Girit'te Keşfedilen Fosilleşmiş Ayak İzleri, İnsan Evrimine Dair Yeni Bulgular Sunuyor!
İnsan Evrimiyle İlgili Yeni Bulgular, Evrim Karşıtlarınca Nasıl Çarpıtılıyor?
Girit Adası'nda yakın zaman önce keşfedilmiş insan ayak izine benzer izler, insan evriminin erken dönemlerine dair alışılagelmiş hikayeyi sınıyor. Bahsedilen ayak izleri yaklaşık 5,7 milyon yıl yaşında ve önceki araştırmaların atalarımızı (maymunumsu ayaklarıyla) Afrika’yla alakalı olarak gösterdiği zamanlarda oluşmuş.
20. yüzyılın ortaları boyunca Güney ve Doğu Afrika’da Australopithecus fosilleri bulunduğundan beri, insan soyunun kökeninin Afrika’ya uzandığı kabul görüyordu. İnsanın ayak yapısına benzer ayaklarıyla dik yürüme kabiliyeti gösteren 3,7 milyon yıllık Tanzanyalı Laetoli ayak izleri de dahil olmak üzere aynı bölgeden gelen yakın zamanlı fosil bulguları, homininlerin (insan soy hattının ilk üyelerinin) ilk olarak Afrika’da görünmekle kalmayıp Avrupa’ya ve Asya’ya yayılmadan önce orada birkaç milyon yıl boyunca izole bir şekilde yaşadıkları fikrini sağlamlaştırmıştı. Ancak Girit Adası'ndan gelen yaklaşık 5,7 milyon yıllık insanın ayak izlerine benzeyen bu izlerin bulunuşu, bu sade anlayışı yerinden ederek daha karmaşık bir gerçeği ortaya çıkarmıştır. (Keşfin bulguları 31 Ağustos 2017’de uluslararası bir ekip tarafından yayımlandı.)
İnsan ayağı, onu diğer kara hayvanlarından ayıran oldukça farklı bir yapıya sahiptir. Uzun bir taban kombinasyonu, pençesiz ve ileriye uzanan beş adet kısa parmak ve diğer parmaklardan biraz daha büyükçe halüks (büyük/baş parmak) onu eşsiz kılmaktadır. En yakın akrabalarımız olan büyük maymunların ayakları, yan tarafa doğru çıkık başparmağa benzer bir halüksle tıpkı bir insan eli gibidir. Australopithecus’un bıraktığı düşünülen Laetoli ayak izleri, eğer ki ökçesinin daha dar oluşunu ve belli bir taban çukurundan yoksun oluşunu saymazsak, modern insanın ayak izlerine benzemektedir.
Buna karşın, makul derecede tamamlanmış fosillerden ötürü en eski hominin olarak bilinen 4,4 milyon yıl yaşındaki Etiyopyalı Ardipithecus ramidus ise maymunumsu ayaklara sahiptir. Ardipithecus’u tanımlayan araştırmacılar, onun son dönemde ortaya çıkan homininlerin doğrudan atası olduğunu ileri sürmüştür. Bu argüman, insanımsı ayak yapısının o dönemde henüz evrimleşmediği anlamını taşımaktadır.
Batı Girit, Trachilos’tan gelen yeni ayak izleri ise şüpheye yer bırakmayacak şekilde insan ayağına benzer bir şekle sahiptir. Bu durum özellikle parmaklar için geçerli olup başparmağı, şekil, büyüklük ve konum itibariyle bizim başparmağımıza benzemektedir. Ayrıca bu başparmak, taban kısmında, maymunlarda olmayan bir “top” ya da “yuvarlak” bir kemik çıkıntısı ile bağlantılıdır. Ayak tabanı, Laetoli izlerindeki tabandan nispeten daha kısa olsa da kabaca aynı şekle sahiptir.
