Meme Ucu Nedir? Erkeklerin Neden Meme Ucu Var?
Erkek Memesi Süt Üretebilir mi?
Meme ucu (İng: "nipple"), memenin yüzeyinde dışarı doğru çıkıntı yapan ve süt kanalları aracılığıyla bir dişinin sütünü dışarı salgılamasını sağlayan doku bölgesidir.[1] "Göğüs" ile "meme" aynı şey değildir ve biri diğerinin "kibar formu" da değildir; göğüs ile memeyi eş anlamlı kullanmak, anatomik/bilimsel olarak tamamen hatalıdır. Her bir meme ucu (aynı zamanda "meme papillası" veya "emzik" olarak da adlandırılır), uç çevresinde silindirik olarak düzenlenmiş 15-20 adet süt kanalının çıkışlarını içeren, küçük bir deri çıkıntısıdır.
Süt, meme ucundan pasif bir şekilde çıkabileceği gibi, düz kas kasılmaları yoluyla aktif bir şekilde de atılabilir. Meme ucunun etrafında, meme ucuyla büyük oranda aynı renkte olan ama vücudun geri kalanından koyu olan dairesel bir bölge bulunur; bu bölgeye areola adı verilir.
Meme Ucu Fonksiyonu
Meme uçlarının fizyolojik amacı, emzirme döneminde kadın meme bezlerinde üretilen sütü bebeğe iletmektir. Emzirme sırasında, bebeğin dudakları ve emme davranışı tarafından meme başı uyarılır ve buradaki sinirler hipotalamusu uyararak oksitosin salgılanmasını sağlar. Oksitosin, hamilelik sırasında artan ve süt atma refleksinin üretilmesine yardımcı olmak amacıyla meme dokusuna etki eden bir hormondur. Bebeğin meme ucunun uyarması sonucu artan oksitosin, doğumdan sonra bile ana rahminin kasılmasına neden olur. Annenin meme uçlarının uyarılmasıyla oluşan güçlü uterus kasılmaları, uterusun atardamarları sıkıştırmasına yardımcı olur ve bu kasılmalar, doğum sonrası annelerin deneyimlediği kanamayı önlemek için gereklidir.[2]
Bebek, meme ucununu emdiğinde veya uyardığında oksitosin seviyeleri yükselir ve memedeki küçük kaslar kasılarak sütü süt kanallarında hareket ettirir. Bebeğin meme ucunu uyarmasının sonucu, anne sütünün kanallar aracılığıyla meme ucuna taşınmasına yardımcı olur. Sütün bu kasılmasına "süt fışkırtma refleksi" (İng: "let-down reflex") denir. Kavrama, bebeğin süt alabilmek için meme ucuna doğru bir şekilde bağlanmasını ifade eder. İyi bir kavrama için, areolanın alt kısmının (meme ucunun etrafındaki renkli alanın) bebeğin ağzında olması ve meme ucunun bebeğin ağzının içine çekilebilmesi gerekir. Zayıf bir kavrama, süt fışkırtma refleksini oluşturmak için yeterli meme stimülasyonunu sağlayamaz. Bebeğin ağzı sadece meme ucunun en uç kısımlarını kavrıyorsa, meme ucu yeterince uyarılamaz. Bu zayıf bağlanma, meme uçlarının ağrımasına ve çatlamasına ve annenin emzirmeye devam etme isteksizliğine neden olabilir. Doğumdan sonra, meme ucunun bebek tarafından sürekli ve artan şekilde uyarılmasına bağlı olarak annenin süt üretimi artar. Bebeğin meme emme süresi artırırsa, meme bezleri de süt üretimini artırarak bu uyarıya yanıt verir.
Meme Ucu Anatomisi
Keseliler ve plasentalı memelilerin vücudunda, 2 çiftten 19 çifte kadar değişebilen sayılarda, genellikle vücudun iki yanına eşit olarak dağılmış biçimde meme ucu bulunur.[3]
Süt Hattı: İnsanlarda İkiden Fazla Meme Ucu Oluşumu
Bir hayvanda meme uçlarının geliştiği hatta "süt hattı" (İng: "milk line" veya "milk streak") denen bir doku yolağı bulunur. Bu doku, vücudun ön (göğüs) tarafında bulunur ve kollardan başlayıp bacaklara kadar uzanır. Örneğin bir köpekte süt hattı bu şekilde gözükmektedir:
İnsanlarda sadece 2 tane meme ucu olduğu için bir süt hattı olmadığını sanabilirsiniz; fakat bu doğru değildir. Evrimsel tarihi boyunca ikiden fazla meme ucuna sahip atalardan evrimleşmiş primatlardan gelen insanların da vücudunda uzun bir süt hattı bulunmaktadır:
Bu meme hattı, memeleri ve süt bezlerini üretir; ancak insanlarda bu sadece "normal" kabul edilen meme bölgesinde olmalıdır. Fakat kadınların %0.4 ila %6'sı arasında "normal" olan iki memeye ek, aksesuar (fazlalık) memeler üretilir. Bu durumun görüldüğü kadınların 3'te 2'si herhangi bir semptom göstermez ve sadece "kilo aldığını" düşünür. Ancak hastaların 3'te 1'inde, özellikle de adet ve süt üretim (laktasyon) dönemlerinde sorunlar yaşanabilir; ayrıca kozmetik endişeler de sorun yaratabilir.
