Evrimsel Psikoloji Bilimsel mi? Evrimsel Psikoloji Hakkında Yaygın Olarak İnanılan 7 Hatalı Fikir...
Psikolojik olguları evrimsel bir zemine oturtmak, psikoloji ile biyolojiyi birbirine yakınlaştırabileceği gibi, psikoloji çalışmaları için çığır açıcı da olabilir. Fakat gerek akademinin içinde, gerek halk arasında, evrimin canlı psikolojisini ve davranışlarını nasıl açıklayabileceği konusunda bazı doğru bilinen yanlışlar bulunmaktadır. Bu yazı bunların bir kısmını gidermeyi amaçlamaktadır.
Evrimsel Psikoloji Hakkında Yaygın Olarak İnanılan 7 Hatalı Fikir...
Yanlış-1: "Evrimsel Açıklamalar, Öğrenmeye Dayalı Açıklamalarla Uyuşmuyor!"
Zamanla öğrenilen şeylerin evrimsel birer miras olmadığı, evrimle gelen şeylerin ise sonradan öğrenmeye gerek olmadığı zannedilir. Bunun bir yanılgı olduğunu gösteren üç temel nokta bulunur:
Öncelikle belirtmek gerekir ki evrimsel hipotezlerin kayda değer bir kısmı öğrenme mekanizmalarıyla ilişkilidir. Örneğin, insanların yılanlardan ve örümceklerden korku duyacak şekilde evrimleştiği görüşü, bu korkunun doğuştan geldiğini öne sürmez.[1] Daha ziyade, insanların diğer şeylere kıyasla yılanlardan korkmaya daha meyilli olduğunu ve bu yatkınlığın evrimsel bir öğrenme mekanizmasıyla açıklanabileceğini savunur. Bazı psikolojik çalışmalar, maymunların yılanlardan korkmayı gözlem yoluyla öğrenebileceğini, yılan korkularının çiçek veya tavşan korkusuna kıyasla daha çabuk ortaya çıkabileceğini ve yine yılan korkusunu yenmenin, diğer korkuları yenmeye kıyasla daha zor olduğunu ortaya koymuştur.[2] Maymunlarda olduğu gibi insanların da yılan korkusunu evrime dayandırmak, insanların yılanlara karşı doğuştan bir korkusu var demek değildir. Bu görüşün savunduğu şey, insanları bazı şeylerden korkmaya biyolojik olarak daha yatkın kılan evrimsel bir öğrenme mekanizması olduğudur ve yılan korkusunun, bu mekanizma sayesinde öğrenildiğidir.
İkinci nokta, öğrenme yetisinin beyindeki evrimsel mekanizmalardan ayrı düşünülemeyeceğidir.[3] Vücudumuzda evrimin ortaya çıkardığı, öğrenme kabiliyetimizi borçlu olduğumuz bazı nörobilişsel mekanizmalar bulunur. Bebeklerde de, köpek yavrularında da öğrenme yetisi bulunmasına karşın, insanlar ve köpekler farklı evrimsel mekanizmalara sahip olduğu için, öğrendikleri şeyler de farklılık gösterir. Dolayısıyla bir organizmanın neyi öğrenebileceği ve nasıl öğrenebileceği beynindeki evrimsel mekanizmalara bağlıdır.
Bu noktayı biraz daha açmak için, öğrenme mekanizmalarından uzaklaşıp, algısal mekanizmaları ele alabiliriz. Organizmalar, beyinlerindeki ve duyu organlarındaki algısal mekanizmalar sayesinde bir şeyleri algılar. Bu mekanizmaların nasıl işlediğini, bu işleyişin sonunda ortaya nasıl bir algının çıktığını anlayabilmemiz için önce bu mekanizmaları oluşturan etmenlere bakmamız, yani gözümüzü evrime çevirmemiz gerekir. Öğrenme mekanizmalarına geri döndüğümüzde, benzer bir gereklilikle karşılaşırız. Bir organizmada bulunan öğrenme mekanizmalarıyla organizmanın davranışları arasında güçlü bir bağ vardır ve bu mekanizmaların temeli, beynin geçirdiği evrimsel süreçte yatar. Nitekim evrime dayalı açıklamalarla öğrenmeye dayalı açıklamalar arasında bir uyuşmazlık bulunmaz. Aksine, bu ikisi arasında doğal bir ilişki vardır.
