Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Kuruluşlarımızın kısa tarihi, neden kısa?

8 dakika
7
Kuruluşlarımızın kısa tarihi, neden kısa? tolgaozel.com
  • Blog Yazısı
Kuruluşlarımızın Kısa Tarihi
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

19.yüzyılın sonlarına doğru başlayan endüstri devrimi ile beraber insan ihtiyaçlarının üretimi zanaatkarlardan sanayi kuruluşlarına geçmeye başladı. Zanaatkarların karşılayamadığı adetleri kitle üretimleri yapabilen sanayi tesisleri karşılamaya başlamıştı. Bu tesisler üretebildikleri kadar çok satabiliyorlardı.

Sanayi Devrimi
Sanayi Devrimi

Çünkü ürünleri için talep yüksek olduğu gibi rekabet yapacak rakipleri de yoktu. Başarılı olmak için daha fazla üretmesi gerekiyordu yani “verim” arttırması gerekiyordu. Tüm çalışan ve yönetim örgütlenmelerini bu kapsamda kurdular ve yönettiler. Endüstri devriminin gelişmesine paralel haberleşeme ve demiryolu ağlarının da artması ve daha etkin kullanılır duruma gelmesi ile beraber uzak yerlerde bile olsa aynı ürünü üreten sanayi kuruluşları da bilinmeye ve kurulmaya başlandı. Bu durum rekabet ortamını oluşturmaya başladı. Bu yetmezmiş gibi talep de elde etme gücünün farkına vararak daha akıllıca kararlar vermeye başladı. Yeni duruma uyabilmek için sanayi kuruluşları artık rakiplerinden daha uygun fiyatı verebildikleri ölçüde ayakta kalabilmeye başladılar. Bu da çıktı/girdi oranını arttırmalarından geçiyordu. Ayakta kalanlar “verimlilik” arttırabilenlerdi. Makineleşme arttıkça verimlilik artışları teknolojinin izin verdiği limitlere geldi dayandı. Aynı malı üreten iki sanayi kuruluşu için verimlilik çok ayırt edici bir unsur olmamaya başlamıştı. İşte bu durumda kuruluşlardan biri tüketiciye dedi ki “benim ürünümü tercih et çünkü benimki diğer ürünlere göre senin işini daha iyi görür” bu kavram çerçevesinde müşteri ihtiyaçlarını tam olarak karşılama kavramı yani “kalite” ortaya çıktı. Bu kavram ile talebi kendine çevirebilmek için de gelişmiş iletişim yöntemleri kullanan pazarlama birimleri kuruldu ve “reklam” faaliyetleri başladı. Reklam tüm dünyanın kaderini değiştirdi. Filmler, ünlüler ve televizyonun gelişimi ile farklı bir rüya dünyaya geldi. Sanayi kuruluşları söz verdikleri kaliteyi sağlamak için “kalite kontrol” planları ve teknikleri geliştirdiler. Önce hatayı üretip son ürünü kontrol ederek müşteriye gitmesini engelleyecek şekilde çalışanlarını örgütleyip yönettiler.

2.Dünya Savaşı
2.Dünya Savaşı

2.Dünya Savaşı kalite kavramının ve kalite kontrolün önemini daha da arttırdı. Savaş boyunca geliştirilen savaş ekipmanlarının kalitesi cephelerde kendini gösterdi. Savaş boyunca sanayi kuruluşları son ürünün kalite kontrolünün hem pahalı hem de üretimi yavaşlatıcı bir durum olduğunun bilincine vardılar ve “süreç kontrol” kavramı kaliteyi sağlamak için ortaya çıktı. Son ürünü beklemeden belirlenen özel süreçler öncesinde ara kontrol noktaları oluşturulmaya başlanarak kalitesizlik maliyetinin ve zaman kayıplarının önüne geçilmiş oldu. Çalışanların örgütlenmeleri ve yönetimleri bu yeni anlayışa göre şekillendi. Sanayi devrimi ile başlayan bu sanayileşme sürecinde sanayi kuruluşları şunu fark ettiler; değişen koşullara karşı kendileri de değişmez ise bu oyundan silinip gitmeleri çok ama çok kolay olmaktaydı.

