Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

DNA Analizi ile Çözülen İlk Dava: İki Çocuğa Tecavüz!

7 dakika
14,694
DNA Analizi ile Çözülen İlk Dava: İki Çocuğa Tecavüz! Gawker
Tüm Reklamları Kapat

Çok değil, bundan 34 yıl öncesine, İngiltere’ye gidiyoruz.

Lynda Mann henüz 15 yaşındayken yabancı dillere hevesli, okuluyla arası iyi ve aynı zamanda dünyayı gezme tutkusunu içinde barındıran bir kız çocuğuydu. Lynda soğuk bir kasım günü, okuldan döndükten sonra bir şeyler atıştırdı ve Narborough’taki evinden çıktı. Karen Blackwell adındaki bir arkadaşına uğradıktan sonra, evine 15 dakikalık yürüme mesafesindeki Enderby’de, Black Pad isimli patika yola yakın bir evde oturan arkadaşına gitmek üzere yola koyuldu.

Lynda, arkadaşı Caroline’den ona ödünç verdiği plağı almayı ümit ediyordu; ama olaylar istediği gibi gelişmedi. Black Pad’de yürürken Carlton Hayes Hastanesi yakınlarında biriyle karşılaşan Lynda o gün hayata gözlerini yumdu. Adli bilimler tarihinde sıkça anlatılan ve bir ilki içinde barındıran hikaye tam da böyle başlıyordu. 

Tüm Reklamları Kapat

Lynda’nın üvey babası Eddie Eastwood, gecenin ilerleyen saatleri olmasına rağmen hala eve gelmeyen Lynda için endişelendi ve arabasıyla kasabada gençlerin zaman geçirebileceği mekanları gezmeye başladı. Bu şekilde bir sonuç alamayan Eastwood, çareyi polise gitmekte buldu. Evine dönerken Black Pad yolunu kullanan Eastwood, üvey kızının cesedinin orada olduğundan habersizdi.

Cesedin Bulunuşu ve İlk Tespitler...

O günün sabahında Carlton Hayes Hastanesi hademelerinden biri, Black Pad’den geçerken birkaç ağacın yanında ilk bakışta cansız manken sandığı bir gövde gördü. Bembeyaz ve kaskatı bir şekilde duran gövdeye yaklaştığında, onun bir maket olmadığını, genç bir kıza ait olduğunu anladı. Hademe, Lynda Mann’in cesedini bulmuştu. Polisin olay yerine gelmesiyle 22 Kasım 1983’te dava resmen açılmış oldu. Dava gereği kapı kapı gezildi, insanların imzalı bir şekilde bilgileri alındı.

Olay yerine gelen patolog, Lynda’nın kasık kıllarında kurumuş meni lekelerini fark etmişti. Davanın çözüm kısmında oldukça işe yarayacak olan bu bilginin yanı sıra, cinsel ilişkide bulunulduğu, penetrasyonun gerçekleştiği öğrenildi. Lynda’nın ölüm nedeniyse boğulmaydı. 15 yaşındaki Lynda, tecavüze uğramış ve oksijensizlikten ölmüştü.

Yapılan araştırmalar sonunda Lynda’ya tecavüz eden ve onu öldüren kişinin PGM1+ salgılayan A grubu kana sahip biri olduğu anlaşıldı. Bu, vakanın aydınlatılması için kritik bir bilgiydi. Çünkü o dönemde Birleşik Krallık’ta yaşayan her on erkekten sadece birinde bu özellik görülüyordu.

Tüm Reklamları Kapat

Tabii bu bilgi tek başına yeterli olamadı. 1984 yılına kadar bu olayla ilgilenen memur sayısı 150’den 8’e kadar düşürülürken, yaza gelindiğinde de herhangi bir sonuç alınamadığından olacak ki, bu soruşturma sonuçlanamadan kapandı. Tecavüzcü katilin hala dışarıda oluşu kasaba halkını tedirgin etse de zamanla bu olay da unutulmaya başlandı. Ta ki 1986 yılının temmuz ayına kadar…

Cinayetler Devam Ediyor!

Temmuz 1986’da Lynda Mann cinayetine benzer bir olay daha gerçekleşti. Bu sefer kurban, Robin ve Barbara Ashworth’un 15 yaşındaki çocukları Dawn Ashworth’tü.