Üçüncü nokta, evrimin ve öğrenme mekanizmalarının birbiriyle uyuşmadığı iddiasının barındırdığı yaklaşımsal hataya dayanmaktadır. Analiz düzeylerine bakıldığında, öğrenme yetisinin yakın, evrimin ise nihai bir sorunun yanıtı olduğu görülmektedir. Yakın sorular bir şeyin nasıl işlediğiyle; nihai sorular onun neden öyle işlediği ile alakalıdır.[4], [5] Bir davranışın neden edinildiği evrime, nasıl edinildiği öğrenme mekanizmalarına dayandırılabilir. Dolayısıyla, her ne kadar belli bir evrimsel hipotezin yine belli bir öğrenme hipoteziyle uyuşmadığı durumlar olsa da, evrimin ve öğrenmenin birbiriyle uyuşmadığı gibi bir genelleme yapılamaz, evrimsel hipotezlerin ve öğrenme hipotezlerinin temelleri farklı diye birbirleriyle iddia edilemez ve bu hipotezlerin birbiriyle gayet uyum içinde olduğu bazı örnekler verilebilir.[3]
Yanlış-2: "Evrimin Meyveleri Doğar Doğmaz Yenir"
Doğru bilinen bir diğer yanlış, bir organizmanın barındırdığı evrimsel olguların her birinin doğar doğmaz ya da hayatın erken aşamalarında gözlemlenebileceğidir. Fakat doğal seçilim böyle işlemez.[6] Organizmanın barındırdığı adaptasyon unsurları doğum anında belirmek zorunda değildir; gelişim safhalarında da yer alabilir. Dişler, göğüsler ve vücut kılları bu tarz adaptasyonlara örnektir. Bunların her biri evrimsel birer unsurdur ancak doğum anında bulunmazlar. Yumurtadan çıktığı haliyle göremeyen, uçamayan ama yine de bu yetileri evrimsel olarak barındıran pek çok kuş da buna örnek verilebilir.
Sonuç olarak, psikolojik bir eğilimin veya davranışın evrimsel bir unsur olduğunu savunmak, söz konusu davranışın/eğilimin doğar doğmaz görülebileceğini savunmak değildir; ilgili türün tüm üyelerinin veya çoğu üyesinin yaşamlarının gelişim safhasında ortaya çıkacağını savunmaktır.[7]
- Bir Evrimsel Psikoloji Savunusu: Evrimsel Psikoloji "Kılıfa Uydurma" Hikayelerden mi İbaret, Yoksa Yeni Öngörülere Kapı Aralıyor mu?
- Erkekler, Alkol İçen Kadınların Seks Yapmaya Daha Yatkın Olduğunu Düşünmeye Meyilli!
- Tamamlayıcı Biliş Teorisi ve Kolektif Zekanın Evrimi: Parçalarımızın Toplamından Fazlasıyız!
Evrimsel unsurların gelişmesi genelde belli başlı çevresel etkenlere bağlıdır ki bu da bizi üçüncü yanlışa götürür.
Yanlış-3: "Evrim Bizi Genetik Determinizme Götürür"
Psikolojik durumları evrimle açıklamaya çalışmanın genetik determinizmle sonuçlanacağına inanılır; ama bu, yersiz bir inançtır.
Öncelikle her yaşam bilimcisi gibi evrimsel psikologların da etkileşimci bir görüşü benimsediğini, başka bir deyişle zihindeki, vücuttaki ve beyindeki her bir unsurun genler ve çevre tarafından belirlendiğini savunduğunu vurgulamak gerekir.[7]
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Vurgulanması gereken bir diğer nokta, çevrenin evrimsel yaklaşımlar için ne kadar önemli olduğudur.[8] Evrimsel yaklaşımlar;
- Çevresel baskıların adaptasyonların evrimleşmesine sebep olduğunu,
- Bir adaptasyonun düzgün gelişip gelişmeyeceğinin organizmanın tabi olduğu çevresel baskılarca belirleneceğini,
- Adaptasyonların, çevresel unsurların tetiklemesi sonucunda faaliyete geçtiğini ifade eder.
Bir adaptasyonu ilk ortaya çıkışı, zaman içindeki gelişimi ve günümüzdeki hali olmak üzere üç farklı dönemde incelemek mümkündür ve evrimsel yaklaşımlara göre çevre, bu evrimsel sürecin üç aşamasında da kilit rol oynar.
Buna rağmen bazı insanlar evrimsel psikologların genetik determinist olduğunu düşünmektedir.[9] Bu insanların hatası, genetik temellendirmeyi genetik determinizm ile bir tutmak olabilir; her adaptasyonun genetik bir temeli olmasına karşın adaptasyonlar yalnızca genlerle, deterministik bir şekilde belirlenmez. Ayrıca, evrimsel kuramları destekleyen pek çok bilim insanına göre bir canlı türünde tipik olarak rastlanan evrimsel mekanizmalar genelde kalıtsal değildir. Evrimsel psikolojiye getirilen bu eleştiriler de diğer eleştiriler gibi yeterli literatür taraması yapılmaksızın getirilmektedir.[10]
Yanlış-4: "Kültürel Farklılığın Olduğu Yerde Evrim Yoktur"
Her ne kadar kulağa makul gelse de bu da hatalı bir düşüncedir. Çünkü olaylara evrimsel bir gözle bakmak, belli bir davranışın her kültürde gözlemlenebileceğini, her kültür tarafından paylaşıldığını düşünmek demek değildir. Bütün kültürlerde yer alan şey davranışın kendisi değil, davranışı ortaya çıkaran nörobilişsel düzenektir.
