Konjugasyon: Bakteriler Flört Ederse...
Bakteriler, çift katlı fosfolipid tabakasıyla sarılı enzim kompleksleridir. İç dengelerini korur, entropi artışına karşı koyup benzer kopyalarını üretirler, yani hepimiz gibi "yaşarlar". Birlikteliklerinden kuvvet doğuracak olan koloniler kurup birbirleriyle “feromon molekülleri” aracılığıyla iletişim kurarlar. Peki yaşamak için savaşmadıkları zamanlarda ne yaparlar? Genetik çeşitliliklerini nasıl arttırıyorlar mesela? Ya da stres atmak için hangi aktivitelerde bulunuyorlar? Birbirleriyle ilişkileri, "Çoğalalım mı?" sinyalinden mi ibaret; yoksa bizim gibi sosyal ilişkilerde bulunup arkadaşlıklar kuruyorlar mı? Seviyorlar mı? Sevişiyorlar mı?
Mevcut bilgiler ışığında; bilimin birçoğuna cevabı "hayır". Çünkü bu sorularda yatan problem, doğayı "insanlaştırmak"; yani insanda olan, insana özgü, insanın tanımladığı şeyleri doğaya yüklemek (doğada bu özellikler olmasa bile). Yani antropomorfize etmek... Ama bu, bilimin kurgusunu durduracak değil. Eğer bakteriler de bizim gibi sevse, sevişse, flört etse neler olurdu? Gelin bir bakalım.
- Bir misel daha?
- Ver, nasılsa mikrop bozuntuları yarın tüm depolarımı vergi diye boşaltacak.
- O "mikrop bozuntularının" aldığı vergiler sayesinde etrafımızı fagositik protistalardan ve saprofit bakterilerden koruyan biyofilmi sentezleyebildik, bactbarda rahatça ethanol hüpletmeni de buna borçlusun.
- Sana Koloni TV'den sitoplazmik kablo mu bağladılar? Sus da bari iş çıkışı en sevdiğim barda beyaz çeperlilerden uzak etanolumu alayım!
- Peki, nasıl istersen. Buyur.
- Ne kadar?
- 5 mol.
- Glikoz mu?
- Aminoasit...
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
- Ne? Şaka mı yapıyorsun?
- Hayır, bu sabah zam geldi. Clostridium'lar ihracat fiyatını arttırınca bize de direkt yansıdı.
Etanol dolu miseli kamçısıyla yanına çekip sitoplazmik köprü kurdu. 2 karbonlu alkolü yavaş yavaş membranından içeri alırken hücre zarının eridiğini hissedir gibi oldu. Ozmotik basıncı arttı ve su alma ihtiyacı hissetti. Etil alkolün reaksiyona girdiği serbest oksijen radikalleri tüm gün fotosentez tarlasında çalışırken istemsizce edindiği oksidatif stresinden kurtulmasını sağladı. Birkaç mikromol ethanolü daha zarından içeri alırken memnuniyetsiz membran kıpırdamaları ile söze başladı Prochloron:
- Ah o soyguncu mikroplar! Tek yaptıkları yaktıkları glikozdan çıkan yan ürünleri toplayıp bize pazarlamak. Biz almazsak öylece dış ortama bırakacaklar. 2 mol ethanol için 2 mol glikoz istiyorlar, sonra o 2 mol glikozu kullanarak 4 mol ethanol çıkarıyorlar. Bu sırada elde ettikleri enerjiyi saymıyorum bile!
- Nakliyat zincirleri aksamış, bölgede artmış avcı aktivitesi varmış.
- Peh, kamçıma anlat bunları!
- Bu sana pahalı geliyorsa neden büthanol almıyorsun?
- Bütanol mu? Onu diffüze edeceğime kendimi amiplere sindirtirim...
Feromonsuz bir bekleyişten sonra, Prochloron 2048 tekrar söze başladı:
- Bugün ortam nasıl ha?
Reseptörlerini titreşip etrafa şöyle bir bakındıktan sonra devam etti:
- Pek verimli F+ yok gibi ama... Yine de bugünü konjugasyonla kapatsam iyiydi.
