Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

marksizm ve bilim

modern bilimin geldiği aşamada ideoloji ve siyaset

marksizm ve bilim pexels
insan versus modern bilim
11 dakika
97
  • Blog Yazısı
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Marksizm ve bilim

(‘Yöntembilim’ konusundaki daha geniş bir ‘amatör’ yazının bir bölümü… Öğretmek değil, öğrendiğini paylaşmak… ‘Okuduğunu anlamış mısın, doğru öğrenmiş misin?’ sorularının yanıtlarını ‘duymak’; yanlış bildiğimizi düzeltmek, az bildiğimizi çoğaltmak için bir girişim.)

1. ‘Şüpheden uzak ve kesin’ olan her bilim Marksisttir! Çünkü Marksizm ‘hakikatin’ yani bilimin üzerinde yükselir. Bu nedenle, Marksizm (insanlığın geldiği aşamada açıklanabilen) ‘her şeyi’ açıklayabilen bilimsel bir yöntemin adıdır. Herhangi bir konudaki ‘gerçekten bilimsel’ açıklama, Marksizmin de açıklamasıdır. “Bu konudaki Marksist bakış açısı nedir?” dendiğinde verilecek cevap “Gerçekten bilimsel cevap ne ise odur!” olmalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

2. Ancak, her konuda olduğu gibi bu konuda da genellemeler sorunu ‘tümüyle’ çözmüyor. Fen bilimlerinde hipotez, teori, ekol vb. düzeyinde tartışmalı alanlar; sosyal bilimlerde hemen her disiplinde süregelen tartışmalar; bilgi ve bilimin/doğru ve gerçeğin konusu, içeriği, üretimi, sunumu, kullanımı, vurgulanan yönü, zamanlamasının sınıfsal çıkarlara göre manipüle edilmesi tartışmaları bitmeyecektir, bitmemelidir.

3. Tek kişinin adıyla anılan icatlar ve keşifler dönemi sona erdi. Çok disiplinli ve kolektif çalışmaların ürünü olan, icattan çok inovasyon düzeyinde iyileştirmelerin birikmesi ile oluşan bilimsel ilerleme çağındayız. Ağırlıklı olarak iletişim, bilişim, kuramsal fizik gibi ciddi uzmanlık gerektiren alanlardaki ‘manipülatif ve spekülatif’ gelişmeler de kafa karıştırıyor.

4. Kopernik’in yeryüzünün Evren’in merkezi olmadığını, Darwin’in rastlantı sonucu ortaya çıkan gelişkin memeli bir hayvan olduğumuzu söylediğinden bu yana ‘tanrının yarattığı eşsiz bir varlık’ olmadığımız gerçeği ile kavga devam ediyor. Örneğin, modern fizikteki bazı keşiflerin, insanın uzay ve zamandaki ‘ihmal edilebilir’ varlıklar değil, kozmik bir bilincin ayrılmaz parçaları olduğumuzu kanıtladığı söyleniyor.

5. Zamanında Rahip Berkeley’in söylediği “Dünyayı oluşturan tözlerin hiçbirinin zihin olmadan varlığı yoktur. Benim tarafımdan algılanmadığı, benim zihnimde veya yaratılmış başka bir ruhun zihninde var olmadığı takdirde ya bir varlığı yoktur ya da bir Ebedi Ruhun zihninde var olmaktadır.” sözleri, materyalistler ve ‘gerçek’ bilim tarafından yerle bir edildiği için susanlar, yeni bilimsel gelişmeleri istismar ederek akıllı tasarım, kozmik bilinç, antropik ilke vb. diyerek ‘hortlamaya’ çalışıyorlar.

Tüm Reklamları Kapat

6. Fizikçilerin yürüttüğü tartışmanın asıl konusu bu olmamakla birlikte, sözcüklerin anlamı üzerine tartışarak geçimini sağlayan ‘din bezirganları’ tarafından istismar ediliyor. Diyalektik materyalizm tarafından ortaya konulan genel ilkeleri, maddi dünyanın bizim algılarımız dışındaki somut varlığını, nedensellik ilkesinin işlerliğini tartışmaya açarak ‘kozmik bilinç’ benzeri kavramlar üzerinden tanrının varlığını kanıtladıklarını iddia ediyorlar.

