Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Evrimsel Psikoloji Bilimsel mi? Evrimsel Psikoloji Hakkında Yaygın Olarak İnanılan 7 Hatalı Fikir...

Evrimsel Psikoloji Bilimsel mi? Evrimsel Psikoloji Hakkında Yaygın Olarak İnanılan 7 Hatalı Fikir... Unsplash
Bir müzedeki tıbbi bilgi sergisi
18 dakika
4,658
Tüm Reklamları Kapat

Psikolojik olguları evrimsel bir zemine oturtmak, psikoloji ile biyolojiyi birbirine yakınlaştırabileceği gibi, psikoloji çalışmaları için çığır açıcı da olabilir. Fakat gerek akademinin içinde, gerek halk arasında, evrimin canlı psikolojisini ve davranışlarını nasıl açıklayabileceği konusunda bazı doğru bilinen yanlışlar bulunmaktadır. Bu yazı bunların bir kısmını gidermeyi amaçlamaktadır.

Evrimsel Psikoloji Hakkında Yaygın Olarak İnanılan 7 Hatalı Fikir...

Yanlış-1: "Evrimsel Açıklamalar, Öğrenmeye Dayalı Açıklamalarla Uyuşmuyor!"

Zamanla öğrenilen şeylerin evrimsel birer miras olmadığı, evrimle gelen şeylerin ise sonradan öğrenmeye gerek olmadığı zannedilir. Bunun bir yanılgı olduğunu gösteren üç temel nokta bulunur:

Tüm Reklamları Kapat

Öncelikle belirtmek gerekir ki evrimsel hipotezlerin kayda değer bir kısmı öğrenme mekanizmalarıyla ilişkilidir. Örneğin, insanların yılanlardan ve örümceklerden korku duyacak şekilde evrimleştiği görüşü, bu korkunun doğuştan geldiğini öne sürmez.[1] Daha ziyade, insanların diğer şeylere kıyasla yılanlardan korkmaya daha meyilli olduğunu ve bu yatkınlığın evrimsel bir öğrenme mekanizmasıyla açıklanabileceğini savunur. Bazı psikolojik çalışmalar, maymunların yılanlardan korkmayı gözlem yoluyla öğrenebileceğini, yılan korkularının çiçek veya tavşan korkusuna kıyasla daha çabuk ortaya çıkabileceğini ve yine yılan korkusunu yenmenin, diğer korkuları yenmeye kıyasla daha zor olduğunu ortaya koymuştur.[2] Maymunlarda olduğu gibi insanların da yılan korkusunu evrime dayandırmak, insanların yılanlara karşı doğuştan bir korkusu var demek değildir. Bu görüşün savunduğu şey, insanları bazı şeylerden korkmaya biyolojik olarak daha yatkın kılan evrimsel bir öğrenme mekanizması olduğudur ve yılan korkusunun, bu mekanizma sayesinde öğrenildiğidir.

İkinci nokta, öğrenme yetisinin beyindeki evrimsel mekanizmalardan ayrı düşünülemeyeceğidir.[3] Vücudumuzda evrimin ortaya çıkardığı, öğrenme kabiliyetimizi borçlu olduğumuz bazı nörobilişsel mekanizmalar bulunur. Bebeklerde de, köpek yavrularında da öğrenme yetisi bulunmasına karşın, insanlar ve köpekler farklı evrimsel mekanizmalara sahip olduğu için, öğrendikleri şeyler de farklılık gösterir. Dolayısıyla bir organizmanın neyi öğrenebileceği ve nasıl öğrenebileceği beynindeki evrimsel mekanizmalara bağlıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Pixabay

Bu noktayı biraz daha açmak için, öğrenme mekanizmalarından uzaklaşıp, algısal mekanizmaları ele alabiliriz. Organizmalar, beyinlerindeki ve duyu organlarındaki algısal mekanizmalar sayesinde bir şeyleri algılar. Bu mekanizmaların nasıl işlediğini, bu işleyişin sonunda ortaya nasıl bir algının çıktığını anlayabilmemiz için önce bu mekanizmaları oluşturan etmenlere bakmamız, yani gözümüzü evrime çevirmemiz gerekir. Öğrenme mekanizmalarına geri döndüğümüzde, benzer bir gereklilikle karşılaşırız. Bir organizmada bulunan öğrenme mekanizmalarıyla organizmanın davranışları arasında güçlü bir bağ vardır ve bu mekanizmaların temeli, beynin geçirdiği evrimsel süreçte yatar. Nitekim evrime dayalı açıklamalarla öğrenmeye dayalı açıklamalar arasında bir uyuşmazlık bulunmaz. Aksine, bu ikisi arasında doğal bir ilişki vardır.