- Biraz etrafta gezinirsen sıradışı plazmitli birini bulabilirsin. Geçen Prochloron 1024 geldi, biraz propanol hüpletip hoş teykoik asitli biriyle takıldı. Sonra birlikte çıktılar, ertesi gün ne dedi biliyor musun?
Heyecansızlığını ilgili görünüyormuş gibi yaparak gizlemeye çalışan Prochloron 2048 sordu.
- Ne dedi?
- Onun kişisel kapsülüne gidip konjuge olmuşlar. Söylediğine göre o bakteriden öyle bir plazmit almış ki fotosentez hızını 2,2 kat arttırabilmiş.
- Peh! Fotosentez hızımızı sınırlayan şey aldığımız güneş ışığı miktarı, insanlar tepemizdeki plastik gölgeliği temizlemeye karar verir de daha fazla foton alırsam ben de daha çok glikoz üretirim.
- Söylediğine göre plazmidi ana genomuna entegre ederek bunu başarabilmiş.
- Ve sen de yalan feromonlamaktan başka bir vasfı olmayan o mikroba inandın öyle mi? Daha geçen hafta, bana penetre olduklarında 5 dakika içinde Cas9'larla def ettiğim fajların aynıları onu enfekte etti ve 4 gün boyunca koloni hastanesinde yatmak zorunda kaldı. Kendi genomunu korumaktan aciz, en ufak gen tamir ve işleme yeteneğinden yoksun o zavallı, aldığı bir plazmidi kendi genomuna entegre edecek ha? Bak buna iyi gülerim. Sana hep biraz genel fizik plazmidi alıp transkribe etmeni söyledim, fotosentez hızımızı sınırlayan basamak foton enerjisiyle suyu hidrolize ettiğimiz kısım. Kendilerini ekosistemin efendisi sanan primatlar okyanusun ortasında plastikten bir kıta oluşturduğundan beri 50 yıl önceki gibi ışık alamıyoruz. Koloniye gelen ışık şiddeti artmadıkça kimse fotosentez hızını arttıramaz, o kadar.
- Ulu bilge yüce mikrop sensin, öyle diyorsan…
- Kendini geliştirmeni ve reseptörünün her algıladığına protein görmüş saprofit gibi atlamamanı söylüyorum. Hiç yoksa o artmış fotosentez hızıyla ürettiği glikozları neden koloninin en ucundaki izbe kapsülünden kurtulmak için kullanmadığını sorabilirdin, bir protozon saldırısında ilk yenilecek olanlardan.
- Sanırım haklısın. Bazen sıradışı transkripsiyon yeteneklerine özeniyorum.
- Evet her neyse, gidip konjuge olacak birini bulayım. Genetik çeşitliliğimi bir şekilde arttırmazsam glikoz tarlasına dönmüş bu kolonide fotosentez makinesi olarak daha fazla çalışamayacağım. Oksidatif stresim yüzünden bir makrofaj kadar peroksit üretir oldum.
- Bol şans... Hey! Hüplettiklerinin ücreti?
- Bak, doğru kişiyle ufak bir konuşma bile genomunu işe yarar kıldı. Borç plazmidine ekle, yarın sabah sentezlediklerimle öderim.
- Ama daha öncekiler de...
- Ödeyeceğim dedim, hadi görüşürüz!
Barbactı arkasında bıraktıktan sonra, dans etme alanına doğru ilerledi Prochloron 2048. Her biri farklı boyda 15 adet peritriköz flagellasını hareket ettirerek çeşitli frekanslarda titreşimler yaratan bir Nitrosolobus rezonansorünün (makroevrendeki "müzisyen'in karşılığı) etrafına çeşitli bakteriler toplanmıştı. Çoğu, Prochloron kolonisi üyesiydi ama aralarında ticaret için bu fotosentez kolonisine uğramış farklı cinslerden bakteriler de vardı. Prochloron 2048 de kamçısını harmoni içinde sallayıp titreştiren bakterilerin arasına katılıp rezonansöre uyum sağlamaya çalıştı.
