Artık Gün Nedir? 29 Şubat Neden Var? Neden 4 Yılda Bir Artık Gün Ekliyoruz da 100 Yılda Bir Eklemiyoruz?
Modern Takvimimiz Dünya'nın Hareketini Ne Kadar İsabetli Takip Edebiliyor?
Artık gün, Dünya'nın Güneş etrafındaki hareketiyle insan yapımı takvimler arasındaki uyumsuzlukları en aza indirmek amacıyla, belirli aralıklarla Julyen ve Gregoryen takvimlere eklenen fazladan 1 gündür. Artık gün, genellikle 4 yılda bir eklenir; ama az sonra göreceğimiz gibi, kural bundan daha karmaşıktır. Artık gün, her zaman Şubat ayına eklenir ve normalde 28 güne sahip olan aya 29 Şubat eklenmesine neden olur. Bunun tek istisnası 1712 yılında İsveç'te oluşan 30 Şubat günüdür. 29 Şubat, aynı zamanda Kuzey Yarımküre'de meteorolojik kışın son günü ve artık yıllarda Güney Yarımküre'de meteorolojik yazın son günüdür. 1800 ilâ 2400 yılları arasındaki "artık yılları" (yani artık gün eklenen yılları) aşağıdaki görselde bulabilirsiniz:
Listeden de görülebileceği üzere, 2024 yılı artık yıldır. Bir sonraki artıl yıl, 2028 yılıdır ve dolayısıyla 2028 yılında Şubat ayı 29 gün olacaktır (aradaki yıllardaysa Şubat ayı normal şekilde 28 gün olacaktır).
Peki neden böyle bir şey yapıyoruz? Bunu anlamak için, "1 yıl" kavramını tam olarak anlamamız gerekiyor: Dünya'da 1 yıl, tam olarak 365,2421896698 gündür. Ancak 1 yılı 365 gün veya 365.25 gün gibi yuvarlak sayılar almanız durumunda, aradaki o küsurat farkından ötürü takvimleriniz belli aralıklarla gerçek zamandan sapacaktır ve bunu düzeltmek için takviminizde "artık gün" gibi kavramlara başvurarak, fazladan gün eklemeniz veya çıkarmanız gerekecektir. Bu yazıda, modern takvimlerin bu sorunla nasıl başa çıktığını öğreneceğiz.
29 Şubat ve "Artık Gün" Kavramı
Çocukken, doğum tarihi 29 Şubat olan bir arkadaşınız olduysa onunla "Daha 3 yaşındasın!" diyerek dalga geçmiş olabilirsiniz; o da muhtemelen sizi dövmemek için kendini zor tutmuştur. Kuşkusuz, doğum günü 29 Şubat'a denk gelen kişiler bu şakayı çok duymuştur. Tabii ki o arkadaşınız gerçekte 12 yaşında olabilir, ama doğum günü olan 29 Şubat "artık gün" olduğu için ve sadece 4 yılda bir takvimde kendine yer bulduğu için, bu kişiler sadece dört yılda bir "yaşlanabiliyorlar" (!). Peki bu "artık günler" neden yalnızca dört yılda bir tekrarlanıyor? Astronomi yüzünden!
İki temel zaman birimimiz var: Gün ve yıl. Gündelik hayatımızda kullandığımız bütün zaman ölçüm birimlerinin arasında yalnızca bu ikisi somut fiziksel olayları temel alır. Gün, Dünya'nın kendi ekseni etrafında bir kez dönmesi için gereken süredir. Yıl, Dünya'nın Güneş'in etrafında dönmesi için gereken süredir. Kullandığımız diğer zaman birimleri olan saniye, saat, hafta ve ay; gelişigüzel birimlerdir. Kullanışlıdırlar; ama bağımsız, gelişigüzel olmayan olaylarla tanımlanmazlar. Gerçi tüm bu birimler arasında sadece saniye standardize edilmiştir ve 1 saniye, resmi olarak, Sezyum-133 atomunun iki farklı hiperhassas temel durumu arasındaki geçiş frekansının 9192631770'te 1'i olarak tanımlanmıştır; ancak görebileceğiniz gibi bu da gündelik hayatta pek kullanışlı bir tanım değildir. Dolayısıyla gün ve yıl, insanlar için çok daha temel zaman birimleridir.
Dünya'nın Güneş'in etrafında bir tur dönmesi yaklaşık 365 gün sürer. Eğer tam olarak 365 gün sürseydi, her şey mükemmel olurdu. Takvimlerimiz her yıl aynı olurdu ve hiç derdimiz, tasamız kalmazdı. Gelgelelim işler aslında öyle değil. Günün ve yılın uzunluğu tam sayılar değildir; tam olarak bölünemezler. Bir yılda aslında yaklaşık 365,25 gün vardır. Bu küsuratlı kısım kritik bir öneme sahiptir, çünkü yıllar geçtikçe küsuratlı kısım birikir. Her yıl takvimimiz yaklaşık olarak bir günün çeyreği kadar hatalıdır, fazladan 6 saati takvimde göstermesek de bu 6 saat yaşanır.