Özetle, Trachilos ayak izlerinin şekli, Laetoli koşucusundan biraz daha ilkel olmak üzere, erken dönem bir hominine (insansıya) ait olduğunu açıkça göstermektedir. Bu izler, bir kumsalda, belki de küçük bir nehir deltasında oluşmuş; Laetoli izleri ise bir volkan külüne hapsolmuştu.
Çalışmanın son yazarı Uppsala Üniversitesinden Profesör Per Ahlberg, keşfi tartışmalı kılan şeyin izlerin yaşı ve konumu olduğunu söylüyor.
Yaklaşık 5,7 milyon yıllık yaşıyla izler, bilinen en eski hominin fosilinden (Çadlı Sahelanthropus) ve onun çağdaşından (Kenya’lı Orrorin) daha genç olmakla birlikte maymunumsu ayak yapısıyla Ardipithecus ramidus’tan bir milyondan fazla yıl daha eskidir. Oysa ki bu durum, Ardipithecus’un daha sonra ortaya çıkan homininlerin doğrudan atası olduğu hipoteziyle çelişmektedir. Buna ek olarak, bu yıla dek, 1,8 milyon yıldan daha eski hominin fosillerinin tümünün Afrika’dan gelmiş olması çoğu araştırmacıyı, bu grubun Afrika’da evrimleşmiş olduğu düşüncesine sevk etmiştir. (Ç.N: En eski Homo fosilinin yaşı 1,8 milyon yıl olup Gürcistan’dan elde edilmiştir.)
Trachilos ayak izlerinin tarihlenmesi, iki sebepten ötürü kesindir: Birincisi, deniz yataklarından ve üstünden elde edilen foraminifera (deniz mikrofosilleri) karışımları kullanılmıştır. İkincisi, ayak izleri yaklaşık 5,6 milyon yıl önce Akdeniz kısa bir süreliğine kuruduğunda meydana gelen hayli belirgin bir tortul kayanın altında oluşmuştur. Tuhaf bir tesadüf eseri, bu yılın başında, başka bir araştırmacı ekip Yunanistan’dan ve Bulgaristan’dan gelen parça parça haldeki 7,2 milyon yıllık primat Graecopithecus’u yeniden yorumlamış ve onun bir hominin olduğuna kanaat getirmiştir. Graecopithecus sadece diş ve çene yapısından gelen bilgiler doğrultusunda bilinmektedir.
Trachilos ayak izlerinin oluştuğu Geç Miyosen olarak bilinen bu dönemde Sahra Çölü yoktu ve Kuzey Afrika’dan Akdeniz’in doğusuna kadar savana benzeri bir coğrafya hakimdi. Dahası Girit, Yunanistan ana karasından henüz ayrılmamıştı. Bu sebeple, ilk homininlerin güneydoğu Avrupa’dan Afrika’ya kadar nasıl yayılmış olabileceğini ve günün birinde Girit Adası’nı oluşturacak bir Akdeniz sahiline ayak izlerini nasıl bırakmış olabileceklerini kestirmek zor değil. Per Ahlberg konuyla ilgili şöyle söylüyor:
“Bu keşif, insanın erken dönem evrimine dair yaygın bilinen tabloya kafa tutuyor ve bundan ötürü de çok tartışma yaratacak gibi duruyor. İnsan kökenini araştıran grupların bu fosilleşmiş ayak izlerini Miyosen döneminde Girit Adası'ndaki homininlerin varlığına kesin bir delil olarak kabul edip etmeyeceklerini ileride göreceğiz.”
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Evrim Ağacı: Bu Keşif, "Evrimi Çürüttü" mü?
Bu haberin başlığından ve içeriğinin özenle seçilmiş bir kısmından yola çıkan bilim karşıtları, söz konusu araştırmanın "evrimi çürüttüğünü" ve/veya Evrim Teorisi'ni geçersiz kıldığını iddia etmişlerdir. Araştırmanın hiçbir tarafı evrimi çürütemeyeceği gibi, Evrim Teorisi'ne de iddia edildiği gibi herhangi bir olumsuz etkide bulunmamaktadır.
