Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Genetik Materyalin Keşfi Nasıl Oldu? Avery-MacLeod-McCarty Deneyi Nedir?

8 dakika
299
Genetik Materyalin Keşfi Nasıl Oldu? Avery-MacLeod-McCarty Deneyi Nedir? Medline Plus
Pnömokok bakterileri (Streptococcus pneumoniae).
Tüm Reklamları Kapat

Genetik materyalin doğası, 20. yüzyılın ilk yarısında biyoloji biliminde temel bir tartışma konusuydu. Kalıtımın temel molekülünün ne olduğu sorusu, biyolojik süreçlerin anlaşılması açısından büyük bir öneme sahipti. Çeşitlilik ve karmaşıklık açısından proteinlerin genetik bilgi taşıyıcısı olabileceği yaygın bir görüş iken Oswald Avery, Colin MacLeod ve Maclyn McCarty'nin 1944 yılında gerçekleştirdiği deney, bu anlayışı derinden sarsmıştır.

Bu makalede, Avery ve arkadaşlarının deneyine odaklanılarak çalışmanın bilimsel bağlamı, kullanılan yöntemler ve genetik biliminin gelişimi üzerindeki etkileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

Griffith'in Gözlemlerinden DNA'nın İzolasyonuna

1928 yılında Frederick Griffith, pnömokok bakterileriyle (Streptococcus pneumoniae) yaptığı deneylerinde ölümcül bir enfeksiyon oluşturan tip III-S suşunun ısı ile öldürülmüş hücrelerinin, zararsız tip II-R suşlarıyla birleştirildiğinde avirülan hücreleri virülan bir forma dönüştürdüğünü gözlemledi. Bu dönüşüm, sadece canlı hücrelerin özelliklerini değiştirmekle kalmıyor; aynı zamanda yeni özelliklerin nesilden nesile aktarılmasını da sağlıyordu. Griffith'in dönüştürücü prensip (İng: "transforming principle") olarak adlandırdığı bu olgunun temel biyolojik mekanizmaları, bilim insanlarının ilgisini çekmişti.

Tüm Reklamları Kapat

Griffith'in bu sonuca ulaşmakta kullandığı deneysel yöntem oldukça basitti ancak bir o kadar da çığır açıcıydı. Deneyde, S tipi ("Smooth - pürüzsüz") ve R tipi ("Rough - pürüzlü") pnömokok suşları kullanılmıştır. S tipi bakteriler, polisakkarit kapsülleri nedeniyle virülan olup farelerde ölümcül enfeksiyonlara neden olurken R tipi bakteriler kapsül eksikliği nedeniyle avirülan özellik göstermiştir. Griffith'in fareler üzerinde gerçekleştirdiği deneyler şu aşamalardan oluşmaktadır:

  1. S tipi bakteriler farelere enjekte edildiğinde fareler ölmüş ve kanlarından canlı S tipi bakteriler izole edilmiştir.
  2. R tipi bakteriler farelere enjekte edildiğinde ise fareler hayatta kalmıştır.
  3. Isı ile öldürülmüş S tipi bakteriler farelere enjekte edildiğinde farelerde herhangi bir enfeksiyon gelişmemiştir.
  4. Ancak, ısı ile öldürülmüş S tipi bakteriler ve canlı R tipi bakteriler birlikte farelere enjekte edildiğinde fareler ölmüş ve kanlarında canlı S tipi bakteriler tespit edilmiştir.

Bu deneyin sonuçları, ölü S tipi bakterilerden gelen bir maddenin (dönüştürücü prensip) canlı R tipi bakterilere aktarılması sonucu, bu bakterilerin genetik özelliklerinin değiştiğini göstermiştir.[1]

Deneyin şematize edilmiş hali.
Deneyin şematize edilmiş hali.
Biyoloji Hikayesi

Griffith'in çalışması, Rockefeller Enstitüsü'nde Martin Henry Dawson ve James Alloway tarafından doğrulanarak geliştirilmiştir. Dawson ve Alloway, bakteriyel dönüşümün in vitro koşullarda da meydana gelebileceğini göstermiş ve dönüşüm ilkesini sıvı çözeltilerden izole etmeyi başarmıştır. Ancak o dönemde dönüşümden sorumlu maddenin kimyasal yapısı ve doğası hâlâ bilinmemektedir.

