Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

MÜZİK ÜZERİNE

Müzik kültürün bir parçasıdır, ayrı düşünülemez.

6 dakika
21
MÜZİK ÜZERİNE
  • Blog Yazısı
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Müziğin yaşamımızdaki yeri şüphe götürmez. Yıllardır bu konuyla uğraşırken, araştırdığım ve kafa yorduğum bir alan haline de geldi ve elbette, aktarmak isteyeceğim bazı bilgiler birikti.

Müzik kültürün bir parçasıdır, ayrı düşünülemez. Eski insanlarda ve günümüzde, Amazon'da, Güneydoğu Asya'da ve Afrika gibi yerlerde kabile ve benzeri topluluklarda müzik genel olarak bir ritüelin parçası şeklinde oluşturulurken, bir sanat icrası olarak görülmez ve görülmemiştir. Ancak modern toplumda böyle değildir; ya sanatsal ya da ticareti üründür, yani "meta" da olmuştur.

İlk Zamanlara Göz Atmak:

Tüm Reklamları Kapat

Bize müziğin ilk yapısı hakkında en iyi fikri, avcı-toplayıcı insan topluluklarında görüp dinlediğimiz ilkel (ilksel olmaya atfen) müzik şekli veriyor. Bugün hala bu müzik biçimini Afrika'daki geleneksel guruplardan, Amerikan Kızılderililerinden vb. dinleyebiliriz. Bu müzikler ve danslar, dini veya ruhani törenler için olduğu kadar, yiyecek dilemek, sosyal bağları güçlendirmek ve özellikle Afrika'da düğün gibi, eğlence için de icra edilirler. Amerikan yerlileri içinse Britannica'dan şöyle bir alıntıyla durumu daha aydınlığa kavuşturmak gerekir: "Yerli Amerikalılar, performanslarını özellikle müzikal niteliklere göre değil, ürettikleri bağlılık duygularına göre değerlendirme eğilimindedir. Bazı topluluklar bir performansın başarısını kaç kişinin katıldığına göre yargılar, çünkü, katılım kültürel canlılığı ve aktif sosyal ağları gösterir.” (Kaynak: Britannica, Native American Music). Ninnileri de unutmamalıyız. Lakota Kızılderililerinin bir ninnisi bu bağlantıdan dinlenebilir: https://www.youtube.com/watch?v=KbH1kXZJYTI

Afrika'da durumun kimi zaman eğlenceye kaydığını söylemiştim. Fikret Başkaya'nın bir kitabından aktaracağım şu durum kültür farklıları için iyi bir alıntıdır: "Afrika'da, mevsimlik yiyeceklerini yeterince elde etmiş bir topluluğun, geri kalan vakitlerinin önemli bir bölümünü dans ederek geçirdiğini gören bir Fransız'ın, bu insanları tembellikle suçladığından" bahsedilir. Bu Fransız için yerli kültürünün ne kadar tuhaf olduğunu, müziklerinin gürültü gibi algılandığını söylemek lazımdır ama, aynı şey karşı taraf için de geçerlidir. Afrikalı yerli için müzik ve dans sadece işlevsel bir şey iken, Batılı içinse sadece sanat veya bir ticari öğe olarak üretilmelidir.

Bu, ilk dönemlerin insan gruplarında, vokalin ve hayvan sesleri taklitlerinin yanı sıra, özellikle vurmalı çalgıların ne kadar öne çıktığını, hatta sadece vurmalıların müzik aleti olarak kullanıldığını görmek, aynı zamanda ritim duygusunun ne kadar temel bir dürtü olduğunun iyi bir kanıtı olduğunu da bilmek demektir. Ritim hissinin ikincil diyebileceğimiz ispatı; dans etmek, yani vücudu düzenli aralıklarda, usule göre hareket ettirmektir. Buna da dayanarak, müziğin temelinin ritim olduğunu söylememiz gerekir. Ancak asıl kanıtın hayvanlardan geldiğini söylemeliyiz. Doğada hayvanlarda dahi görebildiğimiz ritim hissinin her şeyden önce, kuşlarda melodi olarak da üretildiğini işitebiliyoruz.