Sanatla ilgilenen Dawn, ailesiyle birlikte Narborough’un komşu kasabası Enderby’de yaşıyordu. Cep harçlığına takviye yapabilmek için yarım gün gazetede çalışan Dawn, 31 Temmuz 1986 günü bir arkadaşının doğum günü partisi için evden çıktı. Akşam yedide evde olması gereken genç kız, beklenen saatte evde olamadı. O güne kadar ailesine söylediği saatlerin dışına çıkmayan Dawn için ailesi oldukça endişendi. Polisin yolunu tutan aile, polisten bu yaşlardaki kız çocuklarının birkaç saatliğine ortadan kaybolmasının alışıldık bir durum olduğu cevabını alıyordu; ama aile bu durumun hiçbir zaman kendileri için alışıldık bir durum olmadığını biliyordu.

Polisten umduğunu bulamayan Dawn’un babası, çocuğunu aramak üzere yola koyuldu. Tıpkı az önce okuduğunuz Eastwood olayı gibi, kızının öldürüldüğü alana çok yakın bir yerden de geçtiği öğrenilen baba o gece çocuğunu bulamadı.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

O gecenin sabahında polisler, Dawn’u bulmak için Narborough bölgesinde bir arama başlattı. 2 Ağustos günü Dawn’un cesedi, belden aşağısı çıplak bir şekilde, Ten Pound Lane’e bitişik bir karaçalı kümesinin yanında bulundu. Babası, kızını teşhis etti ve o günün akşam saatlerinde otopsi yapıldı.

Otopsi sonuçlarına göre Dawn da tıpkı Lynda Mann gibi boğularak öldürülmüştü. Ayrıca Dawn, hayatını kaybettikten sonra tecavüze uğramıştı. Soruşturma bu bilgiler ışığında devam etti. 

Polislerin tanıklardan elde ettikleri bilgilerde kırmızı motosikletli ya da kırmızı kasklı birilerinden bahsediliyordu. Bu da konunun aydınlanması için bir ipucu olabilirdi. Tanıkların ifadelerine göre bu kırmızılı şahıs, farklı saatlerde farklı yerlerde görülmüştü. Bir polis memurunun Carlton Hayes Hastanesi’ndeki bir hademeyi bir motosikleti iterken görmesi ve bu şahsın da Dawn’u kaybolmadan önce gördüğünü söylemesi soruşturmaya yeni bir boyut kazandırdı.

Hemen sorguya alınan 17 yaşındaki bu genç ile ilgili olarak birçok tanıkla görüşüldü. Geçmişinde birçok kadına karşı uygunsuz davranışları olduğu saptanan bu genç, Cooke isimli bir polis memuru tarafından tutuklandı. İlerleyen dönemde baskılara dayanamayarak, Dawn’u öldürdüğünü itiraf eden genç, Birmingham’daki Winson Greer Hapishanesi’ne atıldı. Lynda ile Dawn cinayetleri arasında bağlantı olduğuna inanan polisler bu konunun üzerine gittiler.

DNA, Her Şeyi Değiştirdi!

Peki bu tecavüz ve cinayetten bu genç mi sorumluydu? İşin garip kısmı burada patlak veriyor: Dawn’u öldürdüğünü itiraf eden genç, PGM1+ salgılayan A grubu kan taşımıyordu.

Tam da burada devreye Alec Jeffreys giriyor. Alec Jeffreys, Leicester Üniversitesi’nde profesör olarak görev yapıyordu. Onu bu davada önemli kılan ise, yaptığı keşifti. Jeffreys, Lynda’nın öldürülüşünden bir yıl sonra, 1984 yılında bilim dünyası için oldukça önemli bir keşfe imza atmıştı. Nigel McCrery’nin Ölüler Sır Saklamaz isimli kitabında şöyle anlatılıyor:

Tüm Reklamları Kapat

Bir DNA deneyinin röntgen görüntüsünü incelerken, DNA örneklerini incelediği teknisyenin aile bireylerinin DNA’larının belirgin benzerlikler ve farklar gösterdiği dikkatini çekti. Jeffreys gördüğünün önemini çabucak kavradı: Bireyler, genetik kodlarındaki eşsiz özellikler sayesinde tanımlanabiliyorlardı. Herkesin kendine ait bir genetik “parmak izi” vardı. Bunun anlamıysa, en azından teoride, herhangi bir genetik malzemenin -saç, deri hücresi veya bedensel sıvılar- bu örneklerin alındığı kişiyle eşleştirilebileceğiydi.