7. Teolojik bir tartışma olarak kalması halinde kabul edilebilecek bu tartışma, ‘tanrı varsa dinler de doğrudur, o zaman tanrının sözü geçerli olmalıdır, tanrının kurduğu bu düzeni yıkmaya çalışanlar tanrıyla savaşmaktadırlar’ şeklindeki düşünce akışı yoluyla ‘afyona’ dönüştürülmekte ve sömürü düzeninin korunması için cepheye sürülmektedir.

8. Kuantum fiziğinin kurucuları arasında sayılan Niels Bohr “Kuantum dünyası diye bir şey yok. Yanızca soyut bir fiziksel açıklama var. Fiziğin görevinin doğanın ne olduğunu bulmak olduğunu düşünmek yanlış. Fizik, bizim doğayla ilgili neler söyleyebileceğimizle ilgilenir.” cümleleri, kuantum fiziği denilen geniş alanın kuramsal, sezgisel, hayali, matematiksel, teorik boyutları olduğunu, ‘her türlü şüpheden uzak, kesin’ bir içeriği olmadığını anlatıyor. Einstein ise “Kuantum mekaniğinin yapısına sahip bir kuramın fizikteki nihai nokta olduğunu düşünen kişilerin, ya gerçeğin uzay-zaman yerelliğini reddetmeleri ya da düşünülebilecek her türden ölçüm konusunda, sonuçların gerçek durumlardan kaynaklandığı fikrinin yerine sonuca ilişkin olasılıklar kavramını getirmeleri gerekir.” diyerek, kuantum mekaniğinin gerçekliğin eksik bir açıklaması olduğunu, kuramın ‘tam’ olmadığını, daha temel bir kuantum-altı kuramının keşfedilmeyi beklediğini söylüyor.

9. ‘Tartışmalı’ boyutlarının dışında, deneysel olarak saptanan ve ‘kötüye kullanılan’ birkaç örneğe bakarsak; örneğin, ışığın hem dalga hem de tanecik özelliğini bir arada taşıdığı keşfedildi. Bu dalga-parçacık ikiliğinin zihin-beyin ya da ruh-beden ikiliğini ortaya koyduğu iddiaları ortalığı kapladı. Oysaki, ‘aynı olgu’ dalga-parçacık ikiliği yerine dalga-parçacık birliği ya da dalga-parçacık sentezi olarak düşünülse ‘diyalektiğin’ konusu olurdu ve eğer Engels yaşarken keşfedilseydi ‘Doğanın Diyalektiği’ kitabında diyalektiğin kanıtları arasında, uygun koşullar altında özelliklerinden birinin görünür hale geldiği ‘çelişkili birlik’ olarak incelenebilirdi (uzay-zaman, madde-enerji gibi).

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

10. ‘Bilinemezciliğe’ geri dönüş olarak pazarlanan ‘Belirsizlik İlkesi’ bir cismin üzerine etkiyen kuvvetlerin bilinmesi halinde cismin hareketinin öngörülebileceğini, ancak kuantum düzeyinde parçacıkların konumunun ve hızının eşzamanlı olarak belirlenemeyeceğini söyler (Ölçüm için etkileşime girdiğinizde, örneğin ışık gönderdiğinizde, cismi etkilemiş olursunuz). Tartışmanın konusu: Parçacıkların konum ve momentumları doğası gereği belirsiz midir, ya da bunları eşzamanlı olarak kesin bir şekilde ölçemeyeceğimiz mi söylenmektedir. Einstein’in bu konudaki görüşü ‘meşhur’ EPR (Einstein, Podolski, Rosen) makalesinde şöyle açıklanır: Bir kaynaktan farklı yönlere doğru toplam momentumu sıfır olan iki parçacık fırlatılır. Birinin konumu belirlendiğinde diğerinin de konumu belirlenmiş olur; diğerinin momentumu belirlenirse ilkinin de momentumu ölçülmüş olur. Bu yolla, doğrudan bir ölçüm olmaksızın iki uyumsuz özellik ölçülmüş olur. Bu durumda, müdahale etmeden ölçebildiğimiz için ölçüme konu (yalnızca ölçüm ile ortaya çıktığı iddia edilen) özellikler ‘nesnel gerçeklik’ olmalıdır.