Ritim ve Evren:

Tüm Reklamları Kapat

Burada ritim ya da eski deyimiyle usûl, yani art arda gelen düzenli vuruşların, evrensel bir olgu olduğunu iddia etmek zorundayım. Havadaki ses dalgaları müziğin kendisidir aynı zamanda. Bu şekilde, frekans dediğimiz olgunun, arka arkaya devam eden vuruşlar biçiminde oluştuğunu yorumlayabiliriz. Öte yandan "sicim teorisi"ne göre; atomaltı parçacıkların en küçük bileşenlerinin her birinin, sicim denilen, evrenin en alttaki bu en küçük birimlerinin belirli frekanslarda titreşmesi ile atomu oluşturan kuarkların (quarks) meydana getirildikleri tahmini yapılmaktadır. Eğer bu doğruysa, evreninimizi adeta bir "ritimler katmanı" olarak yorumlamak da mümkündür.

Sonraki Dönemler:

Müzik tarihine kısaca bakarsak, bir çok konuda olduğu gibi müziğin batıda bazı niteliksel değişimlere uğradığını, doğu kültürlerinde niceliksel değişimlerde kaldığını söylemek gerekir. Aradaki en belirgin fark, teksesli (monotonic) ve çoksesli (polyphonic) müzik anlayışıdır. Bizim kültürümüzde tekseslilikle ilgili olarak, Y. Erdener'den yaptığım bu alıntıdan da anlaşılacağı üzere: "Toplum yapısı ve yüzyıllarca süren egemen ideolojiler, tekseslilik müzik kültürünü ve kavramlarını giderek güçlendirdi. Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşundan bu yana geçen çok uzun zaman dilimi içinde Padişahların fermanları, Şeyhülislamların fetvaları, ağa ve beylerin buyrukları, camilerde imamların vaazları, ataerkil aile yapısı içinde en yaşlı üyenin emirleri doğal olarak Türk insanının müzik yapma ve dinleme davranışlarını da belirli ölçüde biçimlendirdi. XIII'ncü yüzyılda Avrupa halkları arasında görülen çokseslilik, Türkiye’de erkeklerin bile 'beraberce teganni' edememesi, ezgi yapımızın üçlü aralıklar yerine daha çok bitişik ikili adımlardan oluşması, kadın ve erkeğin yanyana gelememesi, dörtlü, beşli ve oktavdan oluşan basit bir çoksesliğin bile doğmasına engel oldu." (Yıldıray Erdener makalesi: Çoksesli ve Teksesli Müzik Kültürleri).

Şimdi de A. Adnan Saygun'un ülkemize ait bir gözlemini aktarıyorum: "Müşterek şarkı söyleme tarzı (Rize yöresi hariç) Anadolu’nun diğer taraflarında mevcut değildir. Şayanı dikkattir ki belki dini tesirlerin, toplumsal koşulların icabı olarak Anadolu köylüsü beraberce şarkı söylemekten zevk almamıştır. Tek sesle fakat birkaç kişi birden bir türküyü okumak adeti dahi mevcut değildir diyebiliriz. Rize bölgesine gelince; bu havalide tesadüf ettiğimiz şayanı dikkat arama mevzularından biri de, bir usule bağlı olarak beraber şarkı söylemektir. Bu, hemen yalnız 'karşılama' denilen nevide caridir [geçerli]. (Saygun 1937: 21)