Akademik çalışmalar, ek meme oluşumlarının %67 civarının süt hattının göğüs (torakik) veya karın (abdominal) tarafında kalan bölgelerinde oluştuğunu göstermektedir. Bunların da büyük bir kısmı vücudun sol tarafında ve meme-altı bölgesinde gelişmektedir. Geri kalan kısmın %20'si, yukarıda gösterildiği gibi koltuk-altı (axilla) bölgesinde oluşmaktadır. Geri kalan %13'lük kısım ise yukarıdaki görsellerde verdiğimiz süt hattının herhangi bir noktasında oluşabilmektedir. Eğer bir ek meme, süt hattı boyunca oluşmuyorsa, bunlar meme taslağının (İng: "breast primordium") göç sırasında hapsolmasının ürünüdür.
Diğer canlılarda (örneğin kedi ve köpeklerde) bu hat boyunca birçok çift meme üretilir. İnsanlarda bunun 2 tane olması, evrimsel süreçteki seçilim baskısıyla ilgilidir. Bu meme sayısı, muhtemelen Cinsel Seçilim'in bir ürünüdür ve bir batında üretilen yavruların sayısından etkilenmektedir (çünkü çok yavru üreten türlerde beslenmesi gereken çok ağız var demektir; bu da daha fazla memeye ihtiyacı doğurur).
İnsan Harici Hayvanlarda Meme Sayısı ve Konumları
Bazı türlerdeki meme sayısını ve gövdedeki konumlanışını şöyle dizileyebiliriz:
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
- Keçi, koyun, at ve gine domuzlarında göğüste (torakik bölgede) 0, karında (abdominal bölgede) 0, kasıklarda (inguinal bölgede) 2 olmak üzere toplamda 2 meme bulunur.
- Büyük baş hayvanlarda göğüste (torakik bölgede) 0, karında (abdominal bölgede) 0, kasıklarda (inguinal bölgede) 4 olmak üzere toplamda 4 meme bulunur.
- Kedilerde göğüste (torakik bölgede) 2, karında (abdominal bölgede) 2, kasıklarda (inguinal bölgede) 4 olmak üzere toplamda 8 meme bulunur.
- Köpeklerde göğüste (torakik bölgede) 4, karında (abdominal bölgede) 2, kasıklarda (inguinal bölgede) 2-4 olmak üzere toplamda 8-10 meme bulunur.
- Farelerde göğüste (torakik bölgede) 6, karında (abdominal bölgede) 0, kasıklarda (inguinal bölgede) 4 olmak üzere toplamda 10 meme bulunur.
- Sıçanlarda göğüste (torakik bölgede) 6, karında (abdominal bölgede) 2, kasıklarda (inguinal bölgede) 4 olmak üzere toplamda 12 meme bulunur.
- Domuzlarda göğüste (torakik bölgede) 6, karında (abdominal bölgede) 6, kasıklarda (inguinal bölgede) 6 olmak üzere toplamda 18 meme bulunur.
- Fillerde göğüste (torakik bölgede) 2, karında (abdominal bölgede) 0, kasıklarda (inguinal bölgede) 0 olmak üzere toplamda 2 meme bulunur.
İnsanlarda süt hattı gebeliğin 7. haftasında oluşmaya başlar ve 8 ila 9. haftada, göğüs üzerindeki "normal" bölgede meme ucu üretilir. Daha sonradan meme hattı duraklar ve körelir. Fakat kimi insanda bu körelme düzgün gerçekleşemez ve uzak kuzenlerimizde olduğu gibi fazladan meme uçları üretilebilir. En eski memeli atalarımızda meme sayısı daha çok olduğu için, bu atasal bir karakterin ortaya çıkması olarak düşünülebilir.
Az önce de söz ettiğimiz gibi, insanlarda ek meme uçları neredeyse her zaman süt hattı üzerinde oluşur; fakat bu vakaların büyük çoğunluğunda üretilen ek meme uçları işlevsizdir. Birçok kişi bu ek meme uçlarının "ben" olduğunu sanar ve ömrü boyunca fark etmeden yaşar.
Erkek Meme Ucu vs. Kadın Meme Ucu
Neredeyse bütün memeli hayvanlarda hem erkekte hem de dişilerde meme ucu bulunur. İnsanlarda her iki cinsiyette de meme ucu cinsel uyarılmayı sağlamakta kullanılabilmektedir; ancak insan toplumlarında genelde sadece dişi meme ucu cinsel objeye dönüştürülmüştür. Örneğin internet üzerindeki birçok sitede çıplak erkek memesi yasak değilken, çıplak kadın memesi yasaktır. Bilimsel bir amaca hizmet eden Evrim Ağacı'nda böyle bir yasak söz konusu değildir; ancak bu cinsel nesneleştirmenin dayanaksızlığını göstermek adına, okurlarımızı aşağıdaki meme uçlarından hangilerinin erkek hangilerinin kadınlara ait olduğunu tahmin etmeye davet etmekteyiz:
Bu yazımızda, insanlar da dahil birçok memeli hayvanın erkeklerinde neden meme uçları olduğuna ve bu meme uçlarından süt salgısı yapılıp yapılamayacağına bir bakış atacağız.
