Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Dünya'nın Merkezine Yolculuk: Dünya'ya Boydan Boya Delik Açıp, İçine Atlasak Ne Olur?

10 dakika
20,579
Dünya'nın Merkezine Yolculuk: Dünya'ya Boydan Boya Delik Açıp, İçine Atlasak Ne Olur? Pri.org
Yer altının derinliklerine doğru uzanan bir fay hattı
Tüm Reklamları Kapat

Yaklaşık 150 yıl önce Jules Verne, bilimkurgu tarihinin en eski eserlerinden biri olan Dünya'nın Merkezine Yolculuk'u yayınladı. Verne'ün dünyasında, kaşifler ve gezginlerin aralarında bulunduğu bir grup; yanlarında bilimsel araçlar, tırmanma aletleri, iki tüfek ve iki tabanca ile donanmış bir şekilde İzlanda’da bulunan soyu tükenmiş bir yanardağın içinden yer altına girerler. Dünya'nın merkezine doğru yolculuklarına başlayan bu grup, gezegenin çekirdeğine yakın yerlerde egzotik flora ve fauna ile karşılaştıktan sonra, başka bir yanardağının patlaması yüzünden İtalya kıyılarına yakın bir yerde yüzeye geri vurulurlar.

Southampton Üniversitesi'nde görev yapmakta olan jeokimya profesörü Damon Teagle'ye göre, Dünya yüzeyinin altını keşfetmenin gerçekliği o kadar basit değil. Teagle, şu zamana kadar dünya çapında sekiz sondaj projesi üstünde çalıştı; fakat bunların sadece birkaç tanesi, Dünya'nın en üst tabakası olan kabuğun sadece birkaç kilometre derinlerine kadar uzanabildi. Bu mesafeler kulağa büyük gibi gelebilir; ama hiçbiri, Dünya'nın merkezine ulaşmaya aday bile değildir.

Böyle bir yolculuk yapmak belli ki şu an imkânsız; peki gelecekte böyle bir şey yapılabilir mi? Yapılabilirse, yolculuk boyunca neler ile karşılaşırız? Gelin hep birlikte bakalım…

Tüm Reklamları Kapat

Dünya'nın Merkezine Hayali Bir Seyahat

Dünya'nın diğer ucuna gitmek istediğimizi varsayalım. Yaklaşık gideceğimiz mesafe 20.000 kilometre. Peki ya yüzey boyunca seyahat etmek zorunda olmasaydık? Ya doğrudan diğer tarafa geçmenin bir yolu olsaydı?

Böyle bir yolculuk yapacağımızı düşünürsek, önümüze çıkacak ilk zorluk, Dünya'nın kabuğunu kazmak olacaktır. Bu katman Dünya'nın sahip olduğu üç ana katmanın en ince olanıdır. En ince olan katman dâhi olsa, insanlık hiçbir zaman bu kabuğu baştan sona delemedi. Tabii bizim yolculuğumuzda tüm sınırlar ortadan kalkıyor ve Dünya'nın kabuğunu kazmaya başlıyoruz.

Dünya'nın merkezine doğru yavaş yavaş alçalırken bir süre sonra; Paris Yer Altı Mezarları'nın derinlerine, Dünya'daki en derin metro istasyonuna ve yer altında keşfettiğimiz en derinde yaşayan hayvan olan şeytan solucanına ulaşıyoruz.

Biraz daha alçaldıkça, artan sıcağın etkilerini hafiften hissetmeye başlıyoruz. 4000 metre aşağıda karşımıza gezegendeki en derin maden çıkıyor. Madeni geçerken, gözümüze maden işçilerini yüksek sıcaktan korumak için hazırlanan buz odaları çarpıyor. Sıcaklığın 60 santigrat derece olduğu bu derinlikte buz odalarında serinleyen maden işçilerini görüyoruz.

Tüm Reklamları Kapat

4.000 metreden 8.800 metreye geldiğimizde, Dünya'nın en yüksek dağı olan Everest'in uzunluğunu geçmiş bulunuyoruz. Artan basınç ve sıcaklık bizi zorlamaya başlasa da yalıtımlı aracımız sayesinde yolculuğumuza sorunsuzca devam ediyoruz.