Üçüncü nokta, evrimin ve öğrenme mekanizmalarının birbiriyle uyuşmadığı iddiasının barındırdığı yaklaşımsal hataya dayanmaktadır. Analiz düzeylerine bakıldığında, öğrenme yetisinin yakın, evrimin ise nihai bir sorunun yanıtı olduğu görülmektedir. Yakın sorular bir şeyin nasıl işlediğiyle; nihai sorular onun neden öyle işlediği ile alakalıdır.[4], [5] Bir davranışın neden edinildiği evrime, nasıl edinildiği öğrenme mekanizmalarına dayandırılabilir. Dolayısıyla, her ne kadar belli bir evrimsel hipotezin yine belli bir öğrenme hipoteziyle uyuşmadığı durumlar olsa da, evrimin ve öğrenmenin birbiriyle uyuşmadığı gibi bir genelleme yapılamaz, evrimsel hipotezlerin ve öğrenme hipotezlerinin temelleri farklı diye birbirleriyle iddia edilemez ve bu hipotezlerin birbiriyle gayet uyum içinde olduğu bazı örnekler verilebilir.[3]

Yanlış-2: "Evrimin Meyveleri Doğar Doğmaz Yenir"

Doğru bilinen bir diğer yanlış, bir organizmanın barındırdığı evrimsel olguların her birinin doğar doğmaz ya da hayatın erken aşamalarında gözlemlenebileceğidir. Fakat doğal seçilim böyle işlemez.[6] Organizmanın barındırdığı adaptasyon unsurları doğum anında belirmek zorunda değildir; gelişim safhalarında da yer alabilir. Dişler, göğüsler ve vücut kılları bu tarz adaptasyonlara örnektir. Bunların her biri evrimsel birer unsurdur ancak doğum anında bulunmazlar. Yumurtadan çıktığı haliyle göremeyen, uçamayan ama yine de bu yetileri evrimsel olarak barındıran pek çok kuş da buna örnek verilebilir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Sonuç olarak, psikolojik bir eğilimin veya davranışın evrimsel bir unsur olduğunu savunmak, söz konusu davranışın/eğilimin doğar doğmaz görülebileceğini savunmak değildir; ilgili türün tüm üyelerinin veya çoğu üyesinin yaşamlarının gelişim safhasında ortaya çıkacağını savunmaktır.[7]

Evrimsel unsurların gelişmesi genelde belli başlı çevresel etkenlere bağlıdır ki bu da bizi üçüncü yanlışa götürür.

Yanlış-3: "Evrim Bizi Genetik Determinizme Götürür"

Psikolojik durumları evrimle açıklamaya çalışmanın genetik determinizmle sonuçlanacağına inanılır; ama bu, yersiz bir inançtır.

Öncelikle her yaşam bilimcisi gibi evrimsel psikologların da etkileşimci bir görüşü benimsediğini, başka bir deyişle zihindeki, vücuttaki ve beyindeki her bir unsurun genler ve çevre tarafından belirlendiğini savunduğunu vurgulamak gerekir.[7]

Vurgulanması gereken bir diğer nokta, çevrenin evrimsel yaklaşımlar için ne kadar önemli olduğudur.[8] Evrimsel yaklaşımlar;

Tüm Reklamları Kapat

  • Çevresel baskıların adaptasyonların evrimleşmesine sebep olduğunu,
  • Bir adaptasyonun düzgün gelişip gelişmeyeceğinin organizmanın tabi olduğu çevresel baskılarca belirleneceğini,
  • Adaptasyonların, çevresel unsurların tetiklemesi sonucunda faaliyete geçtiğini ifade eder.