Tüm Reklamları Kapat

Japon Üretim Modeli
Japon Üretim Modeli

1970’lere gelindiğinde Japon firmaları daha iyi ürünler ve daha iyi fiyatlar ile ortaya çıkmaya başlayınca tüm Batı onları kıskançlık ile izlemeye başladı. Görünür uygulamalarını taklit etmeye çalışıyorlardı fakat aynı başarılı ve parlak sonuçlara ulaşamıyorlardı. Japonların neyi nasıl yaptıklarını (sanayi kuruluşundan üniversitesine kadar) araştırmaya başladılar. Edwards Demming’in 1950’li ve 1960’lı yıllarda yaptığı çalışmalar ve bu çalışmaların uygulama sonuçları 1980’lerin başında Amerikan şirketleri tarafından ortaya çıkarıldı. İşte o zaman “toplam kalite hareketi” önce Amerika ardından Avrupa ve yeni yeni gelişmeye başlayan Asya ülkeleri ile birlikte dünyanın geniş bölgelerine yayılmaya başladı. O tarihten itibaren anlaşıldı ki mesele sadece ürün kalitesini yükseltmekten ibaret değil; temelden başlayarak bir kültür değişimi ile yönetim kalitesinin yükseltilmesi öncelikli gerekliliktir. Yönetim sistemlerini değişen şartlara ve uygulamalara sistematik ve kolay adapte olabilecek beceriye getirmek hatta bu sistemlerin değişim gerekliliklerini kendileri fark edip gerçekleştirebilir duruma getirebilmek önemlidir. Bunun için kuruluştaki tüm üretim ve yönetim süreçleri tanımlanmalıdır. Böylece bu süreçlerde yer alanlar birbirinin müşterisi haline gelmekte ve bunun doğal bir sonucu olarak da denetçisi haline gelmekte ve sorumluluklar tüm kademelere yayılmaktadır. Ürün kalitesindeki yükselme ve maliyetlerin düşmesi, sıfır hatayı sağlayacak süreçlerin oluşması ancak bu değişimi gerçekleştirerek olabilir. Günümüzde başarılı sanayi kuruluşları incelendiğinde rakiplerinin önüne geçmesi için sürekli yeni akımlara adapte olmaları gerektiği görülmektedir. İnovasyon, sürdürülebilirlik, çeviklik vs. gibi değişim ihtiyaçları sürekli olarak kuruluşların dinamik olma zorunluluğunu ortaya koymaktadır.

Kongo Gimu
Kongo Gimu

Yukarıda hikâyesini kısaca anlattığımız sanayi kuruluşları ilk günlerden bu günlere gelene kadar bir çok değişimi başarmak zorunda kalmışlardır. Başaramayanlar ise tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. İstatistikleri incelediğimizde dünyada 200 yılın üzerinde hayatta kalmayı başarmış 5.586 adet kuruluş mevcuttur. En eski kuruluş ise 1.400 yıllıktır. Japonya’da bir inşaat kuruluşu olan Kongo Gimu’dur. Ülkemizde ise 200 yılı aşan geçmişi olan sadece ve sadece bir kuruluş mevcuttur. Hacı Bekir Lokumları 1777 yılında kurulmuş ve Türk Lokumunun dünyaca tanınmasına vesile olmuştur. Ülkemizde 100 yıldan fazla faaliyet gösteren yaklaşık 60 kuruluş mevcuttur. Dünyanın en fazla hüküm süren devletleri incelendiğinde Çin 2.173 yıl, Roma 1.058 yıl Osmanlı ise 624 yıl hüküm sürmüşlerdir. Bu kadar eski ve uzun süren devlet anlayışımızın olmasına rağmen firmalarımızın dünyadaki rakiplerine göre daha kısa ömürlü olmasının sebebi nedir?

Hacı Bekir Lokumları
Hacı Bekir Lokumları

Ülkemizdeki kuruşların çok büyük bir kısmı aile şirketleridir. Yeni kurulan işlerde bu oran çok ve çok daha yüksektir. Özellikle hızlı karar vermeleri nedeni ile daha fazla kazanç sağlarlar ve daha hızlı büyürler. Bütün bu avantajlarının yanında aile şirketlerinin büyük dezavantajları da söz konusudur. Aile şirketlerinin kurucu nesil sonrasında dağılmasının en büyük nedenleri;

  • Kurucu neslin aile şirketini zamanında kurumsallaştırmaması,
  • Gelecek neslin hazırlanmasında geç kalınması,
  • Geçmişteki başarıların ve vizyonlarının esiri olmaları,
  • Kendilerini ve insan kaynaklarını geliştirememeleri,
  • Yeniliklerden uzak kalmaları,
  • Değişen koşullara uyumu ret etmeleridir.
Aile Şirketleri
Aile Şirketleri

Kuruluş aşamasında ve izleyen yılarda işletmenin tüm fonksiyonları firma sahibi tarafından yerine getirilmekte ve/veya sıkı bir şekilde kontrol edilmektedir. Ancak kuruluş büyüdükçe firma sahibini karar verici olarak gören yöneticiler fiziksel ve zihinsel olarak yetişememektedir. Bu yöneticilerin birimler-süreçler arası kolektif karar alma kasları gelişememektedir. Büyüme sonucu yönetimin zorlaştığı noktada firma sahibinin aldığı hızlı kararlar firma sahibinin güçlü sezgileri işe yarayabilir ve kaçınılmaz sonu bir süre daha uzatabilir. Ancak kuruluş; kurucu neslin arkasından gelen diğer nesiller kararlara karışmaya başlayınca hem de bu nesil gerektiği gibi hazırlanamadıysa, kurucuların başarma ve büyüme arzusu ile oluşturdukları “kurt sezgileri” de bu nesilde zayıflamış ise kaçınılmaz sona yavaş diyemeyeceğimiz bir hızla yaklaşır.

