Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Fizikte Düşünce Deneyleri: Schrödinger'in Kedisi, Maxwell'in Cini, Einstein’ın Treni üzerine inceleme

Gerçeklik, Bilgi ve Zaman Kavramlarına Kuramsal Bir Yolculuk

10 dakika
33
Fizikte Düşünce Deneyleri: Schrödinger'in Kedisi, Maxwell'in Cini, Einstein’ın Treni üzerine inceleme Einstein’ın düşünce deneyleri
  • Blog Yazısı
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Giriş

Fizik bilimi, doğayı anlamak için yalnızca gözleme değil; aynı zamanda düşünceye de dayanır. Bu bağlamda düşünce deneyleri, özellikle teorik fiziğin gelişiminde kritik rol oynamıştır. Gözlemlenmesi pratikte imkânsız olan durumları modelleyen bu deneyler, kimi zaman mevcut kuramların sınırlarını, kimi zamansa içsel çelişkilerini ortaya koymuştur. Schrödinger’in kedisinden Maxwell’in cini’ne, Einstein’ın trenlerinden Heisenberg’in mikroskobuna kadar pek çok düşünce deneyi, fizikte kavramsal dönüşümlerin önünü açmıştır. Bu yazıda, bazı temel düşünce deneylerini tarihsel, kuramsal ve matematiksel bağlamda inceleyerek, onların fizik yasalarının anlaşılmasındaki rolünü ele alacağız.

1. Schrödinger’in Kedisi: Gerçekliğin Belirsizliğinde

Kuantum mekaniği, klasik determinizmin aksine doğayı olasılıklar üzerinden tanımlar. Bu, ölçüm yapılmadan sistemlerin tüm olası durumlarda aynı anda bulunabileceği anlamına gelir. Bu duruma "süperpozisyon" denir. Erwin Schrödinger, 1935 yılında bu durumu daha açık hale getirmek için bugün ikonikleşmiş bir düşünce deneyi ortaya koydu: Schrödinger’in Kedisi.

Düşünce deneyinde, ışık geçirmez bir kutuya yerleştirilmiş bir kedi, radyoaktif bir atom, Geiger sayacı ve zehirli gaz mekanizmasından oluşan bir sistem kurgulanır. Radyoaktif atomun belirli bir süre içinde bozunma olasılığı %50’dir. Eğer atom bozunursa Geiger sayacı bunu algılar ve bir mekanizma aracılığıyla kutuya zehirli gaz salınır, bu da kedinin ölümüne neden olur. Ancak kuantum mekaniğine göre, atom ölçülmeden önce hem bozunmuş hem de bozunmamış durumların süperpozisyonundadır. Bu nedenle atomun durumu, kutu açılıp ölçüm yapılıncaya kadar belirsizdir. Böylece sistemin tamamı, yani atom ve kedi birlikte, hem bozunma/ölüm hem de bozunmama/hayatta kalma durumlarının bir süperpozisyonunda bulunur. Matematiksel olarak durum şu şekilde ifade edilir:

Tüm Reklamları Kapat

|ψ⟩ = α·|canlı⟩ + β·|ölü⟩, burada |α|² + |β|² = 1

Bu ifade, kedinin hem canlı hem de ölü olduğu bir kuantum süperpozisyonunu temsil eder. Buradaki ∣ψ⟩, sistemin toplam kuantum durumunu ifade eden durum vektörüdür. α ve β ise karmaşık genliklerdir ve mutlak değerlerinin kareleri ölçüm sonucunda sistemin hangi durumda bulunma olasılığını verir. Bu tanım, klasik mantıkla çelişiyor gibi görünür çünkü bir nesnenin aynı anda iki çelişkili durumda bulunması, sezgisel olarak mümkün değildir.

Bu noktada devreye ölçüm problemi girer. Kuantum mekaniğine göre, bir sistemin durumu ölçülmeden önce birden fazla olasılığı barındırır; ancak ölçüm yapıldığında sistem, bu olasılıklardan sadece birine “çöker”. Peki, bu çöküş nasıl gerçekleşmektedir? Bu sorunun yanıtı, ölçüm işleminin doğasına ve yorumlanışına bağlıdır. Kuantum mekaniğinde ölçüm işlemi, genellikle Hermityen bir operatör ile temsil edilir. Bu operatörler, gözlemlenebilir niceliklerle (enerji, konum, momentum vs.) ilişkilidir ve kendi özdeğerlerine sahip olacak şekilde tasarlanır. Bir ölçüm yapıldığında, sistem bu özdeğerlerden birine karşılık gelen özduruma geçiş yapar.

