Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Dinozorlar Neden O Kadar Büyüktü? Akıl Almaz Boyutlara Nasıl Erişebildiler ve Neden Şu Anda Bu Kadar Büyük Hayvanlar Yaşamıyor?

Dinozorlar Neden O Kadar Büyüktü? Akıl Almaz Boyutlara Nasıl Erişebildiler ve Neden Şu Anda Bu Kadar Büyük Hayvanlar Yaşamıyor?
6 dakika
11,842
Tüm Reklamları Kapat

Şüphesiz, dinozor denince birçoğumuzun aklına T. rex, Velociraptor gibi etçillerin yanı sıra; metrelerce uzunluktaki boyunları vinçleri andıran, onlarca tonluk vücutlarıyla Dünya'yı titretmiş olan Sauropodlar gelir.

Sauropodlar, dinozorların Saurischia (Kertenkele Kalçalılar) takımına mensuptur. Brachiosaurus, Diplodocus ve Apatosaurus en tanınmış Sauropod cinsleri arasındadır. Bu devasa canlılar, Triyas Dönemi'nin sonunda; aslında onları tanıdığımız gibi değil de, Kretase Dönemi'nin sonuna dek yaşayacak torunlarından bir hayli küçük olarak ortaya çıktılar. Peki milyonlarca yıl boyunca, çeşitli seçilim baskılarına maruz kalarak birçok evrimsel basamağı geride bırakan sauropodlar, nasıl oldu da bu denli devasa boyutlara ulaşabildi?

Oksijen Düzeyi, Her Şeyi Değiştiriyor!

Burada karşımıza çıkan en temel faktör, günümüzde var olmayan bir çevresel koşuldan geliyor: atmosferde bulunan oksijen düzeyi. Günümüzde ciğerlerimize çektiğimiz atmosferin %20.9 civarı oksijenden oluşur ve bu oksijen, oksijenli solunum dediğimiz biyokimyasal süreçten geçerek besinlerin parçalanmasında kullanılır - ki bu besinler de, vücudumuzun her bir parçasını inşa etmek, korumak, tamir etmek ve büyümek için gerekli enerji kaynağımızdır.

Tüm Reklamları Kapat

Havadaki oksijen oranı, hücrelerimizde işleyen biyokimyasal süreçlerin verimliliği, hızı ve evrimsel niteliklerini doğrudan etkilemektedir. Çünkü oksijen, en nihayetinde vücudumuzda bulunan (ve diğer tüm hayvanların da vücudunda bulunan) çeşitli maddelere (örneğin hemoglobine) bağlanarak hücrelere taşınır ve oralarda kullanılır. Eğer atmosferik oksijen daha yüksekse, daha fazla oksijen bağlayıcı kimyasal kullanarak bu oksijene olan erişiminizi, günümüzdeki maksimuma göre daha da fazla arttırabilirsiniz. Bu da, hücrelerinizin çok daha fazla enerji üretebilecek şekilde evrimleşmesini tetikleyebilir ve bu sayede, çok daha iri vücutlar geliştirmek mümkün olur.

Atmosferik oksijenin ilk olarak nasıl oluştuğu ve ne tür etkilere sahip olduğunu Büyük Oksitlenme Olayı ile ilgili yazımızdan okuyabilirsiniz. Ancak özetle, 2.5 milyar yıl kadar önce, siyanobakterilerde oksijen üretebilen fotosentez sürecinin evrimleşmesi sonucunda atmosferdeki oksijen miktarı pratik olarak 0 düzeyinden, birkaç milyar yıl içerisinde %32 dolaylarına kadar ulaşmıştır (özellikle de karasal bitkilerin de, siyanobakterilerden yüz milyonlarca yıl sonra evrimleşmesi sonrasında).

Görebileceğiniz gibi %32 oranı, günümüzdeki %20.9 oranından fazlasıyla yüksektir. Bu sayede, o dönemdeki hayvanların, bitkilerin ve mantarların neredeyse hepsi, günümüzdekinden çok daha iri boyutlara sahip olacak biçimde evrimleştiler. Günümüzde yusufçuk (Anisoptera) olarak bildiğimiz ufacık canlılara benzer birçok böcek bile, onlarca santimetre büyüklüğe erişebiliyordu. İşte dinozorları da devasa boyutlara eriştirmeyi başaran temel çevresel faktör, bu yüksek oksijen oranıydı.

Ancak elbette oksijenin yüksek olması, boyutlarda gördüğümüz devasa artışın tek sebebi değildi. Her canlı, bu özel çevresel etmenle farklı şekillerde etkileşti ve buna bağlı olarak farklı evrimsel yolaklara saptılar. Dinozorlar özelinde değerlendirdiğimizde, yüksek oksijen oranı ile ilişkili bazı diğer evrimsel adaptasyonlar da karşımıza çıkıyor - ki bunlar, dinozorların dev boyutlarını anlamamızı kolaylaştırabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Oksijen Haricindeki Önemli Faktörler

Öncelikle üzerinde düşünülmesi gereken konu, bu canlıların irileşebilmesi için ne gibi şartların gerekli olduğudur. İlk akla gelen, elbette ki bol gıda tüketimidir. Kimi yetişkin türlerin günde yüzlerce kilo besin tükettiği tahmin ediliyor. Ayrıca memelilerden farklı olarak, dinozorlar yumurtlayarak çoğalıyordu. Bu yüzden, gebelik gibi bir sorunları da yoktu.

