Felsefe ve Matematik Üzerine

Matematiği, mantıksal ilişkileri organize etme bilimi olarak; felsefeyi ise mantığı organize etme bilimi olarak görüyorum. Matematiğin üstünde durduğu temelin felsefe olduğunu düşündürten bu analoji soyut bir manzara oluşturdu bende.

Harfleri düşünün. İnsan türlerinin ilk iletişim biçimi seslere dayanıyordu, alfabeye değil. Soyut düşünme becerisi gelişmeye başlayan insan yazmayı ve gramer oluşturmayı öğrendi. Dolayısıyla herhangi bir harf veya matematiksel simge, benim için nokta-çizgi bağlantılarının oluşturduğu soyut bir tepeyi andırıyor.

Kavramsal bir yüzey düşünün, girintili çıkıntılı. Bu girinti çıkıntılar nokta-çizgi bağlantılarından kaynaklanıyor olsun (kapak fotoğrafındaki gibi). Ayrıca bu yüzey bizim zihnimizi temsil etsin. Bu zihin bilgi inşa ederken, zihni oluşturan nokta-çizgi bağlantıları bir bitkinin güneş ışığına doğru yönelmesi gibi diğer bağlantılar ile ilişki kurup yeni bir tepe inşa ediyor sanki.

İşte ben, entelektüel bilgi birikiminin oluşturduğu her simgeyi bu tepeler olarak görmeye başladım. A harfi mesela: Yüzeydeki bağlantılar birleşir ve tepe oluşturur; tepenin üstünde bağlantılardan oluşan bir A simgesi vardır ("0", "1", "+" veya başka işaret de olabilir). Tepenin ucu dar iken altı geniştir çünkü tepeyi yükselten şey alttaki bağlantıların diğer nokta ve bağlantılar ile oluşturduğu kümelenmedir. A harfi bu yüzden vardır.

Son olarak yapay zeka ile oluşturduğum kapak fotoğrafından bahsetmek istiyorum. Fotoğraftaki içerik; çevresinden ve kendisinden öğrenen, bilgi inşa eden, ilişki kuran soyut ve bağlantısal beyni temsil ediyor. Burada yazdıklarım temel alınarak oluşturuldu.