Söz konusu bulgu, insan evriminin erken evrelerine yönelik bulgularımıza oldukça ilginç eklemeler yapmakta ve zaten detaylarını az bildiğimiz, günümüzden 6-7 milyon yıl öncesine kadar gittiği düşünülen erken insansı evrimi tarihine ışık tutmaktadır.
Evrim, popülasyonların gen ve özellik dağılımlarının nesiller içerisinde değişimidir. Bir doğa yasasıdır ve herhangi bir bulgu bir yasayı çürütemez; dolayısıyla kamuoyunda paylaşılan "Bu bulgular evrimi çürütüyor." iddiası tamamen hatalıdır. Öte yandan Evrim Teorisi, az önce tanımını yaptığımız evrim yasasının neden ve nasıl o şekilde çalıştığını izah eden bilimsel bilgiler bütünüdür. İnsanlık tarihinin gördüğü en güçlü bilimsel kuramlardan birisi olması bakımından, tekil bir bulgunun Evrim Teorisi'ni çürütebilmesi imkansızdır. Lakin tekil bulgular, Evrim Teorisi'nin günümüzdeki konumunun ufak tefek parçalarını gözden geçirmemize ve dikkatimizi o noktalara vermemize neden olabilir.
Bu araştırmanın yaptığı da, Evrim Teorisi'nin ufacık bir kısmı olan "insan evrimi"nin ufacık bir kısmı olan "erken insan evrimi"nin ufacık bir kısmı olan "Akdeniz ve civarındaki insanların evrimi"ne yönelik bilgilerimize meydan okumaktadır. Bu, olumsuz bir durum değildir; tam tersine, gerçeğe ulaşmamızı sağlayacaktır. Ve o gerçek, kamuoyunda paylaşılan yalanların aksine, evrimin çürümesi olmayacaktır.
Zaten araştırmacılar bu bulguyla eğer ki Evrim Teorisi'ni çürütebilecek olsalardı, makalenin ana konusu ve sonucu bu olur, akademik çalışmaya "Bu bulgular sonucunda Evrim Teorisi'nin hatalı olduğu sonucuna vardık ve evrimin yalan olduğunu ispatladık." yazabilirlerdi. Bakalım, bunun yerine araştırmacılar makalenin "Sonuç" bölümünde ne yazmışlar:
Bu makalemizde Trachilos'ta bulunmuş fosil izlere (iknitlere) yönelik iki alternatif yorum sunmaktayız. Trachlilos'taki izi bırakan canlıların (iz yapıcıların) temel bir insansı (hominin) türü olduğuna yönelik hipotez, insansıların erken evrimine, iki ayaklılığın ve entaksonik ayakların evrimine yönelik önemli etkilere sahip olacaktır. Bu olası yorumun meydan okuyan doğasını göz önüne alacak olursak, türün taksonomik sınıflandırmasını şu etapta yapmak doğru olmayacaktır. Ancak, her ne kadar bu ayak izlerinin 3 boyutlu yapısı en uygun biçimde korunmamış olsa da, bulgular zayıf iz fosilleri de değildir. Özellikle de burada sunulan morfometrik analizlerin temelini oluşturan dış hatları oldukça nettir. Elbette ki bu alandan daha fazla sayıda ve çeşitte iz fosili çıkarılması tercih edilir bir durumdur; ancak şu anda var olan kanıtlar ve bunların olası etkileri de, her ne kadar meydan okuyucu olsalar da, göz ardı edilmemelidir. Doğu Akdeniz Bölgesi'nden gelecekte çıkarılacak Geç Miyosen Dönem'e ait iz fosilleri (iknofosiller) ve vücut fosilleri, Trachilos iz yapıcısının kimliğini çözmemizi sağlayabilir ve bu, araştırmacıların önceliği olmalıdır.