11. Günümüzün en ilgi çeken konusu, Eistein’ın ‘uzaktan tekinsiz etki’ dediği ‘kuantum dolanıklığı’; konum, momentum, spin ve polarizasyon gibi fiziksel özellikleri üzerinden diğer benzer parçacıklarla dolanık hale sokulan parçacıkların birbiriyle anlık olarak ve kusursuz bir şekilde iletişim kurabilecek şekilde bağlı olduğu anlamına gelmektedir. Işıktan daha hızlı mesaj ve bilgi ileten ‘kuantum dolanıklığı’ klasik fiziğin yerellik ilkesini (şeylerin birbirlerinin etkilemeleri için -neden/sonuç ilişkisi- temas ve etkileşim içinde olmaları gerekir) ihlal etmektedir. Bir düşünce deneyi olarak tasarlanan dolanıklık konusunun Bell Deneyleri ile kanıtlandığı söylenmektedir. Deneylerin verimliliği ve geçerliliği konusunda tartışmalar olsa da genel olarak sonuçlar kabul edilmektedir. Yine de tartışmalar sürmektedir: İstatistiksel sonuçlardan çıkarımlar yapılarak sonuçlara ulaşıldığı, verilerin yerelliğin olmamasını gerektirmediği ve kuantum mekaniğinin yerel bir versiyonunun geliştirilebilme olasılığının ortadan kalkmadığı, ışıkötesi etkiler doğrudan deneylerde gözleninceye kadar yerel bir versiyon aramaktan vazgeçilmemesi gerektiği, asıl sorunun kuantum mekaniğinden daha derinde yatan ve yerelliği kaçınılmaz olarak ihlal edecek henüz keşfedilmemiş bir kuramın olup olmadığı tartımaları sürmektedir.

12. Bütün bu bilimsel keşifler üzerinden yaratılan toz bulutundan çıkıldığında ilk görünen gerçek şudur ki insan bilincinin dışında makro ve mikro düzeyde madde dediğimiz somut gerçeklik vardır (Bilgibilimsel olarak madde kavramı, insan bilincinden bağımsız bir varlığa sahip olmanın ve bilincin yansıttığı nesnel gerçeklik olmanın ötesinde hiçbir anlam taşımaz-Lenin). Gerçeklik bizim duyularımızla algıladığımız somut nesneler kadar duyularımızla algılayamadığımız ilişkileri de kapsar. Marksist bilgibilim kuramında “insanın bu gerçekliğin tümünün bilgisine sahip olacağı” söylenmiyor. Aksine, mutlak (her zaman ve durumda geçerli) gerçek olmadığı, değişim yasasının çarkında öğütülen gerçekliğin yeniden ve yeniden keşfedilmesi gerektiği anlatılıyor.

13. Kuramsal ve deneysel fiziğin keşfettiği atomaltı parçacıklar da insan bilincinden bağımsız maddedirler (E=mc² denkleminin kanıtladığı üzere madde ve enerji birbirine dönüşebilen iki maddi formdur). Eşanlı ölçüm zorlukları nedeniyle ‘aşılamaz’ belirsizlikler olsa da, ölçüm sonucunda ‘kesin’ sonuçların değil de ancak değişik değerlerin hangi olasılıklarla elde edilebileceği bilgisine ulaşılabilmesi mümkün olsa da ‘insan zihninden bağımsız’ bir maddi dünya mikro ve makro ölçekte vardır. Aralarındaki ilişkilerin yasaları, bizim ‘ölçüm’ müdahalelerimizin bu ilişkileri etkilemesi ve varoluşlarındaki ‘çelişkili birliğin’ bir yönünü görünür hale getirmesi (Schrödinger’in kedisinin olası gerçekliklerden birine çökmesi), yerellik ilkesini zorlayan ilişki geliştirme ihtimalleri bu gerçeği değiştirmez.