İnsan dillerini ele alalım. Farklı kültürlere doğmuş insanların farklı diller konuşuyor olmaları, dilsel becerilerimizin evrimsel bir temelinin olmadığı anlamına mı gelir? Yoksa, doğal seçilimin ortaya dil öğrenmek gibi evrensel bir beceri çıkardığı ama bu beceri sayesinde öğrenilen dillerin coğrafi olarak farklılık gösterebileceği anlamına mı gelir?[11] Benzer şekilde, insanların daha iyi bir sosyal statü elde etmeye çalışmak gibi türsel bir özelliği olsa da, statü göstergelerine verilen kıymet kültürden kültüre değişiklik gösterdiği için bizler kendi yerel kültürlerimizdeki göstergelerden etkilenir ve bunları baz alarak bir sosyal statü kavramı kurgularız.[12], [13] Farklı kültürlerde rastlanan tiksinti durumlarında ve yemek seçimlerinde de benzer bir paylaşımın söz konusu olabileceğine işaret eden bazı kanıtlar bulunmaktadır.[14], [15] Dolayısıyla, birinin yediği yemeğin ve konuştuğu dilin kültürden kültüre değişiyor olması, o davranışın ardında yatan psikolojik mekanizmanın da kültürden kültüre değiştiği anlamına gelmez. Farklı kültürlerin aynı nörobilişsel mekanizmaları paylaşıyor olmasının, bazı davranışların kültürden kültüre değişiyor olmasından daha önemli olduğu kabul edilir.
Bu noktanın iyice üstünde durmak gerekiyor. Evrimsel yaklaşımların büyük bir kısmı evrensel bir davranış aramaz, bu davranışların temelinde yatan nörobilişsel mekanizmaların konumlandırılabileceği evrensel bir bilgi-işlem yapısı arar.[16]
Burada uyarılmış kültür kavramı gündeme getirilebilir. Uyarılmış kültür, evrensel olarak paylaşılan psikolojik bir mekanizmayla kültürden kültüre değişiklik gösteren çevresel etkenlerin bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkan kültürel farklılıkları inceler.[17] Bu, evrensel psikolojik mekanizmalar + kültüre bağlı çevresel etkenler = kültüre göre değişiklik gösteren davranışlar şeklinde bir denkleme indirgenebilir.
Bireylerin eş ararken dikkate aldıkları kriterler kültürden kültüre değişir. Kültürlerarası bazı çalışmalar göstermektedir ki bir kültürün yapısı, o kültürde nelerin dikkate alındığına dair bir ipucu verebilir.[18] Örneğin, belli bir kültürü paylaşan ve eş arayan insanların bir pazarın içinde olduğu varsayılabilir. Bu pazarda arzı daha yüksek olan cinsiyet avantajlı konumdadır ve istediği fiyatı talep edebilir. Her cinsiyetin kendi içinde varyasyonları olsa da, ortalamaya bakıldığında kadınların erkeklere kıyasla daha uzun vadeli ilişkiler kurmaya eğimli olduğu öne sürülür ve kadın sayısının az olduğu ülkelerde eş arayan insanlar, ilişkilerinde daha uzun vadeli hareket ederler.[19] Benzer şekilde, ortalamaya bakıldığında erkeklerin seks amaçlı ilişkilere kadınlara kıyasla daha eğimli olduğu öne sürülür ve erkek sayısının az olduğu ülkelerde, kısa vadeli ilişkiler daha çok ön plana çıkar.
Farklı kültürler birbirinden farklı hareket eder çünkü bir yanda evrensel boyutta işleyen bir psikolojik mekanizma, öbür yanda ise yerel düzeyde işleyen çevresel etkenler vardır. Uyarılmış kültür, tam olarak bu olguyu araştırır. Farklı kültürlerdeki bireylerin eş ararken birbirinden farklı stratejiler izliyor olması evrimsel yaklaşımlarla ters düşmediği gibi, bu durum evrimsel yaklaşımlarca öngörülmüştür.[20] Dışadönüklük, yeni deneyimlere açık olma, sosyoseksüalite gibi bazı özelliklerde görülen kültürel farklılıklar da uyarılmış kültür kavramıyla açıklanabilir.[21]
Sosyal bilimlerdeki genelgeçer görüş, kültürden kültüre değişiklik gösteren bir davranışın evrimsel bir zemine oturtulamayacağıdır. Bu görüş makul gibi gözükse de yersizdir çünkü psikolojiye getirilen evrimsel yorumlar, davranışlarda değil bilgi-işleme mekanizmalarında evrensellik arar. Bir davranışın kültürden kültüre değişiyor olması evrimsel yaklaşımlara ters düşmez, hatta gözlemlenen davranışın kültürden kültüre değişiklik göstereceği, evrimsel bir yaklaşım sonucunda a priori olarak öngörülebilir.