Bir adaptasyonu ilk ortaya çıkışı, zaman içindeki gelişimi ve günümüzdeki hali olmak üzere üç farklı dönemde incelemek mümkündür ve evrimsel yaklaşımlara göre çevre, bu evrimsel sürecin üç aşamasında da kilit rol oynar.

Pixabay

Buna rağmen bazı insanlar evrimsel psikologların genetik determinist olduğunu düşünmektedir.[9] Bu insanların hatası, genetik temellendirmeyi genetik determinizm ile bir tutmak olabilir; her adaptasyonun genetik bir temeli olmasına karşın adaptasyonlar yalnızca genlerle, deterministik bir şekilde belirlenmez. Ayrıca, evrimsel kuramları destekleyen pek çok bilim insanına göre bir canlı türünde tipik olarak rastlanan evrimsel mekanizmalar genelde kalıtsal değildir. Evrimsel psikolojiye getirilen bu eleştiriler de diğer eleştiriler gibi yeterli literatür taraması yapılmaksızın getirilmektedir.[10]

Yanlış-4: "Kültürel Farklılığın Olduğu Yerde Evrim Yoktur"

Her ne kadar kulağa makul gelse de bu da hatalı bir düşüncedir. Çünkü olaylara evrimsel bir gözle bakmak, belli bir davranışın her kültürde gözlemlenebileceğini, her kültür tarafından paylaşıldığını düşünmek demek değildir. Bütün kültürlerde yer alan şey davranışın kendisi değil, davranışı ortaya çıkaran nörobilişsel düzenektir.

İnsan dillerini ele alalım. Farklı kültürlere doğmuş insanların farklı diller konuşuyor olmaları, dilsel becerilerimizin evrimsel bir temelinin olmadığı anlamına mı gelir? Yoksa, doğal seçilimin ortaya dil öğrenmek gibi evrensel bir beceri çıkardığı ama bu beceri sayesinde öğrenilen dillerin coğrafi olarak farklılık gösterebileceği anlamına mı gelir?[11] Benzer şekilde, insanların daha iyi bir sosyal statü elde etmeye çalışmak gibi türsel bir özelliği olsa da, statü göstergelerine verilen kıymet kültürden kültüre değişiklik gösterdiği için bizler kendi yerel kültürlerimizdeki göstergelerden etkilenir ve bunları baz alarak bir sosyal statü kavramı kurgularız.[12], [13] Farklı kültürlerde rastlanan tiksinti durumlarında ve yemek seçimlerinde de benzer bir paylaşımın söz konusu olabileceğine işaret eden bazı kanıtlar bulunmaktadır.[14], [15] Dolayısıyla, birinin yediği yemeğin ve konuştuğu dilin kültürden kültüre değişiyor olması, o davranışın ardında yatan psikolojik mekanizmanın da kültürden kültüre değiştiği anlamına gelmez. Farklı kültürlerin aynı nörobilişsel mekanizmaları paylaşıyor olmasının, bazı davranışların kültürden kültüre değişiyor olmasından daha önemli olduğu kabul edilir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu noktanın iyice üstünde durmak gerekiyor. Evrimsel yaklaşımların büyük bir kısmı evrensel bir davranış aramaz, bu davranışların temelinde yatan nörobilişsel mekanizmaların konumlandırılabileceği evrensel bir bilgi-işlem yapısı arar.[16]

Burada uyarılmış kültür kavramı gündeme getirilebilir. Uyarılmış kültür, evrensel olarak paylaşılan psikolojik bir mekanizmayla kültürden kültüre değişiklik gösteren çevresel etkenlerin bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkan kültürel farklılıkları inceler.[17] Bu, evrensel psikolojik mekanizmalar + kültüre bağlı çevresel etkenler = kültüre göre değişiklik gösteren davranışlar şeklinde bir denkleme indirgenebilir.