Gece bitmeden konjugasyon yapmak istiyorsa, rakiplerini analiz edip yatırımını başarı olasılığının en yüksek olduğu mikroba yapmalıydı. Bu yüzden ortamdaki diğer bakterileri analiz etti, 3 F plazmidi olan yaklaşık 100 bakteri olmalıydı, 2 plazmitli 10.000 vardı ve sayılamayacak miktarda da tek plazmitli... Plazmitlerin getirdiği genetik çeşitliliğin hücre duvarına yansıttığı moleküllerden anlamıştı bunu. 3 plazmitlilerle olan şansı oldukça düşüktü, kendisinin kopyalayıp paylaşabileceği tek plazmidi vardı ve bugün aldığı etanolleri düşünecek olursa yatırımlarının evrimsel maliyetini karşılaması için en az 2 plazmitli biriyle konjuge olmalıydı. 2 plazmitlilere öncelik verip hücre membranındaki glikoreseptörlerinden gelen iletilerin sinyalini güçlendirerek arttırılmış duyarlılık moduna geçti.
Rezonansörün 15 kamçısının yarattığı 15 farklı frekansta titreşimi inceledi, her kanalda bir süre kalarak o kanalı kullanan bakteri sayısını ve barındırdıkları olası plazmit sayısıyla kalitesini hesapladı. 15 kanal içinde 9. kamçıyı kullanan bakterilerden 2 plazmitli olanlarının rekabet edeceği tek plazmitlilere oranı diğer kanallardan yüksekti. Hiç plazmidi olmayan bakterilerin sayısı aşırı fazlaysa da konjugasyon başarı oranı düşük gen fakiri bu "halkasızlar", handikaplarıyla beraber değerlendirildiklerinde kayda değer bir rekabet vaadetmiyorlardı.
Rakip analizini bitirdikten sonra, hedeflerini muhtemel plazmit kalitesine göre sınıflandırdı. Bakterilerin hücre duvarında bulunan teykoik asit adlı antijenik molekül hücre duvarına çeşitli özellikler kazandırmasının yanı sıra diğer bakterilere bağlı olduğu hücre duvarının arkasındaki sitoplazmada yüzen plazmit hakkında da bilgi veriyordu. Prochloron 2048, bakteri yoğunluğunun fazla olduğu bölgelere "algı molekülleri" gönderdi. Çarptıkları hücre duvarına göre modifikasyona uğrayıp gelen bu moleküllerin değişime uğramış 3 boyutlu yapılarını inceleyip bardaki bakteri populasyonlarının gen frekanslarını analiz etti. Biraz daha algı molekülü sentezleyecek kaynağı olsa, daha detaylı analizler yapabilirdi ama geri dönmeyen algı proteinleri tam anlamıyla kaynak israfıydı.
Atmosferde en bol bulunan elementin biyolojik olarak kullanılabilir formunun öylece harcanamayacak kadar nadir ve değerli olmasının sorumlusu olan azot döngüsünden nefret ederek, elde ettiği sonuçları incelemeye koyuldu. Hedefindeki 2 plazmitli bakterilerin teykoyik asit yapılarından gelen genetik çeşitliik, rakibi olan 2 ve tek plazmitli bakterilerin yoğunluğu, teykoyik asit yapılarından gelen genetik çeşitliliğin onlara sağlayacağı başarı oranı ile rezonansöre uyum sağlama yeteneklerini mikro bilincindeki sanal bir veziküle koyup karıştırınca ortaya çıkan sonuç onu da şaşırttı.
Aklında basit bir matematik vardı: "Başarı olasılığı" x "Olası Kazanç" (elde edeceği plazmidin getireceği genetik çeşitliliğin kazandıracağı uyum başarısı) > Maliyet (konjugasyon esnası harcamalar + algı molekülleri maliiyeti + 5 mol aminoasit) Bu eşitsizliği tutturması gerekiyordu.