Evrim Teorisi'ni "çürüten" (!) bir makalede, böyle bir sonuçtan hiç bahsedilmemesi tuhaf, öyle değil mi? Sanıyoruz bu nokta araştırmacıların gözünden kaçmış; ancak ülkemizin nadide "sözlük yazarları"nın engin bilgileri ve sahadaki uzmanlıkları sayesinde tespit edilmiş. Bilimi de, bilimsel bulguların yorumlarını da, bilim insanlarından öğreniniz. Örneğin Arkeofili, takip etmenizi tavsiye ettiğimiz önemli sayfalardan. Konuyla ilgili şu yazıları mutlaka okunmalıdır.
Evrimsel Antropoloji: Açıklaması:
Konu hakkında, Evrimsel Antropoloji sayfası şöyle açıklıyor:
Girit'te bulunan 5,7 milyon yıllık ayak izlerinin "evrimi çürüttüğü" iddialarının asılsızlığı üzerine birkaç şey söylemek isteriz. Öncelikle çok fazla kez tekrarlanmasına rağmen değinmek gerekirse: "Evrim, doğada gözlenen bir olgudur, Evrim Teorisi ise bu olguyu açıklamaya çalışan bilimsel bir kuramdır." Bulunan herhangi bir olgunun Evrim Teorisi'ni çürütmesi gibi bir durumla karşılaşacak olsak bile, bu, evrimin olmadığını değil, olsa olsa Evrim Teorisi'nin, evrimi açıklamakta yetersiz kaldığını gösterir.
Peki Girit'teki bulgular ne anlama geliyor? Bulunan ayak izleri, en yakın evrimsel akrabamız olan şempanzelerden daha çok insana giden evrimsel daldaki diğer üyelerin ayaklarına benzer ayak yapısına sahip bir türün o bölgede yaşamış olduğunu göstermekteler. Bunun önemi ise ilk olarak, şempanze ve insan evrim ağaçlarının ayrıldıktan sonraki dönemde modern insana giden dalın hep Afrika'da yaşamış olduğuna dair insan evrimi çalışmalarındaki önemli hipotezlerden birine karşıt bir bulgu niteliğinde.
İkinci olarak bu ayak izleri, Laoteli de bulunan 3,7 milyon yıllık ayak izlerini yapan hominin türünden ise daha çok şempanzeye benzer niteliktedir. Dolayısıyla 4,4 milyon yıl önce yaşamış olan ve ayakları diğer kuyruksuz maymunlara daha çok benzeyen Ardipithecus genusunun modern insanın ataları olamayacağı fikri ortaya çıkmış oluyor.
Tabii henüz çok temel hipotezleri yıkmak için çok erken sayılabilir. Bu bulgular, evrimi çürütmek bir yana, insan evrimine dair bilmediğimiz birçok şeyin olduğunu göstererek, her bilim tutkununu heyecanla daha fazla şey öğrenmeye itmektedir.
Arkeofili: Olağanüstü İddialar, Olağanüstü Kanıtlar Gerektirir!
Konuyla ilgili olarak Arkeofili şöyle açıklıyor:
Bu tip araştırmaların olağanüstü iddiaları, genellikle eşit derecede olağanüstü kanıtlar ile desteklenmemektedir. Çok yakın geçmişte, bir başka ekip buna benzer bir iddia ileri sürmüştür. Ancak omurgalı canlılar paleontoloğu ve paleobiyolog Dr. Julien Benoit'nın bulgular hakkındaki değerlendirmeleri, bu tip bulguların olası etkileriyle ilgili çıkarımları içerisinde önemli hatalara dikkat çekmektedir. Benoit, araştırmanın iddia ettiği büyük argümanlara karşı, yeterince büyük kanıtlar sunamadığını tüm detaylarıyla ve nedenleriyle açıklamaktadır.
Konuyla ilgili Arkeofili'nin yaptığı "İlk İnsanlar Gerçekten Yunanistan’da Evrimleşmiş Olamaz" başlıklı yazısını okumanızı önemle tavsiye ederiz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 3
- 3
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Uppsala Universitet | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 07/12/2024 04:25:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5219
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.