Bireylerin eş ararken dikkate aldıkları kriterler kültürden kültüre değişir. Kültürlerarası bazı çalışmalar göstermektedir ki bir kültürün yapısı, o kültürde nelerin dikkate alındığına dair bir ipucu verebilir.[18] Örneğin, belli bir kültürü paylaşan ve eş arayan insanların bir pazarın içinde olduğu varsayılabilir. Bu pazarda arzı daha yüksek olan cinsiyet avantajlı konumdadır ve istediği fiyatı talep edebilir. Her cinsiyetin kendi içinde varyasyonları olsa da, ortalamaya bakıldığında kadınların erkeklere kıyasla daha uzun vadeli ilişkiler kurmaya eğimli olduğu öne sürülür ve kadın sayısının az olduğu ülkelerde eş arayan insanlar, ilişkilerinde daha uzun vadeli hareket ederler.[19] Benzer şekilde, ortalamaya bakıldığında erkeklerin seks amaçlı ilişkilere kadınlara kıyasla daha eğimli olduğu öne sürülür ve erkek sayısının az olduğu ülkelerde, kısa vadeli ilişkiler daha çok ön plana çıkar.

Pixabay

Farklı kültürler birbirinden farklı hareket eder çünkü bir yanda evrensel boyutta işleyen bir psikolojik mekanizma, öbür yanda ise yerel düzeyde işleyen çevresel etkenler vardır. Uyarılmış kültür, tam olarak bu olguyu araştırır. Farklı kültürlerdeki bireylerin eş ararken birbirinden farklı stratejiler izliyor olması evrimsel yaklaşımlarla ters düşmediği gibi, bu durum evrimsel yaklaşımlarca öngörülmüştür.[20] Dışadönüklük, yeni deneyimlere açık olma, sosyoseksüalite gibi bazı özelliklerde görülen kültürel farklılıklar da uyarılmış kültür kavramıyla açıklanabilir.[21]

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
  • Dış Sitelerde Paylaş

Sosyal bilimlerdeki genelgeçer görüş, kültürden kültüre değişiklik gösteren bir davranışın evrimsel bir zemine oturtulamayacağıdır. Bu görüş makul gibi gözükse de yersizdir çünkü psikolojiye getirilen evrimsel yorumlar, davranışlarda değil bilgi-işleme mekanizmalarında evrensellik arar. Bir davranışın kültürden kültüre değişiyor olması evrimsel yaklaşımlara ters düşmez, hatta gözlemlenen davranışın kültürden kültüre değişiklik göstereceği, evrimsel bir yaklaşım sonucunda a priori olarak öngörülebilir.

Yanlış-5: "Evrimsel Psikoloji Bazı Bireysel Farklılıkları Göz Ardı Ediyor"

Bireysel farklılıklara özellikle erken dönem evrimsel psikoloji çalışmalarında yeteri kadar önem verilmediği doğrudur.

Evrimsel psikolojinin çıkış noktası, tipik türsel mekanizmalar, cinsel farklılıklar gibi daha genel hususların incelenmesi olmuştur. Bunlarla kıyaslandığında, bireysel farklılıkları evrimsel bir merceğe almak daha zordur ve bu sebeple evrimsel psikologların bireysel farklılıklara ağırlık vermeye başlaması biraz zaman almıştır. Buss (1984), Buss (1992), Buss (1999) ve Gangestad & Simpson (2000), bu alanda öne çıkan erken dönem çalışmalar arasındadır.[22], [23], [24], [25]

Evrimsel psikologların yakın dönemde bireysel farklılıklara çok daha fazla ilgi duymaya başladığını ve günümüzde, bireysel farklılıklara dair hem daha çok yorum getirdiklerini, hem de daha çok tahminde bulunduğunu görürüz. Bireysel farklılıklara dair yapılmış kuramsal çalışmaların bir kısmına burada, tek, tek, sıralanan, bağlantılardan, ulaşılabilir. Spesifik olarak dışadönüklükle ilgili, cinsel kıskançlıkla ilgili, tiksinti ve eş bulma stratejileriyle ilgili, vücut kokularıyla ilgili, kamu yararını gözetmekle ilgili, insan davranışlarının ahlaki açıdan değerlendirilmesiyle ilgili, parazitlerin etkileriyle ilgili ve birtakım bireysel varyasyonlarla ilgili de çalışmalar yapılmıştır. Açlık psikolojisiyle ilgili yapılan bu çalışmada bireysel farklılık konusuna kuramsal bir katkıda bulunulmuş, kıskançlığı cinsel farklılık düzleminde ele alan veya duygu kavramını inceleyen bu geniş kapsamlı çalışmalarda da bireysel farklılıklara yer verilmiştir. Bu çalışmada ise başlı başına insan davranışlarını etkileyen bağlamsal unsurlar irdelenmiştir.