Erkeklerin Neden Meme Ucu Bulunur?
Her ne kadar birçok memeli türünün erkeklerinde meme uçları bulunsa da neredeyse hiçbir türde erkekler yavrunun beslenmesine katkı sağlamazlar. Bu durumda neden meme uçları bulunduğu sorusu evrimsel bir gizem gibi görünebilir.
Ancak sorunun cevabı oldukça basittir: Biyolojik olarak erkek bedeninin özelleşmesini sağlayan Y kromozomunun üzerindeki 45 gen arasında en önemlisi, SRY (veya açık haliyle Sex Determining Region Y) isimli bir gendir.[4], [5], [6] Bu gen, keseli ve plasentalı memeli hayvanların tamamında bulunur.[7] Bu genin ürettiği proteine Testis Belirleyici Faktör adı verilir ve bu protein, kanguru gibi keseli memelilerde veya insan gibi plasentalı memeli hayvanlarda testis üretimini sağlar.
Testis Belirleyici Faktör ile tetiklenen testisler hem sperm üretmeye başlar hem de salgıladıkları testosteron aracılığıyla sperm kanalının ve penisin oluşmasını ve hatta beynin dokusunun değişmesini sağlar. Bunun sonucunda erkek beyni, erkeklerde de bulunsa bile kadınlarda çok daha aktif olan progesterona ve östrojene, özellikle de östradiol hormonlarına duyarsızlaşır. Yani tek bir genin faaliyeti, bireyin fizyolojisini ve anatomisini adeta baştan yaratır.
İşte Y kromozomu ile başlayan farklılaşma süreci, erkeklerin neden meme ucu olduğuyla ilgili ilginç evrimsel soruya da cevap vermektedir: Yukarıda anlattığımız erkek özelliklerinin farklılaşma sürecinin başlaması, sperm ve yumurtanın birleşmesinden sonraki 6 ila 8. haftayı bulur. Yani ana rahminde embriyonun cinsiyeti belirlenene kadar aradan 1.5-2 ay geçmiş olur.
Bu sırada sırada embriyo, müthiş bir mitoz sürecinden geçerek sürekli yeni hücreler oluşturur ve bu hücreler, etraflarına saldıkları sinyallerle diğer hücrelerin farklılaşmasını tetikler. Böylece kromozomların farklı kısımları okunarak farklı yapılar üretilmeye başlar. Embriyolojik gelişimin ilk 8 haftasında embriyo hem dişi hem erkek üreme sistemlerinin öncüleri olan Müller ve Wolf kanallarına sahiptir.
Döllenmeden hemen sonra eğer Y kromozomu varsa, X kromozomu etkisizleştirilir. Eğer bireyde Y kromozomu yoksa Müller kanalı gelişir, bu durumda embriyo dişi olarak gelişir. 8. haftada Y kromozomundaki SRY geninden protein sentezine başlanır ve TDF proteini oluşur.[8] Bu dönemde Leydig hücreleri oluşur ve testosteron üretimine başlarlar. Testosteron, Müller kanalını baskılar ve Wolf kanalınının gelişimini destekler. Wolf kanalı gelişerek, erkek cinsel organlarını oluşturur. Testislerin iyice gelişmesi testosteron salgısını arttırır ve bu emriyonun erkek karakteri kazanmasını iyice hızlandırır. Testosteron hormonu ileride kas gelişimi, kıllanma, vücut yağının birikeceği bölgeler ve karakter özellikleri gibi konularda da çok önemli rol oynayacaktır.
Öte yandan memeli hayvanlarda meme dokusunun oluşumu sadece 10. gün civarında yaşanır ve 4-6. hafta arasında şekillenir; yani 6 ila 8. haftada erkeklere ait özelliklerin belirlenmesinden çok daha önce![9] O noktada, cinsiyetin erkek mi yoksa dişi mi olacağı belli değildir; dolayısıyla hem erkeklerde hem dişilerde meme dokusu ve meme ucu oluşur.
Aslında diğer memelilerin erkeklerinde bu doku gelişim sırasında yok olabilir. Örneğin fare embriyolarında, hem erkek hem de dişi embriyolarda gebeliğin çok erken döneminde beş temel meme dokusu tomurcuğu oluşur, ancak erkek farelerde bu doku birkaç gün içinde dejenere olmaya başlar. Öyle ki erkek fare embriyolarında meme tomurcukları tamamen yok olur, geriye bir meme ucu bile kalmaz. İnsanlar gibi diğer memeli hayvanların erkeklerinde tomurcuğun küçük bir kısmı kalır ve yetişkin erkeklerde meme ucunu oluşturan da budur.
