Deprem Işıkları: Depremler Sırasında Neden Gökyüzünde Işıklar Beliriyor?
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
Deprem ışıkları, depremler sırasında veya öncesinde görülebilen levha biçimli şimşekler, ışık topları, ışık akıntıları ve sabit parlamalar gibi olaylardır. Bir örnek olarak, Düzce'de 23 Kasım 2022'de sabaha karşı 04:08'de meydana gelen deprem sırasında aşağıdaki videoda gözüken ışıklar tespit edilmiştir:
Bir diğer örnek, 2021 yılında Acapulco'da meydana gelen bir deprem sırasında gözlenen parlamalardır:
Deprem ışıkları, görünme zamanlarına göre iki farklı grupta sınıflandırılabilir:[1]
- Genellikle bir depremden birkaç saniye ila birkaç hafta öncesine kadar meydana gelen ve genellikle merkez üssüne daha yakın gözlenen deprem öncesi deprem ışığı
- Deprem dalga dizisinin geçişi sırasında, merkez üssüne yakın yerlerde oluşan ("depremle-uyarılmış stres") veya özellikle de S dalgalarının geçişi sırasında ("dalga- uyarılmış stres") merkez üssünden çok uzaklarda görülen depremle eşzamanlı ışıklar.
Daha büyük depremler sırasında bu ışıkların görülme ihtimalinin daha yüksek olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle de genellikle daha küçük büyüklükte olan artçı şok serileri sırasında deprem ışığı nadiren görülür.
Deprem Işıklarının Nedeni Ne? Ne Değil?
Jeofizikçiler arasında, bu sıra dışı ışık parlamalarıyla ilgili iddiaların gerçekten depremlerle ilişkili olduğu konusunda bir görüş birliği bulunmamaktadır. Bazı jeofizikçiler deprem ışıklarının gerçek bir fenomen olduğunu ileri sürerken, birçoğu bunun gerçek olmadığını ve depremlerle hiçbir alakası olmadığını savunmaktadır. Bugüne kadar bu konuda birçok hipotez ve karşı-argüman üretilmiştir.
Öncelikle deprem ışıklarının gerçek olmadığını savunan skeptiklere ve halk arasında inanılan bilim-dışı inançların hatalarına bakalım, sonrasında deprem ışıklarını gerçek bir olgu olarak gören bilim insanlarının geliştirdiği hipotezleri ve dolayısıyla deprem ışıklarının olası sebeplerini öğreneceğiz.
Skeptikler ve Komplolar
Bu konuda skeptiklerin görüşü, deprem ışıklarının gerçek olmadığı yönündedir. Skeptiklerin ana argümanı, deprem ışıklarına yönelik inançların komplo teorilerinden gücünü alıyor olmasıdır. Ayrıca konu hakkındaki gözlem ve kanıt yetersizliğinin de bir problem olduğunu savunmaktadırlar.
Diğer skeptiklerse bu ışıkların depremlerle tamamen alakasız olaylardan kaynaklandığını söylemektedir. Bu iki argümana biraz daha yakından bakalım.
HAARP Komplosu
HAARP, açılımı "Yüksek-Frekans Aktif Auroral Araştırma Programı" (İng: "High-Frequency Active Auroral Research Program") olan, eski ve artık aktif olmayan bir araştırma projesidir. Gakona (Alaska) yakınlarında bulunur ve 1993 senesinde başlamıştır. 2014 yılında faaliyetlerini sonlandıran araştırma programı, Ağustos 2015'te Fairbanks'teki Alaska Üniversitesi'ne devredilmiştir ve bilim insanlarının kullanımına açıktır.
Programın amacı, atmosferimizin iyonosfer tabakasının sınırlı bir bölgesini geçici bir süreliğine uyarmak ve değişimleri incelemekti. Bu nedenle HAARP projesi dahilinde İyonosferik Araştırma Aleti (İng: "Ionospheric Research Instrument" veya kısaca "IRI") adı verilen güçlü ve yüksek frekanslı bir verici üretilmiştir. Bu verici, 180 adet 22 metrelik antenlerlerden oluşmaktaydı, 133,546 m2 bir alana yayılmaktaydı ve vericinin toplam gücü 3,600 kilowatt civarıydı.
HAARP projesi dahilinde IRI haricinde VHF, UHF radarlar, akı köprülü manyetometre, iyonosferik ses aletleri ve bir endüksiyon manyetometresi inşa edilmiştir. Bu aletler kullanarak, IRI tarafından uyarılan iyonosfer bölgesinde meydana gelen fiziksel değişimler tespit edilebilmekteydi.
İşte bu elektromanyetik vericiler, sonradan HAARP'ın aslında bir "deprem tetikleme aracı" olduğunu söyleyen ve bu iddialarını Nikola Tesla'nın çalışmadığı bilinen projelerine dayandıran kişilerce bir komplo teorisine çevrilmiştir.
