Evrim ve Charles Darwin
Evrim ve İnsan Evrimi
İlk öncelikle en basit tanımla evrim, popülasyondaki gen ve özellik dağılımlarının nesiller içinde seçilim baskısı ile değişmesidir. Yani evrim, bazı insanların aksine bir türün diğer türe değişmesi değildir. Yani şöyle bir "Senin atan maymun olabilir benimkisi insan." gibi tabirler söz konusu değildir. Bu acınası bir söylemdir. Çünkü maymunlar bizim atamız felan değil. Sadece en yakın ama oldukça uzak olan kuzenlerimiz. Türlerin zaman içindeki değişimi veya ata türlerin yepyeni torun türlere evrimi, evrimin bir sonucudur; tanımı değil.
Ve bir başka acınası söylem ise şudur: "Evrim adı üstünde teori, ispatlanmamış bir şey." Bilimsel meselelerdeki en yaygın kafa karışıklıklarından biri ise "teori,kanun,hipotez" arasındaki farklardır. Birçok insan teorilerin "ispatsız, dayanaksız iddialar" olduğunu düşünmektedir. Çünkü sokak ağzında " bir teorim var, o sadece bir teori" tarzı kullanımlar vardır. Ancak bilim dilindeki" teori" ile uzaktan yakından bağdaşmamaktadır. Çünkü bilimde teori "son derece sağlam kanıtlar ile desteklenen, doğal bir olgunun mekanizmalarını ve süreçlerini açıklayan, Evren'e dair neden ve nasıl sorularımıza yanıt veren bilgi bütünüdür." O yüzden Evrim bir yasadır. Evrim Teorisi ise evrimin nasıl ve neden olduğunu açıklar.
İnsanı diğer türlerden ayıran çok sayıda özellik ileri sürülmüştür. Uzun süreli bellek, aletler yapmak ve bunları kullanmayı bilmek, espri yapmak, ileri düzey iletişim, duygular ve kültür bunlardan birkaçıdır. Ancak yine de alet kullanımı sadece bize özgü bir olay değildir. Çünkü kuzgunlar, yemek istedikleri yumurtaları kırmak için taş toplar ve yumurtayı ıskalamamak için etrafını taşla çevirir. Sonra ise daha ufak bir taşı kullanarak yumurtayı kırarlar.
Goriller ve şempanzeler gıdıklandıklarında güler ve bazı hayvanlarla alay edebilirler. Yani espri anlayışları biraz da olsa vardır. Benzer şekilde şempanzeler, bonobolar ve goriller, bizim gibi konuşamıyor olsalar da insanlar tarafından işaret dili öğretilerek iletişim kurabiliyorlar. Yani espri ve iletişim kurmakta sadece insana ait bir şey değil. Filler, sakatlanan sürü üyelerini besleyerek onlarla empati kurabilir; yunus ve balinalar çeşitli hastalıklardan kurtulma yöntemlerini sürüye anlatabilirler. Bu bakımdan ise duygular ve kültür de bize(homo sapiens) özgü değildir. Sadece bizde gelişmiştir. Öz farkındalik gibi üst düzey bir bilişsel fonksiyon bile, neredeyse bütün maymunlarda, yunuslarda, fillerde, saksağanlarda görülmektedir. Ve daha örnekleri çoğaltabilirim.