1930'lu yıllarda Colin MacLeod ve daha sonraları Maclyn McCarty, dönüşüm ilkesini saflaştırma çalışmaları yürütmüşlerdir. Proteinlerin genetik materyal olduğu inancının hâkim olduğu söz konusu dönemde, Avery ve ekibi kimyasal analizlere dayanan dikkatli bir metodoloji geliştirmiştir. Geliştirilen bu süreç, DNA'nın biyokimyasal özelliklerini anlamaya yönelik modern yaklaşımın temelini oluşturmuştur.[2]

Tüm Reklamları Kapat

Pnömokokların Özellikleri ve Saflaştırma Yöntemleri

Pnömokok bakterileri, pürüzsüz koloniler oluşturan ve polisakkarit kapsülleri sayesinde antikor oluşumunu indükleyen bir bakteri türüdür. Bu kapsüller, bakteriyi konağın bağışıklık sistemine karşı koruyan önemli bir yapıdır. İmmünolojik özelliklerine göre pnömokoklar farklı tiplere ayrılır ve bu farklılık, Avery'nin çalışmaları için temel sağlamıştır. Avery'nin çalışmaları, bu bakterilerin genetik bilgiyi taşıyan materyalini izole etmeye odaklanmıştır.

Saflaştırma süreci, bakterilerin ısıyla öldürülmesi ve tuzlu suda çözünebilen bileşenlerin çıkarılmasıyla başlamıştır. Ardından, kloroform kullanılarak proteinler çökeltilmiş, polisakkarit kapsüller bir enzimle hidrolize edilmiştir. Tip-spesifik antikorların oluşturduğu immünolojik çökelme testleri, kapsüllerin tamamen ortadan kaldırıldığını doğrulamıştır. Son olarak, aktif madde alkol fraksiyonasyonu ile çökeltilmiş ve lifli DNA iplikçikleri bir karıştırma çubuğuyla izole edilmiştir. Bu prosedür sonucunda elde edilen materyalin kimyasal analizi, karbon, hidrojen, nitrojen ve fosfor oranlarının DNA'nın bilinen kimyasal bileşimiyle uyumlu olduğunu göstermiştir. Sonrasında, DNA'nın gerçekten dönüşümden sorumlu olup olmadığını ispatlamak için Avery ve arkadaşları, çeşitli biyokimyasal testler gerçekleştirmiştir.

Deneylerde, öncelikle proteinleri parçalayan tripsin ve kimotripsin enzimleri kullanılmıştır. Bu enzimler, protein moleküllerini etkisiz hale getiren güçlü biyokimyasal araçlardır. Eğer dönüşüm özelliği proteinlere bağlı olsaydı, bu enzimlerin materyalin dönüşüm yeteneğini yok etmesi beklenirdi. Ancak, tripsin ve kimotripsin ile işlem görmüş materyalin dönüşüm kapasitesinin tamamen korunduğu gözlemlenmiştir. Bu bulgu, dönüşümden sorumlu molekülün protein olmadığını net bir şekilde ortaya koymuştur.

Benzer şekilde, RNA'yı (ribonükleik asit) parçalayan ribonükleaz enzimi kullanılarak yapılan deneylerde de dönüşüm özelliğinin korunduğu görülmüştür. Bu sonuç, dönüşüm molekülünün RNA olmadığını da kesinleştirmiştir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Buna karşın, DNA'yı spesifik olarak parçalayabilen deoksiribonükleodepolimeraz (DNaz) enzimiyle işlem gören örneklerde dönüşüm yeteneğinin tamamen kaybolduğu tespit edilmiştir.[4] DNaz, DNA molekülünü parçalayarak onun biyolojik fonksiyonlarını etkisiz hale getiren bir enzimdir. DNaz'a maruz bırakılan örneklerin dönüşüm yeteneğini yitirmesi, DNA'nın bu süreçte merkezi bir rol oynadığını ortaya koymuştur. Bu bulgular, genetik materyal olarak DNA'nın rolünü destekleyen ve bilimsel tartışmalara son veren ilk doğrudan deneysel kanıtlar arasında yer almıştır. Avery ve meslektaşlarının bu çalışması, DNA'nın genetik bilginin taşıyıcısı olarak tanımlanmasında temel bir kilometre taşı olmuştur.[3]

Pnömokok bakterileri (Streptococcus pneumoniae)
Pnömokok bakterileri (Streptococcus pneumoniae)
Infectious Diseases Advisor

