Gizli Özellikler Hipotezi: İnovasyon Nasıl Yapılır? Pratik Yaparak Daha Yenilikçi Olmak Mümkün mü?
Çeşitli sorunlara yenilikçi çözümler getirmek bazen zor olabilir. Çoğu insan yenilikçi olmanın sabit bir kişilik özelliği olduğunu, yani bu özelliğin sonradan kazanılamayacağını düşünür. Ancak araştırmalar, kişilik özelliklerinin inovasyon yeteneğinde bir rol oynamasına rağmen, inovasyonun, bu konuda doğal bir yeteneğe sahip olmadığını düşünen kişiler tarafından bile öğrenilebilen bir şey olduğunu göstermektedir.[1], [2]
Bu makalede, inovatif sürecin birçok durumda nasıl işlediğini konu alan bir araştırmanın detaylarını öğrenecek, ardından insanları daha yenilikçi kılan birkaç basit rehber göreceksiniz.
Gizli Özellikler Hipotezi
Gizli Özellikler ve İnovasyon Hipotezi, binden fazla tarihi değer taşıyan icatın gelişim sürecinin ardında yatan düşünce sürecini araştıran araştırmacılar tarafından ortaya konulmuştur.[3], [4] Hipotez kapsamında birçok inovatif çözümün ardında iki adımlık bir süreç olduğu öne sürülmektedir:
- İlk olarak problemin yeni veya daha önce keşfedilmemiş (gizli kalmış) bir özelliği bulunur.
- Bu özellik, problemi yenilikçi bir tarzda çözmek için kullanılır.
İnovasyon sürecinde gizli özelliklerin kullanımına yönelik klasik bir örnekte şunlar ifade edilmektedir:[2]
...katılımcının sadece uzun bir mum, bir kibrit ve 6 santimetrelik bir çelik küp kullanarak iki ağır çelik halkayı birbirine tutturması gereken iki halka problemini düşünün...
Erimiş balmumu, halkaları birleştirmek için yeterince güçlü değildir, bu nedenle çözüm, fitilin halkaları birbirine tutturmak için kullanılabilecek bir ip olduğunun fark edilmesine dayanır. İnsanlar bu çözümü fark ettiklerinde, fitili balmumundan çıkarmanın bir yolunu kolayca bulabilirler (örneğin küpün kenarındaki balmumunu kazıyarak çıkarabileceklerini düşünürler).
Bu örnekte "gizli özellik", mum fitilidir; insanlar, fitilin mumun geri kalanından ayrılıp bir ip olarak kullanabileceklerini fark etmezler. Fark ettiklerinde ise iki halkayı bu ip yardımıyla birbirine bağlayarak problemi başarıyla çözebilirler.
Gizli özelliklerin inovasyon alanındaki rolüne yönelik bir başka örnek de "mum problemi" adlı benzer bir zeka oyunudur: Mum probleminde oyunculara bir mum, bir kutu kibrit, raptiyelerle dolu küçük bir karton kutu ve bir mantar pano sunulur. Daha sonra mumu, dik duran mantar panoya, mumun aşağıdaki masaya damlamadan yanmasını sağlayacak şekilde iliştirmelerinin bir yolunu bulmaları istenir.
Çözüm basittir: Oyuncular önce raptiye kutusunu boşaltır ve raptiyeleri kullanarak kutuyu mantar panoya tuttururlar. Mumu da kutunun içine yerleştirerek panonun altında bulunan masaya damlamasını engellerler.
Bu çerçevede çözüm basittir; raptiye kutusunun gizli özelliğini, yani kutuya raptiyeleri koyduğumuz gibi mumu da koyabileceğimizi keşfettiğimiz anda problemi çözeriz.