Bunun sonucunda da bir yıl sonra takvimde günün 1/4'ü kadar sapma olur. İki yıl sonra yarım gün kadar, sonraki yıl 3/4 ve nihayetinde dört yılın sonunda da takvimde artık yaklaşık olarak tam bir gün sapma olmuştur. 365 günlük 4 yıl 1460 günken 365.25 günlük 4 yıl, 1461 gündür.
Yani bir yıl 365 gün olarak tanımlanırsa, Dünya'nın dönüşünden ötürü zırt pırt bir gün geride kalacaktık. Gerçekte Dünya dört yılın sonunda fazladan bir gün daha döndü ve bunu takvimde bir şekilde telafi etmemiz gerekiyor. Bu nedenle, takvimi dengelemek için her dört yılda bir fazladan bir gün ekliyoruz. Şubat ayı en kısa aydır, dolayısıyla artık gün bu aya eklenir ve artık olan güne 29 Şubat denir, böylece hiçbir sorun kalmamış olur, değil mi?
100'e Bölünen Yıllarda 29 Şubat Yoktur!
Lakin hâlâ bir problem var. Size karşı dürüst olmadık, çünkü bir yıl tam olarak 365,25 gün de değildir! Eğer öyle olsaydı, takvim her dört yılda bir Dünya'nın Güneş'in etrafındaki gerçek dönüşünü yakalardı ve takvim sorunumuz çözülmüş olurdu.
Ama işler böyle ilerlemiyor, sorun da tam olarak burada başlıyor. Güneş yılına göre bir yıl yaklaşık olarak 365,2421896698 gündür. Fakat beynimizin yanmaması için bu sayıyı on binde birler basamağına kadar yuvarlayalım ve bir yılın 365,2422 gerçek Güneş günü olduğunu kabul edelim. Ancak 365,2422 gün de 365,25 günden yaklaşık 11 dakika kadar kısadır. Bunun herhangi bir önemi yokmuş gibi görünse de aslında bu önemli bir farktır. Çünkü yıllar geçtikçe bu küçük fark bile büyür. Bu fark nedeniyle dört yılın sonunda elimizde 1.461 gün değil; 4 yıllık 365,2422 gerçek güneş günü, yani 1460,9688 gerçek güneş günü kalır.
Bu da demek oluyor ki dört yılda bir tam bir gün eklediğimizde takvime çok fazla ekleme yapmış oluyoruz! Ama takvimimize yalnızca 0,9688 gün eklemenin de kolay bir yolunu bulmamız mümkün değil, yani tam bir gün eklememiz gayet anlaşılabilir bir durum.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Yani her dört yılda bir artık gün eklediğimizde takvimimiz doğru olmaya çok yaklaşıyor; ama hâlâ mükemmel değil. Bu sefer de güneş yılından; yani Dünya'nın Güneş'in etrafında dolanmasından önde gidiyor. Çünkü bir tam gün ekledik ki bu gerçekte eklenmesi gerekenden fazla.
Gelin ne kadar fazla olduğuna da bir bakalım. 0,9688 gün yerine bir tam gün ekledik ki bu da fazladan 0,0312 gün eder. Bu da 0,7488 saat, yani yaklaşık olarak 45 dakikadır.
Bu büyütülecek bir fark değil, fakat çok uzun süre sonra bir problemimiz daha olacak. Artık takvime her sene fazladan 45 dakika ekleniyor, yani 32 artık yılın (4 x 32 = 128 yıl) ardından elimizde bir artık gün daha olacak; çünkü 32 x 0,0312= 0,9984 bir tam güne çok yakın! Bu sayı bir tam günden yalnızca birkaç dakika daha az, ki bu da uzun zaman aralığı göz önüne alınınca oldukça iyi bir yakınlık.
Dolayısıyla takvimimizi tekrar düzenlememiz gerekiyor. 128 yıllık periyotlarla bir artık günü çıkartabiliriz, bu da takvimimizi doğruya çok daha yakın hale getirir.
Ama kim 128 yıllık bir döngüyü hatırlayacak ki? İşte bu nedenle 100 yıllık periyotlarla bir artık günün takvimden çıkartılması kararlaştırıldı, bu sayede takvimi takip etmek daha kolay hale getirildi. Yani her yüzyılda bir artık günü takvimden çıkartarak takvimi Dünya'nın hareketine yakınlaştırabiliriz ve böylece herkes mutlu olur.
400'e Bölünen Yıllar, 100'e de Bölünse Bile 29 Şubat'a Sahip!