Koloni barında kalması için 1 etanol miseli alması yeterliydi, ama alınan fazladan etanoller bakteri kamçısındaki motor proteinler ile bazal cisim arasında çekim kuvveti oluşturarak rezonansöre uymaya çalışan kamçının düşük verimde ama daha yüksek doğrulukta çalışmasını sağlıyordu. Konjugasyon arayışı esnasında, bakteriler olası partnerlerinin kamçılarını rezonansörle uyumlu şekilde titreştirmesine de dikkat ederdi. Sağlıklı kamçı, sağlıklı hücre demekti ve sağlıklı hücre, iyi korunmuş, ortam koşullarına uyumu arttıracak plazmitler anlamına geliyordu. Prochloron sağlıksız hücre içi işleyişini etanolle bastırmıştı tabii, tıpkı rakiplerinin yaptığı gibi...
Neredeydik? Hah, kazanç-maliyet hesaplaması, evet... Bu hesaba göre, algı molekülleri gönderdikleri arasında maliyetlerini karşılayacak bir konjugasyon yapabileceği... Tek bakteri vardı! Binlerce bakteriden sadece 1 tane mi? Şaka olmalıydı, ama değildi. Bu akşam fazla etanol almıştı, onun masrafları mıydı bu fonksiyonun değer kümesini daraltan? Yoksa başarı olasılığı oldukça düşüktü de masraflarını karşılayabilmek için elde edebileceği tek "kolay lokma" bu muydu? Bulunduğu noktadaki bakteri yoğunluğunun diğer yerlere göre nispeten az olması ve etrafında pek kayda değer rakibin olmaması da onu bu sonuca götürmüştü herhalde.
Bir an için, risk alarak daha fazla "algı molekülü" yollamak istedi. Bir süre, ikilimde kaldı. Sonra, binlerce bakterinin içinden konjugasyon yapmanın mantıklı bir hareket olacağı bu tek bakteriyi "görmek" istedi, yakın mesafeden algı molekülü bombardımanına tutarak hakkında detaylı bilgi edinmek... Bu sefer geniş bir alan yerine dibindeki belirli bir bireye yollayacağı için algı moleküllerinin büyük çoğunluğu geri gelecekti. Kamçısını daireler çizecek şekilde hareket ettirerek ileriye doğru atıldı.
Rezonansa girmiş bakteriler arasından usulca ilerledi. Rezonansör kamçılarını salladıkça etrafında elektron bulutu misali toplanmış olan bakteriler titreşiyordu. Bactering, yan yana gelmiş 15 diyapozon çatalı gibiydi. Titreşimler, titreşimler ve titreşimler... Arada tek tük konjuge olan bakteriler vardı. Birbirlerine sitoplazmik köprüyle sıkıca bağlanmış, kamçılarını kah usulca dokunduruyor kah birbirine doluyorlardı. Sitoplazmaları, iki hücre arasında gidip geliyor ve neredeyse konjugasyon sonrası genetik materyal dışında tıpatıp iki hücre oluşturmak üzere homojenleşiyordu.
Derken hedefine vardı Prochloron 2048. Tam karşısında duruyor, 9. kanal frekansında titreştiriyordu kamçısını. Muhteşem bir uyumla ve neredeyse kusursuzca... Hücre membranı kıprandı, konjugasyon yapmak için neredeyse mükemmel bir adaydı. Etrafında onlarca bakteri rezonans danslarını sergiliyor, onunla konjuge olabilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Hemen bu bakteri hakkında daha fazla şey öğrenmek için harekete geçti, yoksa geç kalabilirdi.
Konjuge olmanın gerektirdiği maliyet ve getirdiği yorgunluk nedeniyle çoğu bakteri bir gecede sadece bir kez konjugasyon yapardı. Tek kişilik kota dolmadan yetişmek isteyen Prochloron 2048, neredeyse protein havuzu oluşturacak kadar fazla algı molekülünü serbestledi. Biraz mantık dışı hareket etmiş olabilirdi, karşısında mükemmele yakın bir konjugasyon adayı olan her bakterinin edeceği gibi...