İnovatif Düşünce Tarzını Öğretmenin ve Öğrenmenin Etkisi
Gizli Özellikler Hipotezi üzerine yapılan araştırmalar, insanların nasıl yenilikçi fikirler düşündüğünü açıklamanın yanında bu nispeten basit inovasyon süreçlerini anladıklarında problem çözme becerilerinin geliştiğini ve daha yenilikçi olduklarını göstermektedir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Konuyla ilgili bir çalışmada, insanların daha önce açıklanan iki halka problemi ve mum problemi gibi yaratıcı düşünme gerektiren çeşitli zeka oyunlarını ne kadar iyi çözebildikleri incelenmiştir. Araştırmacılar, gizli özelliklerin nasıl tanımlanacağı ve kullanılacağına dair kısa bir eğitim seansının bile insanların yenilikçi yetenekleri üzerinde önemli bir etkisi olduğunu bulgulamıştır.[2]
Özellikle, konuyla ilgili 20 dakikalık tek bir eğitim seansından geçen kişiler, bu tür bir eğitimden geçmeyen kimselere kıyasla ortalama %67 oranında daha fazla problem çözmüştür. Bu, bu tür bir eğitimin ne kadar etkili olabileceğini ve yaratıcı süreci doğal olarak sezgisel bulmasalar bile insanlara nasıl daha yenilikçi olacaklarının öğretilebileceğini göstermektedir.
İlerleyen bölümlerde, araştırmacıların insanlara nasıl daha yaratıcı olabileceklerini öğretmek için kullandıkları ana teknikleri öğrenecek ve sorunlarınıza inovatif çözümler bulmaya çalışırken bu teknikleri nasıl uygulayabileceğinizi göreceksiniz.
Nasıl Daha İnovatif Olunur?
Gizli Özellikler Hipotezinin de gösterdiği üzere inovatif çözümler bulmanın temel yollarından biri, çözmeye çalıştığınız problemin gizli özelliklerini keşfederek bu özellikleri problemin çözümünde nasıl kullanabileceğinizi bulmaktır.
Aşağıdaki bölümde bunu yapmanızı sağlayacak birkaç teknik öğreneceksiniz. Bu teknikler siz yaratıcı biri olmasanız bile işe yarar niteliktedir.
Fonksiyonel Sabitliği Aşmak
Fonksiyonel sabitlik, bir nesnenin veya parçalarının tipik bir kullanımına takılıp kalma eğilimidir. Bu düşünce biçimi, elinizdeki nesneler için yaratıcı kullanımlar düşünmenizi engeller. Dolayısıyla daha inovatif biri olmak istiyorsanız öncelikle bu engeli aşmalısınız.
Bunu engeli aşmanın etkili bir yolu, genel-parça diyagramı oluşturmaktır. Bu diyagram kapsamında problemi veya konu aldığınız nesnenin bütün özelliklerini bileşenlerine ayırır; her bir bileşeni detaylı bir şekilde tanımlar ve özellikleri listelersiniz.
Örneğin, bir mum aşağıdaki genel-parça diyagramı kullanılarak tanımlanabilir:
Bu genel-parça diyagramında bir mumun fitil ve balmumu olarak iki ana bileşenden oluştuğunu görürüz ve diyagram üzerinde fitilin aslen bir ip olduğunu; böylelikle mum içindeki asıl amacı yerine bir şeyleri bağlamak için de kullanılabileceğini keşfederiz.
Bu tekniğin temel avantajı, yaratıcı bir kimse değilseniz bile basit ve uygulanabilir olmasıdır. Zira teknik kapsamında ele aldığınız nesneleri derinlemesine ancak görece basit bir şekilde listelersiniz. Bunu yapmak için yaratıcı biri olmanız gerekmez; yaratıcılığa ihtiyaç duymadan da karşılaştığınız sorunlara yaratıcı/yenilikçi çözümler getirebilirsiniz.
