FARMAKOGENETİK BİR ÇALIŞMA: AKATALAZEMİ
MİNİK ECZACIDAN BİLGİLER

- Blog Yazısı
AKATALAZEMİ NEDİR FARMAKOGENETİK AÇIDAN BİR BAKIŞ
GEN POLİMORFİZMİ NEDİR
AKATALAZEMİ NEDİR
KATALAZ ENZİMİ VE CAT GENİ
GÖRÜLME SIKLIĞI
SEMPTOMLAR
SAPTANAN MUTASYON ÖRNEKLERİ
TEŞHİS VE TEDAVİSİ
TEDAVİ ARAŞTIRMASI
GEN POLİMORFİZMİ NEDİR
Polimorfizm: Bir populasyonda % 1'den daha yüksek sıklıkta görülen genetik farklılıklardır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Genetik Polimorfizm: Bireyler, gruplar veya popülasyonlar arasındaki DNA dizilim değişimidir.
Polimorfizmin DNA replikasyonu sırasında oluşan hatalar sonucu meydana geldiği düşünülür. İnsan DNA’sında gen diziliminin %99.9’u birbirine benzemektedir. İnsanlar arasındaki genetik çeşitlilik %0.1’lik farklılıktan ileri gelmektedir.
AKATALAZEMİ NEDİR
• Akatalazemi, hidrojen peroksidin parçalanmasından sorumlu bir enzim olan eritrosit katalaz enziminin eksikliğinden kaynaklanan ,çok düşük seviyeleri ile (normalin %1) karakterize bir durumdur.
• Fakat birçok insan bu durumdan kaynaklı sağlık problemi yaşamaz.
• CAT genindeki mutasyonların neden olduğu konjenital bir hastalıktır ve kalıtsal bir bozukluktur.
• Otozomal resesif biçimde geçer.
• Genetik nedenlere bağlı olarak bazı bireylerde bazı enzimler yoktur veya anormal yapıdadır. Dolayısıyla, bu enzimlerin katıldığı biyotransformasyon reaksiyonlarının hızı azalır ve substratın biyolojik yarılanma ömrü uzar.(H2O2)
• Eliminasyon hızı azalır ve kimyasal birikimi ile etki şiddetlenir ve toksik belirtiler ortaya çıkar.
KATALAZ ENZİMİ VE CAT GENİ
• Katalaz vücut içerisindeki hücre ve dokularda aktif olup vücudumuzda hidrojen peroksit (H2O2) moleküllerini oksijene (O2) ve suya (H2O) çeviren bir enzimdir.
• Eğer hidrojen peroksit katalaz tarafından yıkıma uğramazsa, reaktif oksijen türleri oluşur v bu reaktif oksijen türleri DNA’yı, proteini ve hücre membranını hasara uğratabilir.
• Katalazın hücrelerde H2O2 konsantrasyonunu etkili bir şekilde sınırlayabilmesi, fizyolojik süreçlerde birinci basamak antioksidan savunma enzimi olarak rol oynaması önemlidir.
• CAT enzimin eksikliği veya mutasyonu çeşitli hastalık koşulları ve anormallikler ile ilişkilendirilmektedir. Yapılan çalışmalarda, CAT gen aktivitesinin değişmesi ve genetik polimorfizim ile bireylerde oksidatif DNA hasarı ve kanser duyarlılığı riskinin arttığı, CAT’ı kodlayan gendeki polimorfizmin sonucunda mental bozuklukların gelişimi ifade edilmektedir . Diğer çalışmalarda, CAT düzeyi düşük olan kişilerin tip 2 diabetes mellitus, hipertansiyon için daha fazla eğilimli oldukları ve bazen ateroskleroz ve neoplazmadan etkilendikleri gösterilmektedir
• CAT geni :
Katalaz enziminin salgılanmasını emreder ve mutasyona uğraması sonucu konjenital akatalazemi oluşur , otozomal resesif biçimde aktarılır.
Her hücrede CAT geninin iki kopyasından sadece birinin bir mutasyona sahip olduğu durumlarda hipokatalazemi adı verilen bir durum ortaya çıkar. Bu tek mutasyon katalaz aktivitesini yaklaşık olarak yarıya indirir. Akatalazemi gibi, hipokatolazemi genellikle herhangi bir sağlık sorununa neden olmaz.
