrolü kaybetme korkusundan ileri gelmektedir. Devamında, ilaç içme sahnesinde Ratched'in kapatılan kişinin itaatsizliğine karşı verdiği cevap da yine kurumun yaptırım gücünü gözler önünce sermektedir.
Yüz Çalışması
Filmde açıklanması gereken bir diğer kısım ise; akıl hastalarının kurumun dışına çıktığı -balık tutmak için tekne ile açılma- sahnesidir. McMurphy karakterinin, hastaları "doktor" unvanı ile tanırken yüzlerinde oluşan ifade biçimleri, Goffman'ın "yüz çalışması" bağlamında açıklanabilir. Burada hastalara doktor rolünün atfedilmesinden kaynaklı bireylerde oluşan rahatlama ve kurumun baskıcı gücünden -kısa da olsa- kurtulmuş olmaları açıkça görülmektedir. Çünkü kurum, kişilerin var olan benlikleri tahrip ettiği için, "doktor" rolünün düşüncesi dahi hastaları iyi hissettirmektedir.
Bu süreç içerisinde -denize açılırken ve balık tutarken- bireyler tedirgin bir halde etkileşimini sürdürmeye devam ederler. Bu tedirgin halde olma durumu da kurumun bireylerin üzerinde ne denli etkili olduğunu gözler önüne sermektedir. Birey, kurumda her türlü yetkiden mahrum bırakıldığı için, doğal olarak bireyler sosyal dünyaya çıktıklarında tedirgin ve gergin olmaktadırlar. Fakat son kısımda, akıl hastaları olmalarına rağmen balık tutabilmiş olmalarının haklı gururunu yaşadıklarını beden ve yüz ifadelerinden anlamaktayız.
- Dış Sitelerde Paylaş
İşkenceyle Hükmetme
Filmdeki son sahneden yapabileceğimiz çıkarım ise; kuruma kapatılan kişinin kurumun işleyişi bağlamında personele ve kurallara aykırı ve itaatsiz davranması hâlinde sonunun lobotomi gibi ciddi cerrahi yöntem ile bireyin zihinsel yetilerinin kaybına yol açmak olduğudur. Kurum bağlamında, yapılamayan benlik yok etme mekanizması -sivil ölüm- devre dışı kaldığı anda, daha sert yaptırımlar ile benlikten yoksun bırakma mekanizmaları devreye girmektedir.
Nitekim McMurphy karakteri ile başa çıkamayan personel ve kurum, en sonunda bireyden zoraki biçimde sahip olduğu tüm becerileri ve benlik imgesini almıştır. Bu noktada akılda canlanan bir soru, bireylerin bu tarz kapatılma kurumlarında benlik kaybına uğramadan ıslah edilerek sivil dünyaya dönüp dönemedikleridir. Yoksa kurumun formel yasalarına bağlılık göstermedikleri için zihinsel faaliyetleri ve benlik algıları kısıtlanıyor mu?
Goffman’ın Tımarhaneler'i bağlamında söylemek gerekirse: Total kurumlar, hedefi doğrultusunda bireyi tümüyle denetim altına alarak ve standartlaştırarak -birey değil de sanki bir "nesne" gibi- kurumun kurallarına uymaya zorlar ve insanların benlik algılarını ortadan kaldırır. Filmde de gördüğümüz üzere dört duvar arasına hapsedilmiş, dışarıyla tümüyle bağları kısıtlanmış ve otoritenin baskısı altında kendi benlikleri zedelenmiş bir yığın insan topluluğu oluşturmanın ötesine gidilmemektedir.
Sonuç
Bu yazıda ele alınan konu kapsamında görüyoruz ki, bir kapatma kurumu olan tımarhanenin bireyler üzerinde negatif bir etki bırakmaktadır. Goffman, Tımarhanler çalışmasıyla bunu bizlere son derece açık bir şekilde ifade etmektedir.
Guguk Kuşu filmi ile yakından ilişkilendirdiğimiz bu çalışmanın ana hatlarını irdeledikten sonra karşımıza açıkça şu sonuç çıkmaktadır: Tımarhane gibi kapatma kurumları, kapatılan kişileri topluma yeniden kazandırmak yerine, onları kurumun bir parçası haline getirerek dış dünyada kazanmış olduğu tüm yetileri ellerinden almaktadır. Bireyler, "benlik kaybına" uğradıklarının farkında olsalar da olmasalar da bu sürece maruz bırakılmaktadırlar. Guguk Kuşu filmi ise, tımarhane gibi kurumların bireyler üzerindeki etkisini ve yaptırım gücünü izleyicilere açıkça aktarmaktadır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 6
- 3
- 3
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:06:08 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11243
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.