Bunların ötesinde, bireysel farklılık konusuna kişilik psikolojisiyle ilgili yazılmış el kitaplarında rastlanabilir, yine bu konuya adanmış cilt cilt kitaplar bulunabilir.

Pixabay

Evrensel mekanizmaları veya belli bir cinsiyet grubu genelinde tipik olarak görülebilen mekanizmaları incelemek, bireysel farklılıkları incelemeye göre daha kolaydır ve psikoloji alanında yapılan evrimsel çalışmaların ilk dönemlerinde de bu kolay yolun tercih edildiği doğrudur. Ancak bireysel farklılık konusuna duyulan ilgi, geride bıraktığımız son yirmi yıl içerisinde gitgide artmıştır ve örneğin, belli bir cinsiyet grubunun kendi içinde ne gibi varyasyonlar sergilediği incelenmeye başlanmıştır. Bireysel farklılıklara duyulan ilginin, sönmek bir yana dursun, önümüzdeki yıllarda daha da büyümesi ve daha çok ampirik meyve vermesi mümkündür.

Yanlış-6: "Evrimsel Psikologlar Her Şeyin Adaptasyon Olduğunu Savunuyor"

Evrimsel psikolojiye yöneltilen bir diğer haksız eleştiri, evrimsel psikoloji kapsamında gözlemlenen tüm psikolojik olguların adaptasyon olarak nitelendirildiği düşüncesidir.

Bu alandaki literatür taraması göstermektedir ki evrimsel psikologlar, evrimsel unsurları adaptasyon, yan ürün ve gürültü olmak üzere üç gruba ayırmaktadır.[26] İlgili araştırmacılar, bu gruplandırma doğrultusunda yan ürünlerle ilgili hipotezler sunmakta ve üzerinde çalışmaktadırlar.

Örneğin bu, bu ve bu makalede insan psikolojisinin tamamen adaptasyonlara indirgenmesine açık bir şekilde karşı çıkılmaktadır. Adaptasyonlarla, ardıl uyarlanımla ve spandrellerle ilgili bu makalede de yan ürünlerin irdelendiği görülmektedir. Bu makalede ise ardıl uyarlanımın psikolojiye nasıl uyarlanabileceği hususu ele alınmıştır. Bu çalışmada ırkçılığın bir adaptasyon değil, evrimsel bir yan ürün olduğu ve ortadan kaldırılabileceği, bu çalışmada erkek bireylerde daha yaygın olarak gözlemlenen cinsel fetişlerin erkeklerin cinsel tahrike daha açık olmasının bir yan ürünü olduğu, önde gelen iki evrimsel psikoloğun yaptığı bu çalışmada cinayetin bir adaptasyon değil bir yan ürün olduğu, yine aynı iki ismin ve bir diğer psikoloğun başka bir çalışmasında eş ve çocuk katlinin birer yan ürün olduğu öne sürülmüştür. Bu, bu ve bu bağlantılarda yer alan çalışmalarda ise din ve doğaüstü varlıklara inanç duyma olgularının; fail tespiti, zihin kuramı ve bağlılık sistemi gibi çeşitli mekanizmaların birer yan ürünü olduğu savunulmuştur.[27] Ben de diğer birkaç isimle beraber evrimsel psikoloji üstüne hazırlanan bir kılavuz için "Evrimin Mahsulleri" başlıklı bir bölüm kaleme aldık ve ilginçtir ki yazdığımız bölümün ana fikri yan ürünler oldu.

