DNA, Kromozom ve Hücre: Çizimler ve Animasyonlar, Gerçekte Olanı Tam Olarak Yansıtmıyor!
Nükleotitlerin boncuk boncuk üzerine dizildiği, DNA'nın meşhur çift sarmal yapısı hepimizin zihinlerine kazınmış halde. Veya kromozomun X şeklindeki çizimleri... Hatta belki Harvard Üniversitesi tarafından hazırlanan şu meşhur hücre animasyonunu izlemiş olabilirsiniz:
Bunlara baktığınızda, bu moleküllerin ve yapıların 3 boyutlu hallerini net bir şekilde gösteren fotoğraflarımız var da, o nedenle bu çizimleri yapıyoruz sanabilirsiniz. Halbuki DNA'ya ait bugüne kadar çekebildiğimiz en yüksek çözünürlüklü fotoğraf, böyle gözükür:
Evet, birkaç nanometrelik silikon sütunlar arasına gerilmiş bir DNA ipliği, elektron mikroskobu altında böyle gözüküyor. O çizimlerde gördüğümüz gibi bazların birbirine bağlandığını, bariz bir şekilde kendi etrafına kıvrılmış sarmal yapısını gözle göremiyoruz. Buna biraz daha yaklaştığımızda, kendini tekrar eden bir dizi görebiliyoruz; ama hepsi bu. Nükleotitler yok, sarmal gözükmüyor:
Elbette DNA'nın şeklini keşfetmek için onu illa direkt görmemiz gerekmiyor. Genetik materyalimizin X ışınlarıyla nasıl etkileştiğini ölçerek, üç boyutlu yapısı hakkında fikir edinebiliyoruz. Örneğin Rosalind Franklin tarafından çekilen ve Watson ile Crick'in DNA'nın çift sarmal yapısını keşfetmesini mümkün kılan X ışını kristalografisinde, DNA'nın ikili sarmal bir yapıya sahip olduğu görülebiliyor:
Ayrıca daha yüksek çözünürlüklü analizler yapabilmemizi sağlayan geçişli ya da transmisyon elektron mikroskobuyla DNA'ya baktığımızda, sarmal yapı birazcık daha belirgin hale geliyor:[2]
Ama yine, o karikatürize DNA çizimin yanına bile yaklaşamıyoruz. Fakat çok sayıda veri hattından gelen bilgileri birleştirerek, DNA'nın 3 boyutlu modelini çıkarmamız mümkün oluyor.
Peki Ya Kromozomlar X Şeklinde mi?
Kromozomlara gelelim. Kromozomlar, DNA'nın yoğun bir şekilde paketlenmesi sonucu ortaya çıkan moleküler yapılara verdiğimiz isim. Onları hep X şeklinde gösteriyor olsak da, hücre döngüsü boyunca kromozomlar, önemsenmeyecek kadar kısa bir süreliğine X şeklinde oluyorlar. Sadece bölünme sırasında kromozomlar çoklanarak kromatit çiftleri halinde bir araya gelirler.
Aslında kromozomlar, X şeklini veren, birbirine sentromerden bağlı olacak biçimde yapışmış ikili yapıda da değildirler. Kromozomlardan genellikle X şeklinde bahsetmemizin 2 nedeni var: İlki, bir genin lokusunu, yani kromozom üzerinde bulunduğu yeri birbirimize anlatmayı kolaylaştırıyor. Mesela 4. kromozomun uzun kolu dediğimizde, genetikten anlayan biri tam olarak nereden söz ettiğimizi bilecektir. İkinci neden ise, kromozomların mikroskop altında en kolay görüldüğü zamanın, bölünme evresi olmasıdır. Bu evrede kromozomlar çoklanarak 2 katına çıktıkları ve kısmen X harfine benzeyen bir şekilde bulundukları için, kromozomun şekli de genellikle böyle hayal edilir. Ama bölünme haricinde kromozomların bu şekle sahip olmadığını bilmenizde fayda var.
- Yaşamın RNA Dünyası ile Başlamış Olabileceğine Dair Yeni Bulgular Elde Edildi!
- Çocuklar İçin Kafein Tehlikeli mi? Çocukların Çay ve Kahve Tüketmesi Büyümelerine Etki Eder mi?
- Yükselen Zümrüdüanka Yolağı: Programlı Hücre Ölümü (Apoptoz) ile Organ Yenilenmesini (Rejenerasyon) Birbirine Bağlayan Eşsiz Yolak!
Aslına bakarsanız, bölünmekte olmayan kromozomlar çubuk şeklinde de değiller. Daha ziyade, böyle gözükürler:
Bunu da 3 boyutlu bir şekilde modellediğimizde, karşımıza böyle bir şekil çıkıyor:
Burada gördüğünüz iplik, DNA ipliği. Ancak görebileceğiniz gibi, kromozom çiziminde gördüğümüz çubuk veya X şekline sahip değil, daha ziyade yamuk yumuk bir top gibi... Ki bu çok mantıklı, çünkü daha önceden de anlattığımız gibi, küresel bir şekle sahip olmak, daha sivri uçlara sahip şekillerde olmaya nazaran her zaman daha dengeli ve düşük enerjilidir. Ve cisimler, genellikle enerjilerini en aza indirmeye çalışırlar, bu da şekillerini ve hareketlerini belirler. Bir yaprak üzerindeki su damlasının, Dünya'nın küresel şeklinin ve DNA'nın bu şeklinin ardında yatan sebep de bu.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Hücre Animasyonları Doğru mu? Pek Sayılmaz...