Ne var ki modern depremleri yapanın HAARP olduğunu iddia etmek için deprem ışıklarından faydalanmak son derece anlamsızdır. Depremler sırasında deprem ışıkları denen parlamaların oluştuğu iddiası yeni değildir: Yüzlerce yıla yayılan 65 farklı akademik makale üzerinde yapılan bir çalışma, bu iddiaların 17. yüzyılın başlarına kadar gittiğini göstermektedir.[1], [2] Dolayısıyla modern zamanlarda uydurulan HAARP gibi sahte silahlar ile bu doğa olaylarının rasyonel bir biçimde ilişkilendirilmesi mümkün değildir.
HAARP hakkında daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.
Elektrik Sıçramaları Olabilir!
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi bazı uzmanlar, "deprem ışıkları"nın gerçek olmadığını, "deprem ışığı" olarak bahsedilen şeylerin hiçbirinin gerçekte deprem anında ve depremin merkez üssünde yaşanmadığını, deprem sırasında gerçekleşiyorsa bile bunların depremle tamamen alakasız olaylar olduğunu ama depremle ilişkilendirilerek sosyal medyada popülerleştirildiğini düşünmektedir.
Örneğin deprem sırasında kopan elektrik telleri, etrafa yüksek voltajda elektrik saçarak göğü beyaz-mavi, ürpertici bir görünüme kavuşturabilmektedir (bu da uzaklardan "gizemli ışıklar" gibi gözükebilmektedir):
İnsan Aklının Zaafiyeti Olabilir!
Bazı skeptikler de jeofizikçiler gibi ortada gerçek bir bilinmez olduğu konusunda kuşkucudur. Örneğin Brian Dunning, bu konuda şöyle söylüyor:[3]
Bu ışıkların gerçek olduğundan kuşkuluyum. Bu konuda hiçbir düzgün kanıt yok. Üstelik bu alanda şaşırtıcı miktarda akademik çalışma olmasına rağmen, makalelerin hiçbiri birbiriyle uyumlu değil, hiçbir konuda anlaşamıyorlar. Belki de bu araştırmacılar Hyman'ın Kategorik İmperatifi'nden bihaberdirler: 'Ortada açıklanacak bir şey olduğundan emin olmadan, o şeyi açıklamaya çalışma!'
Robert Sheaffer ise bunların bulutlar ve ışık oyunlarından kaynaklandığını düşünüyor:[4]
Bu 'deprem ışıklarının' ne kadar değişken olduğu gerçekten takdire şayan: Bazen bir dağa tırmanan küçük küreler gibi görünürler. Bazen şimşek çakmaları gibi görünürler. Diğer zamanlarda tam olarak yanardöner bulutlar gibi görünürler. Eğer bu ışıkların varlığına yönelik hevesle kanıt arıyorsanız, deprem ışıkları her şeye benzeyebilir.
Deprem Işıklarına Yönelik Bilimsel Hipotezler
Bugüne kadar deprem ışıklarını ciddiye alan bilim insanları tarafından bir dizi hipotez geliştirilmiştir. Yukarıda sözü edildiği üzere bu hipotezler birbiriyle pek uyumlu değildir ve bilim camiasında bunların herhangi biri üzerinde genel geçer bir görüş birliği oluşamamıştır. Yine de her birini ayrı ayrı incelemekte fayda görüyoruz.
Oksijen İyonizasyonu
Bazı modeller, deprem ışıklarının üretilmesinin, bir deprem öncesinde ve sırasında dolomit, ve riyolit gibi bazı kaya türlerindeki iyonlaşmayı takiben, iyonların kayalardaki çatlaklardan yukarı doğru hareket etmesine dayanmaktadır. Bu iyonlar atmosfere ulaştıklarında, hava ceplerini iyonize ederek ışık yayan plazma oluşturabilir.[5]
Laboratuar deneyleri, bazı kayaların yüksek stres seviyelerine maruz kaldıklarında içlerindeki oksijeni iyonize ettiğini doğrulamıştır. Araştırmalar, fayın açısının, deprem ışıklarının en fazla görüldüğü riftleşme ortamlarındaki yarı dikey (neredeyse dikey) faylarla birlikte, deprem ışığı oluşumu olasılığıyla ilişkili olduğunu öne sürmektedir.[1]
Deprem Sırasında Dünya'nın Manyetik Alanının Yerel Olarak Bozulması
Başka bir olası açıklama, Dünya'nın manyetik alanının ve/veya iyonosferinin deprem sırasında tektonik strese bağlı olarak, yerel olarak bozulmasıdır. Bu, daha düşük irtifalarda iyonosferik ışınımsal rekombinasyona ve daha yüksek atmosfer basıncına bağlı olarak gök ışımalarına, daha yüksek irtifalarda ise auroraya sebep olur. Bununla birlikte bu hipotez, tüm deprem olaylarında net bir şekilde görülmemektedir ve henüz deneysel olarak doğrulanmış değildir.[6]
Piezoelektrik Etkisi veya Statik Elektrik
Bazı jeofizikçilerse, en azından raporların bir kısmının depremin merkez üssüne ve zamanına makul bir şekilde uyduğunu, kimi durumda bölgede elektrik tellerinde bir hasar tespit edilemediğini, dolayısıyla bu ışıkların depremle ilişkili olabileceğini düşünmektedir.
