Marksizmin Bilime Yansıması: Epistemolojik, Tarihsel ve Toplumsal Bir İnceleme
“Doğa diyalektiği, insanın doğayı dönüştürme pratiği içinde kavranır.”

- Blog Yazısı
1. Giriş: Bilim Tarafsız mıdır?
Bilim genellikle ideolojilerden bağımsız, evrensel ve tarafsız olarak sunulsa da, aslında toplumsal, tarihsel ve sınıfsal koşullardan etkilenir. Bu durum, bilimin tam anlamıyla tarafsız olamayacağını gösterir. Marksizm bu ideolojik boyutu anlamaya yardımcı olan önemli çerçevelerden biridir. Marx, düşüncenin maddi yaşam koşullarından doğduğunu savunur ve bilginin tarihsel ve toplumsal bir ürün olduğunu belirtir. Bu yüzden bilimin "nesnellik" iddiası sorgulanmalıdır: Bilimi finanse eden güçler, devletler, şirketler ve askeri kurumlar araştırma gündemini belirler. Örneğin, Soğuk Savaş dönemindeki ABD’de nükleer fizik çalışmaları, savunma bütçesinden gelen kaynaklarla yönlendirilmiştir. Bu da bilimin, siyasi ve ekonomik çıkarlara göre şekillendiğini gösterir.
Sovyetler Birliği’nde ise bilimin ideolojiye nasıl uydurulduğuna dair çarpıcı örnekler vardır. Stalin döneminde "Marksist fizik" yaratma çabasıyla, Einstein’ın görelilik teorisi ve kuantum mekaniği gibi bilimsel teoriler "burjuva idealizmi" olarak reddedildi. Matvei Bronstein gibi dâhilerin kurşuna dizilmesi, bilimin özünü inkâr eden bir siyasi paranoyaydı. Bu dönemde Sovyet bilim akademisi, "Diyalektik materyalizmle uyumlu olmayan tüm teoriler anti-Sovyet’tir" zihniyetine teslim oldu. Oysa gerçek Marksistler (Lev Landau, Andrey Saharov)[1] direndi: "Bilim, ideolojik kıstaslara göre yargılanamaz!" dediler. Kruşçev’le birlikte bu karanlık perde aralandı; görelilik ve kuantum teorileri resmen kabul gördü. Sovyet başarıları, bilimin toplumsal mülkiyetle buluştuğunda neler yapabileceğinin kanıtıdır; Stalinist çarpılma ise bürokratik tahakkümün bilimi nasıl zehirlediğinin ibret vesikasıdır.[3]
Pyotr Kapitsa'nın 1948'de Stalin'e yazdığı mektupta şu sözler geçiyordu: "Bilimi ideolojik dogmalarla yönetemezsiniz. Görelilik teorisini reddetmek, Sovyet teknolojisini 50 yıl geriye götürür.
Batı'da ise sıklıkla dile getirilen "tarafsız bilim" iddiası, aslında tehlikeli bir yanılsamadır. Bu, ideolojik etkilerin gizlendiği bir durumdur. Thomas Kuhn’un da belirttiği gibi, bilimsel paradigmalar, egemen düşüncelerden etkilenir. 19. yüzyıl İngiltere’sinde termodinamiğin gelişimi, sanayi burjuvazisinin buhar gücü ihtiyacından bağımsız düşünülemez.
Günümüzde CERN'de yapılan büyük yatırımlar, aslında askeri teknolojilere hizmet edebilir. Batının "özgürlük" maskesi altında, sermaye ve savunma sanayisinin çıkarları yatar. Örneğin, ABD’de nükleer araştırmaların büyük bir kısmı savunma bütçesinden finanse edilir. ExxonMobil,[2] küresel ısınma verilerini uzun süre gizledi; bazı ilaç şirketleri ise antidepresanların etkinliğiyle ilgili bağımsız araştırmaları engelledi. "Özgür bilim" miti, bilimin kapitalist amaçlar doğrultusunda bir meta olarak kullanılmasını örtbas eder.