GÖRÜLME SIKLIĞI
• Tıbbi literatürde 100’den fazla akatalazemi vakası bildirilmiştir. Araştırmacılar, durumun Japonya’da 12.500 kişiden 1’inde, Macaristan’da 20.000 kişiden 1’inde ve İsviçre’de 25.000 kişiden 1’inde meydana geldiğini tahmin ediyor. Diğer popülasyonlarda akatalazemi sıklığı bilinmemektedir.
• Akatalazeminin ilk bildirildiği kişilerin bazıları, ağzında yumuşak doku (kangren) ölümüne yol açan açık yaralar (ülserler) geliştirmiştir. Ağız ülseri ve kangren, akatalazemi ile ortaya çıktığında, durum Takahara hastalığı olarak bilinir. Bu komplikasyonlar, muhtemelen oral hijyendeki gelişmelerden dolayı, daha yeni olan akatalazemi vakalarında nadiren görülür.
• Çalışmalar, akatalazemili kişilerin en yaygın diyabet şekli olan tip 2 diyabet ve ateroskleroz geliştirme riskinin arttığını göstermektedir.
• Akatalazemili kişilerin daha yüksek bir yüzdesi (oranı), genel popülasyona göre tip 2 diyabet hastasıdır ve hastalık daha erken yaşta (otuzlu veya kırklı yaşlarda) gelişme eğilimindedir. Araştırmacılar, akatalazemi’nin diğer yaygın, karmaşık hastalıklar için bir risk faktörü olabileceğini; ancak, az sayıda vaka üzerinde çalışılmıştır.
SEMPTOMLAR
• Katalaz aktivitesinin azaldığı birçok insan, CAT geninde tanımlanmış bir mutasyona sahip değildir; Bu durumlarda, durumun nedeni bilinmemektedir. Araştırmacılar, diğer genetik ve çevresel faktörlerin de katalaz aktivitesini etkileyebileceğine inanmaktadır.
• Fakat CAT genindeki mutasyondan kaynaklı oluşan durumlarda aşağıdaki semptomlar ortay çıkmaktadır;
Otozomal resesif miras
Ağız ülseri
Katalaz aktivitesinde azalma
Yumuşak doku ölümü (kangren)
SAPTANAN MUTASYON ÖRNEKLERİ
• Acatalasemia ilk olarak Japonya’da, progresif oral gangren vakalarında, ülsere bölgelere uygulanan hidrojen peroksidin her zamanki gibi köpürmediğini saptayan bir otolaringolog olan Takahara tarafından keşfedilmiştir ( Takahara ve Miyamoto, 1948). Heterozigotlar kanda orta düzeyde katalaz vardır. Heterozigot sıklığı, Hiroşima ve Nagazaki’de% 0.09’dur, ancak Japonya’nın diğer bölgelerinde% 1.4’lük bir düzeye sahiptir ( Hamilton ve ark., 1961 ).
• İsviçre’de ( Aebi vd., 1962) ve İsrail’de ( Szeinberg vd., 1963 ) aktalazya tespit edilmiştir . İsviçreli ve İsrailliler’de homozigotlar katalaz aktivitesinin arttığını göstermişlerdir. Bu durum, bunun katalaz aktivitesinin sıfır olduğu ve çapraz reaksiyona girmeyen materyalin tespit edildiği Japon hastalığından sorumlu olandan farklı bir mutasyon olabileceğini düşündürmektedir.
• Hastalığın Japon ve İsviçre formlarında ve mutant farede kalan katalazın özelliklerini karşılaştırmıştır. Ogata (1991),
• Aktif katalazın büyüklüğünün yaklaşık altıda biri kadar immünolojik olarak reaktif fakat enzimatik olarak aktif olmayan bir proteinin, akatalazemi olan bireylerin kırmızı hücrelerinde mevcut olduğunu bulmuştur. Shibata ve diğ. (1967),
• Katalaz yetersizliği olan (hipo / akatalazemik) Macar hastalarında, etkilenmemiş birinci derece akrabalar ve genel Macar popülasyonu ile karşılaştırıldığında diyabet sıklığında bir artış olduğunu bildirmişlerdir. Yazarlar katalazın kantitatif eksikliğinin pankreatik beta hücrelerinin kümülatif oksidan hasarına ve sonuçta diyabet oluşturmasına neden olabileceğini öne sürmüşlerdir. Goth ve Eaton (2000),
• Akatalazemi olan bir Japon hastada, Wen ve ark. (1990), CAT geninde ( 0001 ) bir homozigot ek yeri yer mutasyonu saptamışlardır .
