"Büyük İlaç" (Big Pharma): İlaç Sektörüne Yönelik Eleştirilerin Haklı ve Haksız Olduğu Kısımlar Nelerdir?
İlaç sektörüne yönelik endişe ve şikayetler sosyal medyada geniş bir alan kaplamaktadır. Gerek Instagram influencer'larının "İlaçları bırakın, doğal olana dönün." telkinlerinde, gerek Facebook'ta karşımıza çıkan "Büyük İlaç'ın gözü sizin cebinizde." tartışmalarında, podcastlerde, internet sitelerinde ve onca videoda reçeteli ilaç sektörünün güvenilmez olduğu iddia edilir. Bir osteopat olan ve "her derde deva ilaç alternatifleri" pazarlayarak bir server kazanan Joe Mercola, internet sitesinde "Açıkçası, ilaç endüstrisi dünya çapında ölüm ve sakatlıkların birinci nedeni haline gelmiştir." sözlerine yer vermiştir.[1]
Tüm bu şikayetler ağır ve çok çeşitli iddialar içermektedir. Bu iddiaların bir kısmı diğerlerine kıyasla daha temelli ve inandırıcıdır ve tam da bu inandırıcı iddialar komplo teorilerinin afiyetle yenilmesine sebep olmaktadır.
"Tıpta Bir Şeyler Yanlış!"
Dr. Ben Goldacre, ilaç sektörünü acımasızca eleştirdiği "Kötü İlaç: İlaç Şirketleri Nasıl Doktorları Aldatıyor ve Hastalara Zarar Veriyor" (İng: "Bad Pharma: How Drug Companies Mislead Doctors and Harm Patients") isimli kitabında ilaçların araştırılmasına ilişkin birçok sorundan birine dikkat çekmek amacıyla reboksetin adı verilen bir ilacı örnek olarak sunar. Edronax ticari ismiyle bilinen reboksetin, bir antidepresandır. Eğitimini almış, tahsilli bir psikiyatr olan Goldacre, kitabında bu ilacı reçete ettiğini belirtmektedir. Ancak neden reçete etmiştir? Çünkü yayınlanan bilimsel kanıtlar ilacın oldukça etkili olduğunu göstermektedir.
Ancak Dr. Goldacre, diğer tüm doktorlar gibi aldatılmış ve kandırılmıştır. Reboksetin, toplam yedi deneyde plasebo grubuna karşı test edilmiş; bu yedi deneyden yalnızca birinde plasebo ve reboksetin arasında anlamlı bir fark gözlemlenmiştir. Bu yedi deneyden hangisi yayınlanmıştır dersiniz? Tabi ki reboksetinin plasebodan daha etkili olduğunu gösteren deney.
Altı olumsuz, bir olumlu sonuçlanan deney. Bu yedi deneyden altısı, ta ki bir araştırmacı grubu tarafından bulunana kadar gün yüzü görmemiştir. Bu da ilaç sektörünün en büyük sorunlarından biridir; klinik araştırmaların faydalı sonuçlarının paylaşılması yönünde büyük bir istek ve teşvik vardır, olumsuz sonuçlar ise asla paylaşılmaz. Tıp literatürünün bu şekilde kevgire çevrilmesi de kaçınılmaz olarak doktorların aldığı kararları etkileyecektir ve etkilemektedir. Nihayetinde bir doktor, tıp literatüründen çıkan sonuçlar üzerinde bu kadar oynama yapılırken bir ilacın değerini nereden bilebilir?
İlaçların geliştirildiği ve pazarlandığı sistem, birden fazla düzeyde çarpıtılmaktadır. Örneğin ilaçlar, aslında önemsediğimiz ölüm ve hastalık gibi son verilere göre değil; aritmi gibi temsil değerlere baz alınarak onaylanabilmektedir. Sonuçta bir ilacın aritmi ile ilişkilendirilen riskleri düşürdüğünü göstermek hem daha hızlıdır, hem de daha kolaydır. Ancak bu, bu ilacın aritmiye bağlı ölüm riskini düşürdüğü anlamına gelmeyebilir.
Bunun yanında klinik araştırmalar, tamamlanmadan yarıda kesilebilmektedir. Bu bazen iyi gerekçelerle yapılır; örneğin ilaç ve kontrol grubu arasında kayda değer bir fark olduğu, ilacın oldukça iyi sonuçlar doğurduğu gözlemlenebilir. Bu durumda ilacı kontrol grubundan esirgemek etik olmayacaktır. Ancak deneyler başkaca nedenlerle de prematür olarak sonlandırılabilir. Örneğin bir araştırmanın bir noktasına kadar toplanan veriler ilacın iyi olduğu yönündedir ve deneyin devam etmesi halinde belki işin rengi değişecektir. Bu durum biraz da taş kağıt makas oynamaya benzer. Kaybettiğinizde "üç maçtan ikisini alan kazansın" dersiniz; yine kaybederseniz "beş maçtan üçünü alan kazansın" dersiniz. Bu da böyle uzar gider.