Fakat burada temel bir sorun ortaya çıkar: Ölçümü gerçekleştiren gözlemci de sonuçta fiziksel bir sistemdir. Eğer her fiziksel sistem kuantum kurallarıyla tanımlanabiliyorsa, gözlemcinin de kuantum süperpozisyonunda olması gerekmez mi?" Bu durum, klasik gözlemci kavramının kuantum kuramı içinde tam olarak tanımlanamayışından kaynaklıdır. Bu tür sorular, Schrödinger’in kedisini yalnızca ilginç bir düşünce oyunu olmaktan çıkarıp, kuantum kuramının temel felsefi sorunlarına ışık tutan bir araca dönüştürür.

Tüm Reklamları Kapat

Bu düşünce deneyi, özellikle Kopenhag Yorumu ile çoklu evren (many-worlds) yorumu arasındaki farkı göstermek açısından önemlidir. Kopenhag yorumuna göre sistem, ölçüm yapıldığında yalnızca bir duruma çöker. Ölçümden önce kedi hem canlı hem ölüdür; ancak kutu açıldığında yalnızca bir durum gözlemlenir. Buna karşılık, çoklu evren yorumuna göre ölçüm anında evren ikiye ayrılır: birinde kedi canlıdır, diğerinde ölü. Bu durumda, çökme fiziksel bir olay değildir; yalnızca gözlemcinin kendisini içinde bulduğu evren dalı değişmiştir.

2.Maxwell’in Cini: Entropi, Bilgi ve Termodinamik Yasaların Sınırları

Maxwell’in Cini, İskoç fizikçi James Clerk Maxwell tarafından 1867 yılında öne sürülmüş ünlü bir düşünce deneyidir. Bu deney, termodinamiğin ikinci yasasının mutlaklığını sorgulamak amacıyla tasarlanmıştır. Deneyde, gaz tanecikleriyle dolu bir kutu düşünülür ve bu kutu iki bölmeye ayrılmıştır. İki bölme arasında yer alan küçük bir kapı, hayali bir varlık olan “cin” tarafından kontrol edilmektedir. Bu cin, gaz tanecilerinin hızlarını görebilme yeteneğine sahiptir. Eğer cin, hızlı bir taneciğin bir bölmeden diğerine geçmek üzere yaklaştığını fark ederse kapıyı açarak onu sıcak bölmeye geçirir; benzer şekilde, yavaş bir taneciği de soğuk bölmeye geçirir. Bu süreci sürekli olarak tekrar ettiğinde, zamanla bir bölmede yalnızca hızlı (yani sıcak) tanecikler, diğerinde ise yavaş (yani soğuk) tanecikler birikmiş olur. Sonuçta, başlangıçta sıcaklık açısından homojen olan sistemde, hiçbir dış enerji harcanmadan bir sıcaklık farkı yaratılmış olur.

Görünüşte bu durum, termodinamiğin ikinci yasasını ihlal eder. Çünkü bu yasa, izole bir sistemde entropinin, yani düzensizliğin, zamanla artması gerektiğini ifade eder. Enerji farkı yaratmak için dışarıdan iş yapılması gerekirken, cinin müdahalesiyle bu fark bilgi temelli bir işlemle sağlanmış gibi görünür. Ancak Maxwell’in amacı, fizik yasalarının istatistiksel doğasına dikkat çekmekti. İkinci yasa mutlak değil, büyük sistemlerde yüksek olasılıkla geçerli bir kuraldır; küçük ölçekli sistemlerde sapmalar olabilir.

Termodinamiğin ikinci yasası entropinin (düzensizliğin) azalmasının mümkün olmadığını belirtir ve matematiksel olarak şöyle ifade edilir:

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

ΔS≥0

Burada ΔS, sistemin entropi değişimini temsil eder. Maxwell’in Cini, bu kuralı çiğniyor gibi görünür; çünkü cinin seçici hareketi sayesinde entropi azalmaktadır.

Bu düşünce deneyine daha sonra birçok fizikçi katkıda bulunmuştur Leo Szilard 1929 yılında cinin bilgi edinme süreci göre entropi açısından bir bedel içerir demiştir. Daha sonra 1961 yılında Rolf Landauer, bilgi işlemenin fiziksel bir süreç olduğunu ve bilginin silinmesi sırasında çevreye enerji yayıldığını ortaya koymuştur. Ancak daha sonraki bilimsel gelişmeler, bu paradoksu çözmüştür. Özellikle bilgi kuramı ve termodinamik arasındaki bağlantı, Maxwell’in Cini’nin bu ihlali gerçekten gerçekleştirmediğini ortaya koymuştur. Cin, gaz taneciklerini seçip ayırırken bilgi işlemekte ve bu bilgi işleme süreci enerji gerektirir. Dolayısıyla, bilgi işlemenin enerji maliyeti göz önüne alındığında, sistemin toplam entropisi azalmaz.