Dişi fare embriyolarında, meme tomurcukları varlığını sürdürür ve meme gelişimi, yetişkin dişi farelerde hem meme uçlarını hem de fonksiyonel süt üreten dokuya dönüşecek iç yapıları oluşturmaya devam eder. Görünen o ki PTHrP isimli bir protein, hem dişilerde meme ucu oluşumunu pekiştirmekte hem de erkeklerde meme ucu körelmesini sağlamaktadır.[10]
Buradan da görülebileceği gibi, bu sorunun tek açıklaması Evrim Teorisi ile verilebilir, çünkü dişilerle erkeklerin de geçmişte birbirlerinden ayrıldıkları bir nokta vardır ve o nokta, bilindiği kadarıyla tek hücreli prokaryotlarda başlamıştır, yüzlerce milyon yılda ayrılmış ve çok hücreli ökaryotlarda özel uzuvlara dönüşmüştür (ilk eşey organları, hareketli okyanus ortamında daha kolay çiftleşebilmek için kanca-delik mekanizmasıyla, kemiksiz ve çenesiz balıkların atalarında evrimleştiği düşünülmektedir ve bize de onlardan miras kalmıştır; detaylı bilgi için buradaki yazı dizimizi okumanızı öneririz).
Erkek Meme Ucu vs. Kadın Meme Ucu
Yenidoğan bebeklerde cinsiyetten bağımsız olarak meme uçları çok benzer bir görünüme sahiptir. Anca ergenlik çağına girilmesiyle salgılanmaya başlanan hormonların etkisi altında bu görünüm değişmeye başlar. Her iki cinsiyette de ergenlikle birlikte meme dokusu büyümeye başlar; ancak kadınlarda erkeklerden çok daha fazla büyür. Buna karşılık ergenlikle birlikte erkeklerin süt kanalları daralarak küçülür; kadınlarınki ise genişleyerek irileşir ve yapısal olarak değişir.
Ergenlik çağındaki erkek çocuklarında da meme ucu uyarılabilir yapıdadır; hatta bir yere çarpınca, yada sıkıştırınca acı verir. Yetişkin erkeklerinse %50'sinde meme ucu da kadınlardaki gibi erojendir (cinsel olarak uyarılabilir).
Erkeklerde meme dokusu özellikle hormonal bozukluğu olanlarda sorun yaratabilir. Benzer şekilde, uzun süre steroid kullanan sporcuların testislerinde distrofi görülür, testis kanda gereğinden fazla testosteron bulunduğu için salgı üretmez ve küçülür. Testosteron serum seviyesi yüksek olduğunda, bir kısmı aromataz enzimi aracılığıyla estrona dönüştürülür. Estron, estrojen hormonlarından biridir. Bu hormon göğüs dokusunu etkileyerek meme irileşmesine neden olur.
Evrimsel ve genetik olarak erkeklerin süt üretecek biçimde seçilmemiş olmasından ötürü, erkek memesinin fonksiyon potansiyeli genellikle pratik bir işleve dönüşmemektedir.[11] Bunun sebeplerinden biri, ergenlik sırasında kadınlarda oksitosin ve prolaktin seviyeleri artarken, erkeklerde bunun olmamasıdır; dolayısıyla erkekler, kadın meme dokusunun ergenlikte geçirdiği değişimlerden geçmemektedir. Örneğin kadınların kanında erkeklerinkinden %30 civarında daha fazla prolaktin bulunmaktadır; gebelikteyse bu oran 10 kat artmaktadır.[12] Buna bağlı olarak ergenlikte kadınların sütbezi kanalları dallanıp budaklanırken, erkeklerinki genellikle küçülmektedir. Ama bu meme uçları işlevini tamamen yitirmemektedir ve uyarıldıklarında tekrar genişleyebilmektedirler.
Yapılan bir incelemeye göre erkeklerin meme uçları kadınlarınkinden %36 civarında daha küçüktür ve kadınlarda meme ucu alanı ve büyüklüğü konusunda daha geniş bir çeşitlilik vardır.
Meme Uçlarının Varlığının Evrimsel Analizi...
Yukarıdaki anlatımdan da görüleceği üzere erkek memelerinin var olmasının temel sebepleri evrimsel sürecin mükemmel olamayışından, evrimsel süreçte yapılacak değişimlerin çizim tahtasına geri dönülerek sıfırdan var edilememesinden, evrimin yalnızca elinde var olan malzemeyi kullanabiliyor olmasından ötürüdür. Konuya biraz daha derinlemesine girecek olursak ve Evrimsel Biyoloji açısından ele alacak olursak:
Bilindiği üzere her insan bebeği, diğer eşeyli üreyen her canlı gibi anne ve babasından gelen genlerin birer kopyasına sahiptir. Dolayısıyla yavru, anne babasının genetik bir kombinasyonu olarak Dünya'ya gelir. Özellikleri de buna göre ortaya çıkar. Dolayısıyla, genetik açıdan bakacak olursak, yukarıdaki soru ters sorulmaktadır ve doğrusu şöyle olmalıdır: Erkekler ile kadınlar nasıl genetik olarak birbirlerinden ayrıştılar? Aslında bu sorunun cevabını başka yazılarımızda ele aldık, dolayısıyla burada detayına girmeyeceğiz. Ancak kısaca özetlemek gerekirse, erkek ile dişinin arasındaki fiziksel farklılıkların en ciddi sorumlusunun şüphesiz Cinsel Seçilim olduğunu söyleyebiliriz. Ancak yine burada bir soru işareti doğar: Eğer karşıt cinsiyetler, farklı özellikler konusunda birbirlerini seçiyorlarsa, bu farklı karakterler evrimsel süreçte nasıl ortaya çıkmıştır?