Yanlış-5: "Evrimsel Psikoloji Bazı Bireysel Farklılıkları Göz Ardı Ediyor"
Bireysel farklılıklara özellikle erken dönem evrimsel psikoloji çalışmalarında yeteri kadar önem verilmediği doğrudur.
Evrimsel psikolojinin çıkış noktası, tipik türsel mekanizmalar, cinsel farklılıklar gibi daha genel hususların incelenmesi olmuştur. Bunlarla kıyaslandığında, bireysel farklılıkları evrimsel bir merceğe almak daha zordur ve bu sebeple evrimsel psikologların bireysel farklılıklara ağırlık vermeye başlaması biraz zaman almıştır. Buss (1984), Buss (1992), Buss (1999) ve Gangestad & Simpson (2000), bu alanda öne çıkan erken dönem çalışmalar arasındadır.[22], [23], [24], [25]
Evrimsel psikologların yakın dönemde bireysel farklılıklara çok daha fazla ilgi duymaya başladığını ve günümüzde, bireysel farklılıklara dair hem daha çok yorum getirdiklerini, hem de daha çok tahminde bulunduğunu görürüz. Bireysel farklılıklara dair yapılmış kuramsal çalışmaların bir kısmına burada, tek, tek, sıralanan, bağlantılardan, ulaşılabilir. Spesifik olarak dışadönüklükle ilgili, cinsel kıskançlıkla ilgili, tiksinti ve eş bulma stratejileriyle ilgili, vücut kokularıyla ilgili, kamu yararını gözetmekle ilgili, insan davranışlarının ahlaki açıdan değerlendirilmesiyle ilgili, parazitlerin etkileriyle ilgili ve birtakım bireysel varyasyonlarla ilgili de çalışmalar yapılmıştır. Açlık psikolojisiyle ilgili yapılan bu çalışmada bireysel farklılık konusuna kuramsal bir katkıda bulunulmuş, kıskançlığı cinsel farklılık düzleminde ele alan veya duygu kavramını inceleyen bu geniş kapsamlı çalışmalarda da bireysel farklılıklara yer verilmiştir. Bu çalışmada ise başlı başına insan davranışlarını etkileyen bağlamsal unsurlar irdelenmiştir.
Bunların ötesinde, bireysel farklılık konusuna kişilik psikolojisiyle ilgili yazılmış el kitaplarında rastlanabilir, yine bu konuya adanmış cilt cilt kitaplar bulunabilir.
Evrensel mekanizmaları veya belli bir cinsiyet grubu genelinde tipik olarak görülebilen mekanizmaları incelemek, bireysel farklılıkları incelemeye göre daha kolaydır ve psikoloji alanında yapılan evrimsel çalışmaların ilk dönemlerinde de bu kolay yolun tercih edildiği doğrudur. Ancak bireysel farklılık konusuna duyulan ilgi, geride bıraktığımız son yirmi yıl içerisinde gitgide artmıştır ve örneğin, belli bir cinsiyet grubunun kendi içinde ne gibi varyasyonlar sergilediği incelenmeye başlanmıştır. Bireysel farklılıklara duyulan ilginin, sönmek bir yana dursun, önümüzdeki yıllarda daha da büyümesi ve daha çok ampirik meyve vermesi mümkündür.
Yanlış-6: "Evrimsel Psikologlar Her Şeyin Adaptasyon Olduğunu Savunuyor"
Evrimsel psikolojiye yöneltilen bir diğer haksız eleştiri, evrimsel psikoloji kapsamında gözlemlenen tüm psikolojik olguların adaptasyon olarak nitelendirildiği düşüncesidir.
Bu alandaki literatür taraması göstermektedir ki evrimsel psikologlar, evrimsel unsurları adaptasyon, yan ürün ve gürültü olmak üzere üç gruba ayırmaktadır.[26] İlgili araştırmacılar, bu gruplandırma doğrultusunda yan ürünlerle ilgili hipotezler sunmakta ve üzerinde çalışmaktadırlar.