12.260 metreye geldiğimizde ise karşımıza, insanlığın kazdığı en derin nokta olan Kola Superdeep Sondajı çıkıyor. İnsanlığa ait son izleri gördüğümüz bu derinlikte, yani yüzeyin 12.260 metre altında, biraz durmak zorunda kalıyoruz. Çünkü bu derinlikte deniz seviyesinden 4.000 kat daha fazla basınç var ve sıcaklıklar 180 santigrat dereceye yakın. Bu yüzden devam etmek ve erimeyi önlemek için yalıtım takviyesi gerekiyor.

Dünya'nın merkezine yolculuk filminden bir kare
Dünya'nın merkezine yolculuk filminden bir kare
SciFi Movie Page

Çekirdeğe Bir Adım Daha Yaklaşmak: Manto

Aracımıza yapılan takviyelerden sonra, yolculuğumuza devam ediyoruz. Yaklaşık 40.000 metrede, Dünya'nın ikinci ve en büyük katmanına, yani gezegenin yaklaşık %84’ünü oluşturan mantoya ulaşıyoruz. Burada yaklaşık 1.000 santigrat dereceye yükselen sıcaklık, gümüş dahil pek çok metali eritebilecek boyutlarda. Ama biz şanslıyız; çünkü bizim aracımızın matkabı çelikten yapıldı. Yaklaşık 1.500 santigrat derece erime noktası olan çelik, bu sıcaklığa kolaylıkla dayanabilir ve biz mantoyu kazmaya devam edebiliriz. Yaklaşık 100.000 metreye kadar...

100.000 metreye ulaşıyoruz. Bu derinlikte karşımıza sağlam kayadan yapılmış mantonun ilk bölümü çıkıyor. Burayı delmemiz gerekecek. Kazma işlemine devam etmek için bir tür süper malzemeden yapılmış pervaneye ihtiyacımız var çünkü artık çelikten matkabımız erime sıcaklığına ulaştı.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Pervanemizle kazma işlemine başlıyoruz. Burada basınç ve sıcaklık o kadar yüksek ki, bazı yerlerde karamel benzeri kıvam alan kayalar karşımıza çıkıyor. Bu karamel benzeri kayaların, yüzeydeki yanardağlardan çıkan kayalar olduğunu hatırlamakta gecikmiyoruz.

150.000 metreye inerken çevremizi bir anda elmasların sardığını görüyoruz. Bu bölgedeki karbon atomlarının yüksek ısı ve basınç altında dönüşüm geçirmesiyle oluşan elmaslar, her yerdeler!

410.000 metreye ulaştığımızda ise karamel kıvamındaki kayalar yerini tekrardan sağlam kayalara bırakıyor. Bu derinlikteki sıcaklık derecesi, kayaları eritmek için hâlâ çok sıcak olsa da basınç o kadar fazladır ki, kayanın içindeki moleküller kelimenin tam anlamıyla sıvı hale geçemezler.

Aktif bir yanardağa ait lavlar
Aktif bir yanardağa ait lavlar
Thejakartapost

Yolculuğumuzun Son Durağı: Dış Çekirdek ve İç Çekirdek

İkinci katmanı delerek yaptığımız uzun yolculuktan sonra nihayet yüzeyin 3 milyon metre aşağısına (Dünya'nın yarıçapının yaklaşık yarısına), gezegenimizin üçüncü katmanı olan dış çekirdeğe ulaşıyoruz. Mantodan çıkıp dış çekirdeğe doğru ilerlerken; dış çekirdeğin, kabuk ve mantodan farklı olarak demir ve nikelden oluştuğunu gözlemliyoruz. Burada sıcaklık neredeyse Güneş'in yüzeyi ile aynı seviyede. Ve bu sıcaklık, tüm o metali eritecek kadar kuvvetli. Lakin bizim basınca dirençli, ultra yalıtımlı aracımız ve bir tür süper malzemeden yapılmış pervanemiz sorunsuz bir şekilde ilerlemeye ve çalışmaya devam ediyor.

