COVID-19 ve Antimikrobiyal Dirençli Mikroorganizmaların Korkunç Kombinasyonu!
Antibiyotik direnci sıklıkla "geleceğin vebası" olarak adlandırılıyor. Bu, gerçekten de acil sorunlarımızdan birisi; en azından pandemi başlayıp onu gölgeleyene dek, öyleydi. Ancak uzmanlar, ihtiyacı olmayan hastalara antibiyotik reçete edilmesi ile, bu "vebanın" yıkıcı etkilerini çoktan yaşamaya başladığımızı söylüyor.
Antibiyotik direncine sebep olan en önemli faktörlerden biri, aşırı antibiyotik kullanımıdır. Bu yanlış kullanım, İngilizcede "süper böcek" (İng: "super bug") de denilen -ki bunlar aslında "böcek" değil, bakterilerdir- yaygın kullanımdaki antibiyotik tedavilerine dirençli bir grup patojenin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bir patojen, kullanılabilecek tüm antibiyotiklere üstün gelecek kadar evrimleştiğinde ise, küçük bir enfeksiyon bile hızla ilerleyip vücudu tamamen ele geçirerek ölüme sebep olabilir.
Patojenlerde rastgele oluşan mutasyonlardan bazıları, onları belli ilaçlara karşı dirençli hale getirdiğinde ve konak canlıda bu ilaçlardan aldığında patojen üzerinde seçilim baskısı oluşur. Böylece, doğal seçilim yoluyla, ilaç direnci geliştirmemiş olanlar ölürken, ilaca dirençli yepyeni bir nesil ortaya çıkar. Birden fazla ilaca karşı direnç geliştiren patojenler de, gayriresmi olarak "süper böcek" adını alır. Bu direncin oluşumu, kimi zaman antibiyotiğin piyasaya sürüldüğü ilk yıl bile olabilirken, kimi zaman süreç 10 yılı aşabilir.[2]
Antibiyotik direnci, ya da ilaç direncine sahip patojenlerin sebep olduğu enfeksiyonların tedavisi çoğu zaman daha zor ve hatta imkansız olabiliyor. Bununla birlikte tedavi sürecinin uzaması, hastaneye gidiş geliş sayısı ve belki de hastanede yatış sürelerinin artması ile tedavinin maliyeti de epey yükselebiliyor. Bu tür enfeksiyonlar hemen herkesi etkileyebilse de özellikle kronik hastalığa sahip kişiler daha fazla risk altında.
Şimdilerdeyse, tedavisi bulunamamış bir pandeminin ortasında, antibiyotik yazmadan önce iki kez düşünen doktorlar, artık hastalarını eldeki birkaç tedavi ile kurtarma yolunu seçebiliyorlar.
Halihazırda COVID-19 ile ciddi şekilde hastalanan kişilerde sonuçlar oldukça yıkıcı olabilir. Michigan Tıp Okulu Üniversitesi'nde asistan profesör ve hastanede görevli olan Valerie Vaughn, COVID-19 ve antibiyotik direnci sorunlarının talihsiz birleşimini daha pandeminin ilk safhalarında doğrudan tecrübe eden bir araştırmacı.
Antibiyotik Direnci
Vaughn, hastaneye getirilme esnasında antibiyotik verilen bir hastayı anlatıyor: Doktorlar muhtemelen bunun COVID-19 mu yoksa bakteriyel bir solunum enfeksiyonu mu olduğundan emin olamamış. Hasta, COVID-19 teşhisi konup, durumu ağırlaşınca, solunum cihazına bağlanarak hastanede birkaç hafta geçirmiş. Bu sırada, hastanede antibiyotik tedavisi gören hastalar arasında yaygın görülen Clostridium difficile ile teması olmuş. Söz konusu enfeksiyonun sebebi, antibiyotiklerin normal şartlarda bu patojenle mücadele edecek bağırsak bakterilerini etkisiz hale getirmesi. Sonuçta C. difficile enfeksiyonu da antibiyotiğe dirençli hale gelmiş ve uzun süren bir savaşın ardından hasta, bu enfeksiyondan kaynaklanan çoklu organ yetmezliği yüzünden kaybedilmiş. Vaughn şöyle anlatıyor:
Bu gerçekten içime oturdu. Çoğu kez, elimizde tedavi bulunmadığında, doktorlar aşırı miktarda ilaç yazmaya meyilliler. Oysa bazen hastaya hiç bir şey yapmayarak daha iyi yapmış oluruz.
Fakat bu üzücü hikaye, pandemide uygunsuz antibiyotik kullanımının yol açtığı örneklerden yalnızca biri. Vaughn ve bir ekip dolusu araştırmacı, Michigan'daki pek çok hastanede bakteriyel enfeksiyonu olmayan hastalara aşırı antibiyotik tedavisi uygulandığı sonucuna ulaştı. Oxford'un Clinical Infectious Diseases (Klinik Enfeksiyonel Hastalıklar) dergisinde yayınlanan çalışmalarında, Mart'tan Haziran'a kadar hastaneye gelen COVID-19 hastalarının yarısından çoğuna antibiyotik yazıldığı ortaya kondu. Her nasılsa, bu hastalardan yalnızca %3.5'inin ikincil bir bakteriyel enfeksiyonu vardı. Bu demek oluyor ki hastaların yalnızca COVID-19 olan ezici çoğunluğuna, viral enfeksiyonlara etki etmeyen antibiyotik tedavisi verilmişti.