Bu sorunun cevabı da çok zor değildir, çünkü günlük yaşantımızda bu olayın gerçekleşmesine genetik bilimciler sıklıkla rastlarlar: Genetik Çözünme (Genetic Uncoupling). Bu olayda, normalde genetik olarak iki cinsiyette de aynı fiziksel özelliği yaratan genler, kromozomların yanallaşması ve nesiller içerisinde özelleşmesi sonucunda, yavaş yavaş birbirlerinden bağımsız ve farklı hale gelirler. Yani örneğin bir kuşun erkeği de dişisi de aynı özelliklere sahipken, sadece Evrimsel Biyoloji ile açıklanabilir bir şekilde, nesiller içerisinde genlerin cinsiyetlere ait kromozomlar üzerinde birbirlerinden bağımsız farklılaşması sonucunda, Genetik Sürüklenme gibi mekanizmalarla bağımsız hale gelebilirler. Bu genetik farklılaşma çok kısa sürede fiziksel değişimler yaratır ve böylece karşıt cinsiyetin alışık olmadığı fiziksel nitelikler kazanılır. Eğer ki bu fiziksel nitelikler, uyum başarısı (fitness) ile ilişiklik içerisindeyse -ki genelde böyledir- o zaman Cinsel Seçilim hızla işlemeye başlayacak ve en "doğru" seçimleri yapabilen bireyler avantajlı konuma geçeceklerdir. Böylece cinsiyetler arası farklılaşma nesiller içerisinde artacaktır.
Bu genetik farklılaşmanın en temel sebebi daha önce de belirttiğimiz gibi cinsiyet kromozomları üzerindeki niteliklerin farklı çevresel baskılar altında seçilmesiyle doğrudan ilişkilidir ve genlerin birbirinden ne kadar farklılaşacağını bu çevresel baskıların seçilimsel niteliği belirler. İşte bu cinsel farklılaşmanın olmadığı durumlarda genellikle şu iki koşuldan biri ya da ikisi de geçerlidir:
- Eğer eldeki bir özellik erkekte de, dişide de bulunuyorsa ve bu özellik üzerinde hiçbir seçilim baskısı yoksa (zaten evrimsel süreçte, geçici olarak da olsa "optimum" koşullara ulaşmışsa) iki cinsiyette de farklılaşma gözükmez.
- Eğer cinsel farklılaşma bir cinsiyet için önem arz ettiyse ve diğeri için önemsizse (seçilim baskısı yoksa), önemsiz olan cinsiyette cinsel farklılaşma gözükmez.
Meme uçlarında gördüğümüz durum da ikincisidir. Memelilerin evriminde, süt bezlerinin gelişimi iki cinsiyette de belli miktarda olmuştur ve ter bezlerinin farklılaşması ve özelleşmesiyle edinilmiştir. Süt bezlerinin tek görevi yavruyu emzirmek değildir, aynı zamanda cinsel ve gelişimsel birçok aktivitede rol oynamaktadır. Örneğin yapılan araştırmalar ilkin süt bezi salgılarının yavruların nemli ve korunmalı kalmasını sağlamak üzere bir tip özel ter salgısı olduğunu ileri sürmektedir. Yani süt bezlerinden salgılanan ürün, ilkin zamanlarda yavrular tarafından "içilmiyor", adeta "üzerlerine salgılanıyor"du. Ayrıca ter bezlerinin farklılaşması sırasında, süt bezlerinin edindiği özelliklerin yavruların ebeveynleri ile daha yakın ilişki kurmayı başarmasını sağladığı düşünülüyor. Yani bir zamanlar erkeklerin süt bezleri de salgı yapmaya yaramış olabilir.
Ancak daha net bir açıklama, şu şekilde yapılmaktadır: Dişilerde farklılaşan süt bezlerinin genetik özellikleri nesiller içerisinde erkek-dişi ayrımı yapılmaksızın gelecek nesillere aktarıldı. Fakat dişilerin, özellikle memelilerde yavrularıyla daha fazla ilgilenmesinden ötürü, yukarıdaki açıklamalarımız dahilinde özelleştiği için onlarda süt bezleri ve meme oluşumu gerçekleşti. Erkeklerde ise ter bezlerinden evrimleşen ve annelerinden edindikleri bu yapı köreldi ama asla tamamen kaybolmadı. Günümüzde erkek memesinin işe yararlığıyla ilgili birkaç veri olmakla birlikte, bu yapıya "işlevsel" demek gerçekten çok zor. Çünkü erkeklerde bu memelerden üretilen salgılar gerçekten aşırı sınırlı ve fizyolojide pek bir etkiye sebep olacak güce sahip değil. Ancak üzerinde körelmesine yönelik çok ciddi bir baskının bulunmamasından ötürü de (çünkü çok enerji harcayan ve yok olması için çok ciddi sebepler bulunan bir organ değil) halen erkeklerde de bulunuyor ama asla kadınlardaki gibi gelişmiyor. Süt bezlerinin evrimiyle ilgili daha detaylı açıklamalar için "Süt Bezlerinin Evrimi ve Memeli Evrimi Üzerindeki Etkileri" başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz.