Dış çekirdeğe daha da yaklaşmayı sürdürürken, dış çekirdekte var olan düşük kütleçekimi kuvveti bizi etkisi altına alıyor. Bu kadar derin bir yerde, gezegenin kütlesinin önemli bir bölümü üzerimizde kalmaya başlıyor ve bu da merkezden uzaklaşan bir çekim etkisi yaratıyor. Bu sebeple hareketimize devam etmek için düşük yer çekimli ortam için özel olarak tasarlanmış motorlarımızı devreye sokuyoruz. Ve iç çekirdeğe doğru yol alıyoruz.

Yolculuğun son durağında, yüzeyin yaklaşık 5 milyon metre altında iç çekirdeğe ulaşıyoruz. İç çekirdeğin dev bir katı demir küre şekli dikkatimizi çekiyor. İç çekirdeğin bu yapıda olması onu delip içinden geçmemizi zorlaştırsa da güçlü pervanemiz sayesinde delme işlemine başlıyoruz.

Tüm Reklamları Kapat

İç çekirdekte 1,4 milyon metre yol alıyoruz ve yaklaşık 6,4 milyon metre aşağıda, aynı zamanda Dünya'nın merkezi olarak da bilinen orta noktaya ulaşıyoruz. Burada etrafımızda neredeyse aynı miktarda kütle var ve bizi her yöne eşit şekilde çekiyor, yani burada kütleçekimi sıfır.

Dünya'nın çekirdeğinin modellenmiş hali
Dünya'nın çekirdeğinin modellenmiş hali
Physicsworld

Yön Kavramının Karıştığı Nokta: Yukarı Doğru Kazmak

Ve şimdi yolculuğun en zor kısmına geldik. Yani ikinci yarıya. Biz iç çekirdeği kazmaya devam ederken, kısa süre sonra yer çekimini tekrardan hissetmeye başlıyoruz. Yer çekimi bu sefer bizi zıt yönde, Dünya kütlesinin çoğunluğunun şu anda bulunduğu yukarıdan çekmeye başlıyor. Kısacası biz başlangıç noktamıza göre aşağı kazarken, yukarı tırmanıyormuş gibi hissetmeye başlıyoruz. Eğer bizi iten güçlü roket motorları olmazsa çekirdeğe tekrardan düşmemiz kaçınılmaz. Ama korkmamıza gerek yok çünkü aracımızın motorları iç çekirdeğin çekim kuvvetine karşı koyabilecek güçte. Tırmanmamıza yavaştan devam ediyoruz.

Ve 6,4 milyon metre sonra, arkamızda Dünya'nın merkezinden geçen bir tünel bırakarak yolculuğumuzu tamamlıyoruz.

Tüm Reklamları Kapat

Kütleçekim Treni: Bu Deliğe Atlasak Ne Olur?

Peki, hepinizin merak ettiğini düşündüğümüz o soruya da yanıt verelim: Boydan boya kazdığımız bu deliğe atlasak ne olurdu? Böyle bir yolculuk ne kadar sürerdi? Aslında bunu 2 Ocak 2017'de bir YouTube videomuzda anlatmışık, buradan izleyebilirsiniz:

Videodan da göreceğiniz üzere, elbette gerçekçi bir yaklaşım istiyorsak, bunun şu anda pratik olarak imkânsız olduğunu söyleyebiliriz, tıpkı yukarıda yaptığımız birçok varsayımın gösterdiği gibi. Ama eğer ki deliğin hâlihazırda açıldığını varsayarsak, içine atladığımızda olacaklar, aslında yukarıda kazarken olanlardan farksızdır. Fakat elektromanyetizma, yüksek basınç ve yüksek sıcaklıkları görmezden gelirsek, kütleçekiminin etkisini biraz daha yakından irdeleyebiliriz. Bundan yola çıkarak, yolculuğumuzun ne kadar süreceğini kestirmeye çalışabiliriz.

