Atom Enerjisi ile Yüzleşme: Nükleer Fisyonun Keşfinden Manhattan Projesi’ne
Atomun Merkezine Yolculuk: Nükleer Fizik Nedir?

- Blog Yazısı
Nükleer fizik, doğrudan atom çekirdeğini inceleyen bir bilim dalıdır. Bu alandaki temel amaç, atom altı parçacıkların birbirleriyle nasıl etkileşime girdiğini, çekirdeğin ne zaman kararlı olduğunu ve hangi koşullarda bozunduğunu anlamaktır. Nükleer fizik sadece teorik değil; enerji üretiminden tıbba, arkeolojiden kozmolojiye kadar uzanan geniş bir uygulama alanına sahiptir.
Bir çekirdeğin içinde protonlar ve nötronlar, güçlü nükleer kuvvet tarafından bir arada tutulur. Ancak bu denge her zaman sürmez. Kararsız çekirdekler bozunabilir (radyoaktivite) ya da bazı koşullarda parçalanabilir (fisyonda olduğu gibi). İşte tam da bu noktada, insanlık tarihi boyunca en fazla enerji açığa çıkaran süreçlerden biri devreye girer: nükleer fisyon.
Atomun Parçalanışı: Nükleer Fisyonun Bilimsel ve Tarihsel Gelişimi
1. Giriş
Nükleer fisyon, ağır atom çekirdeklerinin daha hafif çekirdeklere parçalanmasıyla büyük miktarda enerji açığa çıkmasına neden olan temel bir nükleer reaksiyondur. Bu süreç, yalnızca enerji üretimi açısından değil, aynı zamanda silah teknolojilerinin gelişimi açısından da 20. yüzyılda insanlık tarihini derinden etkilemiştir. Bu bölümde, fisyonun kuramsal temelleri ve deneysel keşfinin tarihsel gelişimi ele alınacaktır.
2. Teorik Temeller: Çekirdek Fiziğine Giriş
Atomun çekirdeği, protonlar ve nötronlardan oluşur ve bu parçacıklar birbirlerine güçlü nükleer etkileşim ile bağlıdır. Bu etkileşim, çok kısa menzilli olup elektromanyetik kuvvete karşı çekirdeği bir arada tutar. Ancak bu bağ, her zaman kararlı değildir; özellikle atom numarası yüksek çekirdeklerde, bu dengenin bozulması daha olasıdır.
Nükleer fisyonun kuramsal açıklaması, kütle-enerji eşdeğerliği ilkesine dayanır. Albert Einstein’ın 1905’te geliştirdiği özel görelilik kuramında yer alan denklem:
E=mc2
bu süreçte, çok küçük bir kütle kaybının çok büyük bir enerjiye dönüşebileceğini gösterir. Fisyon sırasında başlangıç çekirdeği ile ürün çekirdeklerin toplam kütlesi arasında fark bulunur. Bu fark, enerjiye dönüşerek serbest kalır.
3. Tarihsel Gelişim: Deneysel Keşif
1930’lu Yıllar: Kuramsal Hazırlık
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Enrico Fermi, 1934’te nötronlarla atom çekirdeklerine bombardıman yaparak nükleer reaksiyonları gerçekleştirdi. Bu çalışmalar sayesinde bazı elementlerin yapay olarak daha ağır elementlere dönüşebileceğini gösterdi.Bu çalışması, nükleer reaksiyonlar üzerinde yeni bir dönemi başlattı. Fermi’nin deneyleri, Almanya’da Otto Hahn ve Fritz Strassmann tarafından tekrarlandı. Ancak 1938’de Hahn ve Strassmann, uranyum nötronla bombardımana tutulduğunda oluşan ürünlerin baryum gibi çok daha hafif elementler olduğunu gözlemledi. Bu sonuçlar, atomun sadece dönüşmediğini, parçalandığını gösteriyordu.
4. Zincirleme Reaksiyon
Fisyon sırasında yalnızca enerji değil, aynı zamanda serbest nötron ortaya çıkar. Bu nötronlar, başka çekirdekleri uyararak yeni fisyon olayları başlatabilir. Bu döngü, zincirleme reaksiyon (chain reaction) olarak tanımlanır. Bu olgunun keşfi, fisyonun yalnızca tekil bir olay değil; potansiyel olarak sürekli ve kendini çoğaltan bir süreç olabileceğini ortaya koymuştur.
Zincirleme reaksiyonun sürdürülebilmesi için ortamın, birim zamanda en az bir fisyon başlatacak kadar nötron üretmesi gerekir. Bu durum, kritik kütle (critical mass) kavramıyla ilişkilidir. Kritik kütleye ulaşıldığında, reaksiyon sürdürülebilir hale gelir; bu durum nükleer enerji reaktörlerinde kontrollü olarak sağlanırken, nükleer bombalarda kontrolsüz şekilde gerçekleşir.
5. Matematiksel Yaklaşım
Nükleer fisyon sürecinde, ağır bir çekirdek (örneğin Uranyum-235), bir nötronun çarpmasıyla kararsız bir ara çekirdek oluşturur. Bu ara çekirdek daha sonra iki daha hafif çekirdeğe ve birkaç nötrona bölünür. Bu parçalanma sırasında kütlede küçük bir azalma olur ve bu kütle farkı enerjiye dönüşür.