Örneğin bu, bu ve bu makalede insan psikolojisinin tamamen adaptasyonlara indirgenmesine açık bir şekilde karşı çıkılmaktadır. Adaptasyonlarla, ardıl uyarlanımla ve spandrellerle ilgili bu makalede de yan ürünlerin irdelendiği görülmektedir. Bu makalede ise ardıl uyarlanımın psikolojiye nasıl uyarlanabileceği hususu ele alınmıştır. Bu çalışmada ırkçılığın bir adaptasyon değil, evrimsel bir yan ürün olduğu ve ortadan kaldırılabileceği, bu çalışmada erkek bireylerde daha yaygın olarak gözlemlenen cinsel fetişlerin erkeklerin cinsel tahrike daha açık olmasının bir yan ürünü olduğu, önde gelen iki evrimsel psikoloğun yaptığı bu çalışmada cinayetin bir adaptasyon değil bir yan ürün olduğu, yine aynı iki ismin ve bir diğer psikoloğun başka bir çalışmasında eş ve çocuk katlinin birer yan ürün olduğu öne sürülmüştür. Bu, bu ve bu bağlantılarda yer alan çalışmalarda ise din ve doğaüstü varlıklara inanç duyma olgularının; fail tespiti, zihin kuramı ve bağlılık sistemi gibi çeşitli mekanizmaların birer yan ürünü olduğu savunulmuştur.[27] Ben de diğer birkaç isimle beraber evrimsel psikoloji üstüne hazırlanan bir kılavuz için "Evrimin Mahsulleri" başlıklı bir bölüm kaleme aldık ve ilginçtir ki yazdığımız bölümün ana fikri yan ürünler oldu.
Bu haliyle, bu eleştirileri yapanların resmettiği evrimsel psikolojiyle, evrimsel psikologların resmettiği evrimsel psikolojinin birbirinden çok farklı olduğu söylenebilir. Ancak bu fark sizi şaşırtmamalıdır, çünkü bu, bu, bu ve bu örneklerde görülebileceği üzere evrimsel psikoloji zaten sıkça yanlış resmedilmektedir.
Buradaki sorun kısmen, adaptasyonun ne ifade ettiği konusunda bir anlaşmaya varılamıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Adaptasyoncu yaklaşımı benimsemiş evrimsel psikologların birçoğu, sahip olduğumuz psikolojik özelliklerin çoğunun aslında birer adaptasyon olduğu iddiasında değildir. Bu psikologlar adaptasyonculuğu metodolojik bir yaklaşım olarak görür ve adaptasyon olma ihtimali bulunan unsurlarla ilgili sunulmuş hipotezleri sınamak için kullanır, hipotezlerin kanıtlanamaması halinde ise o hipotezi reddederler.[28], [29], [30] Başka bir deyişle, adaptasyoncu olmak demek, adaptasyonculuğu sınanabilir hipotezler elde edebilmek için bir başlangıç noktası olarak kullanmak demektir. Bu yöntemin epey meyve verdiği de görülmüştür.[31] Fakat adaptasyonculuk, her psikolojik özelliğin bir adaptasyon olduğunu savunmaz ve evrimsel psikologlar da ona bu amaçla başvurmaz.[32] Yine de, Stephen Jay Gould gibi bazı popüler yazarların nasıl bir algı yarattığı düşünülürse, ortada böyle bir yanlış anlaşılma olması doğal karşılanabilir.[33]
Yanlış-7: "Evrimsel Psikoloji, İşleri 'Kılıfa Uydurarak' Açıklıyor"
Doğru bilinen diğer yanlışlarda olduğu gibi kılıfa uydurma yaftası da yetersiz literatür taramasından kaynaklanır.[34] Bu yaftanın temelinde kimi psikologların insan davranışı ile yeni bir bulguya rastlayıp bu bulguya uyumlu bir evrimsel açıklama getirerek sunması yer alır. Yani evrimsel psikolojinin olan, gözlemlenmiş ve çalışılmış bir fenomeni "evrim kılıfına uydurarak" hareket ettiği iddia edilir.
Bilim insanlarının yeni hipotezleri sınarken kullanabilecekleri iki temel yöntem vardır. Bu yöntemlerden ilki genelden-özele doğru ilerler. Bu yöntemde araştırmacılar belli bir teoriye dayanarak yeni bir hipotez sunar, sundukları hipotez doğrultusunda bazı spesifik tahminler yürütür, ardından bu tahminleri teste tabi tutarlar. Genelden-özele doğru ilerleyen araştırmacılar, belli bir teoriye dayanarak a priori tahminler yürüttükleri için bu araştırmacıların işleri "kılıfına uydurması" neredeyse imkansızdır. Evrimsel psikoloji çalışmalarının büyük kısmında bu yönteme başvurulur.[20]
Kullanılabilecek bir diğer yöntem ise özelden-genele doğru ilerlemektir. Burada araştırmacılar insan davranışlarıyla veya psikolojisiyle ilgili yeni bir bulguya rastlar, bu bulguyu açıklayan bir hipotez geliştirir, bu hipotezi kullanıp tahminler yürütür ve en sonunda da bu tahminleri sınarlar. Bu yöntemlerin ikisi de faydalıdır ve bilim camiasında normal karşılanır. Fakat özellikle özelden-genele doğru ilerlenilen yöntemde, işleri "kılıfına uydurma" riskiyle karşı karşıya kalınır. Eğer bu yöntemi kullanan bir araştırmacı, sunduğu hipotezi yeteri kadar ilerleme kaydetmeden, yeteri kadar test yapmadan doğru kabul ediyorsa işleri "kılıfına uyduruyordur". Neyse ki hangi alanda çalıştığı fark etmeksizin, çok az araştırmacı böyle bir hataya düşer.