Genellikle erkek memesi, balinaların arka bacak kemiği kalıntılarına benzetilebilir. Balinaların evriminde arka bacakların tamamen yitirilmesi sonucu halen vücutlarında tamamen yok olmamış ama kalıbın tam anlamıyla "hiçbir işe yaramayan" kemikler bulunmaktadır. Bu kemikler ne fazla enerji tüketir (hatta neredeyse hiç tüketmez) ne de canlıya bir dezavantaj sağlar. Dolayısıyla, yine evrimsel sürecin mükemmel olmayışından ötürü -en azından şimdilik- tamamen yok olmamışlardır.
Bu konu, Dünyaca ünlü Evrimsel Biyologlar olan Strephen Jay Gould ve Richard Lewontin'in yayınladıkları makalelerle daha da netleşmiştir. Gould ve arkadaşları bu makalelerde her özelliğin adaptif bir seçilimi olmak zorunda olmadığını, kimi zaman geçmişte işe yaradığı için edinilen bir karakterin, günümüze kadar sürüklenerek geldiği konusunu açıkça ortaya koymuş ve her şeyin adaptasyonlardan ibaret olmadığını, kimi zaman bazı özelliklerin diğerleriyle birlikte sürüklendiğini, dolayısıyla hiçbir fayda sağlamasalar bile bireylerde ve nesillerde ortaya çıkabileceğini ispatlamışlardır.
Ve Gould, "erkeklerin neden meme ucu bulunduğu" ile ilgili soruya şöyle cevap verir:
Çünkü kadınların bulunmaktadır.
Erkeklerle Dişilerin Üreme Sistemlerindeki Benzerlikler Nelerdir?
Her ne kadar yukarıda bu iki cinsiyetin eşeysel farklarından bahsetmiş olsak da, aslında erkeklerin ve dişilerin üreme sistemleri birbirine oldukça benzemektedir. Bu da bize yukarıda yaptığımız Evrimsel Biyoloji açıklamalarının gerçeği ne kadar yansıttığını göstermektedir.
İlk olarak, iki cinsiyetin üreme sistemlerinin en temel benzerliği, ikisinin de tıpatıp aynı dokunun farklılaşmasından oluşmasıdır. Dolayısıyla iki cinsiyetin üreme sistemlerini oluşturan hücrelerin de ilkin halleri aynıdır, sadece farklı kimyasalların etkisi altında farklı yönlere farklılaşırlar. Bu şekilde olan dokulara, histolojik (hücresel ve dokusal) olarak homolog (eş) yapılar demekteyiz.
Sistemler arasındaki ikincil benzerlik, iki cinsiyetin de gonad adını verdiğimiz, üreme hücrelerini üreten özelleşmiş yapılarının bulunmasıdır.
Son olarak, en tipik bir diğer benzerlik, iki sistemin de ergenlik dönemine kadar tam olarak aktive olamamasıdır. Dolayısıyla gelişimsel açıdan bakıldığında, doğumdan sonra üreme sisteminin gelişimi hızla devam eder ve aktif faza gelene kadar 10'dan fazla yıl geçmesi gerekir.
Bu konuda verebileceğimiz son bir bilgi, genelde halk arasında konu hakkında cahil kişilerin geliştirdiği bir mittir: "Vajina üzerinde bulunan klitoris, aslında az gelişmiş bir penistir." derler. Bu tamamen yanlış bir açıklamadır. Klitoris ve penis histolojik olarak homologdur; ancak penis ile klitoris arasında bunun haricinde herhangi bir benzeşim yapmak doğru değildir, her ne kadar şişkin bir klitoris, görsel olarak bir penise benzetilebilse de. Hatta antik hikayelerde bu şekilde klitorisi aşırı şişmiş kadınların erkek olduklarından şüphelenildiği bahsedilmektedir. Böyle bir durum söz konusu değildir, şişkin klitoris sadece bir varyasyondur ve herhangi bir anlam ifade etmez.
Süt Üretimi: Erkek Memesi Süt Üretebilir mi?
Fonksiyonel olarak bir erkeğin meme dokusu ve meme uçları da kadınlarınkinden farksızdır ve süt üretebilir.[13] Hatta yapılan bir çalışmada, erkek sütü ile kadın sütü incelenmiş; erkek sütünün yeni doğum yapmış bir kadının ürettiği ve en hayati memeli sütü olarak görülen kolostrum ile aynı besleyicilik aralığında olduğu görülmüştür.[14]
Laktasyon (İng: "lactation"), insan gibi memeli hayvan türlerinin dişilerinin, yavrularını beslemek amacıyla, süt bezlerinden salgıladıkları memeli sütünü vücut dışına akıtmalarına verilen isimdir. Tanım gereği laktasyon, sadece dişiler için tanımlanmıştır. Öte yandan, halk arasında varsayılanın aksine, insan da dahil bazı memeli türlerinde erkeklerin meme uçlarının da yavrular için besleyici olan biçimde süt üretebileceği bilinmektedir.