Kütleçekimi tüneli problemi, fiziğe giriş derslerinin esas konusunu oluşturuyor. Bunun sebebi Isaac Newton'un kütleçekimi yasasının çarpıcı özelliklerinin yanında, yaygın ve çok önemli bir döngüsel hareket türünü de göstermesinde yatıyor. Bunu çözmek için öğrencilerin, bir nesnenin üzerindeki kütleçekim kuvvetinin bu tünelde nasıl değiştiğini hesaplamaları gerekiyor.

Gerçekçi olmayan varsayımlarımız, bu noktada artıyor: Öğrencilerin, Dünya'nın yoğunluğunun metreküp başına 5500 kg olduğu ve bu yoğunluğun bir bilardo topu gibi Dünya’nın her yerinde eşit olduğu gibi ek varsayımlarda bulunmaları gerekiyor. Bu durumda, Dünya'nın merkezine doğru çekim uygulayan kuvvet, merkeze olan uzaklıkla orantılı olarak değişir. Tünel boyunca inen nesnenin olduğu yerden daha düşük irtifadaki kütle miktarı azalır, nesneden daha yüksek irtifadaki kütlenin ise nesne üzerinde etkisi yoktur; çünkü bu kuvvetler birbirini götürür. Bu hesaplamaları öğrenciler kabuk teoremi denen matematik teoremine dayandırarak yaparlar.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Klasikler Seti 1 (7 kitap)

Aurélia

Gérard de Nerval

“Yavaş yavaş aydınlanan belirsiz bir yeraltıdır uyku, burada gölgeden ve gecenin içinden, arafı mesken tutmuş, ciddiyetle hareketsiz duran soluk siluetler çıkagelir.”

Nerval rüyaları bildiğimiz dünyayla gerçeküstü dünya arasındaki iletişimi sağlayan bir vasıta olarak görür. Yazıları onun mantık ve tutarlılıkla kuvvetli bağını sarsan hayaller ve fantezilerle doludur. Bunun en önemli örneklerinden biri olan ve en önemli eseri kabul edilen Aurélia’da düşle gerçeklik, delilikle yaratıcılık arasındaki belirsiz, gizemli çizgiyi, kendi ruhsal deneyim ve arayışlarından yola çıkarak inceliyor.

Fransız romantizminin önemli yazar ve şairlerinden, sembolizm ve gerçeküstücülük akımını olduğu kadar T. S. Eliot, Ahmet Hamdi Tanpınar, Charles Baudelaire ve Marcel Proust gibi pek çok yazarı etkilemiş Nerval eşsiz ve zarif edebi üslubuyla saflık, kaybedilmiş gençlik, kendini gerçekleştirme ve güzellik ideallerini yansıtan imgeleri Aurélia’da buluşturuyor.

Beyaz Geceler

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

“Hayalperest eski hayallerinin arasında, külleri karıştırır gibi, soğumuş yüreğini yeniden ısıtacak, onu yeniden hayata döndürecek bir kıvılcım arar boş yere. Bulacağı kıvılcımla sönen o güzel hayallerinin ateşini yeniden yakacak, kanını kaynatan, mutluluk gözyaşları döktüren müthiş düşlerine tekrar kavuşacaktır.”

Sekiz yıldır yaşadığı St. Petersburg’da kimseyle yakınlaşamamış ama şehri evleriyle, yüzleriyle ezbere bilen yalnız, kederli, hayalperest bir genç adamın dört beyaz gecesinin öyküsü bu.

Hayalperestimiz sıradan gece yürüyüşlerinden birinde Nastenka’yla karşılaşır. Hayatın yabancısı bu ikili kısa sürede hikâyelerini, dertlerini, hayallerini paylaşacak kadar yakınlaşır; birlikteyken kederleri, huzursuzlukları uğramaz yanlarına; geceleri ve ruhları aydınlanır. İnsanın tek başınalığı, kalbini birine korkusuzca açabilmesinin imkânıyla bir aradadır Beyaz Geceler’de. Bu imkân bir an kadar bile olsa, “Böyle bir an ömrü boyunca yetmez mi insana?”