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Batıda, plastik sanatlarda olduğu gibi, çoksesli müziğin gelişiminde kilisenin etkisi büyüktür. Yine aynı yazarın (Yıldıray Erdener) makalesinden alıntılarsak: "Müzik yoluyla birlik ve beraberlik sağlamayı amaçlayan ve Roma’da oturan Papa Gregor I. (540-604) dinsel solo ve koro şarkıları bir araya getirir. Adından ötürü de bu ezgilere 'Gregor ezgiler' ya da 'Gregor Koral' adı verilir. Ezgilerin basit bir diyalog biçiminde okunması Almanya ve Fransa’da Paskalya oyunlarının doğmasına yol açar ve halk kesiminden çeşitli insanlar birlikte müzik yapmaya başlar (Malsch 1949: 16). Kiliselerde kadın-erkeğin koro halinde ama teksesli olarak söyledikleri Gregor ezgileri giderek yerini parallel dörtlü ve beşlilerden oluşan ve 'organum' diye adlandırılan basit bir çoksesliliğe bırakır. Heinrich Husmann ise orgtan çıkan seslerin çoksesli vokal müziğe esin kaynağı olduğunu öne sürer. 980 yılında İngiltere’de Winchester katedralındeki 400 borulu orgda bir papaz üst partiyi, diğeri alt partiyi çalarken tuşelere bağlı on borulardan çıkan seslerin yanısıra dörtlü, beşli ve oktav sesler de çıkardı. Husman çıkan bu yan seslerin çoksesliğe esin kaynağı olduğu inancındadır (Wörner 1961: 102)."

Barok dönemi Batı Klasik Müziğini ciddi bir yükselme noktası olarak görüyorum. Aklımıza ilk gelen iki besteci: Vivaldi ve Bach'tır. Bach'ın 15 yaşında "işe" bir kilise korosundan sonra kilise orgcusu olarak başlaması, kilisenin yani dinin sadece plastik sanatlar değil, müziğin, özellikle çoksesli müziğin gelişiminde de ne kadar önemli bir yer tuttuğunu görmek ilgi çekicidir.

Biraz Günümüz ve Müzikte Akor:

Çoksesli müziğe, özellikle günümüzde de yaygın şekilde dinlenmekte olan şarkı formunu (folk veya bizdeki türkü, blues, pop, rock, metal, sözlü caz vb. ya da bunların türevlerini) ele alarak bakarsak, karşımıza akor (chord) kavramı çıkıverir. Amatörce bile olsa bir müzik aleti çalıyorsanız ve özellikle bu enstrüman çok sesliliğe - büyük oranda – müsaitse, (piyano, gitar gibi) akorun müzikte ne anlama geldiğine dair esaslı bir fikriniz olabilir. En yalın tanımıyla akor, aynı anda duyurulan üç temel sesten oluşur. Bunlar, birinci sese - kök sese veya bizdeki tabiriyle karar sesine - en uyumlu olan üçüncü ve beşinci seslerdir. Diyelim ki; benim sesime en uygun olan Do Majör ton üzerinde bir şarkı besteleyeceğim. O zaman oluşturacağım melodi, istisnalar hariç, en bildiğimiz: ...Do (1) - Re (2) - Mi (3) - Fa (4) - Sol (5) – La (6) - Si (7)... notaları üzerinde gezinecektir. Burada ana ses veya şarkımı bitireceğim karar sesi Do olurken, bitiriş akorum da Do Majör (1-3-5 kuralına göre: Do-Mi-Sol sesleri) tonu olacaktır. Akora enstrümanımın özelliğine bağlı olarak bu notaların bir oktav pestini ya da tizini eklemem, sadece niceliksel bir ekleme olacağı için, Do Majör yine en yalın haliyle duyurulmuş olacaktır.

Nihayetinde; her bir paragraf ayrı bir araştırma konusu olsa da, bize bazı fikirler vermesi ve daha ileride yeni bakış açısı ve de yeni araştırmalara yönlendirici olması açısından bu yazının hem kendime, hem de en azından bazı arkadaşlara ilham verici olmasını dilerim.

Okundu Olarak İşaretle
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • İnanılmaz 1
  • Muhteşem! 0
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/12/2025 09:01:32 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/14917

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Geçmiş ve Notlar
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
İşaretle
Göz Attım
Site Ayarları

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.

[Site ayalarına git...]
Bu Yazıdaki Hareketleri
Daha Fazla göster
Tüm Okuma Geçmişin
Daha Fazla göster
0/10000
Kaydet
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close