Evrimsel psikolojiyle ilgili bir literatür taraması yapıldığında şunlar görülür:
- Bu alanda yapılan çalışmaların büyük kısmı genelden-özele doğru ilerler.
- Özelden-genele doğru ilerleyen çalışmaların çoğunda böyle bir kılıfa uydurma hatası yapılmaz.
Bu çalışmaları yapan araştırmacılar genelde geliştirdikleri hipotezleri kullanıp yeni tahminlerde bulunur, bu tahminleri de yine yeni ampirik çalışmalarla test ederler. Bundandır ki evrimsel psikoloji çalışmalarında, özelden-genele doğru ilerleniyor olsa bile çoğu zaman işler ‘oldu da bitti’ye getirilmez.
Peki buna rağmen neden bazı kimseler evrimsel psikolojiyi temel alan hipotezlerin kılıfa uydurma hikayelerden ibaret olduğunu düşünmektedir? Evrimsel psikoloji geçmişe dair unsurlar barındırdığı için mi? Geçmişe dönüp bakamayacağımız, dolayısıyla hiçbir evrimsel psikoloji hipotezini test edemeyeceğimiz için mi?
Geçmişe dair çıkarımlar yapan hipotezleri hiçbir şekilde test edemeyeceğimiz düşüncesinin doğru olduğunu farz edelim. Böylesine büyük bir kabul kozmoloji, astrofizik, paleontoloji, arkeoloji, jeoloji ve evrimsel biyoloji alanlarındaki çalışmaların yanlışlanamaz olduğu ve dolayısıyla zırvalık olduğu sonucunu verir. Bu düşünce doğru olmadığı için, evrimsel psikolojinin tarihsel ögeler barındırıyor olması da onun yanlışlanamaz olduğu anlamına gelmez.
Ayrıca evrimsel psikolojiyi bu şekilde eleştirmek, hipotezlerin nasıl test edildiğini de anlamamak demektir. Evrimsel psikologların, hipotezlerini test etmek için geçmişe yolculuk yapmalarına gerek yoktur. Bunun yerine (yetersiz olduğunu kabul etmekle birlikte) geçmişe dair sahip oldukları bilgileri kullanabilirler. Her halükarda, bu hipotezler bizim günümüz dünyasında karşılaşabileceğimiz şeylerle ilgili ampirik tahminler barındırır. Başka bir deyişle, evrimsel psikoloji hipotezleri, belli koşullar altında, modern insanlar üstünde bir test yapsak neyle karşılaşacağımız hakkında tahmin yürütür.
Örneğin, bir şeylerden tiksinti duymanın, hastalıktan korunmaya karşı alınmış evrimsel bir önlem olduğu hipotezini test etmek için ne geçmişe dönmeye, ne de geçmiş hakkında çok fazla bilgi sahibi olmaya gerek vardır. Bu hipotezi test etmek için modern insanların yüksek riskli patojenlerden mi yoksa daha az riskli patojenlerden mi tiksinti duyduklarını (bulaşma riski daha yüksek şeylerden tiksinirler), diğerlerinden daha çok tiksinti sergileyen ve bulaşma riskine karşı daha duyarlı olan insanların, son zamanlarda diğerlerine kıyasla daha az hastalık kapıp kapmadığına (gerçekten daha az hasta olurlar), insanların diğer insanların vücut kokularını baz alarak hastalıktan şüphelenip şüphelenemediğine (şüphelenebiliyorlar), insanların kan bağı olan insanlara bakarken daha az tiksinip tiksinmediğine (daha az tiksinirler), tiksinti duymakla eşleşme davranışları arasında öngörülebilir bir bağ olup olmadığına (var), tiksinti duymanın bağışıklık düzeyinde bir etkisinin olup olmadığına (var gibi durmaktadır), tiksintinin bağışıklık sisteminin baskı altında olduğu dönemlerde şiddetlenip şiddetlenmediğine (öyle görünmektedir) ve patojen riskinden haberdar olan insanların, enfeksiyon kapma riskinin azalıp azalmadığına (azalıyor) bakılabilir. Evrimsel süreç sonucunda, hastalıktan korunmak için bir şeylerden tiksinti duyduğumuz hipotezi elbette tarihi ögeler barındırır. Fakat bu hipotezi test etmek için geçmişe yolculuk yapmaya gerek yoktur. Bu hipoteze dayalı tahminler yürütüp, bu tahminleri günümüz dünyasında test etmek de bu hipotezi sınamak için yeterlidir.