Fizikteki "nesnellik" miti, bilim insanlarının toplumsal konumlarıyla da ilişkilidir. 17. yüzyılda Newton’un Principia Mathematica’sı, İngiliz aristokrasisinin desteği olmadan yayımlanamazdı. Royal Society üyelerinin çoğu toprak sahibi soylulardı. Bu bağlamda, Newton mekaniğinin mutlak uzay-zaman anlayışı, dönemin merkezi monarşik yapısıyla benzerlik gösterir. Marx’ın Kapital’inde belirttiği gibi: "Egemen sınıfın fikirleri, bütün çağlarda egemen fikirler olmuştur."
Marksist bilim felsefecisi Robert M. Young, bilimin "doğa yasaları" söyleminin kapitalist üretim ilişkilerini meşrulaştırmak için kullanıldığını savunur(Darwin'in metaforu kitabından). Fizikte de benzer bir durum vardır: Termodinamiğin ikinci yasası, 19. yüzyıl burjuvazisi tarafından "sınıfsal düzenin kaçınılmazlığı" olarak sunulmuştur. Sovyet fizikçi Boris Hessen ise Newton’un Principia’sının, İngiliz ticaret filosu ve askeri ihtiyaçlar gibi maddi temelleri olduğunu vurgular.
2. Tarihsel Materyalizmin Bilgi Anlayışı
Marx ve Engels’in bilgi anlayışının özü şudur: İnsanın düşüncesi, içinde soluk aldığı maddi dünyanın dışında var olamaz. Bu, ayakları yere basmayan bir felsefi spekülasyon değil, tarihin ve toplumsal pratiğin somut gerçekliğidir. Newton’un Principia’sı, 17. yüzyıl İngiltere’sinde deniz ticaretinin yarattığı navigasyon sorunları (boylam hesaplama) ve topçu mermilerinin balistik hesaplamaları olmasaydı ortaya çıkmazdı. Boris Hessen’in 1931’de Londra’daki o ünlü konuşmasında çarpıcı biçimde ortaya koyduğu gibi: “Newton’un çözdüğü her problem, İngiliz burjuvazisinin o dönemde karşılaştığı teknik engellerden doğmuştur; gemicilik, madencilik, savaş teknolojisi” (Science at the Cross Roads, Kniga Press, s. 178). Engels’in Doğanın Diyalektiği’nde savunduğu şey tam da budur: Doğa yasaları bile tarihsel bağlamdan kopuk değildir. Termodinamiğin ikinci yasası (entropi), sanayi devriminin buhar makinelerinden maksimum verim alma çabasının ürünüdür. James Watt’ın 1769’da buhar makinesi patentini alırken yaşadığı mücadele, bu keşfin arkasındaki maddi itkiydi. Engels, bunu diyalektik materyalizmin temel ilkesiyle bağlar: “Doğanın diyalektiği, insanın onu pratikte dönüştürme sürecinde kavranır; laboratuvarda değil, fabrikalarda, madenlerde, tarlalarda”.[4] Bilimsel bilgi, “tarafsız” bir gözlemcinin elinde şekillenen saf bir ürün değil, üretim ilişkilerinin, sınıf çatışmalarının ve ideolojik hegemonya savaşlarının kavşak noktasında filizlenir. Kapitalist toplumda bilimin gündemini belirleyen şey, “evrensel merak” değil, kâr ve iktidar hırsıdır. İlaç devleri, sıtma gibi yoksul hastalıklarına çare bulmak yerine, Batı’da kronik olarak tüketilecek antidepresanlara yatırım yapar çünkü pazar büyüklüğü 10 kat daha fazladır (Angell, The Truth About the Drug Companies, 2009, s. 89). Bilgiyi üretenlerin sınıfsal konumu da bu yanlılığı besler: 19. yüzyıl İngiliz jeoloji cemiyetinin %82’si toprak sahibi aristokratlardan oluşuyordu; fosil katmanlarını tarihlendirirken İncil’deki yaratılış tarihini “bilimsel referans” olarak kullandılar (Rudwick, Bursting the Limits of Time, 2005, s. 210). Bugün yapay zeka etiği kurullarında karar vericilerin %97’si beyaz, burjuva erkeklerdir; bu yüzden yüz tanıma algoritmaları siyahi kadınları %35 daha fazla hatalı tanır (Buolamwini & Gebru, Gender Shades, MIT Lab, 2018).[5] Bilim, egemen sınıfın çıkarlarını meşrulaştırma aracına dönüşür: Sosyal Darwinizm, sömürgeciliği “ırksal üstünlük” kavramıyla akladı. Nöroekonomi, kapitalizmin “açgözlülük insan doğasında vardır” iddiasını kortizol ve dopamin seviyeleri üzerinden “bilimselleştirmeye” çalışır (Zak, Neuroeconomics, Nature, 2004). Einstein’ın izafiyet teorisi bile (1905) sanıldığı gibi “deha”nın saf ürünü değildir: Avrupa’nın demiryolu ağlarında yaşanan saat senkronizasyonu krizi ve Alman elektrik tekeli AEG’nin fotoelektrik etki araştırmalarına yaptığı finansman, bu teorinin maddi zeminini oluşturdu (Galison, Einstein’s Clocks, Poincaré’s Maps, 2003, s. 221).