Bu haliyle, bu eleştirileri yapanların resmettiği evrimsel psikolojiyle, evrimsel psikologların resmettiği evrimsel psikolojinin birbirinden çok farklı olduğu söylenebilir. Ancak bu fark sizi şaşırtmamalıdır, çünkü bu, bu, bu ve bu örneklerde görülebileceği üzere evrimsel psikoloji zaten sıkça yanlış resmedilmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Buradaki sorun kısmen, adaptasyonun ne ifade ettiği konusunda bir anlaşmaya varılamıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Adaptasyoncu yaklaşımı benimsemiş evrimsel psikologların birçoğu, sahip olduğumuz psikolojik özelliklerin çoğunun aslında birer adaptasyon olduğu iddiasında değildir. Bu psikologlar adaptasyonculuğu metodolojik bir yaklaşım olarak görür ve adaptasyon olma ihtimali bulunan unsurlarla ilgili sunulmuş hipotezleri sınamak için kullanır, hipotezlerin kanıtlanamaması halinde ise o hipotezi reddederler.[28], [29], [30] Başka bir deyişle, adaptasyoncu olmak demek, adaptasyonculuğu sınanabilir hipotezler elde edebilmek için bir başlangıç noktası olarak kullanmak demektir. Bu yöntemin epey meyve verdiği de görülmüştür.[31] Fakat adaptasyonculuk, her psikolojik özelliğin bir adaptasyon olduğunu savunmaz ve evrimsel psikologlar da ona bu amaçla başvurmaz.[32] Yine de, Stephen Jay Gould gibi bazı popüler yazarların nasıl bir algı yarattığı düşünülürse, ortada böyle bir yanlış anlaşılma olması doğal karşılanabilir.[33]

Yanlış-7: "Evrimsel Psikoloji, İşleri 'Kılıfa Uydurarak' Açıklıyor"

Doğru bilinen diğer yanlışlarda olduğu gibi kılıfa uydurma yaftası da yetersiz literatür taramasından kaynaklanır.[34] Bu yaftanın temelinde kimi psikologların insan davranışı ile yeni bir bulguya rastlayıp bu bulguya uyumlu bir evrimsel açıklama getirerek sunması yer alır. Yani evrimsel psikolojinin olan, gözlemlenmiş ve çalışılmış bir fenomeni "evrim kılıfına uydurarak" hareket ettiği iddia edilir.

Bilim insanlarının yeni hipotezleri sınarken kullanabilecekleri iki temel yöntem vardır. Bu yöntemlerden ilki genelden-özele doğru ilerler. Bu yöntemde araştırmacılar belli bir teoriye dayanarak yeni bir hipotez sunar, sundukları hipotez doğrultusunda bazı spesifik tahminler yürütür, ardından bu tahminleri teste tabi tutarlar. Genelden-özele doğru ilerleyen araştırmacılar, belli bir teoriye dayanarak a priori tahminler yürüttükleri için bu araştırmacıların işleri "kılıfına uydurması" neredeyse imkansızdır. Evrimsel psikoloji çalışmalarının büyük kısmında bu yönteme başvurulur.[20]

Kullanılabilecek bir diğer yöntem ise özelden-genele doğru ilerlemektir. Burada araştırmacılar insan davranışlarıyla veya psikolojisiyle ilgili yeni bir bulguya rastlar, bu bulguyu açıklayan bir hipotez geliştirir, bu hipotezi kullanıp tahminler yürütür ve en sonunda da bu tahminleri sınarlar. Bu yöntemlerin ikisi de faydalıdır ve bilim camiasında normal karşılanır. Fakat özellikle özelden-genele doğru ilerlenilen yöntemde, işleri "kılıfına uydurma" riskiyle karşı karşıya kalınır. Eğer bu yöntemi kullanan bir araştırmacı, sunduğu hipotezi yeteri kadar ilerleme kaydetmeden, yeteri kadar test yapmadan doğru kabul ediyorsa işleri "kılıfına uyduruyordur". Neyse ki hangi alanda çalıştığı fark etmeksizin, çok az araştırmacı böyle bir hataya düşer.

Tüm Reklamları Kapat

Evrimsel psikolojiyle ilgili bir literatür taraması yapıldığında şunlar görülür:

  • Bu alanda yapılan çalışmaların büyük kısmı genelden-özele doğru ilerler.
  • Özelden-genele doğru ilerleyen çalışmaların çoğunda böyle bir kılıfa uydurma hatası yapılmaz.

Bu çalışmaları yapan araştırmacılar genelde geliştirdikleri hipotezleri kullanıp yeni tahminlerde bulunur, bu tahminleri de yine yeni ampirik çalışmalarla test ederler. Bundandır ki evrimsel psikoloji çalışmalarında, özelden-genele doğru ilerleniyor olsa bile çoğu zaman işler ‘oldu da bitti’ye getirilmez.