Bir diğer husus ise, bu canlıların, kendi ağırlıklarını taşıyabilecek kadar sağlam ve güçlü, ama hareket etmelerini de engelleyecek kadar hantal olmayan bir iskelete ihtiyaç duymasıdır. Onlarca tonluk kütleye dayanabilmek, sıradan bir iskeletin üstesinden gelebileceği bir iş değildir. Bu, devasa hayvanların metabolizma faaliyetlerinin aksamaması için gerekli olan verimli bir soluk alıp verme mekanizmasına da yapbozumuzun son parçası diyebiliriz.

Bugün, keşfedilen fosiller üzerinde uzun yıllar boyunca yapılan çalışmalar ve çeşitli bilgisayar programları yardımıyla geliştirilen modellemeler sayesinde biliyoruz ki, sauropodlar tüm bu donanımlara sahipti. Gelin bunlara biraz daha yakından bakalım.

Bir grup Diplodocus
Bir grup Diplodocus
ScienceMag

Gıda Tüketimi

Uzun boyunları, sauropodların en bilinen özelliklerinden biridir. Onlara kazandırdığı popülaritenin yanı sıra, en önemli konuda da yardımcı oluyordu: beslenme. Sauropodlar, uzun boyunları sayesinde diğer otçulların ulaşamadığı yükseklikteki dallara ulaşabiliyorlardı - ki o dönemlerde günümüzdekinden bile uzun bitkiler de bulmak mümkündü. Bu da onlara geniş çaplı bir besin kaynağına erişim sağlıyordu.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Buna ek olarak, bulundukları noktadan hareket etmeden, boyunlarının mümkün kıldığı menzildeki besinlere erişim imkanları da vardı. Yani enerjiyi daha verimli bir şekilde elde edebiliyorlardı. Sauropodlar, uzun boyunları sayesinde tonlarca kiloya ulaşmak için gerekli olan besini elde etmekte pek de zorlanmıyordu.

Üreme

Memelilerin devasa boyutlara ulaşabilmesindeki en büyük engellerden biri de yavrularını doğurmak zorunda olmalarıdır. Hamilelik, bol enerji gerektiren zahmetli bir süreçtir ve boyutlar büyüdükçe bu süreç de uzar.

Afrika fillerini ele alalım: 3.5-4 metrelik omuz yüksekliği ve 10 tonu bulan ağırlıklarıyla günümüzde yaşayan en büyük karasal memeli unvanına sahiptirler. Afrika fillerinin hamileliği yaklaşık 2 yıl sürer. Anne fil hamilelik boyunca hem kendisi hem de yavru için enerji sağlamak zorundadır.

Sauropodların böyle bir sorunu yoktu. Yumurtlayarak çoğaldıkları için üremeleri, boyutlarının milyonlarca yıl içerisinde büyümesine bir engel oluşturmadı.

Solunum Mekanizması ve İskelet

Saurischia takımına mensup Sauropodlar ve Theropodlar (modern kuşlar da tamamı iki ayak üzerinde yürüyen dinozorlardan oluşan bu alt takıma mensuptur) ile günümüz kuşları birçok açıdan benzerlik gösterirler. Bunlardan en belirgin olanı solunum sistemi ve iskelettir. Kuşların solunum sistemi, memelilerden oldukça farklıdır.

Bizim akciğerlerimiz, gayet basittir. Soluk alma sırasında oksijeni içeri alır, soluk verirken de karbondioksiti dışarı atarız. Kuşlarda ise bu oldukça farklı ve karmaşıktır. Hem soluk alma hem de soluk verme esnasında oksijen emilir. Akciğerlerine bağlı hava keseleri bunu mümkün kılar. Bu keseler alınan her nefesle içeri giren oksijenin bir kısmını depolar, nefes verme sırasında kirli hava dışarı çıkarken keselerdeki oksijen de akciğerlere iletilir. Bundan dolayı kuşlar bize kıyasla daha verimli bir solunum mekanizmasına sahiptir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu mekanizma, sauropodlarda da hemen hemen aynıydı. Bunu, kemiklerindeki açıklıklardan biliyoruz. Bu açıklıklar hava keselerinin doldurduğu boşluklardır. Bu sayede verimli akciğerleri, kocaman vücutlarına rağmen metabolizma tepkimelerine yakıt sağlayabiliyordu. Ayrıca, tüm vücuda yayılmış hava keseleri, kemiklerin içlerine yayılarak iskeletin daha hafif olmasını sağlıyordu. Tam da ihtiyaç duydukları gibi; sağlam ve güçlü, ama hafif!