Yedi numaralı yanlış anlaşılmanın ana sebebi tam da bu olabilir. Sahip oldukları tarihsel tarafa bakarak evrimsel hipotezlerin yanlışlanamaz olduğunu öne sürmek, kulağa ilk başta makul gelebilir. Fakat bu iddia, bir şeyin yanlışlanamaz olmasının ve bir hipotezi sınamanın ne demek olduğunun anlaşılmadığı anlamına gelir. Çünkü eğer insanlar hakkında bir iddiada bulunan herhangi bir evrimsel hipotez, günümüz şartlarında test edilebiliyorsa, o hipotez gayet de yanlışlanabilirdir.[35]
Sonuç
Psikolojik olgulara getirilen evrimsel açıklamalar kusursuz değildir, bu makalenin de evrimsel açıklamaların kusursuz olduğu yönünde bir iddiası yoktur. Ancak evrimsel psikolojiye dair doğru bilinen ve bu yazıda ele alınan yanlışlar, bu alanın hem akademisyenlerin hem genel halkın gözündeki saygınlığına zarar vermiştir. Pek çok insan evrimsel psikolojiyi belli bir noktada gerçekten yetersiz kalıyor diye değil, bunlar gibi yanlış anlamalar yüzünden reddetmektedir.
Bundan daha da kötüsü, genel olarak psikoloji alanında kaydedilen ilerlemenin de bu yanlış anlaşılmalardan olumsuz etkileniyor olmasıdır. Çünkü zihni ve davranışlarımızı anlamaya çalışan bilimler, evrimi, evrimin zihnimiz üstündeki etkilerini göz ardı ederek yol katedemezler.
Evrim teorisi birçok farklı disiplini buluşturur, halihazırda elde ettiğimiz çeşitli bulgulara açıklama getirir ve gelecekte bulabileceğimiz bulgulara yönelik de tahminlerde bulunur. Bu haliyle çoğu bilim insanı, yaşam bilimlerinin evrim teorisi zemininde bir araya geldiğini kabul eder. Psikoloji de bir yaşam bilimidir ve bu zeminden ayrı düşünülemez.
Psikoloji alanındaki evrimsel çalışmalar sayesinde her yıl kuramsal ilerlemeler kaydediliyor, her ay ampirik keşifler yapılıyor. Evrimsel psikolojiye düşman muamelesi yapılmamalı, alandaki araştırmacıların neler yazıp çizdiği özenle incelenmelidir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 5
- 4
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ A. Öhman, et al. (2001). Fears, Phobias, And Preparedness: Toward An Evolved Module Of Fear And Fear Learning. Psychological Review. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Cook, et al. (1990). Selective Associations In The Observational Conditioning Of Fear In Rhesus Monkeys. Journal of Experimental Psychology: Animal Behavior Processes. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b L. Al-Shawaf, et al. (2019). Context, Environment, And Learning In Evolutionary Psychology. Springer, Cham, sf: 1-12. doi: 10.1007/978-3-319-16999-6_227-1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. M. Nesse. (2018). Tinbergen’s Four Questions. Oxford University Press (OUP), sf: 2-2. doi: 10.1093/emph/eoy035. | Arşiv Bağlantısı
- ^ I. D. Stephen, et al. (2019). Tinbergen’s Four Questions. Springer, Cham, sf: 1-3. doi: 10.1007/978-3-319-16999-6_1347-1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Al-Shawaf, et al. (2018). Thirteen Misunderstandings About Natural Selection. Springer, Cham, sf: 1-14. doi: 10.1007/978-3-319-16999-6_2158-2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b L. Cosmides, et al. Evolutionary Psychology: A Primer. (13 Ocak 1997). Alındığı Tarih: 30 Mayıs 2024. Alındığı Yer: UCSB | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. M. Buss. (1995). Evolutionary Psychology: A New Paradigm For Psychological Science. Psychological Inquiry. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. E. Cornwell, et al. (2015). Introductory Psychology Texts As A View Of Sociobiology/Evolutionary Psychology's Role In Psychology. SAGE Publications, sf: 147470490500300. doi: 10.1177/147470490500300124. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Kurzban, et al. (2010). Making Hay Out Of Straw? Real And Imagined Controversies In Evolutionary Psychology. Oxford University Press, sf: 149-162. doi: 10.1093/acprof:oso/9780195130027.003.0005. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Pinker, et al. (1990). Natural Language And Natural Selection. Behavioral and Brain Sciences, sf: 707-727. doi: 10.1017/S0140525X00081061. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Foulsham, et al. (2010). Gaze Allocation In A Dynamic Situation: Effects Of Social Status And Speaking. Cognition, sf: 319-331. doi: 10.1016/j.cognition.2010.09.003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. M. Blaker, et al. (2014). The Status-Size Hypothesis: How Cues Of Physical Size And Social Status Influence Each Other. Springer, New York, NY, sf: 119-137. doi: 10.1007/978-1-4939-0867-7_6. | Arşiv Bağlantısı