İlaç sektörü, aynı zamanda yeni ilaçların araştırılması sürecinde riskleri azaltmanın da, ilaç şirketlerinin vadesi dolmak üzere olan patentlerinden para kazanmanın da türlü yollarını bulmuştur. Örneğin yeni bir ilacın işlerliği kanıtlandığında ve satış onayı alındığında diğer ilaç şirketleri bu ilacın çok az farklı bir halini geliştirmek üzere yatırım yapabilir. "Muadil" olarak bildiğimiz ilaçlar bunlardır. Bu muadiller bazen daha güvenli veya bazı insanlarda daha etkili olabilmektedir. Muadil geliştirmek, yeni ilaç kategorileri keşfetmenin uğraşlarından kaçınmayı, bir başka deyişle para ve zaman tasarrufunu da beraberinde getirmektedir.
Kâr getiren bir ilacın patentinin vadesi dolmaya yakın diğer şirketlere bir fırsat doğar. Bu şirketler, patentin sona ermesiyle beraber bu ilacı üretebilir ve çok daha düşük fiyatlara satabilirler. Bu durum elbette patent sahibinin hoşuna gitmeyecektir. Patent sahibi de böyle bir fırsat sunmak yerine kimyasal bir hüner ile kârını koruma yoluna girer. Nihayetinde ilaçların içerdiği moleküller aynı formülün bir yansıması, bir başka deyişle sağ el ve sol el halinde bulunabilir. Dr. Goldacre, Kötü İlaç adlı kitabında AstraZeneca'nın bir mide yanması ilacı olan omeprazolü (Prilosec, Losec) sattığını belirtir. Omeprazol, molekülün hem sol, hem sağ el formlarının bir karışımıdır. Bu ilacın patentinin vadesi dolmaya yakın AstraZeneca, piyasaya esomeprazolü sürer. Esomeprazol ise aynı ilacın yalnızca sol el moleküllerini içeren arındırılmış bir formudur. İki ilacın da fayda yönünden bir farkı yoktur; ancak AstraZeneca, doğrudan tüketicileri hedef alan, bu insanların bu ilacı kullanması yönünde ikna etmeyi amaçlayan reklam kampanyasına büyük yatırımlar yapmış, kârını korumuştur.
Bu iddialara ana hatlarıyla olumsuz sonuçlanmış bir çalışmayı kurtarmak için deney verilerinin nasıl kesilip biçildiği; flibanserin (Addyi) gibi meçhul ilaçların satılması için "kadın cinsel işlev bozukluğu" gibi durumların tıp literatürüne girmesi; dikkatlice seçilmiş verileri kullanarak şirketlerinin ürettiği son ilacı pazarlayan, faydalılığı tartışmalı olmasına karşın yerlere göklere sığdıramayan ilaç mümessilleri de eklenebilir.
Bu boyutta kâr amacı güden bir endüstri ile karşı karşıya olan insanların arasından kayda değer sayıda "Büyük İlaç Komplo Teorisyeni" çıkması elbette şaşırtıcı değildir. Bu insanlar, ya tüm ilaç şirketlerinin danışıklı dövüş içinde olduğunu; ya da akademi ve hükümetleri rüşvete bağlama yoluyla kitleleri yeterli akademik çalışmalar ile desteklenmeyen ilaçlarla zehirlediklerini, bizleri hasta ettiklerini ve cüzdanlarımızı boşalttıklarını iddia etmektedir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Buna karşın bu insanların sunduğu alternatifin de gerçekle pek bir alakası yoktur.
Uçaklar mı, Uçan Halılar mı? İlaç Sektörü ile Doğal Sağlık Ürünleri
İlaç sektörüne karşı çıkan insanların cevabı hazırdır; doğayı kucaklamak. Bu basit ve son derece çekici bir fikirdir. Cömert Doğa Ananın dünya bahçesini bize şifa olacak tohumlarla ekip biçmesi; kramp için bir ot, ateş için bir ağaç, ağrı için bir baharat... Doğal dünyada bulunan moleküller elbette güvenli olarak değerlendirilmektedir. Bu moleküllerin bire bir aynısı endüstriyel bir şekilde üretildiğinde ise insanlar şüphe duyar. Sonuçta endüstriyel üretim, bize doğadan daha yabancıdır.