Dar Fiil Çağrışımlarını Aşmak
Dar fiil çağrışımları, insanların çözmeye çalıştıkları bir sorunu tanımlarken bir fiilin birden fazla potansiyel anlamı arasında yalnızca bir anlamına odaklanma eğilimi anlamına gelir. Böyle bir eğilim de olası çözümler yelpazesini son derece kısıtlar. Dar fiil çağrışımlarının üstesinden gelmeyi öğrenerek bir sorunla karşılaştığınızda daha başarılı şekilde yeni bakış açıları geliştirebilirsiniz.[5]
Örneğin, daha önce tartışılan iki halka problemini ele alalım; bu, insanlara sadece uzun bir mum, bir kibrit ve küçük bir çelik küp kullanarak iki metal halkayı birbirine tutturmanın bir yolunu bulmalarının söylendiği bir zeka oyunuydu. Bu oyunda bir şeyleri birbirine tutturmanın, fitile ulaşmak için mumun dış yüzünü kazımak ve ardından halkaları birbirine tutturmak için fitili kullanmak gibi çeşitli yollarını düşünmek, sorunun doğru çözümünü bulmanıza yardımcı olabilir.
Bunu yapmanın özellikle iyi bir yolu, başka bir fiil tarafından tanımlanan genel bir eylemi gerçekleştirmenin belirli bir yolunu tanımlayan fiiller anlamına gelen troponimlerin bir listesini oluşturmaktır. Aşağıdaki görselde tutturmak fiilinin farklı bağlamlarda kullanımını göreceksiniz:
İki halka problemi bağlamında bu fiillerden bazıları, örneğin vidalamak ve kemerle sabitlemek, alakasız olarak değerlendirilerek kolayca elenebilir. Ancak tutturma eyleminin iki nesneyi birbirine bağlayarak da gerçekleştirilebileceğini fark etmek, size mum fitilinin bir ip olduğunu ve bu fitili kullanarak iki halkayı birbirine tutturabileceğinizi gösterebilir.
Bu şekilde karşı karşıya olduğunuz problemin sürecini tanımlayan fiilin troponimlerini belirleyerek dar fiil çağrışımları sorununu aşabilir ve daha yenilikçi çözümler üretebilirsiniz. Görece basit bir süreç olan genel-parça diyagramı ile de yaratıcı bir kimse olun olmayın, problemlere yönelik yaratıcı çözüm üretme becerinizi artırabilirsiniz.
Dar fiil çağrışımları sorununu aşmak için belirttiğimiz teknik, öncelikli olarak fiillerle ilgili olmasına karşın sorunlarınızın farklı taraflarını da aydınlatabilir. Örneğin ilgili isim, sıfat ve zarfların zıt anlamlarını düşünebilirsiniz.
Üstelik zıt anlamlar listesini kendiniz çıkarmak zorunda da değilsiniz! Bu listeyi çıkarırken sorunu her ne kadar farklı taraflarıyla ele alma şansı elde ediyor olsanız da pekâla bir sözlük yardımı ile de bu aşamayı uygulayabilirsiniz.
Varsayım Körlüğünü Aşmak
Varsayım körlüğü, herhangi bir kanıta dayandırmaksızın bir varsayım geliştirme eğilimine verilen addır. Böylesi bir eğilim, siz farkına dahi varmadan düşünme sürecinizi kısıtlar; karşınıza çıkan sorunlara yönelik yaratıcı çözümleri görmenizi engeller ve ana hatlarıyla bir sorunu tanımlarken kullandığınız dil ile ilişkili bir fenomendir.[5]
Örneğin, gizli özellikler hipotezini geliştiren araştırmacılar, önceden çözülmemiş bir problemin çözümünü konu olan bir vakayı anlatmaktadır: Yapışmaz bir teflon yüzeye kaplama nasıl yapışır?[5] Bu problemin çözülememesinin nedenlerinden birinin, "yapışmak" fiilinin insanları belirli bir çözüm türü aramaya ve diğer uygulanabilir seçenekleri görmezden gelmeye itmesi olduğunu öne sürmüşlerdir.