- ^ American Psychological Association (APA). (2014). "The Effect Of Disgust And Fear Modeling On Children's Disgust And Fear For Animals": Correction To Askew Et Al. (2014).. American Psychological Association, sf: 782-782. doi: 10.1037/abn0000008. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Cashdan. (2007). Adaptiveness Of Food Learning And Food Aversions In Children. SAGE Publications, sf: 613-632. doi: 10.1177/053901898037004003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Al-Shawaf, et al. (2017). Evolutionary Psychology And The Emotions. Springer, Cham, sf: 1-10. doi: 10.1007/978-3-319-28099-8_516-1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Gangestad, et al. (2022). Target Article: Evolutionary Foundations Of Cultural Variation: Evoked Culture And Mate Preferences. Informa UK Limited, sf: 75-95. doi: 10.1207/s15327965pli1702_1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. P. Schmitt. (2005). Sociosexuality From Argentina To Zimbabwe: A 48-Nation Study Of Sex, Culture, And Strategies Of Human Mating. Behavioral and Brain Sciences, sf: 247-275. doi: 10.1017/S0140525X05000051. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. M. Buss, et al. (2019). Mate Preferences And Their Behavioral Manifestations. Annual Review of Psychology, sf: 77-110. doi: 10.1146/annurev-psych-010418-103408. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b D. M. G. Lewis, et al. (2017). Evolutionary Psychology: A How-To Guide.. American Psychological Association, sf: 353-373. doi: 10.1037/a0040409. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. W. Lukaszewski, et al. (2011). The Origins Of Extraversion: Joint Effects Of Facultative Calibration And Genetic Polymorphism. SAGE Publications, sf: 409-421. doi: 10.1177/0146167210397209. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. M. Buss. (2006). Evolutionary Biology And Personality Psychology: Toward A Conception Of Human Nature And Individual Differences.. American Psychological Association, sf: 1135-1147. doi: 10.1037/0003-066X.39.10.1135. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. T. DeKay, et al. (1992). Human Nature, Individual Differences, And The Importance Of Context: Perspectives From Evolutionary Psychology On Jstor. Current Directions in Psychological Science. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. M. Buss, et al. (2003). Adaptive Individual Differences. Wiley, sf: 209-243. doi: 10.1111/1467-6494.00053. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. W. Gangestad, et al. (2000). The Evolution Of Human Mating: Trade-Offs And Strategic Pluralism. Behavioral and Brain Sciences, sf: 573-587. doi: 10.1017/S0140525X0000337X. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. M. Buss. (2005). The Handbook Of Evolutionary Psychology. ISBN: 9780471264033. Yayınevi: Wiley.
- ^ L. A. . Kirkpatrick. (2009). An Attachment-Theory Approach Psychology Of Religion. The International Journal for the Psychology of Religion, sf: 3-28. doi: 10.1207/s15327582ijpr0201_2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Resnik. (1996). Adaptationism: Hypothesis Or Heuristic?. Biology and Philosophy, sf: 39-50. doi: 10.1023/A:1017936706537. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Zuk. (2002). A Straw Man On A Dead Horse: Studying Adaptation Then And Now. Behavioral and Brain Sciences, sf: 533-534. doi: 10.1017/S0140525X02520094. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. W. Lukaszewski. (2013). Testing An Adaptationist Theory Of Trait Covariation: Relative Bargaining Power As A Common Calibrator Of An Interpersonal Syndrome. SAGE Publications, sf: 328-345. doi: 10.1002/per.1908. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Alcock. (2003). The Triumph Of Sociobiology. ISBN: 9780195163353. Yayınevi: Oxford University Press, USA.
- ^ J. Tooby, et al. (1990). Toward An Adaptationist Psycholinguistics. Behavioral and Brain Sciences, sf: 760-762. doi: 10.1017/S0140525X00081346. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Tooby, et al. Tooby And Cosmides' Response To Gould. (7 Temmuz 1997). Alındığı Tarih: 30 Mayıs 2024. Alındığı Yer: UCLA | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Kurzban. (2010). Grand Challenges Of Evolutionary Psychology. Frontiers in Psychology. doi: 10.3389/fpsyg.2010.00003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. . Ketelaar, et al. (2009). Are Evolutionary Explanations Unfalsifiable? Evolutionary Psychology And The Lakatosian Philosophy Of Science. Psychological Inquiry, sf: 1-21. doi: 10.1207/S15327965PLI1101_01. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 15:07:59 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11536
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.