Bununla beraber doğanın kucaklanması ne kadar rahatlatıcı bir fikir olsa da saf temellere dayanmaktadır. Örneğin bitkilerin genellikle kendilerini avcılarından korumak için ürettiği kimyasallar bizim için de sağlıklı olmayabilir. Yılan zehri ve asbest de doğaldır; ancak bunlar size reçete edilirse bunları tüketir misiniz? Reçeteye bunları yazan bir doktora güvenir misiniz?
Tüm bunların yanında halihazırda oldukça kârlı bir sektör olan doğal sağlık ürünleri sektörü, daha zayıf düzenlemeler ile denetlenmesi ve safran gibi pahalı hammaddelerde ucuza kaçma gibi birçok gerekçeye bağlı olarak seyreltme ve kontaminasyon gibi birçok sorun ile karşı karşıyadır. Bitkisel ürünlerin birçoğu küçük aile şirketlerinden geliyor gibi de görünebilir; ancak bu şirketler de aslında Büyük İlaç'a aittir.[2]
İlaç endüstrisi, klinik araştırmaların nasıl yürütüldüğü ve sunulduğu konularında manipülasyon uygulaması nedeniyle sertçe eleştirilmektedir; ancak doğal ürünler üzerine yapılan çalışmaların da ilaç endüstrisinden aşağı kalır bir yanı yoktur ve hatta bazı açılardan daha kötüdür. Örneğin, bu çalışmalar tipik olarak çok düşük bir katılımcı sayısıyla ve kısa takiple yapılmakta; Büyük İlaç'a benzer şekilde olumlu sonuçlanan çalışmalar hızla yayınlanırken olumsuz sonuçlanan çalışmalar tarihin tozlu sayfalarına gömülmektedir. Dolayısıyla bir ilaç şirketinin çalışmalarını eleştiriyor, ancak bir gıda takviye şirketinin sizi 14 katılımcılı, kontrol grubu olmayan bir deney ile kandırmasına izin veriyor ve size sattıkları haplardan günde bir tane içiyorsanız bu maalesef ikiyüzlülüktür.
Büyük İlaç'a karşı insanlar, gıda takviyelerinin yanında yaşam tarzında da değişikliklere gitmeyi önerir. Sağlıklı yaşam alışkanlıkları elbette önemlidir ve hastalık riskini azaltır. Ancak yeterli meyve yemek bir kanser tedavisi olmayacak, spor salonuna gitmek ise sizi solunum yolu enfeksiyonlarından korumayacaktır.
Dolayısıyla, bence, alternatif olarak tabir edilen tıp alanı, yalnızca yüzeysel semptomların tedavisinde kullanılabilir veya insanın aklını bir süre meşgul edebilir; ancak hastalığa şifa, derde deva olmaz. Dr. Goldacre, durumu derinlikle ele aldığı kitabında şu söze yer verir:
Uçak tasarımındaki kusurlar uçan halıların gerçek olduğu anlamına gelmez.
Yani, ilaç sektörünün uçakları bizim görmediğimiz kusurlara sahipse çözüm, uçan halılara sığınmak değil; bu uçakları tamir etmek ve uçakları yapan kurumları daha iyi denetlemektir.
Karanlıktan Aydınlığa
2013 yılında Dr. Goldacre ve diğer birçok kişi, tüm klinik araştırmaların kamuya açık şekilde kaydedilmesini ve tüm sonuçların bildirilmesini amaçlayan AllTrials kampanyasını başlatmıştır. 95 binden fazla kişi taraından imzalanan bu kampanya ilaç sektörünü bitirmeyi hedeflememektedir. Amacı, bu sektöre transparanlık kazandırmaktır.