Peki buna rağmen neden bazı kimseler evrimsel psikolojiyi temel alan hipotezlerin kılıfa uydurma hikayelerden ibaret olduğunu düşünmektedir? Evrimsel psikoloji geçmişe dair unsurlar barındırdığı için mi? Geçmişe dönüp bakamayacağımız, dolayısıyla hiçbir evrimsel psikoloji hipotezini test edemeyeceğimiz için mi?

Geçmişe dair çıkarımlar yapan hipotezleri hiçbir şekilde test edemeyeceğimiz düşüncesinin doğru olduğunu farz edelim. Böylesine büyük bir kabul kozmoloji, astrofizik, paleontoloji, arkeoloji, jeoloji ve evrimsel biyoloji alanlarındaki çalışmaların yanlışlanamaz olduğu ve dolayısıyla zırvalık olduğu sonucunu verir. Bu düşünce doğru olmadığı için, evrimsel psikolojinin tarihsel ögeler barındırıyor olması da onun yanlışlanamaz olduğu anlamına gelmez.

Tüm Reklamları Kapat

Ayrıca evrimsel psikolojiyi bu şekilde eleştirmek, hipotezlerin nasıl test edildiğini de anlamamak demektir. Evrimsel psikologların, hipotezlerini test etmek için geçmişe yolculuk yapmalarına gerek yoktur. Bunun yerine (yetersiz olduğunu kabul etmekle birlikte) geçmişe dair sahip oldukları bilgileri kullanabilirler. Her halükarda, bu hipotezler bizim günümüz dünyasında karşılaşabileceğimiz şeylerle ilgili ampirik tahminler barındırır. Başka bir deyişle, evrimsel psikoloji hipotezleri, belli koşullar altında, modern insanlar üstünde bir test yapsak neyle karşılaşacağımız hakkında tahmin yürütür.

Örneğin, bir şeylerden tiksinti duymanın, hastalıktan korunmaya karşı alınmış evrimsel bir önlem olduğu hipotezini test etmek için ne geçmişe dönmeye, ne de geçmiş hakkında çok fazla bilgi sahibi olmaya gerek vardır. Bu hipotezi test etmek için modern insanların yüksek riskli patojenlerden mi yoksa daha az riskli patojenlerden mi tiksinti duyduklarını (bulaşma riski daha yüksek şeylerden tiksinirler), diğerlerinden daha çok tiksinti sergileyen ve bulaşma riskine karşı daha duyarlı olan insanların, son zamanlarda diğerlerine kıyasla daha az hastalık kapıp kapmadığına (gerçekten daha az hasta olurlar), insanların diğer insanların vücut kokularını baz alarak hastalıktan şüphelenip şüphelenemediğine (şüphelenebiliyorlar), insanların kan bağı olan insanlara bakarken daha az tiksinip tiksinmediğine (daha az tiksinirler), tiksinti duymakla eşleşme davranışları arasında öngörülebilir bir bağ olup olmadığına (var), tiksinti duymanın bağışıklık düzeyinde bir etkisinin olup olmadığına (var gibi durmaktadır), tiksintinin bağışıklık sisteminin baskı altında olduğu dönemlerde şiddetlenip şiddetlenmediğine (öyle görünmektedir) ve patojen riskinden haberdar olan insanların, enfeksiyon kapma riskinin azalıp azalmadığına (azalıyor) bakılabilir. Evrimsel süreç sonucunda, hastalıktan korunmak için bir şeylerden tiksinti duyduğumuz hipotezi elbette tarihi ögeler barındırır. Fakat bu hipotezi test etmek için geçmişe yolculuk yapmaya gerek yoktur. Bu hipoteze dayalı tahminler yürütüp, bu tahminleri günümüz dünyasında test etmek de bu hipotezi sınamak için yeterlidir.