Tüm Reklamları Kapat

Geçmiş devletlerimizin uzun hayatlarını düşündüğümüzde paralelinde uzun ömürlü kuruluşlar yaratma yolunda başarısız olmamızın nedenini aile şirketlerinin dezavantajlarında aramak doğru olacaktır. Peki bizler neden bu dezavantajlı durumları bertaraf edemedik?

Türkler
Türkler

Biz Türklerin yüksek bir düzen kurma becerisi olduğunun tartışmasız kanıtı tarihte kurduğumuz 16 Türk devletidir. Bu sayı dünyadaki kadim diğer ırklar göz önüne alındığında oldukça dikkat çekicidir. Nerdeyse herhangi bir sebepten düzeni bozulmuş ve dağılmış birkaç Türk bir araya gelse devlet kuracak örgütlenmeye başlayabilir. Bunun da sebebi Türklerin diğer ırklara göre çok daha önce at, sığır ve küçükbaş hayvanları evcilleştirmesi ve Orta Asya’nın büyük düzlüklerinde büyük sürüleri güdebilmesinde yatmaktadır. Çobanlık devlet kurma becerisinin en temel seviyesidir. Bunun örneklerini Eski Yunan, Mısır ve erken Hıristiyan toplumlarında görmekteyiz. Eski Yunan ve Mısır medeniyetlerinde kurucu krallar ellerinde çoban değneği ile betimlenir ve çoban unvanı verilirdi. Aynı şekilde Hz. İsa birçok yazılı eserde çoban olarak nitelendirilmektedir. Çobanlık, örgütleme ve bunun daha gelişmiş sonucu olarak devlet kurma becerisini arttırmaktadır. Peki bunun kuruluşlarımızın uzun ömürlü olmasını engelleyen olumsuz yönü nedir?

İstanbul'un Fethi
İstanbul'un Fethi

Çoban kültürü aynı zamanda yüksek bir hükmetme duygusu doğurur. Zaten örgütleme insanları belli bir amaç için güdüleme başarısı temelde onlara hükmetme arzusu içindir. Bu sadece insanlara hükmetme şeklinde anlaşılmamalıdır. Tüm yapıya hükmetmektir. Tüm yapıyı kendi vizyonu doğrultusunda güdüleme ve bu vizyon doğrultusunda yönetme isteğidir. Hükmetme arzusu uygun koşullar oluştukça daha da artar. Her birey hükmetme arzusunu büyütebildiği yere kadar büyütür. Bu sınırlar daha başka bir bireyin sınırları içerisine girdiğinde hükmetme arzusu daha büyük olan bireyin emrine girerek devam eder. İşte bu yüzdendir ki tarih boyunca 16 devlet kurmuş olmamıza rağmen sadece bir devletimiz (Osmanlı İmparatorluğu) tarihin en uzun süre hüküm sürmüş devletlerinin arasına girebilmiştir. Diğer devletlerimiz de işte bu yüzdendir ki başka kavim ya da ırklar tarafından değil kendi içlerinden bölünerek yıkılmışlardır. Kuruluşun kurucusu ya da devletin kurucusu -hiç fark etmez-, öncelikle genlerimizden gelen en önemli özelliğimiz olan örgütlenebilme ve bu örgütü güdüleme yeteneklerimizi kullanarak kuruluşu ya da devleti kurar. Hükmetme arzusu ve hırsı kaynaklı olarak geliştirdiği ve bu kurulum zamanında çok işine yarayan “kurt sezgileri” ile hızlı ve başarılı kararlar alarak hızla örgütü kurar ve geliştirir. Kurulumun ardından hızlı büyüme gerçekleşir. Bu büyüme sırasında kurucu her süreç her birim ile kendi ilgilenir ya da sıkı sıkıya denetler. Ancak örgütün büyüklüğü belli bir seviyeye geldikten sonra her süreç ile ilgilenmek, her bölüm ile ilgilenmek ve bunları sıkı sıkıya takip etmek imkansız bir hal alır. Ancak kurucu genlerinden gelen hükmetme arzu ve dürtüsünü yenemez ise yetki ve sorumluluklarını dağıtmaz, beraberindeki yöneticilerinin fiziksel ve zihinsel olarak gelişip tek başına karar verme yetenekleri kazanmalarına gerek duymaz. Kurumsallaşmayı yetki kaybı ya da kontrolünden çıkmak olarak görür. İşte ne yazık ki bu durum sebebi ile kuruluşlarımızın ömrü genelde kurucusunun ömrü ile sınırlı kalmaktadır.

[1]

Okundu Olarak İşaretle
5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 0
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • ^ Tolga Özel. Kuruluşlarımızın Kısa Tarihi, Neden Kısa?. Alındığı Tarih: 8 Nisan 2020. Alındığı Yer: TolgaOzel | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/04/2025 10:00:09 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20236

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close