Problem özelinde insanlar, çözümün kaplamanın yapışmaz yüzeye yapışmasını sağlamak olduğunu duydukları anda aşağıdaki varsayımlarda bulunmuştur:
- "Yapışmak" kimyasal bir işlem kullanılması gerektiği anlamına gelir.
- "Yapıştırmak", sürece sadece yapıştırılan iki malzemenin dahil olması gerektiği anlamına gelir.
- "Yapışma", kaplama ile Teflon arasındaki doğrudan temasın yapışmaya neden olması gerektiği anlamına gelir.
İnsanlar, farkına varmaksızın bu örtük varsayımlarda bulunmaları sebebiyle üzerine bir şey yapışmaması amacıyla tasarlanan bir nesneye nasıl bir şey yapıştırabilecekleri sorusuna bir cevap bulamamıştır.
Bu bilgi ışığında araştırmacılar, ancak bu varsayımları tanımlayarak ve etkilerinden kurtularak soruya çözüm üretebilmişlerdir. Ürettikleri çözümde dış katmanlarından birinin özel bir kaplama ile kaplandığı, diğerinin metal bir yüzey ile kaplandığı ve orta katmanın ise teflon olduğu bir üç katmanlı sandviç modeli geliştirilmiştir ve böylelikle kaplama teflona yapıştırılabilmiştir.
Bu, örtük varsayımlarımıza yönelik bir farkındalık geliştirerek nasıl daha inovatif olabileceğimizi gözler önüne seren bir örnektir. Bundan ötürü inovatif bir çözümle çözülebilecek bir problemle karşılaştığımızda konuya ilişkin tüm örtük varsayımlarımızı belirlemeli ve bu varsayımların geçerliliğini test etmeliyiz.
Fonksiyonel sabitliği ve dar fiil çağrışımları aşma sürecine benzer şekilde bu araç da nispeten basit bir araçtır ve doğal yaratıcılığı olmayan biri tarafından bile kullanılabilmesi, bu aracı inovasyon süreci çerçevesinde etkili bir araç haline getirmektedir.
İnovatifliği Artırmakta Kullanılan Diğer Teknikler
Gizli özellikler hipotezi kapsamında yukarıda listelenen tekniklerin yanında inovatifliği engelleyen başkaca yaygın engellerden de bahsedilmektedir.[5], [6] Bu engeller konusunda özellikle iki ana kavrama dikkat etmelisiniz:
- Tasarım saplantısı. İnovatif düşünce bağlamında tasarım saplantısı, insanların yeni çözümlerle ilgili olabilecek özellikleri belirlemeye çalışırken sorunun bilinen çözümlerine odaklanma eğilimidir. Tasarım saplantısından çeşitli şekillerde, örneğin karşı karşıya olduğunuz soruna ilişkin nesnelerin hangi özelliklerinin genellikle gözardı edildiğini göz önünde bulundurarak vb. kaçınabilirsiniz. Bu gözardı edilen özellikler arasında nesnenin hangi materyalden üretildiği, ağırlığı ve şekli gibi biçimsel özellikler yer almaktadır ve farklı özellikler farklı bağlamlarda gözardı edilebilir.
- Analoji körlüğü. İnovasyon bağlamında analoji körlüğü, bir alandaki bir kavramın başka bir alandaki bir sorunu çözmek için uyarlayabileceği gerçeğini gözden kaçırma eğilimidir. Analoji körlüğü genellikle iki alan arasındaki yüzeysel farklılıkların dikkati dağıtması sonucu ortaya çıkar ve insanların soyut düzeyde sorunlar arasındaki ilişkileri fark etme becerisini kısıtlar. Bu körlükten kaçınmak için de sorunu yüksek derecede soyut bir düzeyde ele alabilir, genel terimlerle açıklamaya çalışarak farklı alanlarda farklı çözümlerle bir bağlantı tahsis etmeye çalışabilirsiniz. Örneğin "bir makasın bir kumaşı kesmek için kullanılır" diye düşünmek yerine "bir araç yardımıyla bir şey bölünür" diye düşünebilirsiniz.