Kimi zaman erkek laktasyonu (İng: "male lactation") olarak adlandırılabilen bu kontrolsüz süt sızması olayına tıpta erkek galaktoresi adı verilmektedir (kadınların %5-32 arası galaktore deneyimler).[15], [16] Örneğin Dayak meyve yarasalarının (Dyacopterus spadiceus), Bismarck maskeli uçan tilkilerinin (Pteropus capistratus), evcil keçiler ve gine domuzlarının (Cavia porcellus) erkekleri de dişileri gibi süt üreterek yavrularını besleyebilirler.[17], [18]
Örneğin 20. yüzyılın ortalarında bir antipsikotik ilaç olarak üretilen Thorazine, hipofiz bezini etkileyerek aşırı prolaktin üretimine neden olmuştur ve gerçekten de erkeklerde süt üretimini tetiklemiştir. Benzer şekilde hipofize bastıran tümörler de buna neden olabilmektedir. Ayrıca anne sütüyle beslenen yeni doğmuş bebekler, anne sütünden bol miktarda prolaktin de aldıkları için meme uçları kabarabilmektedir ve sanki süt üretecekmişçesine beyazlaşabilmektedir.
Bazı uzmanların iddiasına göre, kadınlarda olduğu gibi sadece meme ucunun stimüle edilmesi bile erkeklerde prolaktin sıçramasına ve nihayetinde süt üretimine neden olabilmektedir; ama bu biraz daha tartışmalı bir konudur ve deneysel olarak istikrarlı bir şekilde doğrulanabilmiş değildir.
Not: Bu yazıya katkılarından ötürü Sn. Bilgehan Bengi'ye teşekkür ederiz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 63
- 31
- 24
- 23
- 22
- 19
- 6
- 5
- 1
- 1
- 0
- 0
- ^ J. T. Hansen. (2009). Netter's Clinical Anatomy: With Online Access. ISBN: 9781437702729. Yayınevi: Saunders.
- ^ P. Abedi, et al. (2016). Breastfeeding Or Nipple Stimulation For Reducing Postpartum Haemorrhage In The Third Stage Of Labour. Cochrane Database of Systematic Reviews. doi: 10.1002/14651858.CD010845.pub2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Ramel. Mammalian Milk & Nutritional Profile Of The Milk Of Various Mammals. (4 Nisan 2020). Alındığı Yer: Earth Life | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. C. Wallis, et al. (2008). Sex Determination In Mammals — Before And After The Evolution Of Sry. Cellular and Molecular Life Sciences, sf: 3182-3195. doi: 10.1007/s00018-008-8109-z. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Koopman. (1995). The Molecular Biology Of Sry And Its Role In Sex Determination In Mammals. Reproduction, Fertility and Development, sf: 713-722. doi: 10.1071/rd9950713. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Okashita, et al. (2021). Transcriptional Regulation Of The Y-Linked Mammalian Testis-Determining Gene Sry. Sexual Development, sf: 351-359. doi: 10.1159/000519217. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Y. Katsura, et al. (2018). The Evolutionary Process Of Mammalian Sex Determination Genes Focusing On Marsupial Srys. BMC Evolutionary Biology, sf: 1-11. doi: 10.1186/s12862-018-1119-z. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Hake. Genetic Mechanisms Of Sex Determination. (1 Temmuz 2008). Alındığı Yer: Nature Scitable | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Javed, et al. (2013). Development Of The Human Breast. Seminars in Plastic Surgery, sf: 5. doi: 10.1055/s-0033-1343989. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. E. Dunbar, et al. (1999). Parathyroid Hormone-Related Protein Signaling Is Necessary For Sexual Dimorphism During Embryonic Mammary Development. Development, sf: 3485-3493. doi: 10.1242/dev.126.16.3485. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Swaminathan. Strange But True: Males Can Lactate. (6 Eylül 2007). Alındığı Yer: Scientific American | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Thomsen. Male Lactation: Can A 33-Year-Old Guy Learn To Breast-Feed?. (24 Mayıs 2011). Alındığı Yer: Slate Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. D. Rohn. (1984). Galactorrhea In The Adolescent. Journal of Adolescent Health Care, sf: 37-49. doi: 10.1016/S0197-0070(84)80244-2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. K. KULSKI, et al. (1981). Composition Of Breast Fluid Of A Man With Galactorrhea And Hyperprolactinaemia. The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, sf: 581-582. doi: 10.1210/jcem-52-3-581. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Sakiyama, et al. (2006). Galactorrhea And Hyperprolactinemia. Ovid Technologies (Wolters Kluwer Health), sf: 689-700. doi: 10.1097/00006254-198312000-00001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. D. Rohn. (1984). Galactorrhea In The Adolescent. Journal of Adolescent Health Care, sf: 37-49. doi: 10.1016/S0197-0070(84)80244-2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Huggins, et al. (1954). Lactation Induced By Luteotrophin In Women With Mammary Cancer; Growth Of The Breast Of The Human Male Following Estrogenic Treatment. Cancer research. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. M. Löfstedt, et al. (2010). Adrenal Neoplasia Causing Lactation In A Castrated Male Goat. Wiley, sf: 382-384. doi: 10.1111/j.1939-1676.1994.tb03254.x. | Arşiv Bağlantısı
- A. M. Simons. Why Do Men Have Nipples?. (13 Ocak 2003). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Scientific American | Arşiv Bağlantısı
- C. Adams. Why Do Men Have Nipples?. (18 Mayıs 1979). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: Straight Dope | Arşiv Bağlantısı
- A. M. S. Staff. Male Nipples–Why?. (27 Eylül 2003). Alındığı Tarih: 17 Mart 2019. Alındığı Yer: A Moment of Science | Arşiv Bağlantısı
- M. Leyner, et al. (2005). Why Do Men Have Nipples?. ISBN: 9781400082315. Yayınevi: Three Rivers Press.