Dünya edebiyatının en güçlü yazarlarından Dostoyevski’nin külliyatında kendine has, ayrı bir yeri olan Beyaz Geceler zarif ve yalın üslubuyla insan ruhunda derin bir iz bırakıyor.

Dönüşüm

Franz Kafka

“Gregor Samsa bir sabah yatağında huzursuz düşlerden uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Kabuklu sert sırtının üzerinde yatıyor, başını birazcık yükselttiğinde, kayıp düşmek üzere olan yorganın tepesinde zar zor tutunduğu kahverengi, bombeli ve yay şeklinde şeritlerle bezeli karnını görüyordu. Gövdesine göre acınacak incelikteki pek çok bacağı gözlerinin önünde çaresizlikle titreşiyordu.”

Bu sarsıcı, tuhaf cümlelerle başlayan Dönüşüm, keskinliği ve yalınlığıyla Kafka’nın edebi yoğunluğunu en iyi anlatan eseridir.

Köpeklerin Sohbeti

Miguel de Cervantes

Talihsiz bir evlilik yüzünden hastaneye düşen bir teğmen hasta yatağında yatarken sokakta iki kişinin konuştuğunu duyar. Sohbetin çekiciliğine kendini iyice kaptıran teğmen konuşanların aslında hastanenin bekçi köpekleri olduğunu anlar ve bu mucizevi sohbeti kağıda aktarır.

Bir süreliğine konuşma kabiliyeti kazanan iki köpek başlarından geçenleri anlatırken insanlığın derin mevzularına değinirler: ahlak, yozlaşma, dedikodu, haset, talih, onur, sinsilik, tahakküm…

Cervantes’in yaşadığı dönem ve ülke üzerine yoğun bir hiciv içeren bu uzun öyküsü, bütün bir insanlık tarihinin (ve muhtemelen geleceğimizin de) güzel bir eleştirisine dönüşüyor.

Palto

Nikolay Gogol

Önüne ne pahasına olursa olsun ulaşacağı bir hedef koyan insanlar gibi kendini şimdiden daha hayat dolu hissediyor, karakteri güçleniyordu. Yürüyüşünde ve hareketlerinde kararsız ve ikircikli ne varsa gitmiş, gözlerinde yeni bir ateş parlamaya başlamıştı. Hatta en cüretkâr hayallerinde bazen paltosuna sansar kürkü bir yaka diktirmeyi bile kurar olmuştu.”

“Küçük adam”ın çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı eşitsizlik ve acılar bu uzun öykünün başkahramanı Akakiy

Akakiyeviç’in hayatı üzerinden yalın bir gerçekçilikle anlatılıyor. Böylesi bir anlatım, her ne kadar dönemin Çarlık Rusya’sında büyük tepki alsa ve Gogol, Rus insanını aşağılamakla suçlansa da, Rus edebiyatında büyük bir çığır açıyor. Elinizde tuttuğunuz bu muhteşem eseri daha önce yayınlanmış örneklerinden farklı kılansa, otuzdan fazla kitapta imzası olan ödüllü çizer Noemí Villamuza’nın büyüleyici çizimleri.

“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.”

Dostoyevski

“Gogol’un Palto’da sergilediği sanat, paralel doğruların kesişmekle kalmayıp, solucan misali kıvrılabileceklerine, karmakarışık hale gelebileceklerine işaret eder.”

Vladimir Nabokov

Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü

Adelbert von Chamisso

“Sevgili dostum, insan bir kere düşüncesizlik edip doğru yoldan ayrılırsa, onu hep aşağıya, daha aşağıya çeken başka yollara da sapar; gökyüzünde ona yön gösterecek bir yıldız araması da boşunadır; zira çaresi yoktur, yokuş aşağı gidecek ve intikam tanrıçasına kurban olacaktır.”