"Mikro evrenin devasa kaos ve öngörülemezliğinde hiçbir şey mükemmel olamaz!" dediğinizi duyar gibiyiz... Ne var ki karşısındaki bakteri, bu kuralı bozuyordu. Gram+ bakterilerde hücre duvarına antijenik özellik katan, bakteriden bakteriye değişen, Homo sapiens'teki bir nevi "parmak izi" olan teykoyik asitleri, bilateral simetri ile, enzim-substrat arası anahtar kilit uyumu misali, Prochloron’unkiler ile uyuşuyordu. Birbirlerinin aynadaki yansımalarıydılar sanki, ama karşısındaki onun çok daha estetik bir yapıya sahip haliydi. Peptidoglikan tabakasını oluşturan N-asetil glukozamin ve muramik asit molekülleri DNA'yı oluşturan nükleotidlerin dizilimindeki hassaslıkla art arda sıralanıp zarif zincirler oluşturmuşlardı. Her iki tarafında birer kamçısı vardı ve hem birbirleriyle hem de rezonansörün sağladığı ritimle uyumlu biçimde salınıp titreşiyorlardı. Madde taşınım kanalları olan porlar, formülünü çözemediği bir örüntüyle membranında dizilmişti.
Prochloron 2048 bir süre "bakakaldı". Karşısında her yönüyle bir şaheser duruyordu. Bırakın bu bacteringi ya da koloniyi, mikroevrendeki her bakteri bu büyüleyici genlere sahip olmak için onunla konjuge olmak isterdi. Bu nedenle Prochloron'un bilincinde bir anda "Neden etrafında bu kadar az bakteri var, görmüyorlar mı muhteşemliğini?" sorusu şimşek gibi çaktı. Gelen algı moleküllerinin istisnasız hepsini inceledikten (hatta tekrar inceleme zevkini yaşamak için bazılarının 3D konfigrasyonlarını kopyaladıktan) sonra, hala sorusuna cevap bulamamışsa da, bu avantajlı durumu daha fazla sorgulamadan değerlendirmeye karar verdi.
Bir süredir bacteringdekilerle rezonans halinde olmayan hücresini titreştirmek için kamçısını çalıştırdı. Bir yandan bazal cisminde sık aralıklı ritmik hareketler yaparak titreşim kazanırken bir yandan da kamçısını çeşitli yönlere doğru sallayarak salınım haline geçti. Rezonansöre tamamıyla uyuncaya kadar devam etti ve karşısındakini yakın markaja aldı. Hedefi, devam eden süre boyunca hareketini hiç bozmamıştı. Aynı kanal, aynı frekans, aynı hareketler... Arada bir Prochloron 2048'e dönerek algı molekülleri bırakıyordu ve tam hücre duvarına çarpacaklarken Prochloron daha bir gayretle uymaya çalışıyordu ritme.
Bağlantı kurma yöntemini kararlaştırmak için bir süre bekledi. Rezonansörü olan bir bacteringde, bir bakteri diğeriyle konjugasyon yapacağı zaman önce potansiyel partnerinin etrafında bir süre aynı frekansta kamçı titreştirir, ritme uyum yeteneğini sergileyerek hücre içi sağlık durumu hakkında bilgi verirdi. Eğer karşısındakiyle aynı sayı ve muhtemel kalitede plazmite sahipse bu "sergileme" işi karşılıklı olurdu ama 3F plazmidi olan bir bakteri gidip de kendisiyle konjuge olmak isteyen bir halkasıza hücre sağlığıyla ilgili bilgi vermeye tenezzül etmezdi.
O gece, konjuge olmak gibi bir planı yoksa bile koloni geleneğini yaşatmak adına rezonsa uyardı lakin bırak sitolojik sağlığını göstermeyi, müthiş bir "sitoplazma karıştırma" ihtiyacı hissetmedikçe varyasyon fakiri bir bakteriyle konjuge olmazdı. Bu hikayedeki varyasyon fakiri bakteri de Prochloron 2048 olduğundan, bir süre rezonansöre maksimum uyum sağlamaya çalışarak, kamçı sallayıp titreşti. Gündüz çalışıp sentezlediği aminoasitleri harcayarak satın aldığı etanoller motor proteinleri ile hücre zarının fosfolipitlerini birbirine yakınlaştırıyor ve sürtünme kuvvetini arttırıyordu. Kamçı hareketi için daha fazla enerji harcamasına neden olan bu olay salınım ritminde parazitlere neden olabilecek ufak hataların tolare edilmesini sağlıyordu.