Yedi numaralı yanlış anlaşılmanın ana sebebi tam da bu olabilir. Sahip oldukları tarihsel tarafa bakarak evrimsel hipotezlerin yanlışlanamaz olduğunu öne sürmek, kulağa ilk başta makul gelebilir. Fakat bu iddia, bir şeyin yanlışlanamaz olmasının ve bir hipotezi sınamanın ne demek olduğunun anlaşılmadığı anlamına gelir. Çünkü eğer insanlar hakkında bir iddiada bulunan herhangi bir evrimsel hipotez, günümüz şartlarında test edilebiliyorsa, o hipotez gayet de yanlışlanabilirdir.[35]

Sonuç

Psikolojik olgulara getirilen evrimsel açıklamalar kusursuz değildir, bu makalenin de evrimsel açıklamaların kusursuz olduğu yönünde bir iddiası yoktur. Ancak evrimsel psikolojiye dair doğru bilinen ve bu yazıda ele alınan yanlışlar, bu alanın hem akademisyenlerin hem genel halkın gözündeki saygınlığına zarar vermiştir. Pek çok insan evrimsel psikolojiyi belli bir noktada gerçekten yetersiz kalıyor diye değil, bunlar gibi yanlış anlamalar yüzünden reddetmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Bundan daha da kötüsü, genel olarak psikoloji alanında kaydedilen ilerlemenin de bu yanlış anlaşılmalardan olumsuz etkileniyor olmasıdır. Çünkü zihni ve davranışlarımızı anlamaya çalışan bilimler, evrimi, evrimin zihnimiz üstündeki etkilerini göz ardı ederek yol katedemezler.

Evrim teorisi birçok farklı disiplini buluşturur, halihazırda elde ettiğimiz çeşitli bulgulara açıklama getirir ve gelecekte bulabileceğimiz bulgulara yönelik de tahminlerde bulunur. Bu haliyle çoğu bilim insanı, yaşam bilimlerinin evrim teorisi zemininde bir araya geldiğini kabul eder. Psikoloji de bir yaşam bilimidir ve bu zeminden ayrı düşünülemez.

Psikoloji alanındaki evrimsel çalışmalar sayesinde her yıl kuramsal ilerlemeler kaydediliyor, her ay ampirik keşifler yapılıyor. Evrimsel psikolojiye düşman muamelesi yapılmamalı, alandaki araştırmacıların neler yazıp çizdiği özenle incelenmelidir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
42
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 5
  • Muhteşem! 4
  • Umut Verici! 2
  • Bilim Budur! 1
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 19/03/2024 11:54:08 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11536

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Bellek
Genel Görelilik
Maske Takmak
İklim Değişikliği
Bilim İnsanları
Kök Hücre
Antibiyotik
Mers
Araştırmacılar
Nükleer Enerji
Evrim Ağacı
Böcek Bilimi
Çekirdek
Siyah
Avcı
Temel
Gıda Güvenliği
Uterus
Çevre
Amerika Birleşik Devletleri
Çiçek
Film
Karar Verme
Kuş
Demir
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
L. A. (. الشواف), et al. Evrimsel Psikoloji Bilimsel mi? Evrimsel Psikoloji Hakkında Yaygın Olarak İnanılan 7 Hatalı Fikir.... (11 Mart 2022). Alındığı Tarih: 19 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/11536
الشواف), L. A. (., Karagözoğlu, M., Sakmar, . (2022, March 11). Evrimsel Psikoloji Bilimsel mi? Evrimsel Psikoloji Hakkında Yaygın Olarak İnanılan 7 Hatalı Fikir.... Evrim Ağacı. Retrieved March 19, 2024. from https://evrimagaci.org/s/11536
L. A. (. الشواف), et al. “Evrimsel Psikoloji Bilimsel mi? Evrimsel Psikoloji Hakkında Yaygın Olarak İnanılan 7 Hatalı Fikir....” Edited by Mert Karagözoğlu. Evrim Ağacı, 11 Mar. 2022, https://evrimagaci.org/s/11536.
الشواف), Laith Al-Shawaf (ليث. Karagözoğlu, Mert. Sakmar, . “Evrimsel Psikoloji Bilimsel mi? Evrimsel Psikoloji Hakkında Yaygın Olarak İnanılan 7 Hatalı Fikir....” Edited by Mert Karagözoğlu. Evrim Ağacı, March 11, 2022. https://evrimagaci.org/s/11536.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close