Bu durumu anlamak için özellikle öne çıkan prensip, Landauer Prensibi’dir. Landauer Prensibi, bilgi işleme ve silme işlemlerinin enerji gerektirdiğini belirtir. Buna göre, bir bitlik bilgiyi silmek için gereken minimum enerji:

E ≥ kB.T.ln2

burada;

Tüm Reklamları Kapat

E: silme işlemi için gereken minimum enerji,

kB: Boltzmann sabiti,

T: mutlak sıcaklık (Kelvin cinsinden),

Tüm Reklamları Kapat

Bu ilişki, bilgi ve termodinamiğin birleştiği noktayı simgeler. Yani bilgi, soyut bir kavram olmaktan çıkar ve fiziksel bir nicelik olarak ele alınır. Maxwell’in Cini düşünce deneyi, fiziği sadece mekanik süreçlerle sınırlı kalmaktan çıkarıp, bilginin de fiziksel dünyada önemli bir rolü olduğunu göstermiştir.

3. Einstein’ın Treni: Eşzamanlılık, Lorentz Dönüşümleri ve Zamanın Göreliliği

Zaman ve eşzamanlılık kavramlarının göreli olduğunu gösteren en güçlü düşünce deneylerinden biri, Albert Einstein’ın 1905 tarihli tren deneyidir. Bu deneyde, bir trenin ortasında bulunan bir gözlemci ve dışarıda (raylarda) bulunan bir gözlemci farklı zamanlarda iki ışık hareketi algılar. Tren gözlemcisine göre iki ışık eşzamanlı ulaşırken, ray gözlemcisine göre tren hareket ettiği için bir ışık hareketi daha erken, diğeri daha geç ulaşır. Bu, eşzamanlılığın mutlak olmadığını gösterir.

Bu deney, özel görelilik kuramının temelini oluşturan Lorentz dönüşümleri ile matematiksel olarak ifade edilir. Lorentz dönüşümleri, farklı referans sistemlerinde (yani farklı hızlarda hareket eden gözlemcilerde) aynı olayların uzay ve zaman koordinatlarının nasıl değiştiğini gösteren denklemlerdir.

Örneğin, uzay-zaman koordinatları bir referans sisteminde (x₁, t₁) ve (x₂, t₂) olarak verilen iki olay düşünelim. Eğer bu olayları gözlemleyen başka bir gözlemci, ilkine göre v hızıyla hareket ediyorsa, bu ikinci gözlemcinin algıladığı olayların koordinatları, Lorentz dönüşümüyle şu şekilde bulunur:

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı

x' = γ (x - v t)

t' = γ (t - v x / c²)

Burada x′ ve t′, hareket eden gözlemcinin ölçtüğü yeni uzay ve zaman koordinatlarını temsil eder.

Denklemlerdeki γ (gama) faktörü ise olarak adlandırılır ve şu şekilde tanımlanır: Lorentz faktörü

γ = 1 / √(1 - v² / c²)

Burada v, iki gözlemci arasındaki göreli hız, c ise ışık hızıdır. Bu faktör, hız c'ye yaklaştıkça büyür ve ışık hızına eşit olduğunda sonsuza gider. Bu durum, zaman ve uzayın hızla hareket eden gözlemciler için nasıl büküldüğünü, yani zamanın göreceli olduğunu gösterir. Bu dönüşümler, klasik mekaniğin zaman ve uzayı evrensel ve mutlak kabul eden anlayışını temelden değiştirir. Örneğin, iki olayın belirli bir referans sisteminde eşzamanlı (aynı anda gerçekleşen) olması, başka bir hızla hareket eden gözlemci için eşzamanlı olmayabilir. İşte bu yüzden “eşzamanlılık” kavramı gözlemciye bağlı, göreceli bir kavramdır. Tren deneyi gibi düşünce deneyleri, bu matematiksel yapının somutlaşmasını sağlar.

Bu deney sayesinde zamanın ve uzayın sabit değil, hareketle birlikte değişken olduğunu anlayabiliriz.Bu prensipler yalnızca teorik bir kuram olarak kalmaz; günümüzde GPS (Küresel Konumlama Sistemi) gibi teknolojilerden parçacık hızlandırıcılarına kadar birçok modern fizik uygulamasında hayati bir rol oynar. Örneğin, GPS uydularındaki atom saatlerinin, Dünya üzerindeki alıcılarla aralarındaki göreli hız farkı nedeniyle farklı çalışması, Lorentz dönüşümleri kullanılarak düzeltilir. Benzer şekilde, parçacık fiziğinde, ışık hızına çok yakın hızlarda hareket eden parçacıkların davranışları da ancak özel görelilik ilkeleri çerçevesinde doğru şekilde anlaşılabilir.