Memelilerde, iskelet de sınırlayıcı bir faktördür (biyomekanik ilkeleri, suda biraz daha farklı işlediğinden balinalar için bu konuda pek bir dezavantaj yoktur). Besin ihtiyaçlarını karşılarken en büyük yardımcıları olan uzun boyunlarının evrimleşmesine olanak sağlayan etmenlerden biri de yine bu hava keseleridir. Omurlarındaki hava keseleri sayesinde, boyunlarını havada tutabiliyorlardı.

Sonuç

Sauropodların devasa boyutlara ulaşabilmeleri bu gibi çeşitli özellikleri sayesinde mümkün oldu. Yaklaşık 100 milyon yıl boyunca gezegenin dört bir köşesine dağılıp çeşitli türlere ayrıldılar. Ekosistemleri birbirleriyle ve diğer otçullarla paylaştılar. Ve tartışmasız, yaşadıkları zaman dilimi boyunca Dünya'nın hakimiydiler.

Tüm Reklamları Kapat

Ancak, bu canlılar da 66 milyon yıl önce çoğu kuzenleri gibi yok oldular. Bugün, bilim ve teknoloji sayesinde sauropodlarla ilgili birçok konu hakkında bilgi sahibiyiz ancak hâlâ cevaplanması gereken sorularımız var.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
77
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 29
  • Bilim Budur! 18
  • Merak Uyandırıcı! 14
  • İnanılmaz 11
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 9
  • Muhteşem! 6
  • Umut Verici! 6
  • Korkutucu! 4
  • Güldürdü 2
  • Üzücü! 1
  • Grrr... *@$# 1
  • İğrenç! 1
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • J. Werner, et al. (2011). Reproductive Biology And Its Impact On Body Size: Comparative Analysis Of Mammalian, Avian And Dinosaurian Reproduction. PLoS ONE, sf: e28442. doi: 10.1371/journal.pone.0028442. | Arşiv Bağlantısı
  • M. Wedel. Vertebral Pneumaticity, Air Sacs, And The Physiology Of Sauropod Dinosaurs. (1 Haziran 2003). Alındığı Tarih: 7 Aralık 2020. Alındığı Yer: bioone doi: 10.1666/0094-8373(2003)029%3C0243:VPASAT%3E2.0.CO;2. | Arşiv Bağlantısı
  • J. Pickrell. Sauropods Grew Big By Munching ‘Superfoods’ With Sturdy Beaks. (17 Ekim 2019). Alındığı Tarih: 7 Aralık 2020. Alındığı Yer: Science | AAAS doi: 10.1126/science.aaz8956. | Arşiv Bağlantısı
  • P. Sander, et al. Biology Of The Sauropod Dinosaurs: The Evolution Of Gigantism. (20 Ocak 2011). Alındığı Tarih: 7 Aralık 2020. Alındığı Yer: Wiley Online Library doi: 10.1111/j.1469-185X.2010.00137.x. | Arşiv Bağlantısı
  • S. Miller. (2012). Zoology (9Th Edition). ISBN: 978-605-320-489-3. Yayınevi: Nobel Akademik Yayıncılık. sf: 378-382.
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/04/2024 09:02:54 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9682

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Matematik
Gazetecilik
Diyabet
Aile
2019-Ncov
Zehir
Deniz
İklim Değişikliği
Kedigiller
Mikrobiyota
Popülasyon
Ekonomi
Malzeme
Evrimsel Tarih
Hayvanlar
Mavi
Hücreler
İspat
Köpekler
İnsan Sağlığı
Adaptasyon
Amerika Birleşik Devletleri
Yer
Kitap
Oksijen
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
A. Ergül, et al. Dinozorlar Neden O Kadar Büyüktü? Akıl Almaz Boyutlara Nasıl Erişebildiler ve Neden Şu Anda Bu Kadar Büyük Hayvanlar Yaşamıyor?. (8 Aralık 2020). Alındığı Tarih: 23 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/9682
Ergül, A., Bakırcı, Ç. M. (2020, December 08). Dinozorlar Neden O Kadar Büyüktü? Akıl Almaz Boyutlara Nasıl Erişebildiler ve Neden Şu Anda Bu Kadar Büyük Hayvanlar Yaşamıyor?. Evrim Ağacı. Retrieved April 23, 2024. from https://evrimagaci.org/s/9682
A. Ergül, et al. “Dinozorlar Neden O Kadar Büyüktü? Akıl Almaz Boyutlara Nasıl Erişebildiler ve Neden Şu Anda Bu Kadar Büyük Hayvanlar Yaşamıyor?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 08 Dec. 2020, https://evrimagaci.org/s/9682.
Ergül, Ali. Bakırcı, Çağrı Mert. “Dinozorlar Neden O Kadar Büyüktü? Akıl Almaz Boyutlara Nasıl Erişebildiler ve Neden Şu Anda Bu Kadar Büyük Hayvanlar Yaşamıyor?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, December 08, 2020. https://evrimagaci.org/s/9682.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close