Dracula , Bram Stoker

Herkese merhaba. Vampir edebiyatının büyük klasiklerinden biri olan ‘Dracula’ kitabından bahsedeceğim. Avrupa Yakası Yayınevi’nin basımını okumuştum. Kitabın cep boy da olsa kalın olması benim gözümü korkuttu. Hiç bitmemesinden endişe ettim. Ancak okudukça kitapta ne gibi şeyler olacağını merak edip okumaya devam ettim. Kitapta başlangıçta Jonathan Harker’in günlüğünü okuyoruz. Jonathan , İngiltere’den Transilvanya’ya Kont Dracula’ya giden bir avukattı. Şatoya gidene kadar yaşadıkları , şatoda başına gelenler , Kont Dracula ile yaşadıkları ile aslında bir mahkuma dönmesine şahit oluyoruz. Kapana kısıldığını fark ettikçe yaşadığı korkuyu yazarın bize iyi yansıttığını düşünüyorum. Kitabın devamında Dracula’nın yavaş yavaş Jonathan Harker’in çevresindekilerin hayatına sızışı ve hayatlarını nasıl lanetlediğini okuyoruz. Kitabın devamında başka karakterin de günlüğünü okuduğumuz için bu yaşananların karakterlerde ne gibi etkiler bıraktığını daha net görmüş olduk.

Kitapta beni rahatsız eden bazı noktalar vardı. Günlük kesitlerinden oluşan bir kitap olduğu için zaman çizelgesi oluşturmak şart. Okurken az çok oluşuyor kafamızda ancak bazı günleri ve zaman dilimlerini farklı karakterlerden tekrar okuduğumuzda ipin ucu kaçabiliyor. Bu sebeple okuyacaklara şimdiden söylemek lazım : kitabı okurken günlük kesitlerinin başında verilen zamanı dikkate alarak kafalarında olay örgüsü kurmalısınız.

Günümüzde vampirlerin çok da korkutucu olmadığını düşünürsek beni geren bir kitap olmadı ancak 1897 yılında yayınlandığını hesaba katarsak o dönemde okurlarını etkileyen bir kitapmış diyebilirim. Siz de vampir edebiyatının klasiklerinden birini okumak isterseniz bu kitaba şans verebilirsiniz.

Vampirlerin olduğu bir evrende 14 günde bitirdiğim 580 sayfalık bir yolculuktu benim için. Puanım: 6/10