Kütle-Enerji Dönüşümü
• E: Açığa çıkan enerji (joule veya MeV cinsinden)
• m: Kütle farkı (kilogram veya atomik kütle birimi, amu)
• c: Işık hızı (yaklaşık 3 × 10⁸ m/s)
Enerji açığa çıkan miktar:
E=Δm×c2
Bir uranyum-235 fisyonu şöyle özetlenebilir:

235U + 1n → 236U∗ → 141Ba + 92Kr + 31n + ∼200MeV
Bu süreçte:
• ~85 MeV kinetik enerji olarak fisyon ürünlerine aktarılır.
• ~5 MeV nötronların kinetik enerjisiyle taşınır.
• ~10 MeV gama ışını olarak yayılır.
• Geri kalan enerji, çeşitli fotonlar ve beta parçacıklarıyla etkileşir.
Sadece 1 gram uranyum-235’in tamamı fisyona uğrasa, yaklaşık 84 TJ enerji açığa çıkar. Bu, 20.000 ton TNT’ye eşdeğerdir.
Fisyonun anlaşılması yalnızca fizik açısından değil; etik, çevresel ve politik düzeylerde de tartışmaları beraberinde getirmiştir. Bu soruların odağında ise tarihin en gizli ve tehlikeli projelerinden biri yer alır: Manhattan Projesi.
Manhattan Projesi: Bilim ve Savaşın Kesişimi
1938 yılında Otto Hahn ve Fritz Strassmann’ın uranyum atomunu nötronla bombardımana tutarak atom çekirdeğini böldüklerini gözlemlemeleri, nükleer fisyonun keşfine zemin hazırladı. Bu keşif, sadece bilimsel bir devrim değil; kısa süre sonra insanlık tarihinin en yıkıcı teknolojik projelerinden birinin temel taşı olacaktı. Nazilerin nükleer teknolojiye olan ilgisi, başta Albert Einstein ve Leo Szilard gibi bilim insanlarını harekete geçirdi. Einstein’ın, ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’e yazdığı meşhur mektup, nükleer bomba geliştirilmesi ihtimalini vurguladı ve böylece Manhattan Projesi'nin temelleri atıldı.
Proje, resmi olarak 1942 yılında başladı ve ABD’nin yanı sıra Birleşik Krallık ve Kanada gibi müttefik ülkelerin de katkısıyla sürdürüldü. Projenin askeri liderliği, Amerika Birleşik Devletleri Ordusu Mühendisler Birliği’nden General Leslie R. Groves’a verildi. Manhattan Projesi'nin devasa altyapı ihtiyaçları, personel organizasyonu ve güvenlik protokolleri onun yönetimi altında şekillendi. Groves yalnızca askeri strateji değil, aynı zamanda bilim insanlarıyla yürütülen iş birliğinde de belirleyici bir figür oldu. Groves, projenin yüksek gizlilikle yürütülmesini sağlarken aynı zamanda zaman baskısı altında dev tesislerin kurulmasını, uranyum ve plütonyum üretimini ve nükleer bombanın prototiplerinin test edilmesini koordine etti. Manhattan Projesi’nin bilimsel lideri, dönemin önde gelen teorik fizikçilerinden J. Robert Oppenheimer idi. Los Alamos Ulusal Laboratuvarı'nın kurulmasına öncülük etti ve burada nükleer bombanın teorik temellerini pratiğe dökecek ekipleri koordine etti. Kuantum mekaniğii ve malzeme mühendisliği gibi birçok alanın bir araya geldiği bu çok disiplinli yapıda, Oppenheimer’ın vizyonu projenin başarısı için kritik önemdeydi. Atom bombasının ilk başarılı testi olan Trinity Testinin’nin ardından kullandığı ünlü Bhagavad Gita alıntısı —“Şimdi ben Ölüm oldum, dünyaların yok edicisi”— onun üzerinde bıraktığı psikolojik etkiyi de gösterir niteliktedir. Projeye dünyanın dört bir yanından yüzlerce fizikçi, kimyager ve mühendis dahil oldu. Richard Feynman, Enrico Fermi, Niels Bohr, Edward Teller ve Hans Bethe gibi dönemin önde gelen fizikçileri projede kritik roller üstlendi.
Los Alamos dışında Hanford (plütonyum üretimi) ve Oak Ridge (uranyum zenginleştirme) gibi farklı bölgelerde de paralel çalışmalar yürütüldü. Oak Ridge'de elektromanyetik ayrıştırma yöntemleriyle U-235 elde edilirken, Hanford tesislerinde nükleer reaktörlerle plütonyum-239 üretildi. Bu süreçte kritik kütle, zincirleme reaksiyon ve nötron yavaşlatıcılar gibi temel nükleer fizik kavramları uygulamalı olarak test edildi ve geliştirildi.
