Canlılar Neden Üremeye Karar Verdiler? Üremeden de Evrimleşemezler miydi?
Canlılık, tanımı gereği üreme olgusunu bünyesinde barındıran bir yapıdır. Eğer bir şey kendi kopyalarını üretemiyorsa, canlı değildir. Canlılık için tek şart üreyebilmek değildir; ancak üreyebilmek, canlı olmanın şartlarından bir tanesidir. Dolayısıyla "canlılık" ile "üreyemeyen varlık" kavramları birbirlerini dışlamaktadır.
Evet, belki bir başka evrenin koşulları altında, başka fizik, kimya, biyoloji yasaları altında "üremeyen canlılar" da evrimleşebilirlerdi. Ancak Evren'in bildiğimiz kısmındaki ve özellikle de Dünya'daki evrimsel tarihe baktığımızda, üreme ile canlılık kavramlarının iç içe olduğunu görüyoruz.
Şunu da netleştirmekte fayda var: Canlılar üremeye karar vermediler. Evrimsel süreçte hiçbir özellik karar, istek, niyet, arzu, ihtiyaç ile kazanılmaz. Varlıklar var oluş mücadelesi verirler ve bunda göreli olarak en iyi olanların özellikleri gelecek nesillere aktarılır; o nesiller de atalarının o "iyi" özelliklerine sahip olur. Bu süreçte kopyalama hataları ve diğer çeşitlilik mekanizmaları bulunduğu için her yavru atasının birebir kopyası olmaz. Böylece rastgele çeşitlilik yaratılır; ancak bunlardan sadece çevreye en uyumlu kombinasyonlar daha kolay hayatta kalır ve daha çok kendi kopyalarını üretir. İşte tür de böylelikle hep daha uyumlu bireylere doğru evrimleşir. Evrim böyle çalışır.
Fiziğin Biyolojiye Diktası
İlk canlılar, yani koaservatlar, belli bir büyüklüğe eriştikten sonra ya patlayarak yok olacaklardı ya da bir şekilde küçülecek ve yaşamayı sürdüreceklerdi. Bunun sebebi biyolojik değil, fizikseldir. Buradaki yazımızdan detaylarını öğrenebilirsiniz.
Yapılarından ötürü bu ilk koaservatların neredeyse hiçbiri bu soruna bir çözüm bulamadı ve yok oldular. Bu atalar yok oldukları için, günümüzdeki canlılık da bunların torunları değiller. Bir diğer deyişle, "üreyemeyen ataların" torunları da hiç var olmadığı için, bu soy hatları günümüze kadar ulaşamadı.
Ancak bir grup koaservat, bugünkü amitoz bölünmeye benzer şekilde, çok ilkel bir "ikiye ayrılma" özelliğine sahiplerdi. Buna sebep olan kimyasal kombinasyonlara sahip olanlar, kendilerinden ürettikleri kopyalara da bu kimyasal dinamiği aktardılar. Çünkü ilkin torunlar, atalarının kimyasal derişimini birebir taklit etmektelerdi. İşte bugün var olan her canlı, bu "üreyebilen koaservatların" birer torunu. İşte tam da bu nedenle halen varlıklarını üreyerek sürdürüyorlar.
Bunu yapmak zorundalar mı? Hayır. Ortada bir zorunluluk yoktu. Zaten çoğunluğu da bunu yapmadı ve hatta günümüzde de yapmıyor. Ancak onların soy hatları kalıcı olamıyor; çünkü... Üremiyorlar!
Üremeden Kalıcılık: Ölümsüzlük
Peki canlılık üreme harici bir kalıtım yöntemiyle evrimleşemez miydi? Belki de... Ancak buna biraz kafa yorun. Fiziksel, kimyasal ve biyolojik diğer yasalara uyan başka nasıl bir çözüm olabilirdi? Fiziksel özelliklerimizi bir kod ile gelecek nesle aktarmak, bir yandan çeşitlilik yaratırken, diğer yandan kalıcı olmanın en basit yollarından biri gibi gözükmekte. Aklınıza gelebilecek yöntemlerin her birinde muhtemelen evrimsel açıdan dezavantajlar bulunacaktır; ancak bu sizin pratik yapmanız için bir engel değil elbette.
Bir çözüm olarak "ölümsüzlük" önerilebilir. Bunu teknik olarak yapan canlılar da var (burada ve burada). Ancak bu genetik yapıda biriken hatalardan, bunların ayıklanabilmesi açısından ve doğal kaynakların kullanılması açısından incelediğinizde, bunun şu anda yaygın olarak var olan üremeye göre çok daha dezavantajlı olduğu görülmektedir. Mitoz ile mayoz arasındaki avantajlılık farklarını düşünerek, kendi kopyalarını yaratmanın neden dezavantajlı olduğunu görebilirsiniz (buradan konuyla ilgili yazımızı okuyabilirsiniz). Hiçbir kopya üretmeksizin ölümsüz olabilmek ise, entropi yasaları ile çeliştiği ve biyolojik olarak dezavantajlı olduğu için mümkün değildir. Her fiziksel unsur, entropi artışına boyun eğmek veya enerji harcayarak buna geçici olarak karşı koymak zorundadır. Her bir parçayı sonsuza kadar tamir etmek zordur; bunun yerine sıfırdan yavrular üretmek çok daha kolay gözükmektedir.
Sonuç
Tüm bu sebeplerle, günümüze kadar ulaşmayı başaran canlılığın "canlı" olabilmesinin yolu, ilk olarak hayatta kalmaktan, ikinci olarak da hayatta kaldığı varlığına ait bilgilerini gelecek nesillere aktarabilmekten geçer. Bu, biraz da evrenin fizik yasalarından ve var oluş biçiminden ötürü biyolojik unsurlara dikte edilmektedir.
Bir diğer deyişle, zaten hayatta kalma mücadelesi vermeyen ve bir şekilde üremeyen varlıklara "canlı" demiyoruz; canlılığın tanımı gereği bu ikisi, evrimsel baskılar sonucunda oluşmuş oluyor. Bu sebeple canlıların "neden" bunu yaptığını sormak, "Bir kaya neden üremiyor?" diye sormaya benziyor. Nasıl geliştirdiklerini sorabilirsiniz ve cevabını evrimsel biyolojiden alabilirsiniz; ancak "neden" sorusu, bu bağlamda doğru bir soru olmuyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 9
- 8
- 4
- 3
- 2
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:38:24 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5524
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.