Son olarak, hücre animasyonlarına gelelim... Bir ders kitabını açacak veya bir hücre animasyonunu izleyecek olursanız, hücre içerisindeki her şeyin muntazam, kusursuz, düzenli olduğunu sanabilirsiniz. Bu, Dünya'nın en çok okunan biyoloji ders kitabı olan Campbell Biyoloji kitabından alınmış bir hücre fotoğrafı:
Ancak böyle bir sistem, moleküllerin adeta bilinçli olmasını, nerede ne zaman bulunmaları gerektiğini fiziksel yapılarından ötürü bilmelerini gerektirirdi. Halbuki atomların ve moleküllerin bilinci olmadığını biliyoruz. Bu durumda nasıl oluyor da kimyasal süreçler işleyebiliyor?
Çünkü hücre içerisinde muazzam bir kaos var; ancak bu kaos içerisinde sadece kimyasal olarak birbiriyle uyumlu olan tepkimeler yaşanabiliyor, diğerleri yaşanmıyor veya çok daha yavaş yaşanıyor. Lise derslerindeki enzimleri ve bunların kimyasal süreçleri nasıl hızlandırdığını hatırlıyor musunuz? İşte o enzimler yoksa, kimyasallar bir çorba gibi iç içe olsalar da, birbirleriyle anlamlı tepkimelere giremiyorlar veya bu çok uzun süre alıyor. Ne demek istediğimizi anlamak istiyorsanız, bu videoya bir göz atın:
Burada gördüğünüz, sizin nöronlarınız. Sinir hücrelerinizin ucundaki sinaps bölgelerinde yaşanan kimyasal hareketliliği görüyorsunuz. Bunu, Harvard Üniversitesi'nin animasyonu ile kıyaslayınca, arada epey bir fark var gibi gözüküyor, değil mi? Çünkü biri gerçekten olanı gösteriyor, diğeri ise öğrencilere kolaylaştırılmış bir şekilde konuyu anlatmayı hedefliyor. Olanı biteni gözlerinde canlandırabilmelerini sağlamaya çalışıyor. Burada gördüğünüz, gerçekte olan.
Hem de bu bile tam olarak gerçeği yansıtmıyor, çünkü sinapslarda bulunan bütün kimyasal hareketliliği değil, sadece 45 farklı proteini takip ediyorlar. Bunu yapabilmek için araştırmacılar, yüksek yoğunluklu bir lazer kaynağı ile hücre zarının ilgilendiğimiz kısmındaki flüoresan proteinleri parlatıyorlar ve bu bölgenin etrafındaki partlatılmamış proteinlerin hareket etmesiyle, parlatılmış olanlar ve olmayanlar birbirleri içinde dağılıyor. Buna, FRAP metodu deniyor.[1]
Yani hücrelerimizin için, bir evin odaları gibi düzenli bir şekilde kompartmantalize edilmiş, her kimyasalın sadece belirli yerlerde bulunabileceği yapılar değiller. Elbette hücre içinde belirli büyüklükteki organeller genellikle belirli yerlerde bulunuyorlar; ancak bunlar da sürekli hareket halindeler. Hücrenin genel bir görüntüsünü yansıtmaya çalışan çizimler, organellerden daha küçük ama sayıca kat kat daha fazla olan moleküllerin karmaşık doğasını yansıtamıyor. Organellerden çok ama çok daha küçük olan bu kimyasallar, hücre içine karmakarışık bir şekilde dağılmış halde bulunuyorlar. Her şeyin iç içe ve üst üste olduğu; ancak gerek enzimlerle, gerek genetik materyalin ürettiği diğer protein yapılar ve ortamda bulunan katalizörlerle, hangi kimyasalların hangileriyle tepkimeye girebileceği sınırlandırılıyor.
Bu, o katalizörleri, enzimleri ve proteinleri kodlayan genetik materyalin son 4 milyar yıldır durmaksızın evrimleşmesinin bir ürünü. Bunda yapılan hatalar, domino etkisi gibi birçok süreci değiştirebiliyor ve çeşitlilikler yaratıyor. Eğer bunlar, canlıya herhangi bir avantaj sağlıyorsa seçilim nedeniyle daha yaygın hale geliyor, zarar veriyorsa hızla eleniyor ve yok oluyor. Böylece canlılık, adım adım evrimleşmeyi ve bulunduğu ortama uyum sağlamayı sürdürüyor.
Ancak bir dahaki sefere, bir DNA, kromozom veya hücre çizimi gördüğünüzde, bunun sizin kolayca anlayabilmeniz için hazırlanmış bir karikatürizasyon olduğunu hatırlayın. Gerçekte hücreler içinde olup bitenler, bizim kağıt üzerinde gösterebileceğimizden çok ama çok daha karmaşık ve kaotik. Bilim, azimle araştırmayı sürdürdükçe, bu ilginç dünyaya dair yepyeni şeyler öğrenmeye devam ediyoruz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 16
- 7
- 7
- 6
- 4
- 4
- 4
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ S. Reshetniak, et al. (2020). A Comparative Analysis Of The Mobility Of 45 Proteins In The Synaptic Bouton. The EMBO Journal. doi: 10.15252/embj.2020104596. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Marini, et al. (2015). The Structure Of Dna By Direct Imaging. Science Advances, sf: e1500734. doi: 10.1126/sciadv.1500734. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:48:32 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9346
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.