Sonuç

Gözlerinizi kapatın ve yalnızca bir an için düşünün: Elinizde ne bir laboratuvar var ne de bir parçacık hızlandırıcısı. Ama zihninizde, kutunun içindeki kediyi, molekülleri ayıran görünmez bir cini ya da hızla ilerleyen bir trenin içindeki saati gözünüzde canlandırabiliyorsunuz. İşte düşünce deneylerinin gücü burada başlar. Fizik, her zaman yalnızca sayılar ve formüllerden ibaret değildir; bazen, bilimsel sezginin en derin soruları, yalnızca düş gücüyle kurulan sahnelerde görünür hâle gelir.

20. yüzyılın başında fiziksel düşünce dünyası büyük bir dönüşüm geçirirken, bu hayali kurgular yalnızca eğlenceli zihinsel oyunlar değil; kuramların mantıksal tutarlılığını sınayan ciddi araçlardı. Schrödinger’in kedisi, kuantum kuramının ölçüm problemiyle bizi yüzleştirirken aslında daha büyük bir soruya kapı aralar: Gerçeklik, biz gözlemlediğimizde mi şekillenir, yoksa gözlem yalnızca var olanı mı açığa çıkarır? Kedinin hem canlı hem ölü olabileceği fikri, fiziksel olmanın ötesinde epistemolojik bir sınırdır; bilginin doğasına, bilmenin ne anlama geldiğine dair bir sorgulamadır.

Maxwell’in cini ise, entropi kavramının ne kadar derin olduğunu, bilginin termodinamikle nasıl ilişkilendiğini gösterir. Enerjiyle değil bilgiyle çalışan bu hayali varlık, aslında bize şunu sorar: Bilmek de bir tür fiziksel süreç midir? Fizik, yalnızca maddenin değil, bilginin de kurallarını anlamaya yönelmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Einstein’ın tren düşüncesi ise, zamanın bildiğimiz anlamda mutlak olmadığını ortaya koyar. Aynı anda olan olayların, farklı referans çerçevelerinde farklı algılanabileceği fikri, yalnızca matematiksel bir çıkarım değil, zamanın doğasına dair temel bir sezgisel dönüşümdür. Bu hayali tren, fiziksel sezgimizi yeniden inşa etmemizi sağlar. Lorentz dönüşümlerini yalnızca bir formül değil, deneyimlenebilir bir gerçeklik olarak görmeye başlarız.

Tüm bu düşünce deneyleri, bilim insanının yalnızca gözlemle değil; akılla, soyutlamayla ve hayal gücüyle de çalıştığını gösterir. Gerçekliğe giden yollar bazen doğrudan gözlemle değil, mantığın izini süren soyut düşüncelerle döşenir. Bu deneyler, kuramların yalnızca hesaplamalarla değil, kavramsal açıklıkla da sınanması gerektiğini hatırlatır.

Fiziksel gerçeklik, karmaşıktır. Bazen çelişkili, bazen sezgimizin ötesindedir. Ama düşünce deneyleri, bu karmaşayı anlamlandırmak için inşa ettiğimiz zihinsel merdivenlerdir. Bir kutudaki kediyi hayal ederek, evrenin işleyişine dair daha derin bir içgörü kazanabiliriz. Bir trenin penceresinden bakarak zamanın göreli doğasını kavrayabiliriz. Veya görünmez bir cinin gözünden bakarak bilginin enerjiden nasıl ayrılamaz olduğunu fark edebiliriz. Bu nedenle, düşünce deneyleri yalnızca hayal gücünün değil, aynı zamanda bilimsel sorgulamanın en rafine biçimidir. Ve kimi zaman, evrenin en temel soruları — zaman nedir, gerçeklik nasıl oluşur, bilgi ne demektir — yalnızca gözlerinizi kapatıp doğru soruları sorarak başlar.

Okundu Olarak İşaretle
6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 1
  • Tebrikler! 1
  • Bilim Budur! 1
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/08/2025 19:43:57 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21140

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Geçmiş ve Notlar
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
İşaretle
Göz Attım
Site Ayarları

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.

[Site ayalarına git...]
Bu Yazıdaki Hareketleri
Daha Fazla göster
Tüm Okuma Geçmişin
Daha Fazla göster
0/10000
Kaydet
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close