• Akatalazemi olan bir Japon hastada, Hirono ve ark. (1995)CAT geninde ( 0002 ) 1-bp delesyonunu tanımlamışlardır .
• Akatalazemi olan bir Macar hastada, Goth ve ark. (2000)CAT geninde ( 0003 ) homozigot bir ekleme mutasyonunu tanımlamışlardır .
TEŞHİS VE TEDAVİSİ
• Genetik veya nadir bir hastalık için tanı koymak genellikle zor olabilir. Sağlık uzmanları, genellikle bir kişinin tıbbi geçmişine, semptomlarına, fiziksel muayenesine ve laboratuvar test sonuçlarına tanı koymak için bakarlar.
• Bu gibi olgularda kişinin genetik yatkınlığı söz konusu olup genetik test ile teşhis konabilir.
• TEDAVİ
• Şu anda, akatalazemi için bir tedavi yoktur.
• Akatalazemi ile ilişkili ağız ülserleri ve kangren, esas olarak hidrojen peroksit kaynaklı yumuşak doku hasarından kaynaklanır. Ayrıca hidrojen peroksit pankreasın beta hücrelerine zarar verir ve insülin sekresyonunu bozar.
• Akatalazeminin ana semptomları oral ülser ve kangren olduğundan, periodontal tedavilerin genellikle doku hasarını azalttığı ve ağız hijyenini iyileştirdiği düşünülmektedir.
• Gen ve enzim terapisi ile ilgili olarak, hayvan çalışmaları, eksojen katalaz içeren yapay hücrelerin implantasyonunun, işlevsel olmayan endojen enzimin yerini alabileceğini ve akatalazemi ile ilişkili koşulları iyileştirebileceğini göstermektedir. Bununla birlikte, şu anda bu gerçeği ortaya koyacak hiçbir insan çalışması mevcut değildir.
TEDAVİ ARAŞTIRMASI
Amaç: Bu çalışmada, fare L929 fibroblast hücrelerinde H2 O2 kaynaklı oksidatif stresi önlemede ve yara iyileşme modelinde Gossypin’in kapasitesini değerlendirdik.
Sonuç: Bu çalışmada, L929 hücrelerinde H2 O2 tarafından indüklenen oksidatif stresinden koruyarak fibroblast canlılığı ve migrasyonu üzerinde güçlü bir etki göstermiştir. Bu, Gossypin’in H2 O2 ’nin neden olduğu oksidatif stres ile ilişkili hastalıklarının önlenmesinde potansiyel etkisini ortaya koymaktadır. Buda cilt dokusunun H2 O2 ’nin neden olduğu oksidatif stres benzeri hasarlanmalara bağlı hastalıkların tedavisinde Gossypin’in kullanılabileceğini göstermektedir.
3,5,7,8,3',4'-heksahidroksiflavon olarak da bilinen Gossypetin, bir flavonoid türü olan bir flavonoldür. Hibiscus sabdariffa'nın çiçeklerinden ve [1]kaliks[3], [3], [3], [3]inden izole edilmiştir ve güçlü bir antibakteriyel aktivite sergiler.
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Dr. Oktay I. Kaplan. Akatalazemi. Alındığı Tarih: 12 Nisan 2023. Alındığı Yer: NADİR HASTALIKLAR | Arşiv Bağlantısı
- R. ASLANKOÇ, et al. (2019). Oksidatif Stres Durumunda Antioksidan Enzimlerin Rolü - Süperoksit Dismutaz (Sod), Katalaz (Cat) Ve Glutatyon Peroksidaz (Gpx). SDÜ Tıp Fakültesi Dergisi, sf: 362-369. doi: 10.17343/sdutfd.566969. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c d İrfan Çınar. (2020). Gossypin’in L929 Fibroblast Hücrelerindeki Hidrojen Peroksit Hasarına Karşı Koruyucu Etkilerinin Değerlendirilmesi. www.journalagent.com. doi: 10.5505/kjms.2020.06025. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 07/05/2025 22:44:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/14408
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.