Peki neden? Çünkü ilaçlar dünyaya sayısız şekilde fayda sağlamıştır. İnsülin ve EpiPen'ler içinde bulunan epinefrin sayısız hayat kurtarmış; salbutamol ve benzeri ilaçlar astım atağı geçiren insanları korumuş ve hastalıklarını daha kontrol edilebilir hala getirmiş; antihistaminler ise alerjileri daha tolere edilebilir kışmıştır. Yine bu ilaçlar HIV enfeksiyonunu bir ölüm fermanından neredeyse fark edilmeyecek bir hastalığa dönüştürmüş ve hastalık öncesi alınan koruyucu önlemler bu virüsün bulaşma riskini düşürmüştür. Statinler ve kan sulandırıcılar (hatta aspirin) kardiyovasküler sorunlardan muzdarip insanların hayatlarını değiştirmiştir. Kanserle mücadelede, özellikle pediyatrik tümörler alanında önemli yol kat edilmiş, kanserin tedavi edilmesi için bağışıklık sistemimizi modüle eden bir ilacın keşfi, Fizyoloji veya Tıp alanlarında 2018 Nobel Ödülü'ne layık görülmüştür.[3]
Çocukluk döneminde yapılan aşılar birçok çocuğu ölüm ve sakatlıktan kurtarmıştır. Birçok aşı karşıtı kimse pandeminin başlamasından bu yana yaşanan birçok ölümün aşı nedeniyle gerçekleştiğini savunsa da gerçek veriler ilaç şirketlerinin başarısını gözler önüne serer niteliktedir. COVID-19 aşıları, koronavirüsün özellikle orijinal varyantına karşı son derece etkilidir ve başta hastaneye yatış ve ölüm olmak üzere hala koruyucu önlemlerimizin önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
Bu ilaçların bazıları gereğinden fazla reçete ediliyor olabilir. Bazılarının faydaları abartılıyor olabilir; ve birçoğu fiyat yönünden saçma denecek düzeyde pahalı olabilir. Ancak tüm bu etmenler, ilaçların işe yaradığını ve önemli bir hizmet sunduğunu görmezden gelebileceğimiz anlamına gelmemektedir.
AllTrials kampanyası önemli adımlar atmış ve atmaktadır. Dünyanın en büyük onuncu ilaç şirketi olan GlaxoSmithKline, bu kampanyaya en başta destek vermiş; 2000 yılında şirketin kurulmasından bu yana yapılan tüm deneyler de dahil olmak üzere tüm çalışmalarının sonuçlarını kaydedeceği ve yayınlayacağı yönünde bir taahhütte bulunmuştur.[4] Welcome Trust ve Bill & Melinda Gates Vakfı gibi sektör dışı destekçilerin birçoğu da yalnızca klinik araştırma sonuçlarını yayınlamış araştırmacılara destek olacağını belirtmektedir.[5] Avrupa Hukukunda klinik ilaç araştırmalarında transparanlığın sağlanması yönünde değişikliklere gidilmiş ve Avrupa Birliği'nde yürütülen klinik araştırmalarda raporlama oranı artmıştır.[4], [6] Bir sektörü bu şekilde gölgelerden gün yüzüne çıkarmak elbette uzun ve zahmetli bir süreçtir; bir on yıl içinde 180 derece bir dönüş beklenemez. Bununla beraber atılan adımlar ne kadar küçük, kat edilen yol ne kadar az olsa da fiili gelişmeler, iki parmağımızı çapraz şekilde bükerek bir şeylerin yoluna gireceğini ummaktan daha iyidir.
Dr. Goldacre, Kötü İlaç adlı kitabında bu gelişmeleri bir adım ileriye taşımayı önermektedir. Önerileri arasında yeni ilaçların denendiği klinik araştırmalara katılan hastaların bizzat çalışma sonuçlarının beğenilmemesi halinde gizlenip gizlenilmeyeceği hususunda bilgilendirilmeleri; yayınlanmamış araştırma sonuçlarının araştırma hilesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve bunun da belli sonuçları olması gerektiği bulunur. Genellikle ilaç şirketleri tarafından tavlanan doktorlar, işin hem profesyonel, hem de ticari tarafında endüstri tarafından fonlanan öğretim fırsatlarını reddetmelidir. Çalışmaların tüm verileriyle gün yüzüne çıkarılması ve ticari kısmının akademik kısmından tamamen ayrılması gerekmektedir.
Dünya genelinde birinci ölüm sebebi de Joe Mercola'nın parmak doğrulttuğu ilaç sektörü değildir; pandemi öncesi dönemde kardiyovasküler hastalıklardır ve bunu da kanser takip etmektedir.[7] COVID-19 virüsü (aşısı değil), Amerika'da 2020 ve 2021 yıllarında ancak üçüncü ölüm sebebi olmuştur.[8] Bu istatistiğin bir tıbbi hata olduğunu duymuş olabilirsiniz; ancak bu hata fikri de temellendirilmemiş tahminlere dayanan bir mittir.