Bilimsel Eleştiriler ve DNA'nın Kabul Edilme Süreci

Avery-MacLeod-McCarty deneyinin bulguları kısa sürede başka araştırmacılar tarafından doğrulanmış ve bakteriyel dönüşüm olgusunun yalnızca polisakkarit kapsüllere değil, diğer kalıtsal özelliklere de uygulanabileceği gösterilmiştir. Bununla birlikte, DNA'nın genetik materyal olduğu sonucunun bilim camiasında geniş bir kabul görmesi uzun zaman almıştır. Özellikle Phoebus Levene'in etkili tetranükleotid hipotezi, DNA'nın biyolojik özgüllüğünün düşük olduğunu ve yalnızca dört nükleotid baz bulunmasının tekrarlayan bir yapı oluşturduğunu öne sürmüştür.

1935 yılında Wendell Stanley tarafından tütün mozaik virüsünün (Tobamovirus tabaci) kristalleştirilmesi, proteinlerin genetik bilgi taşıyabileceği düşüncesine katkıda bulunmuş ve birçok biyolog, genlerin süper enzimler (İng: "super-enzyme") olabileceğini varsaymıştır. Stanley'in süper enzim hipotezi hakkında şunlar söylenebilir:

  1. Genler, biyokimyasal reaksiyonlarda katalizör olarak işlev görebilen karmaşık protein yapılarıydı.
  2. Proteinler, kimyasal çeşitlilikleri ve işlevsellikleri nedeniyle genetik bilgi taşıma için uygun adaylar olarak görülüyordu.
  3. Virüslerin yalnızca proteinlerden oluştuğu fikri, genetik bilgiyi taşıyan moleküllerin de proteinler olabileceği yönünde bir fikir birliğine katkıda bulundu.

Stanley'in tütün mozaik virüsü üzerindeki çalışmaları, moleküler biyolojinin henüz başlangıç aşamasında olduğu bir dönemde bilimsel tartışmalara yol açmıştır.[5]

Tütün mozaik virüsüne dair bir görsel.
Tütün mozaik virüsüne dair bir görsel.
Invasive

Bunların yanında Rockefeller Enstitüsü'nde görev yapan Alfred Mirsky, Avery'nin deney sonuçlarının DNA'nın genetik materyal olduğunu kanıtlamak için yeterince güçlü olmadığını iddia etmiştir. Mirsky, dönüşümden DNA'nın değil protein kontaminasyonlarının sorumlu olabileceğini öne sürmüştür. Ayrıca dönüşüm olgusunun bazı bakteri türlerinde meydana gelirken diğerlerinde ya da daha karmaşık organizmalarda gözlemlenmemesi DNA'nın genetik materyal olabileceği görüşüne şüpheyle yaklaşılmasına neden olmuştur.

Bu eleştirilerin yanı sıra, bakteriyel dönüşümün genetik açıdan önemi sınırlı görülmüş ve çalışmanın tıbbi uygulamalar dışında geniş bir etkisi olmayacağı düşünülmüştür. Özellikle, bakterilerin eşeyli üreme yeteneğinden yoksun olduğu varsayıldığından genetik bilginin bakterilere uygulanabilirliği bilim camiasında sorgulanmıştır.[7]

Tüm Reklamları Kapat

Eleştirilere rağmen 1944 ile 1954 yılları arasında Avery'nin çalışması; mikrobiyoloji, immünokimya ve biyokimya alanlarındaki makalelerde en az 239 kez alıntılanmıştır. McCarty ve Rockefeller Enstitüsü'ndeki diğer araştırmacılar, deneyin sonuçlarını güçlendirmek ve eleştirilere yanıt vermek amacıyla ek çalışmalar gerçekleştirmiştir. Örneğin Fransız mikrobiyolog André Boivin, Avery'nin bakteriyel dönüşüm bulgularını Escherichia coli üzerinde genişletmeye çalışmıştır ancak bu çalışmalar diğer bilim insanları tarafından doğrulanamamıştır. 1946 yılında Joshua Lederberg ve Edward Tatum, E. coli bakterisinde bakteriyel konjugasyonu göstererek genetik bilginin bakterilere uygulanabileceğini ortaya koymuşlardır. Bu buluş, genetik bilginin yalnızca bakterilerle sınırlı olmadığı ve daha yüksek organizmalarda da benzer mekanizmalarla işlediği yönündeki anlayışı güçlendirmiştir.[6]