Salınma ve titreşimlerle geçen bir müddet sonra, hala o dahil hiçbir bakteri Prochloron 2048'in "membran ikizine" yanaşmamıştı. Şansını zorlamaması gerektiğine karar verip, harekete geçti. İlk teması nasıl sağlayacağına karar vermişti. Konjugasyon öncesi ritüellerden olan "çeper sürtüşmesi"'ni araya daha fazla mesafe koyarak karşısındakiyle hücre duvarlarından uzanan teykoyik asitlerini çarpıştıracakları şekilde uygulayacaktı. Böylece çeper ikizi eğer şimdiye kadar farketmemişse teykoyik asitlerinin çarpışmasıyla uzaydaki 3 boyutlu yapılarının ne kadar benzediğinin farkında olacak ve Prochloron 2048'in diğer yorucu ve maliyetli konjugasyon ritüellerini yapmasına gerek kalmayacaktı. Ya da en azından öyle umuyordu...
Biraz ilerleyip, kamçısını replikatör adını verdiği membran ikizine yavaşça dokundurdu ve yüzeyinde gezdirdi. Buranın bir fototrof kolonisine ait konjugasyon partneri arama bölgesi olması tanımadığı bir bakteriye aniden yanaşmasının önünü açmazdı, ufak yanlış anlaşılmalar dahi sindirim enzimlerinin karşılıklı yüzüştüğü bir saprofit savaşına dönebilirdi.
Zaman zaman, bacteringin yoğunluğunu fırsat bilip avlanmaya kalkan heterotroflar oluyordu. Koloniye geçici süreliğine konaklama/ticaret veya iş aramak için gelen bakterilerdi bunlar. İhtiyaçları olan besinleri heterotrof diyetliler için indirimleri de bulunan koloni pazarından satın alarak karşılamak yerine, bacteringin kalabalığında kendini rezonansöre kaptıran bakterileri parçalayarak elde etmeye çalışan bakteriler... Elbette her bakterinin bacteringde kendini güvende hissetmesi gerekiyordu, bu nedenle bactering içinde avlanmak çoğu kolonide yasaktı ve genelde buna kalkışanları ağır cezalar beklerdi. Prochloron kolonisi de bacteringde avlanmayı yasaklamıştı ve neredeyse hiç barış bozucu olay yaşanmazdı ama yine de karşısındakini tetiklemek istemezdi.
Bu amaçla, kamçısını peptidoglikan tabakasının üzerinde bir müddet gezdirdikten sonra, replikatöre yanaştı. İkisi de yuvarlak şekilliydi, sanki makinedeki çarklarmış da teykoyik asitleri o çarkların dişlileriymiş gibi onunkilere değdirmek için kendi ekseninde döndü. Her ne kadar bunu yaparken ritme uymaya çalışıyorsa da uyum salınımları aksıyordu. Rezonansta kalmak için büyük çaba sarf ederken "Ya teykoyik asitlerimizin eşsiz uyumu yerine rezonansöre uyum sağlamadaki başarısızlığımı fark ederse?" diye endişeleniyordu.
Stresi gitgide artarken, replikator ona doğru döndü. Ne yaptığını anlamış mıydı? Kamçısını ona doğru uzatıp çeperinde gezdirdiğine göre evet! Prochloron da ona yaklaştı ve kamçısını gezdirdi. Kendi ekseninde dönerken bunu yapmak zordu. Konjugasyon öncesi kamçı dansını yapmak için durması gerekecekti muhtemelen ama gerek kalmamıştı. Bir süre kamçısını Prochloron'unki ile dolandırdıktan sonra "replikatör" de ona katıldı ve Prochloron'un tersi yönde dönmeye başladı. Hemen ardından resmen birbirlerinden habersizce çeperlerindeki teykoyik asit zincirlerinin yoğunluğunu analiz ettiler ve "açısal hız" x "teykoyik asit" yoğunluklarını eşitleyip, birbirlerinin tamamlayıcısı olan bu çeper antijenlerini sadece uc uca değdirerek dönmeye devam ettiler.