Burada sağlanan kaynak ve rakamların hiçbiri Büyük İlaç komplolarına inanan insanları ikna etmeye yetmeyecektir. Zira onlara göre her şeye kadir ve güçlü ilaç sektörü tarafından kukla gibi oynatılan kurumlar bu rakamlarla ya oynamaktadır, ya da istedikleri rakamları yazmaktadır. Bu artniyetli güvensizlikleri, komplo teorilerini mesnetsiz bir fikir haline getirir. Bu bağlamda soru basittir; "Sektör de, hükümet de, akademi de geri döndürülemez şekilde çürümüşse hastalandığımızda ne yapmamız gerekir?" Komplo teorisyenlerine göre bu sorunun cevabı da basittir; "Alternatif tıp ve gıda takviyesi sektörlerinin kusurlarını görmezden gelip bodoslama atlamak."
Bu işin çözümü, mevcut sistemi iyileştirmek, bu yönde yatırım yapmaktır. Dr. Goldacre, bu konuyu kısaca şöyle özetlemektedir:
Dünyanın dört bir yanındaki ilaç şirketleri geçtiğimiz 50 yılın en şaşırtıcı keşiflerinde bulunmuş ve çok sayıda hayatın kurtarılmasında rol oynamıştır. Ancak bu, bu şirketlere veri gizleme, doktorları aldatma ve hastalara zarar verme hakkını tanımaz.
Sonuç
- İlaçların ilaç sektörü tarafından geliştirilmesi ve pazarlanmasına ilişkin olumsuz sonuçların yayınlanmamasından mümessillerin yardımıyla doktorlara yeni ilaçların faydalarının abartılarak anlatılması/pazarlanmasına kadar geniş bir ölçekte haklı ve yerinde eleştiriler bulunmaktadır. Örneğin araştırmalar neticesinde elde edilen veriler olumsuzsa araştırma tamamen rafa kaldırılabilir veya veriler cımbızlama safsatasına başvurularak özenle seçilebilir; böylelikle halk ve doktorlar yanıltılabilir. Patenti bitmeye yakın ilaçlar, türlü kimyasal hileyle ve pazarlama stratejileriyle bir rant kapısı olarak sunulabilir.
- Bununla beraber, ilaç sektörüne alternatif olarak sunulan doğal sağlık ürünleri ve gıda takviyeleri endüstrisi de çok masum değildir. Bu endüstride çalışmalar çok daha az katılımcı ile kontrol grubu olmaksızın yapılmakta; olumsuz sonuçlar yine paylaşılmamakta ve maliyetten tasarruf etmek için hammaddelerde seyreltme veya üretim kalitesine bağlı olarak kontaminasyon gibi sorunlar baş göstermektedir. Bunun yanında, sanılanın aksine doğal sağlık ürünleri üreten şirketlerin birçoğu küçük aile şirketleri değil; "Büyük İlaç'a" bağlı şirketlerdir.
- Bu çerçevede ilaç sektörüne yönelik yapılan eleştiriler belirli yönlerden haklı ancak ekstrem noktalardadır. Bu eleştirilerin giderilmesi doğal alternatiflerin benimsenmesi veya modern tıbbın reddi ile değil, ancak ve ancak ilaç sektöründe transparanlığın ve iyi uygulamaların artırılmasıyla mümkün olabilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 5
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Mcgill | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Mercola. Covid Vaccine Class Action Lawsuit. Alındığı Tarih: 30 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Substack | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Marchione. Many Herbal Products Made By Big Pharma. (9 Haziran 2009). Alındığı Tarih: 31 Mayıs 2024. Alındığı Yer: NBC News | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Molin. The Nobel Prize In Physiology Or Medicine 2018 To James P. Allison And Tasuku Honjo. (1 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 1 Haziran 2024. Alındığı Yer: News from Karolinska Institutet | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b C. R. UK. Good Progress In Clinical Trials Transparency, But We Need To Do It More. (21 Ocak 2016). Alındığı Tarih: 1 Haziran 2024. Alındığı Yer: Cancer Research UK | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Life. Elife Latest: Supporting Alltrials To Encourage The Registration And Reporting Of All Clinical Trials. (21 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 1 Haziran 2024. Alındığı Yer: eLife | Arşiv Bağlantısı
- ^ U. K. Parliement. Chair Comments On Edivence Submitted From The Alltrials Campaign. (25 Ekim 2019). Alındığı Tarih: 1 Haziran 2024. Alındığı Yer: UK Parliement | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Dattani, et al. Causes Of Death. (1 Ocak 2024). Alındığı Tarih: 1 Haziran 2024. Alındığı Yer: Our World in Data | Arşiv Bağlantısı
- ^ CDC. Covid-19 Was Third Leading Cause Of Death In U.s.. (22 Nisan 2022). Alındığı Tarih: 1 Haziran 2024. Alındığı Yer: CDC Newsroom | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 04/12/2024 21:29:59 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17759
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Mcgill. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.