3. Doğa Bilimleri ve Marksizm: Engels’in Diyalektiği ve Fizik
Engels, doğayı mekanik bir saat gibi sabit ve değişmez gören yaklaşımı reddeder. Ona göre, fiziksel evren sürekli değişen, diyalektik yasalarla hareket eden canlı bir süreçtir. Bu süreçte çelişkiler, hareket ve ani nitel sıçramalar önemli rol oynar. Termodinamik, bu sürecin somut bir örneğini sunar. Entropi, doğanın düzenin çözülüp yeniden şekillendiğini gösterir.
Örneğin su, 0°C’ye kadar soğuduğunda aniden donarak sıvıdan katıya geçer. Bu durum nicel bir değişimin (derece derece soğuma) nasıl nitel bir dönüşüme (hal değişimi) sebep olduğunu gösterir. Engels Anti-Dühring’de şöyle der: "Doğada hiçbir şey hareketsiz değildir. Her şey sürekli bir oluş ve yok oluş sürecindedir."(Sol Yay., s. 26).
Buhar makinesinde de ısı artışı (nicel) mekanik harekete (nitel) dönüşür. Kapitalizm bu diyalektiği farklı yorumlar: Bazı burjuva düşünürleri entropiyi "düzenin kaçınılmaz çöküşü" olarak yorumlayıp sınıflı toplumu doğal bir sonuç gibi gösterir. Ancak Engels, doğanın devrimci bir yapıya sahip olduğunu, her çözülmenin yeni bir oluşumun başlangıcı olduğunu savunur.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
4. Bilimsel Pratik ve Sınıfsal Konum: Fizik Kim İçin, Kiminle Yapılır?
Marksist bakış açısından bilimsel bilgi, belirli bir sınıf ilişkisi içinde üretilir. Bu durum fizik için de geçerlidir. Örneğin, akademik fizik çalışmalarının fon kaynakları, özellikle savunma sanayi ve enerji şirketlerinden geldiği günümüz şartlarında, bilimsel projelerin içeriği sermayenin çıkarlarına göre biçimlenmektedir. Bilimsel emeğin kendisi de bu sistem içinde meta haline gelir.
5. Sovyet Bilimi: Fizikte Kolektif Bilimin Deneyi
Sovyetler Birliği'nde bilim, bireysel rekabet yerine kolektif planlama çerçevesinde organize edilmiştir. Bu yaklaşım, özellikle nükleer fizik, katı hal fiziği ve plazma fiziği gibi alanlarda öne çıkmıştır. Sovyetler, sadece bilimsel başarılar elde etmekle kalmamış, bilimsel örgütlenme konusunda da alternatif modeller geliştirmiştir. Bilginin kamusal mülk olarak kabul edilmesi ve patent sisteminin reddi, bilimsel üretimdeki sınıf ilişkilerini dönüştürmüştür. Bu durum, bilimi daha çok toplumsal fayda odaklı bir hale getirme çabası olarak değerlendirilebilir.
6. Althusser, Bachelard ve Bilimsel Kopuş: Fizikte Epistemoloji Tartışması
Althusser, Marx’ın düşünce dünyasında gençlik döneminden Kapital dönemine geçerken bir epistemolojik kopuş olduğunu savunur. Bu, ideolojik yanılsamalardan sıyrılıp bilimsel yönteme geçiştir. Gaston Bachelard’ın "epistemolojik engel" kavramıyla desteklenen bu görüş, fizikteki devrimlerde belirginleşir.