İşte benzerlik, işte uyum, işte harmoni...
- Besin depolarımız boşalana kadar bunu yapacak mıyız yoksa rahatça konjuge olabileceğimiz bir kapsülün var mı kolonide?
Replikatör bu feromonları yolladığında, Prochloron da konjugasyon ritüelini olumlu ya da olumsuz bir sonuca ulaştıracak soruyu feromonlamak üzereydi. Membran ikizinin erken davranarak onu bu zahmetten kurtarmasına sevindi.
- E-evet tabii... Daimi koloni üyesi olduğumdan kendime ait bir kapsülüm var.
- Ben aynısını söyleyemeyeceğim, ticaret için kısa süreliğine buradayım.
- Öyleyse benim kapsülüme doğru yol alalım mı? Rezonansta kalmanın seni de yorduğunu varsayıyorum ve genlerimizi paylaşmak istiyorsak güneş doğana kadar sadece birkaç saatimiz var, sabah fotosentez yapmak üzere işe gitmeliyim.
- Beklediğimiz hata mikrobum...
- Kemotaksisi ile kolayca gidebiliriz, bu taraftan!
Sonuca hızlıca ulaştığına sevinmişti, birkaç dakika sonra konjuge olacağı partnerinin durumun ciddiyetinin farkında olmasına da… Birbirlerinin fenotip ikizi oldukları durumun hani… Kemotaksisine kapsülünün kordinatını belirten molekülü saldı. Bir bakteri kolonisinde tüm yapılar ve üyelerin kendine ait kapsülleri adres bilgisi niteliğinde özgül bir kimyasalla işaretlenirdi. Koloni içi ulaşım ve taşıma işlemleri için kullanılan multiflagellalı bakteriler ya da protozonlara gidilecek yerin adres molekülü tanıtılır, onlar da kemoreseptörleriyle yolcuları ya da kargoları istenilen yere ulaştırırdı.
Kamçılarıyla kemotaksisine dolanarak bağlanıp harekete geçmesini beklerlerken "Ekosistemde çağrıldığın bir adın var mı yoksa sana “replikatör” diye hitap etmeye devam mı edeyim?" dedi.
- Replikatör ha? Bunu sevdim, bana Replikatör diyebilirsin. Sen de Prochloron...
- 2048, 11. nesilim.
- Proc. 48, senle sitozolümü karıştırmak için sabırsızlanıyorum tıpkı. Tıpkı…
- Tıpkı insanların alemdaşlarımızın üzerinde kullandığı santrifüj makinesi gibi?
- Evet, istenmeyen tüm proteinlerimizi çöktürürcesine!
Replikatör… Bir önyargı, ne kadar haklı olabilirdi? Entropi artışına geçici olarak karşı koyabildiği sürece onun yanında durabilirdi. Nasıl anlatabilirdi ki bu sinyalin kaynağını? Kendisini yutan bir amibin onu doğruca içine attığı sindirim kofulundaki tüm enzimleri inhibe edebilecek bir molekül? Ondan mümkün olduğunca sentezleyebilmek uğruna sahip olduğu tüm proteinleri geri dönüşüme yollayabileceği 3 aminoasitli bir peptid? Belki de protein gibi özgün bir molekülden ziyade evrensel bir şeydi? Herkesin ulaşabileceği, erişebileceği ve kolayca sentezleyebileceği kısa zincirli üç yağ asidinin esteri?
Her ne ise, daha önce karşılaşmadığı, sentezlemediği ya da yıkmadığı kesindi. Kamçısını Prochloronun membranına dolarken kemotaksisi ile yanından geçtiği kapsüllerdeki kıpır kıpır bakterileri seyre koyuldu. Proc. 1024'ten bölünüldüğünden beri peşini bırakmayan hayatta kalma telaşı, bu gece çok uzaklardaydı...
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 7
- 6
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- A. Fox. Bacteriology. (26 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 26 Mayıs 2021. Alındığı Yer: Microbiology Book | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 08/12/2024 21:20:46 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10216
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.