İnsan evrimi kanıtları da çok fazladır. Kuzenlerimizde bulunan iki kromozumun doğrudan doğruya kaynaşması, bonobo gibi türlere benzerlik miktarı, vücudumuzdaki körelmiş organlar ve daha birçok örnek mevcuttur. Ben körelmiş organlardan biraz bahsedeceğim. Kuyruksokumuna neden kuyruksokumu deniliyor? Çünkü o kemik insan harici tüm primatlarda kuyruğun vücuda bağlandığı kemiktir. Kuyruksuz maymunlarda 20-30 milyon yıl öncesine kadar körelmeye başlamıştır. Ama bu kemik bölgedeki diğer kasların tutunmasını sağladığı için tamamen işlevini yitirmemiştir. Daha bir ilginç örnek ise 20 yaş dişlerimizdir. Çoğu zaman sorun yaratan ve çekilmesi gereken bu dişler, beyinleri bizimki kadar büyük olmayan ve daha ziyade ot-temelli besinlerle beslenen atalarımızda, selüloz gibi güçlü karbonhidratları mekanik olarak parçalamaya yarayan, çok önemli dişlerdi. Ancak evrim sürecinde beynimiz irileşti ve daha et ağırlıklı bir beslenme yapısına geçtiğimiz için selülozun sindirimi de önemi yitirmiş oldu. Ve bu dişler halen körelmeye devam etmektedir çünkü bazı bireylerde çıkmamaktadır. Apandis organımız ise tüm kuzenlerimize nazaran selüloz sindirimini yapamaz. Ancak savunma sistemine az da olsa katkı sağladığı için tamamen yok olmamıştır. Hatta bazı yobazlar bizim "körelmiş organ" dediğimiz şeyleri safsata olarak tanımlamaktadırlar. Çünkü "işlevini yitirmemiş şuna baksana. Vücuttan eksilirse düzen bozulur, Tanrı'nın kudretine bak" felan derler. Ancak biz bunları zaten biliyoruz. Henüz işlevini yitirmemiş olması evrimi çürütmez, daha da kanıtlar. O yüzden bu da acınası bir söylemdir. Daha da örnekler çoğaltılabilir. Mesela, yüksek frekanslı seslere duyarlı olmamızı sağlayan Darwin'in noktası isimli kulak çıkıntısı, bizde halen bulunan; kuzenlerimizin ani seslere karşı kulaklarını döndürmesini sağlayan, bizde halen bulunan ve ani seslerde tetiklenen ama kulaklarımızı döndürecek kadar güçlü olmayan auricularis kaslarımız; suda yaşayan atalarımızda suda görmeyi sağlayan, bir yandan da gözleri koruyan göz pınarı; üçüncü göz kapağımız, plantaris kasımız ve daha çokça örnek.
Ve bir başka acınası söylem olan, evrimsel biyologlarının ve evrim anlatıcılarının dilinde tüy bitiren o şey. "İnsanlar maymunlardan mı geldi, eğer geldiyse o zaman şimdiki maymunlar neden insan olmuyor?" Evet, insanlar doğrudan doğruya maymundan evrimleşti. Ve biz onlardan evrimleşmek ile kalmayıp biz de bir maymunuz, kuyruksuz maymun türü. Çok zorumuza gidiyor değil mi bir maymun olmamız. Ancak size biz aslında bir aslan, kaplan, kartal türü olduğumuzu söyleseydim ne çok hoşunuza giderdi değil mi? Maymunlar halen var çünkü maymunların varoluş amacı insanları oluşturmak değil. Sadece hayatta kalmak. Halk arasında maymun deyince akla "şempanze, goril, makak" gibi canlılar geliyor. Ancak bu sözcüğün bilimsel karşılığı "simiyenler" olarak bilinir. Taksonomik karşılığı ise "simiiformes" isimli bir takımdır. Her maymun bir primattır, ancak her primat bir maymun değildir, ön maymun da olabilir. İnsanların içinde bulunduğu kuyruksuz maymunlar, simiyinler adı altında bulunan bir taksonomik bir gruptur. Her kuyruksuz maymun bir maymundur, ama her maymun kuyruksuz maymun değildir.
Bütün bunları birleştiren kişi olan Charles Darwin'den çok az söz edeceğim. Charles Darwin 12 Şubat 1809 yılında İngiltere'de doğdu. Babası bir tıp doktoruydu. Anne tarafı da koyu bir hırıstiyandı. Ve Darwin, oldukça saygın bir aileye sahipti. Darwin ilk olarak tıp okumaya karar verdi yahut babası tarafından zorlandı. Ve bu sebeple üniversiteye kaydoldu. Kişisel olarak doğa tarihine ilgi duyuyordu. Bir süre sonra tıbbın kendisi için uygun olmadığını anladı. Tıbba olan bu ilgisizliği babasını utandırıyordu. Ailenin yüz karası olma yönünde ilerliyordu. Darwin daha sonradan bir jeoloji profesörü tarafından eğitildi. Sonrasında bugünkü Galler topraklarında gemi ile 14 günlük bir sefere çıktı. Buraya gitmesinin amacı, İncil'in giriş kısmı olan Yaratılışı bilimsel olarak ispatlamaktı. Ve yola çıktığında gezi boyunca Dünya'nın pek çok yerini gezerek gözlemler yaptı, canlı örnekleri topladı, gördüğü her şeyi ayrıntılı olarak not aldı. Araştırmalarına denizkabukları, memeliler, omurgalılar gibi pek çok diğer canlı takımları dahildi. Darwin, geziden önce gerçekten çok inançlı bir insandı, sonradan kafasında iki üç hipotez oluşmaya başladı. Ve bunların birikmesi sonucu çok kanıt oluşturdu, yaratılışı kanıtlamak amacıyla çıktığı gezi Türlerin Kökeni adlı kitabı oluşturarak Modern Biyolojiye çığır açtı.[1], [2]
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 07/05/2024 01:14:49 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13842
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.