Ekibin elde ettiği verilere göre vakit geçirmeden antibiyotik tedaviye başlanma oranı; hastalar arasında daha yaşlı, vücut kitle endeksi daha düşük, hastalığı daha ciddi seyredenlerde ve kar amaçlı hastanelerde tedavi görenlerde daha fazlaydı.[1]
Bu karmaşanın sebeplerinden biri oldukça açıktır: O zamanlarda hastanelerde genellikle yeterince COVID-19 testi bulunmuyordu ve bulunsa da testin sonuçlanması günler sürebiliyordu. Salgınla mücadele eden uzmanlar, kritik durumdaki hastaların COVID-19 mu yoksa başka bir ciddi hastalığa mı sahip olduğundan emin olamıyordu ve hızlı hareket edip tedaviye başlamak adına, çoğu kez tanı için yalnızca semptomlara güvendiler. Vaughn'ın çalışmasının sonuçları gösteriyor ki bu hastaların çoğunda, COVID-19 testleri pozitif çıkar çıkmaz, antibiyotik tedavisi durdurulmuştu.
Aşırı antibiyotik verilmesinin ardındaki mesele ise daha hassas. Vaughn'ın söylediğine göre, COVID-19, yüzeysel olarak bakteriyel zatürreye çok benziyor. Ancak daha yakından bakılırsa COVID-19 zatürresinde kuru öksürük ve kanda düşük beyaz kan hücresi sayımı görülürken bakteriyel zatürrelerde balgamlı öksürük ile beyaz kan hücrelerinde artış gözlemleniyor. Yine de, ciddi zatürre vakalarıyla boğuşurken acele eden doktorlar bu ayrımı gözden kaçırabilir. COVID-19 hastaları dünya çapında artarken işleri başlarından aşkın doktorlar ve sağlık personelleri hayat kurtarmak için acele etmek durumunda kalıyor.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Yine de Vaughn'ın araştırmasına göre, kimi hastaneler bu durumla daha iyi başa çıkıyor. Bulgular, pandemi sırasında antibiyotik kullanımı oranının değişkenlik gösterdiğini ve sıklıkla hastanelerin antibiyotik yönetim programının gücüne bağlı olduğunu gösteriyor. Yeterli bir destek programına sahip yerlerde antibiyotik alan COVID-19 hastalarının oranı %25 iken bu programdan yoksun hastanelerde oran %84'e kadar çıkabiliyor. Vaughn'a göre hastanelerde daha fazla COVID-19 testi bulundurulması ve bakteriyel enfeksiyonların daha iyi anlaşılmasıyla yanlış antibiyotik kullanımları daha da azaltılabilir.
Antibiyotiksiz Bir Gelecek
Georgia Üniversitesi Aşı ve İmmünoloji Merkezinde bir profesör olan Stephen Trent, bu tip aşırı kullanımların uzun vadeli sonuçlarının kendisini oldukça endişelendirdiğini belirtiyor.
Bakteriler her 20 dakikada büyüyüp bölünürler ve daha fazla antibiyotik kullandıkça da aynı ölçekte daha fazla dirençle karşılaşırsınız. Bu gerçekten büyük bir sorun, çünkü elimizdeki antibiyotikler tükeniyor. Ayrıca, yeni tedavi geliştirmek için gerekli olan azim ve fona sahip olan ilaç şirketlerinin sayısı da günden güne azalıyor.
Ereksiyon sorununa yönelik tam 5 ilacın adını verebilirim; oysa ki ilaç devlerinden hiç biri, onlarsız çoğu acil veya gerekli cerrahi müdahaleyi yapamayacağımız yeni antibiyotikler çıkarmıyor. 2050'ye kadar, süper böcekler kanserden çok daha fazla kişinin ölümüne sebep olacak.
Antibiyotik kullanımı her ne kadar dirençli mikroorganizma nesillerinin ortaya çıkmasında etkili olsa da henüz vazgeçebileceğimiz bir seçenek değil. Sepsis tedavisi, cerrahi işlemler, sezaryen doğumlar, organ nakli, kanser tedavisi ile diyabet, astım ve romatoid artrit gibi kronik rahatsızlıkların tedavisinde antibiyotikler büyük önem taşıyor.[2]
Trent, ilaç şirketlerinin antibiyotik araştırmalarını kar getirisi daha yüksek ilaçlar uğruna terk ettiği bu durumda, hükümetin öne çıkıp antibiyotikleri öncelik haline getirmesi gerektiğini söylüyor.
Pandemi giderek kötüleştikçe, antibiyotik direncinin de kötüye gideceğini görüyoruz. COVID-19'un yakın zamanda kaybolacağı yok ve hastalara antibiyotik ilaçları dayamak da uzun ve kısa vadede kötü sonuçlar doğuruyor. İş işten geçmeden önce bu konuda bir şeyler yapmalıyız.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 9
- 7
- 3
- 3
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Discover Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. Vaughn, et al. Empiric Antibacterial Therapy And Community-Onset Bacterial Co-Infection In Patients Hospitalized With Covid-19: A Multi-Hospital Cohort Study. (21 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 24 Ekim 2020. Alındığı Yer: Oxford Academic doi: 10.1093/cid/ciaa1239. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b CDC. Antibiotic / Antimicrobial Resistance (Ar / Amr). (13 Mart 2020). Alındığı Tarih: 24 Ekim 2020. Alındığı Yer: CDC | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 16:58:02 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9476
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.