- N. Treves, et al. (1956). Serous And Serosanguineous Discharge From The Male Nipple. A.M.A. Archives of Surgery, sf: 319-329. doi: 10.1001/archsurg.1956.01280020133027. | Arşiv Bağlantısı
- W. Krause. (2011). Diseases Of The Male Nipple And Areola. JDDG: Journal der Deutschen Dermatologischen Gesellschaft, sf: 1004-1009. doi: 10.1111/j.1610-0387.2011.07720.x. | Arşiv Bağlantısı
- D. A. Puts, et al. (2006). The Evolution Of Female Orgasm: Adaptation Or Byproduct?. Twin Research and Human Genetics, sf: 467-472. doi: 10.1375/twin.9.3.467. | Arşiv Bağlantısı
- M. Daly. (1979). Why Don't Male Mammals Lactate?. Journal of Theoretical Biology, sf: 325-345. doi: 10.1016/0022-5193(79)90334-5. | Arşiv Bağlantısı
- C. A. Long. (1969). The Origin And Evolution Of Mammary Glands. BioScience, sf: 519-523. doi: 10.2307/1294363. | Arşiv Bağlantısı
- S. J. Gould. (1993). Male Nipples And Clitoral Ripples On Jstor. Columbia: A Journal of Literature and Art, sf: 80-96. | Arşiv Bağlantısı
- T. H. Kunz, et al. (2009). Male Lactation: Why, Why Not And Is It Care?. Trends in Ecology & Evolution, sf: 80-85. doi: 10.1016/j.tree.2008.09.009. | Arşiv Bağlantısı
- L. Spinney. (2008). Remnants Of Evolution. New Scientist, sf: 42-45. doi: 10.1016/S0262-4079(08)61231-2. | Arşiv Bağlantısı
- M. Johnson. Why Do Men Have Nipples?. (25 Şubat 2019). Alındığı Tarih: 12 Aralık 2020. Alındığı Yer: Healthline | Arşiv Bağlantısı
- L. Geggel. Why Do Men Have Nipples?. (17 Haziran 2017). Alındığı Tarih: 12 Aralık 2020. Alındığı Yer: LiveScience | Arşiv Bağlantısı
- E. Lawrence. (1999). Why Do Men Have Nipples?. Nature News. doi: 10.1038/news990805-1. | Arşiv Bağlantısı
- A. Burke. Do Male Dogs Have Nipples?. (1 Şubat 2018). Alındığı Tarih: 12 Aralık 2020. Alındığı Yer: American Kennel Club | Arşiv Bağlantısı
- A. M. Simons. Why Do Men Have Nipples?. (17 Eylül 2003). Alındığı Tarih: 12 Aralık 2020. Alındığı Yer: Scientific American | Arşiv Bağlantısı
- N. V. Nguyen. Supernumerary Nipple. (5 Mart 2018). Alındığı Tarih: 29 Mart 2019. Alındığı Yer: Medscape | Arşiv Bağlantısı
- P. Stephan. What Are Milk Lines?. (23 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 29 Mart 2019. Alındığı Yer: Verywell Health | Arşiv Bağlantısı
- Wikipedia. Mammary Ridge. (13 Eylül 2018). Alındığı Tarih: 29 Mart 2019. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- S. Sahu, et al. (2007). Bilateral Accessory Breast. The Internet Journal of Surgery, sf: 1-4. | Arşiv Bağlantısı
- S. Pathak. (2007). A Rare Case Of Multiple Accessory Breast Tissue In The Axillae, Lower Abdomen And Vulval Areas. Journal of Obstetrics and Gynaecology, sf: 531-533. | Arşiv Bağlantısı
- S. Down. (2003). Management Of Accessory Breast Tissue In The Axilla. British Journal of Surgery, sf: 1213-1214. | Arşiv Bağlantısı
- H. Alghamdi. (2005). Accessory Breasts: When To Excise?. The Breast Journal, sf: 155-157. | Arşiv Bağlantısı
- M. Newman. (1988). Supernumerary Nipples. American Family Physicians, sf: 183-188. | Arşiv Bağlantısı
- W. C. Grabb. (2007). Grabb And Smith's Plastic Surgery. ISBN: 9780781746984. Yayınevi: Lippincott Williams & Wilkins.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/11/2024 13:05:12 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.