İnovasyon Yalnızca Fiziksel Nesnelerle İlgili Bir Kavram Değildir!
Bu makalede yer alan örnekler, fiziksel nesnelere ilişkin sorunların çözümü bağlamında inovasyonu konu alsa da Gizli Özellikler Hipotezi ve teknikleri fiziksel olmayan senaryolarda da uygulanabilir. Bu teknikleri örneğin daha inovatif bir yazılım yaratmak için kullanabilir, veya kişilerarası bir tartışmayı daha yaratıcı ve etkili bir şekilde çözmek için uygulayabilirsiniz.
Özet ve Sonuçlar
- Gizli Özellikler Hipotezi, birçok inovatif çözümün temelinde iki aşamalı bir süreç bulunduğunu öne sürer: ilk olarak sorunun az veya göze çarpmayan (gizli) bir özelliği keşfedilir; ardından bu özellik sorunu inovatif bir şekilde çözmekte kullanılır.
- Örneğin, katılımcıların iki metal halkayı uzun bir mum, bir kibrit ve küçük metal bir küp kullanarak birbirine tutturmaları gerektiği iki halka probleminin çözümü, mum fitilinin aslında bir ip olarak da kullanılabileceği; metal küple balmumunun kazılarak bu ipe ulaşılabileceği ve iple halkaların birbirine bağlanabileceğini fark etmekle mümkün olmaktadır.
- İnsanların gizli özellikleri belirleme becerisini düşüren yaygın bir engel, bir nesnenin veya parçalarının tipik bir kullanımına sabitlenme eğilimi olarak özetlenebilecek ve karşılaştığınız sorun özelindeki nesnelerinin her birini oluşturan bileşenleri özellikleriyle birlikte tanımlayarak üstesinden gelinebilecek işlevsel sabitliktir.
- Bir başka yaygın engel de insanların çözmeye çalıştıkları bir sorunu tanımlarken fiillerin sınırlı anlamlarına odaklanma eğilimi anlamına gelen ve orijinal fiille aynı eylemi gerçekleştirmenin benzer yollarını tanımlayan fiillerin bir listesini oluşturarak aşılabilen dar fiil çağrışımları engelidir.
- Makaleye konu olan son engel ise varsayım körlüğüdür. Varsayım körlüğü yaşayan insanlar düşünce süreçlerini kısıtlayan ve farkında olmadıkları varsayımlar geliştirirler. Bu körlük, bu insanların sahip olduğu varsayımların belirlenmesi ve sorgulanmasıyla aşılabilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 10
- 8
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ S. G. . Isaksen, et al. (2010). An Examination Of The Relationship Between Personality Type And Cognitive Style. Creativity Research Journal, sf: 343-354. doi: 10.1207/S15326934CRJ1504_4. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c T. McCaffrey. (2012). Innovation Relies On The Obscure. SAGE Publications, sf: 215-218. doi: 10.1177/0956797611429580. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. McCaffrey, et al. Innovation Is Built On The Obscure. (21 Kasım 2011). Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: ACM Conferences doi: 10.1145/2069618.2069701. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Challoner. 1001 Inventions That Changed The World. Yayınevi: B E S Pub Co.
- ^ a b c d T. McCaffrey, et al. (2015). The Obscure Features Hypothesis In Design Innovation. International Journal of Design Creativity and Innovation, sf: 1-28. doi: 10.1080/21650349.2014.893840. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. McCaffrey, et al. (2012). Behind Every Innovative Solution Lies An Obscure Feature. Knowledge Management & E-Learning: An International Journal, sf: 146-156. doi: 10.34105/j.kmel.2012.04.014. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:42:02 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13125
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.