Tüm bu çabalar, 16 Temmuz 1945'te New Mexico çölünde gerçekleştirilen Trinity Testi ile en üst noktaya ulaştı. Bu, tarihteki ilk nükleer patlamaydı ve insanlık ilk kez atomun enerjisini savaş aracı olarak kullandı. Ardından 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya ve 9 Ağustos’ta Nagasaki’ye atılan atom bombaları, savaşın sonunu getirirken nükleer çağın da başlangıcını ilan etti. Manhattan Projesi, sadece bilimsel bir başarı olarak değil, aynı zamanda etik, siyasi ve insanlık tarihi açısından derin etkiler bırakan bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir.
Nükleer Enerji: Bilimsel Gelişme mi, Varoluşsal Tehdit mi?
Nükleer teknolojinin geliştirilmesi, insanlığın doğa yasalarını anlama ve kontrol altına alma konusundaki en çarpıcı başarılarından biridir. Ancak bu başarı, yalnızca enerji üretimi ve bilimsel ilerleme ile sınırlı kalmamış; aynı zamanda insanlık tarihinin en büyük yıkım potansiyelini de beraberinde getirmiştir. Nükleer fisyon reaksiyonlarının serbest bıraktığı yüksek enerji, kontrollü koşullarda elektrik üretimini mümkün kılarken; aynı fiziksel süreç, silah sistemlerine uygulandığında milyonlarca insanın yaşamını birkaç saniyede sona erdirebilecek bir yıkım aracı haline gelmektedir.
Nükleer silahların taşıdığı stratejik caydırıcılık rolü, devletler arası güç dengelerinde belirleyici bir unsur hâline gelmiştir. Ancak bu güç, aynı zamanda yüksek düzeyde etik, politik ve çevresel sorumluluk gerektirir. Kazara veya kasıtlı bir nükleer çatışmanın küresel ekosistemler ve insanlık üzerindeki geri dönüşü olmayan etkileri, “nükleer kış” gibi senaryolarla bilimsel literatürde sıklıkla tartışılmaktadır. Ayrıca nükleer santrallerde meydana gelebilecek sızıntı ve kazalar —Çernobil (1986) gibi örneklerde olduğu gibi— barışçıl amaçlarla kullanılan nükleer enerjinin bile ne kadar yüksek riskler taşıyabileceğini gözler önüne sermiştir.
Sonuç
Nükleer fizikteki gelişmeler, yalnızca atom çekirdeğinin yapısını anlamakla kalmamış, insanlık tarihini derinden etkileyen teknolojik ve politik sonuçlara da yol açmıştır. 20. yüzyılın başlarında kuramsal fizik düzeyinde temelleri atılan nükleer fisyon, kısa sürede mühendislik becerileriyle birleşerek tarihin en yıkıcı güçlerinden birine dönüştürülmüştür. Manhattan Projesi, bu dönüşümün somut bir örneği olarak, bilim ile devlet politikalarının nasıl iç içe geçebileceğini dramatik bir biçimde göstermiştir.
Bu süreç, bilim insanlarının yalnızca bilgi üreticileri değil; aynı zamanda etik sorumluluk taşıyan aktörler olduklarını da gözler önüne sermiştir. Nükleer teknoloji, enerjiden sağlığa kadar birçok alanda insanlığa büyük katkılar sağlayabilecek potansiyele sahipken, kontrolsüz kullanımı halinde gezegenin ekolojik ve sosyopolitik dengelerini bozabilecek yıkıcı sonuçlara da neden olabilir.
Bugün, nükleer bilimin geldiği nokta, disiplinler arası bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır. Fiziksel ilkeler, mühendislik uygulamaları, etik sorumluluklar ve uluslararası güvenlik politikaları bir bütün olarak ele alınmadan nükleer çağın riskleri ve fırsatları sağlıklı biçimde değerlendirilemez. Bu bağlamda, geçmişin hatalarından öğrenerek bilimsel ilerlemeyi insanlık yararına yönlendirmek, bilim dünyasının önündeki en büyük sorumluluktur.
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- E. P. Steinberg. Nuclear Fission. (5 Temmuz 2025). Alındığı Tarih: 17 Temmuz 2025. Alındığı Yer: Britannica | Arşiv Bağlantısı
- History. Manhattan Project. (26 Temmuz 2017). Alındığı Tarih: 17 Temmuz 2025. Alındığı Yer: History | Arşiv Bağlantısı
- National Park Service. What Is The Manhattan Project?. (17 Nisan 2025). Alındığı Tarih: 17 Temmuz 2025. Alındığı Yer: National Park Service | Arşiv Bağlantısı
- R.S. Norris, et al. Nuclear Weapon. (2 Temmuz 2025). Alındığı Tarih: 17 Temmuz 2025. Alındığı Yer: Britannica | Arşiv Bağlantısı
- ICAN. The Road To A World Free Of Nuclear Weapons. Alındığı Tarih: 17 Temmuz 2025. Alındığı Yer: ICAN | Arşiv Bağlantısı
- International Atomic Energy Agency (IAEA). What Is Nuclear Energy? The Science Of Nuclear Power. Alındığı Tarih: 17 Temmuz 2025. Alındığı Yer: International Atomic Energy Agency (IAEA) | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/08/2025 16:38:12 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21061
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.