14. Klasik (atom-üstü) fiziğin tarihsel gelişiminin de çok ciddi tartışmalar ve karşıtlıklar içinden geliştiği, kuantum fiziğinin henüz ‘oluşum’ aşamasında olduğu ve deneysel olanakların kısıtlılığı nedeniyle ‘kuramsal’ boyutunun baskın olduğu bir aşamayı yaşadığımız açıktır. Genel görelilik kuramı, atomik boyutların fiziğini açıklayan kuantum mekaniğini açıklayamıyor. Ama birçok bilimci bunu doğal bir sınır olarak görmüyor ve gelecekte genel göreliliğin kuantum teorisini de tutarlı bir şekilde açıklayan ‘herşeyin teorisine’ ulaşılacağını düşünüyor (Örneğin Sicim Kuramı çalışmaları).

15. Kuantum fiziğin gözlemleri ne kadar ‘tuhaf’ olsa da bu özelliklerin makro düzeydeki evreni de etkilediği ve tuhaflaştırdığı yolunda ‘somut’ hiçbir bulgu yoktur. Evrenin ışık hızından da hızlı genişlediği bilgisi, bizim fiziksel yasalarımızın ‘gözlenebilir evrenimiz’ dışında ‘başka fiziksel yasaların’ geçerli olduğunu düşündürse de elimizdeki işe yarar ‘doğa yasalarını’ çöpe atmayı gerektirmiyor. Ayrıca, ışıktan hızlı genişleyen evrenin sınırlarına (ışık hızına ulaşsak bile) asla ulaşamayacağımız açıktır. Bu durumda ‘bilinemezcilik’ için kuantum dünyasına gerek de yoktur; evreni de ‘tümüyle’ bilemeyiz.

Tüm Reklamları Kapat

16. Sibernetik, nörobilim, yapay zeka vb. tartışmaları da ‘özgür iradenin’ varlığını tartışmaya açıyor. İnsan beyninin ‘çalışma dinamiklerini’ taklit ederek geliştirilen ‘sibernetik’ bilimi sayesinde üretilen bilgisayar teknolojisinin gelişmiş versiyonlarına bakıp da ‘ama beyin de böyle çalışıyor, demek ki özgür irade yok’ demek, iradenin varlığını değil ama ‘etkin kullanımının’ bazen olmayabildiğini kanıtlıyor! Epigenetik, kalıtımsal olup genetik olmayan fenotipik varyasyonları inceliyor. Bu değişiklikler hücreyi ya da organizmayı doğrudan etkiliyor ancak, DNA’yı değiştirmiyor. Marks’ın Feuerbach Üzerine altıncı tezindeki “insanın özü, tek tek bireyin doğasında bulunan bir soyutlama değildir. Bu öz, kendi gerçekliği içinde, toplumsal ilişkilerin bütünüdür.” tespiti bir kez daha doğrulanıyor ve ‘insan’ olmanın her zaman belli bir sosyal ve tarihsel oluşum içinde mümkün olduğu tescil ediliyor.

17. Pozitif bilimler, sınıfsal ya da konjonktürel nedenlerle manipule edilmediğinde, ‘diyalektik maddeci’ yöntemi doğrulamaktadır. Çok disiplinli, karmaşık ve uzmanlık gerektiren bilimsel bulguları; işin içine sezgi, matematik gibi soyutlukları monte ederek ‘yorum’ yoluyla değiştiren ‘hakikat bükücülerine’ karşı mücadele de ideolojik mücadele cephesinin önemli bir mevzisidir. Sonuç olarak; atomun altında ya da üstünde bilmediğimiz şeyler olması, ışık hızının ihlal edilebilir olması (hipotetik ‘katyonlar’ gibi), dolanık parçacıkların anlık etkileşmeleri ve hatta Tanrı’nın varlığı vb. doğru da olsa ‘eşitsizlik ve sömürü’ aklanamaz.