Modern insanın çaresizliğinin masallara özgü bir üslupla aktarıldığı Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü, sonsuz bir servet elde etmek adına Şeytan’a gölgesini satan Peter Schlemihl’in diğer insanlar tarafından aşağılanıp dışlanmasını anlatır. Adelbert von Chamisso’nun edebiyat tarihine damgasını vuran bu eşsiz hikayesi, aradan geçen iki yüzyıla rağmen hâlâ geçerliliğini koruyor.

“Damgalanmış ve dışlanmış bir adamın çektiği ızdırapların derin bir tasviri.”

Thomas Mann

Satranç

Stefan Zweig

Stefan Zweig’ın intihar etmeden kısa süre önce kaleme aldığı Satranç zulüm, saplantı, aklın gücü ve bu gücün yaratacağı kötülükleri ele alan ve yayımlandığından beri bütün dünyada büyük yankı uyandırmış bir klasik. Satranç tahtasının siyahı ve beyazı gibi iki kutbun –iyiyle kötünün, kibarla kabanın, insanla makinenin, akılla deliliğin, cehaletle bilginin, açgözlülükle kanaatkârlığın– arasında, kendi içimizde bitmeyen bir satranç maçına devam eden bizim hikâyemiz…

New York’tan Buenos Aires’e giden bir gemide yolcular arasında Dünya Satranç Şampiyonu Mirko

Czentovic de bulunmaktadır. Kaba, vurdumduymaz, cahil, açgözlü bir insan olsa da Czentovic tam bir satranç dehasıdır. Gemidekiler kendisiyle maç yapmak isterler. Genç satranççı bu isteklerini geri çevirmez ve üst üste galip gelir, ta ki bir maç sırasında ağırbaşlı, çekingen bir yabancı ortaya çıkıp oyuna müdahale edinceye kadar. Bu yabancı uzun zamandır satranç tahtasına elini sürmediğini söylese de verdiği taktikler sayesinde maç berabere biter.

Devamını Göster
₺700.00
Klasikler Seti 1 (7 kitap)

Yukarıdaki videoda da izah ettiğimiz gibi, normalde kütleçekim kuvveti iki cisim arasındaki mesafenin karesiyle ters orantılı olarak değişir. Yani cisimler birbirine 2 kat yaklaşırsa, aralarındaki kuvvet 4 kat artar. Ancak bu, cisimler birbirinden ayrık noktalar olarak alınırsa geçerlidir. Bizim problemimizde ise bir kütle, diğerinin içine girmektedir. Hesabı bu şekilde yaptığımızda, cismin içine girdikçe kütleye dahil olan hacim mesafenin küpüyle doğru orantılı olarak değişir (yani cisim 2 kat küçüldüğünde kütle 8 kat azalır).

Kütleçekimini yaratan da kütlenin kendisi olduğu için, bu kütledeki mesafenin kübüyle olan pozitif değişim ve mesafenin karesiyle olan negatif değişim birbirini götürür ve kütleçekimi ile cismin merkez uzaklığının doğrusal olarak değiştiği anlaşılır. Bu, bir yayın hareketi ile aynıdır! Bir yay da, gerildiği mesafe ile doğru orantılı olarak gerilim kuvvetine erişir. Ve bir yay serbest bırakıldığında, hepimizin aşina olduğu gibi ileri geri sallanır. İşte merkeze doğru çekim uygulayan kuvvet, merkeze olan uzaklıkla orantılı olarak değiştiği için, bir sarkaçtaki yaya bağlı kütlenin ileri geri sallanması gibi, nesne de tünel içinde gidip gelir. Kütleçekim tüneli problemi tam da bu basit harmonik hareketi ürettiği için, eğitimde sıkça kullanılmaktadır.

