İnsanın Eskimişliği
Kelimeyi Kaybettik: Evrensel Yetinin Sessiz Sömürüsü

- Blog Yazısı
Bu yazı, insanın bilişsel evriminde merkezi bir yere sahip olan dil yetisinin, zamanla nasıl bir güç ve kazanç aracına dönüştüğünü sorgulayan felsefi bir denemedir. Evrimsel biyoloji, tarihsel toplumsallaşma ve güncel eşitsizliklerin kesiştiği bu yazı, “evrensel olanın nasıl ayrıcalıklı hale geldiğini” tartışmaya açmayı amaçlıyor.
Yaşadığımız dünya — bu çelişkilerle örülü, kimi zaman hayranlık uyandıran, kimi zaman iç burkan dünya — bizim eserimiz. Ne fazlası var ne de eksiği, belki de en çok burada durup düşünmek gerekiyor:
Bu dünyayı biz nasıl yaptık, daha da önemlisi: Hangi yetimizle?
İnsanı diğer canlı türlerinden ayıran en temel fark, bilişsel kapasitesindeki olağanüstü sıçramadır. Bu sıçramanın görünür hale geldiği ilk ve en güçlü araç ise dildir. İnsan konuştu, düşünmeyi kelimeyle ördü, dünyayı adlandırdı, kendini, bir başkasına anlatabildiği kadar kendine de anlatabildi.
Dil: Eşitlikten Ayrıcalığa
Fakat bu noktadan sonra başlayan süreç yalnızca hayatta kalmayı kolaylaştırmakla kalmadı; aynı zamanda eşitsizliklerin, ayrıcalıkların ve çıkar ilişkilerinin de zeminini oluşturdu. Çünkü dil — bu evrensel, doğuştan gelen yeti — türümüz içinde zamanla asimetrik bir kazanç aracına dönüştü. Erken ve etkili kullanan kazandı, geç kalan bekledi, hiç erişemeyen dışlandı. Bu öykü yalnızca bireysel değil, aynı zamanda popülasyonel bir eskime öyküsüdür.
Filozof Günther Anders’in sözleriyle, insan artık kendi yarattığı sistemlerin hızına ve karmaşıklığına duygusal ve ahlaki olarak yetişememektedir.
Yani “eskimiştir”.
Ama bu eskime sadece makineler karşısında değil, dil karşısında da geçerlidir.
Dil, artık evrensel bir ifade aracı olmaktan çıkıp; parayla öğretilen, statüyle ölçülen, belgeyle takas edilen bir metaya dönüşmüştür.
İngilizce Örneği: Meta Olarak Dil
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
İngilizce bu dönüşümün yalnızca en görünür sembolüdür.
Bir çocuk bu dili öğrenmek için kurslara gider, sınavlara girer, puan alır.
Sonra bu dille bir işe girer.
Yani dil, artık “anlamak için” değil, çoğunlukla “geçinmek için” vardır.
Kelime, bir köprü değil; bir bariyerdir.
Bu durum yalnızca güncel bir sorun değil; tarihsel bir zincirin devamıdır.
Çoğu iktisatçı kapitalist yapının köklerini yerleşik hayata geçişle, mülkiyetin ortaya çıkışıyla başlatır.
Ancak bu bakış açısını daha da geriye götürmek mümkün.
Dilden Başlayan Eşitsizlik Zinciri
Belki de eşitsizliğin tohumları, henüz yerleşik hayata geçilmeden önce; bilişsel sıçramanın bazı bireylerde daha erken ve etkin ortaya çıktığı dönemde atılmıştı.
Dil, planlama, soyutlama ve empati yetileri, sadece hayatta kalma becerileri değil; aynı zamanda kaynaklara ve güce erişimin araçları haline gelmişti.
Bu durumda, dil gibi bir yeti daha en başından beri bir meta potansiyeli taşıyordu.
Bugün geldiğimiz noktada ne böbürlenmenin ne de kederlenmenin anlamı var.

Yaşadığımız hayatın olumlu ya da olumsuz tüm yönleri, bizim kolektif yapıp ettiklerimizin sonucudur.
Kibir mi, Utanç mı? Hayır: Farkındalık
O halde insanın yapıp ettiklerine karşı geliştirmesi gereken duygu, ne kibir ne de utanç olmalı.
Bunların yerine, daha serinkanlı ve daha dürüst bir farkındalık gerekir.
Ancak bu farkındalıkla, bugünü yeniden anlamlandırabilir ve yarına başka yollar açabiliriz.
Belki bir gün yeniden...Kelime, birbirimizi geçmek için değil, birbirimizi anlamak için kullanılabilir.
Not: Bu yazı, tamamen özgün bir şekilde hazırlanmış olup, başka bir kaynak ya da yazardan birebir alıntı veya kopyalama içermemektedir. Yalnızca felsefi düşünce üretimi sürecinde ilham alınan kaynaklar kavramsal düzeyde değerlendirilmiştir.
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 03/09/2025 16:30:54 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21194
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.