DNA'nın Genetik Materyal Olarak Kabulü

Avery'nin deneyinin önemi, 1952 yılında Hershey-Chase deneyinin sonuçlarıyla daha geniş bir kabul görmüştür. Alfred Hershey ve Martha Chase, bakteriyofaj enfeksiyonlarında genetik bilginin DNA aracılığıyla taşındığını radyoaktif izotoplar kullanarak göstermiştir. Hershey-Chase deneyi, genetik materyalin DNA olduğunu kanıtlamak için Avery'nin çalışmalarıyla birlikte değerlendirilen önemli bir aşama olmuştur.

Bu dönemde, biyokimyacı Erwin Chargaff, DNA'nın türlere özgü kimyasal yapıya sahip olduğunu ve nükleotid oranlarının türler arasında farklılık gösterdiğini keşfetmiştir. Chargaff'ın bulguları, Phoebus Levene'in tetranükleotid hipotezini çürütmüş ve DNA'nın genetik materyal olabileceğine dair yeni kanıtlar sunmuştur. Rollin Hotchkiss, Avery'nin DNA'nın dönüşüm ilkesinde protein bulunmadığını gösteren deneysel sonuçlarını doğrulamış ve DNA'nın saflığı konusundaki eleştirilere yanıt vermiştir.

Tüm Reklamları Kapat

1953 yılında James Watson ve Francis Crick tarafından DNA'nın çift sarmallı yapısının keşfedilmesi, DNA'nın genetik materyal olarak kabul edilmesini sağlamış ve Avery'nin çalışmasının önemini geriye dönük olarak artırmıştır.[8]

Sonuç

Genetik bilginin doğasına yönelik 20. yüzyılın başlarındaki bilimsel çabalar, Griffith'in fare deneyleriyle başlayan ve Avery, MacLeod ve McCarty'nin DNA'nın genetik materyal olduğunu ortaya koyan çalışmalarıyla doruk noktasına ulaşmıştır. Bu araştırmalar, bakteriyel dönüşümden yola çıkarak genetik bilginin aktarılabilirliğini ve bu sürecin moleküler temellerini aydınlatmıştır. Griffith'in dönüştürücü prensip olarak adlandırdığı olgu, genetik bilginin kimyasal bir madde ile taşınabileceğini gösterirken Avery ve ekibi bu maddenin DNA olduğunu bilimsel olarak kanıtlamıştır. Bu buluşlar, DNA'nın yalnızca bir yapı taşı değil aynı zamanda kalıtımsal bilginin taşıyıcısı olduğunu ortaya koyarak modern moleküler biyolojinin temelini atmış ve genetik mühendisliğinden biyoteknolojiye kadar birçok alanda devrim niteliğinde gelişmelere öncülük etmiştir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Özetini Oku
9
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 3
  • İnanılmaz 1
  • Muhteşem! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 08/12/2024 13:20:19 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19073

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Halk Sağlığı
Uçak
Kartal
Diş Gelişimi
Ağız Sağlığı
Retrovirüs
Diş Sorunları
Freud
Sağlık
Bilim İnsanı
Aşılar
Tıp
Sinek
Astrofizik
Zeka
Ekoloji
Kimyasal Bağ
Kimya
Allah
İnsanlık
Gerçek
Organ
Mitler
Şempanzeler
Cinsiyet
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
D. Kaykı, et al. Genetik Materyalin Keşfi Nasıl Oldu? Avery-MacLeod-McCarty Deneyi Nedir?. (30 Kasım 2024). Alındığı Tarih: 8 Aralık 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/19073
Kaykı, D., Alparslan, E. (2024, November 30). Genetik Materyalin Keşfi Nasıl Oldu? Avery-MacLeod-McCarty Deneyi Nedir?. Evrim Ağacı. Retrieved December 08, 2024. from https://evrimagaci.org/s/19073
D. Kaykı, et al. “Genetik Materyalin Keşfi Nasıl Oldu? Avery-MacLeod-McCarty Deneyi Nedir?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, 30 Nov. 2024, https://evrimagaci.org/s/19073.
Kaykı, Deha. Alparslan, Eda. “Genetik Materyalin Keşfi Nasıl Oldu? Avery-MacLeod-McCarty Deneyi Nedir?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, November 30, 2024. https://evrimagaci.org/s/19073.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close