Jeffreys’in çalışmaları Lynda ve Dawn olaylarında sonuca giden yolu aydınlatacaktı. DNA üzerinden bir şeyleri açığa kavuşturabileceğini bilen Jeffreys, birbiriyle ilintili olduğu düşünülen bu davalar için danışılan kişilerden biri olmuştu. Jeffreys, Lynda Mann duruşmasından kalan meni numunesi de dahil olmak üzere birçok şey üzerinde çalışmalar yaptı.

Çalışmalarının sonuçlarını aldıktan sonra; Başmüfettiş David Baker’a bu iki olayda sadece bir katil olduğunu, iki davanın katilinin de aynı kişi olduğunu söyleyen Jeffreys, bu konuda şüphesi olup olmadığı sorusunuysa “Bana doğru numuneleri getirdiyseniz, mümkün değil.” diyerek cevapladı.

Bu bilgi üzerine 21 Kasım 1986’da Leicester Kraliyet Mahkemesi’ne çıkarılan itirafçı delikanlı, Jeffreys’in çalışmaları neticesinde, ilk defa bir DNA testi sonucunda serbest bırakılan kişi oldu.

Tüm Reklamları Kapat

Haliyle bu gelişmeyle birlikte katil yeniden aranmaya başlandı. DNA üzerinden gitmeyi hedefleyen polisler, bölge civarında belirli dönemlerde yaşayan, çalışmak için gelen ve olay zamanında nerede olduğunu kanıtlayamayan erkeklerin kan örneklerini toplamaya karar verdi. İnsanlara mektuplar gidiyor, kan vermeleri gerektiği söyleniyordu. Haftanın belirli günlerinde bu işlemler yapılıyor, katil aranıyordu.

DNA Analizi, Sahtekarlığı Tetikledi!

Colin Pitchfork adında bir adam, kan vermeye gitmedi. Neden kan vermeye gitmediğini soran karısına, geçmişi nedeniyle polisin ona tuzak kurduğunu söyleyen Pitchfork, evine gelen kan vermesi gerektiğine dair mektuplar üzerine, onun yerine kan verecek birini aramaya koyuldu. Arkadaş ortamlarında para teklif etti, insanları onun yerine kan vermeye ikna etmeye çalıştı.

Kendi geçmiş hikayesini bir başkasınınmış gibi anlatan Pitchfork, sonunda Ian Kelly adında, 24 yaşındaki bir genci ikna etmeyi başardı. Hasta yatağından kalkıp Pitchfork’la onun yerine kan vermeye giden Ian Kelly, bu durumun başına dert olacağını bilmiyor gibiydi.

Olayın kendisi için kapandığını düşünen Kelly, bir öğlen molasında gittiği birahanede Pitchfork’un yerine kan verdiğini ağzından kaçırınca olanlar oldu ve bu bilgi soruşturma ekibine kadar ulaştı. Kapı kapı dolaşılarak Lynda davası hakkında bilgi toplanırken alınan imzalar ile kan verilirken alınan imzalar karşılaştırıldı ve iki imzanın uyuşmadığı, bir sahtecilik olduğu anlaşıldı. Pek tabii sonrasında da Kelly’nin Pitchfork yerine kan verdiği anlaşılmış oldu.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Kimse Bakmazken Duygular Ne Yapar?

Farklı farklı duygular, az veya çok hepimizde varlar. Peki acaba bu tuhaf yaratıklar bizim onları hissetmediğimiz mesai saatleri dışında ne yapıyorlar?

Hangi duygu yükseklere tırmanıyor, hangisi yerin altına saklanıyor, hangisi bir baloncuğun içinde yaşıyor ve hangisi salyangozlara yardım ediyor? Kaygı, tam olarak neden çekiniyor? Güvenin kurduğu köprüden kimler kimler geçiyor?

25 dile çevrilen bu şairane kitap, içimizdeki duygulara bakmak, onları tanımak ve ailecek onlar hakkında sohbet etmek için harika bir davet.

Duygularımıza dair hem tatlı hem manidar gerçekler Oziewicz’nin şairane dili, Zając’ın muzip çizimleriyle birleşiyor; hoş detayları ve düşündüren metaforlarıyla her yaştan bizleri kendi içimizde yolculuğa çıkarıyor. Cevapları ararken çocukları kendi duygularıyla tanıştırıyor, hissetme ilhamı veriyor; duyguları yargılamadan sunarak onlar hakkında konuşmaya teşvik ediyor.