18. Daha az belirli ve ‘bükülmeye’ daha uygun sosyal bilimler alanı ise ‘tarihsel materyalizmin’ ışığıyla gerçek sınıfsal, toplumsal, tarihsel içeriğine kavuşur. İdeolojinizin kurucu ‘ustalarının’ fikirlerine ‘dışarıdan’ muhalefete cevaz veremezsiniz. Ya ikna edici cevaplar vereceksiniz, ya ‘esasa müteallik olmayan’ hataları düzelteceksiniz, ya da kendinize başka bir ‘kurucu mecra’ bulacaksınız veya yaratacaksınız. Ancak, kurucu fikirleri farklı zamanlarda farklı koşullara uygulamaya çalışan haleflerin her fikir ve eylemini kabul etmek ve savunmak zorunda değilsiniz. Marksist Leninist bir sosyalistin ‘mutlaka ve yalnızca’ Stanilist olması ve Stalin ile anlaşmazlık yaşayan diğer devrimci önderleri ‘tümüyle’ dışlaması gerekmez. Ya da Troçkist olup tam tersini yapmak gerekmez. Marksizm Leninizm’in güncele uygulanmasında; şu konuda Stalin’in fikirlerini, bu konuda Troçki’nin fikirlerini tercih edebilirsiniz. Bu ve benzeri isimlerin ‘müktesebatına’ tümüyle kapalı ya da tümüyle açık olmak zorunluluğu olmamalıdır. Enternasyonal ve ulusal önderlerin farklı konulardaki fikirlerinden farklı ‘fikir zincirleri’ oluşturulabilir. Örneğin, uluslararası devrim konusunda Marksist-Leninist-Troçkist bir ‘fikir zincirini’ savunurken, ulusların kaderini tayin hakkı konusunda M-L-Stalinist, kültür devrimi konusunda M-L-Maoist, sanayi ve tarım politikalarında M-L-Buharinist bir zincir savunulabilir.

Tüm Reklamları Kapat

19. Benzer bir yaklaşım postmarksizm, neomarksizm etiketleri altında yaftalanan fikirler için de geçerlidir. Fikirlerden çok ‘telif hakkına sahip’ isimlere göre yapılan değerlendirmeler fikir dünyamızı sığlaştırıyor.

20. Tarihsel materyalizm, tarihi, sınıflar mücadelesi, altyapının üstyapı üzerindeki belirlenimi ve karşılıklı etkileşimi üzerinden açıklar. Post ya da neomarksist akımlar ise; sınıf mücadelesinin ve işçi sınıfının merkezi konumunun bittiği, kültür/kimlik temelli yeni toplumsal hareketler ve sivil toplum gibi birbiriyle benzeşmeyen öznelerin mücadelesini temel alıyorlar.

21. Marx’ın “İnsanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar, ama kendi keyiflerine göre, kendi seçtikleri koşullar içinde yapmazlar, doğrudan verili olan ve geçmişten kalan koşullar içinde yaparlar” tespitindeki ‘koşullar’ kavramının yarattığı geniş (ve sürekli genişleyen) alan; Feuerbach Üzerine Tezlerindeki “… koşulların değişmesi ile insan etkinliğinin örtüşmesi ancak devrimci pratik olarak kavranıp doğru olarak anlaşılabilir” önermesindeki ‘özneleşme’ süreci; Engels’in altyapı-üstyapı diyalektiğini anlatırken ‘çubuğu altyapıya doğru fazla büktükleri’ beyanı birlikte değerlendirildiğinde; post/neo Marksizmin “yapısalcılık-yapısökümcülük, birey-özne, dil-söylem, sınıf-devlet, idedoloji-hegemonya, çokluk-çoğulculuk” gibi yaklaşımlarının ‘kullanışlı’ olduğu alanların mutlaka bulunabileceği düşünülmelidir.

22. Ayrıca, ‘insanın tüm gizil yeteneklerini sonuna kadar geliştirilebileceği’ bir düzende, ‘kişisel olan politiktir’ sözünün rehberliğinde toplumsal yaşam, kültür, boş zaman, sanat ve mimari, tüketim, çevrecilik, feminizm, etnik farklılık, yerel demokrasi gibi konularda ‘derinleşmek’ gerektiği açıktır. Bu bağlamda, herhangi bir ‘fikir ve düşünce odağına’ kategorik olarak kapalı olmak rasyonel değildir.

Okundu Olarak İşaretle
2
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 0
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 19/05/2024 21:36:51 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17488

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Hızlı
Mantar
Kartal
Gün
Bilgi
Işık Yılı
Bağırsak
Coronavirus
Araştırmacılar
Erkek
Halk Sağlığı
Doktor
Teşhis
Jeoloji
Aslan
Kültür
Virüs
Vaka
Samanyolu Galaksisi
Balina
Gerçek
Evren
Travma
İhtiyoloji
Karbonhidrat
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close