Örneğin, Newton fiziği ve Einstein’ın görelilik teorisi arasındaki fark, yalnızca matematiksel detaylarda değil, dünyanın algılanış biçiminde de köklü bir değişimdir. Newton için uzay ve zaman mutlakken, Einstein’da uzay-zaman dinamik ve gözlemciye bağlıdır. Bu değişim, teknik bir ilerleme değil, epistemolojik bir sıçramadır.
Althusser, bu kopuşların tarihsel koşulların ürünü olduğunu belirtir. Einstein’ın görelilik teorisi, kapitalizmin emperyalist aşamasında iletişim teknolojilerinin yarattığı eşzamanlılık sorunlarıyla ilişkilidir. Bilimsel devrimler, maddi üretim tarzlarının yarattığı zemin üzerinde yükselir. Newton’un çalışmaları İngiliz ticaret kapitalizminin ihtiyaçlarından doğarken, kuantum mekaniği 20. yüzyıl başındaki elektronik sanayi patlamasına dayanır.
Ancak bu yaklaşım, bilimi tamamen ekonomik determinizmle açıklamak değildir. Althusser, bilimin göreli özerkliğini vurgular ve kopuş sonrası bilimin kendi iç mantığıyla bağımsız gelişebileceğini savunur.[6]
7. Diyalektik Yapı ve Kuantum Fiziği: Belirsizlik ve Çelişki
Kuantum fiziğinde belirsizlik ilkesi ve dalga-parçacık dualitesi, Marksist diyalektiğin "çelişkilerle ilerleyen doğa" anlayışıyla paralellik gösterir. Bu durum, bilimsel düşüncede çelişkinin kabul edilmesi ve klasik pozitivizmin katı nedensellik anlayışının sorgulanmasına zemin hazırlar.
Bazı Marksist fizikçiler, bu çelişkinin bilimsel düşünceye katkısını vurgulamış ve doğanın karmaşık yapısının daha iyi anlaşılması için olumlu bir adım olarak görmüşlerdir. Bu, bilimsel ilerlemenin çelişkilerle zenginleştiği ve daha derin kavrayışlara yol açtığına işaret eder.
Sonuç
Marksist perspektife göre, bilim tam anlamıyla "özgür" veya "tarafsız" olamaz; çünkü bilim, belirli üretim ilişkileri, sınıf yapıları ve ideolojik çatışmalar içinde şekillenir. Fiziksel bilimlerin tarihsel gelişiminde bu durum karmaşık bir görünüm sergilese de, kuantum fiziğinden bilimsel emeğin örgütlenmesine kadar Marksist analiz, eleştirel ve aydınlatıcı bir bakış açısı sunar.
Bilimin özgürlüğü, onu piyasa, savaş endüstrileri ve metalaşmış bilgi rejimlerinden kurtarmakla mümkün olabilir. Bu da, bilimsel emeğin kolektif ve kamusal üretim modelleri çerçevesinde yeniden tanımlandığı bir toplumsal dönüşümle sağlanabilir. Marksizm, bu dönüşüm için teorik bir rehber sunar.
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Gennady Gorelik. (1997). The Top Secret Life Of Lev Landau. Scientific American. doi: 10.1038/scientificamerican0897-72. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Naomi Oreskes. Merchants Of Doubt: How A Handful Of Scientists Obscured The Truth On Issues From Tobacco Smoke To Climate Change. ISBN: 978-1608193943. Yayınevi: Bloomsburry.
- ^ David Joravsky. Soviet Marxism And Natural Science: 1917-1932. ISBN: 978-0415474863. Yayınevi: Routledge. sf: 212-240.
- ^ Friedrich Engels. Doğanın Diyalektiği. ISBN: 9786059317672. Yayınevi: Sol yayınları. sf: 35-44.
- ^ Joy Buolamwini. How Well Do Ibm, Microsoft, And Face++ Ai Services Guess The Gender Of A Face?. Alındığı Tarih: 7 Temmuz 2025. Alındığı Yer: Gender Shaders | Arşiv Bağlantısı
- ^ Louis Althusser. Lenin Ve Felsefe. ISBN: 9789754700213. Yayınevi: İletişim Yayınları. sf: 68.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 08/07/2025 16:22:41 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21009
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.