Bu konuda ileri sürülen bilimsel hipotezlerden biri, depremler sırasında sallanan kuartz-içerikli büyük kaya parçalarının titremeden kaynaklı basınca bağlı olarak güçlü elektromanyetik alanlar yaratıyor olmalarıdır. Belirli malzemelerin kuvvet altında elektrik, elektrik altında kuvvet üretebilmesine piezoelektrik etki adı verilmektedir.[7]
Piezoelektrik etkiyi sınamak isteyen Rutgers Üniversitesi'nden araştırmacılar, laboratuvarlar şartlarında un, plastik diskler ve alçı gibi malzemeler kullanarak bunları yüksek basınç altında sıkıştırmış ve sonuçları incelemişlerdir. Bu malzemelerde açtıkları yarıkları deprem etkisini taklit eden biçimde açıp kapattıklarında gerçekten de 100 voltu aşan elektrik sıçramaları gözlemişlerdir.
Ancak bulgularına göre, piezoelektrik niteliğe sahip olmadığı bilinen malzemeler bile, birbirine yüksek basınç altında değişken frekanslarda sürtüldüklerinde statik elektrikle yüklenmişlerdir ve civarlarındaki elektromanyetik alanı etkilemişlerdir. Dolayısıyla atmosferik elektromanyetizma, basitçe çok büyük kara parçalarının yüksek statik elektrikle yüklenmesine bağlı olarak ışıyor olabilir.
Henüz bu konudaki çalışmalar tamamlanmış değildir. Araştırmacılar, hangi büyüklükteki ve ne nitelikteki depremlerin bu tür ışıklara sebep olduğunu aydınlatmayı hedeflmektedirler. Benzer şekilde, kendi deneylerinde de voltaj sinyali her zaman aynı örüntüyü takip etmemektedir ve bu farkların arkasında yatan mekanizmalar halen araştırılmaktadır.
Sonuç
Deprem ışıklarını çalışmanın bir zorluğu, bu ışıkların tamamen rastgele bir şekilde ve çok kısa bir süreliğine oluşmasıdır. Dolayısıyla hangi vakanın elektrik telleri gibi basit açıklamaları olduğu, hangilerinin piezoelektrik etki gibi daha kapsamlı hipotezleri test etmekte kullanılabileceği öngörülememektedir.
Fakat şu anki bilgilerimiz ışığında, bu ilginç olayların (beklendiği gibi) doğaüstü veya komplo nitelikli hiçbir tarafı olmadığı söylenebilir. Kamera sayısı ve kalitesi arttıkça, sismografik ölçüm aletleri hassaslaşıp çoğaldıkça, bu konunun da nihai sebebinin doğal kaynaklarla açıklanabilmesi beklenmektedir.[8]
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 77
- 32
- 20
- 16
- 13
- 7
- 4
- 3
- 1
- 1
- 1
- 1
- ^ a b c R. Thériault, et al. (2014). Prevalence Of Earthquake Lights Associated With Rift Environments. Seismological Research Letters, sf: 159-178. doi: 10.1785/0220130059. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. A. Clarke. (2017). Warnings: Finding Cassandras To Stop Catastrophes. ISBN: 9780062488022. Yayınevi: Ecco.
- ^ B. Dunning. Earthquake Lights: Do They Exist?. (30 Ağustos 2016). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2022. Alındığı Yer: Skeptoid | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Sheaffer, et al. Skeptics And Claims Of "Earthquake Lights". (7 Ocak 2014). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2022. Alındığı Yer: Bad UFOs | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Stromberg, et al. Why Do Lights Sometimes Appear In The Sky During An Earthquake?. (2 Ocak 2014). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2022. Alındığı Yer: Smithsonian Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ NASA. 'Restless Earth' May Give Advance Notice Of Large Earthquakes. (24 Kasım 2022). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2022. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Takaki, et al. (1998). A Dark Discharge Model Of Earthquake Lightning. Japanese Journal of Applied Physics, sf: 5016. doi: 10.1143/JJAP.37.5016. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Nunez, et al. Earthquake Lights, Explained. (17 Nisan 2019). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2022. Alındığı Yer: National Geographic | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 12:06:06 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13416
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.