Gerçekte Dünya, muntazam bir yoğunluk dağılımına sahip değildir. Önce az yoğun bir kabuk, sonra manto, en son da daha yoğun bir çekirdekten oluşur. Dünya üzerinde daha gerçekçi bir kütle dağılımı elde etmek için sismik verilere dayanan Başlangıç Referans Yer Modeli'nden yararlanmak mümkündür. Bu model, Dünya'nın yoğunluğunu haritalandırır. Bu yoğunluk, yüzeyde metreküp başına 1000 kilogram ile, çekirdekte metreküp başına 13.000 kg arasında değişiklik gösterir. Problemi sayısal olarak çözecek olursanız, bir objenin tünelden düşme süresinin bir yay hesabından elde edileceği üzere 42 dakika değil, 38 dakika 11 saniye olduğunu görürüz.

Yer çekimi kuvvetinin sabit ve yüzeydeki değere eşit olduğu varsayımını yapacak olursanız, bu değeri tam 38 dakika olarak değişir. Böyle bir sabit kuvvet, farklı bir yoğunluk dağılımı gerektirir. Dünya'nın merkezine olan uzaklık azaldıkça, bu kuvvet artmalıdır. Böylece merkeze olan uzaklık yarıya indiğinde yoğunluk iki katına çıkar. Merkeze ulaştığında da sonsuz değerini alır. (Gerçek dağılımda merkeze ulaşıldığında yoğunluk 0 olur.)

Peki neden sabit kuvvet tahmini bu kadar iyi çalışır? Dünya'nın kütle dağılımı yüzünden yer çekimi kuvveti kabaca sabit kalır (dış kabukta aşağı doğru çok az miktarda artar). Buradan sonra orijinal problemdeki gibi uzaklıkla birlikte düşer. Fakat bu noktaya geldiğinde nesne öyle hızlı gitmektedir ki sabit kuvvet tahmininin yanlış olduğu çekirdekten çok az zamanda ayrılır. Kısacası yapılan tahmin, yeteri kadar iyidir.

Yani yazı boyunca açtığımız değikten içeri atlayarak, yaklaşık yarım saat 45 dakika içinde Dünya'nın merkezine olan yolculuğunuzu tamamlayabilirsiniz. Şimdiden iyi yolculuklar…

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺50/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
24
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 21
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 6
  • Bilim Budur! 4
  • İnanılmaz 4
  • Güldürdü 2
  • Merak Uyandırıcı! 2
  • Korkutucu! 2
  • Muhteşem! 1
  • Umut Verici! 1
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • S. Anthony. How Can We Travel To The Center Of The Earth?. (4 Ağustos 2014). Alındığı Tarih: 28 Mayıs 2021. Alındığı Yer: ExtremeTech | Arşiv Bağlantısı
  • BBC. Journey To The Centre Of The Earth. (6 Mart 2015). Alındığı Tarih: 28 Mayıs 2021. Alındığı Yer: BBC | Arşiv Bağlantısı
  • A. Cho. How Long Would It Take You To Fall Through Earth?. (11 Haziran 2015). Alındığı Tarih: 31 Mayıs 2021. Alındığı Yer: Science | AAAS | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 03/06/2025 19:31:08 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10519

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
C. M. Yardım, et al. Dünya'nın Merkezine Yolculuk: Dünya'ya Boydan Boya Delik Açıp, İçine Atlasak Ne Olur?. (1 Haziran 2021). Alındığı Tarih: 3 Haziran 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/10519
Yardım, C. M., Bakırcı, Ç. M., Semerci, . (2021, June 01). Dünya'nın Merkezine Yolculuk: Dünya'ya Boydan Boya Delik Açıp, İçine Atlasak Ne Olur?. Evrim Ağacı. Retrieved June 03, 2025. from https://evrimagaci.org/s/10519
C. M. Yardım, et al. “Dünya'nın Merkezine Yolculuk: Dünya'ya Boydan Boya Delik Açıp, İçine Atlasak Ne Olur?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 01 Jun. 2021, https://evrimagaci.org/s/10519.
Yardım, Cihan Mert. Bakırcı, Çağrı Mert. Semerci, . “Dünya'nın Merkezine Yolculuk: Dünya'ya Boydan Boya Delik Açıp, İçine Atlasak Ne Olur?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, June 01, 2021. https://evrimagaci.org/s/10519.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close