Devamını Göster
₺170.00
Kimse Bakmazken Duygular Ne Yapar?
  • Dış Sitelerde Paylaş

Polisler bu bilgi üzerine Pitchfork’un evine gittiler. Genetik parmak izi olarak söyleyebileceğimiz DNA analizinin ne kadar sağlam bir kanıt olduğu bu davayla birlikte kanıtlanmış oldu. Çünkü yapılan analizler Pitchfork’un Lynda ve Dawn cinayetlerini işlediğini gösterdi. Pitchfork’a cezasını okuyan Yargıç Otton, şu sözlerle adli durumlarda DNA’nın önemine vurgu yapan ilk yargıç olarak tarihteki yerini aldı:

Tecavüz ve cinayetler görülmedik hunharlıktaydı. DNA olmasaydı şu anda dışarıda olacak, başka kadınlar için tehlike teşkil edecektin.

Lynda ve Dawn davaları, bir adli bilimci için DNA parmak izi yönteminin önemini oldukça net bir şekilde açıklıyor diyebiliriz. Sherlock Holmes’ün hızlı düşünme ve doğru çıkarımlar yapabilme özelliklerinden daha doğru sonuçlar verebilecek olan bir şey varsa, şüphesiz ki o şey DNA parmak izi yöntemidir. Kimliğin kesin tespiti ve şahsın olay yeriyle ve olaydaki kişilerle bağlantıları bu yöntemle açığa çıkabiliyorken, yine bu yöntemle insanların isteyerek veya istemeyerek ortaya attığı yanlış ifadelerin önüne geçilebiliyor. Bu bağlamda çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz ki hepimiz özeliz ve farklıyız. Margaret Mead’ın da dediği gibi:

Unutmayın ki eşsizsiniz. Tıpkı diğer herkes gibi...

Not: Bu hikaye, ana hatları itibarıyla Nigel McCrery’nin Ölüler Sır Saklamaz isimli kitabından hareketle yazılmıştır. Unutulmamalıdır ki eski bir polis memuru olan McCrery, bir bilim insanı değil, televizyon şovları yapan biridir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 17
  • Bilim Budur! 12
  • Tebrikler! 6
  • Korkutucu! 5
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 3
  • İnanılmaz 3
  • Üzücü! 3
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Güldürdü 0
  • Umut Verici! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • N. McCrery. (2013). Ölüler Sır Saklamaz. ISBN: 978-6059386210. Yayınevi: NTV Yayınları.
  • BBC. No Parole For Colin Pitchfork: First Killer Caught By Dna. (29 Nisan 2016). Alındığı Tarih: 27 Ağustos 2019. Alındığı Yer: BBC | Arşiv Bağlantısı
  • University of Leicester. The History Of Genetic Fingerprinting. (27 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 27 Ağustos 2019. Alındığı Yer: University of Leicester | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:51:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/4902

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Eşey
Genler
Evrim Ağacı Duyurusu
Yeşil
Asteroid
Beslenme Bilimi
Kalıtım
Sendrom
Kanser
Dağılım
Ağrı
Nöronlar
Deniz
Sars
Ara Tür
Renk
Embriyo
Tür
Periyodik Tablo
Hukuk
Ortak Ata
Carl Sagan
Evrimsel Tarih
Hayatta Kalma
Kanser Tedavisi
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
E. C. Kartal, et al. DNA Analizi ile Çözülen İlk Dava: İki Çocuğa Tecavüz!. (22 Ocak 2017). Alındığı Tarih: 21 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/4902
Kartal, E. C., Ölez, Ş. (2017, January 22). DNA Analizi ile Çözülen İlk Dava: İki Çocuğa Tecavüz!. Evrim Ağacı. Retrieved November 21, 2024. from https://evrimagaci.org/s/4902
E. C. Kartal, et al. “DNA Analizi ile Çözülen İlk Dava: İki Çocuğa Tecavüz!.” Edited by Şule Ölez. Evrim Ağacı, 22 Jan. 2017, https://evrimagaci.org/s/4902.
Kartal, Emre Can. Ölez, Şule. “DNA Analizi ile Çözülen İlk Dava: İki Çocuğa Tecavüz!.” Edited by Şule Ölez. Evrim Ağacı, January 22, 2017. https://evrimagaci.org/s/4902.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close