Ama hâlâ bir problem var! Bunu her yüzyılda bir yaptığımız için hâlâ olması gereken düzenlemeyi yapmış olmuyoruz. Her yüzyılda bir tam gün çıkarttığımız için normalde çıkartmamız gereken; 25 yıllık 0,0312 gün yerine bir tam gün çıkartarak 0,22 gün fazlasını çıkartmış oluyoruz, oysa 25 yıl x 0,0312 güne eşit olan 0,7800 gün çıkarmamız gerekiyordu.
Evet, bu sonuç bir tam güne çok yakın fakat aradaki 0,22 günlük farkı da gözden kaçırmamamız gerekiyor. Ardı arkası kesilmeyen tüm bu aşamalar yüzünden kusursuz bir sonuca ulaşamayacağımızdan; yeni problemlerle karşılaşacağımızdan endişeleniyor olabilirsiniz. Doğruyu söylemek gerekirse haklısınız da, ancak buna daha sonra değineceğiz.
Öncelikle farklı bir bakış açısıyla hesaplamalarımızın doğru olduğundan emin olalım. Takvime göre bir yüzyıl sonra 366 günlük 25 artık yıl ve 365 günlük 75 artık olmayan yıl geçirmiş olacağız, yani toplamda (25 artık yıl x 366 gün) + (75 yıl x 365 gün) = 36.525 gün geçireceğiz.
Güneş yılına göre bir yılda 365,2422 gerçek Güneş günü vardır, yani yüz yılda toplamda 36.524,22 gerçek güneş günü geçirmiş oluruz. Bu da demek oluyor ki elimizde 36.525 gün - 36.524,22 gerçek Güneş günü = 0,78 artık gün kalır.
Yani yuvarlama hataları da dahil olmak üzere yukarıda elde ettiğimiz sayının aynısı. Bu da demek oluyor ki hesaplamalarız tutarlı.
Nerede kalmıştık? Evet, 100 yıl içerisinde her dört yılda bir artık günü takvime ekledikten sonra Güneş yılına göre olması gerekenden 0,78 fazla gün ekledik. Bunun önüne geçmek için 100 yılda bir, bir artık gün eklemiyoruz. İşleri kolaylaştırmak adına bunu yalnızca 100'le bölünebilen yıllarda yapıyoruz. 1700, 1800 ve 1900 yıllarında bir artık günü eklemedik, bu da takvimi olması gereken haline çok yaklaştırdı.
Lakin hâlâ bir problem var. Dikkat ederseniz 2000 yılını artık gün eklenmeyen yıllarla birlikte belirtmedik. Hatırlatalım, yüz yıl sonra bir tam artık günümüz yok; 0,78 artık günümüz var. Bu da demek oluyor ki her yüzyılda takvimi düzeltmek için bir tam artık günü çıkarttığımızda gereğinden fazla (1 gün - 0,78 gün = 0,22 gün fazladan) zaman çıkartıyoruz.
Yani her yüzyılda bir 0,22 gün ilerideyiz. "O numara beşle çarpıldığı zaman bir güne çok yakın! Neden her 500 yılda bir artık gün eklemeyelim, böylece takvim de doğru olmaya çok daha yakınlaşmış olur!" dediğinizi duyar gibiyiz.
Ne diyebiliriz ki? Haklısınız, zeki ve mantıksal düşünen birisiniz. Ne yazık ki takvimi düzenleyenler farklı bir yolu seçtiler. Nasıl? Artık günü her 500 yılda bir tekrar eklemek yerine, bunu 400 yılda bir yapmaya karar verdiler. Her 400 yıl sonra takvim 4 kere 0,22 hatalı hale geldi, bu da 4 yüzyıl x 0,22 günden 0,88 artık gün eder.
Bu da tam bir güne çok yakın. Dolayısıyla her 400 yılda bir 29 Şubat'ı tekrar ekleyebiliriz. Böylece takvim de doğru olmaya tekrar yaklaşmış olur.
Umursanmayan Kural: 3200 Yılda Bir, 29 Şubat'ı Es Geç!
Doğrulamak için farklı bir metodolojiyle konuyu tekrar ele alalım. 400 yıllık döngünün sonunda şubat ayına gelmeden hemen öncesi, 96 artık yıl ve 303 artık olmayan yıl yaşandı (Unutmayın, 400'üncü yıl şu anlık hesaba dahil değil).
(96 artık yıl x 366 gün) + (303 yıl x 365 gün) = 145.731 gün eder. Eğer 400'üncü yılı artık yıl olarak belirlemezsek sonuca 365 gün daha eklerdik ve toplam 146.096 gün geçerdi. Ama gerçekte 400 yıl x 365.2422 gerçek güneş günü = 146.096,88 gerçek güneş günü geçti. 146.096,88 gerçek güneş günü - 146.096 gün = 0,88 artık gün olduğundan yaptığımız hesaplamalar tamamen doğru!
400 yıl sonra 0,88 gün geride kalıyoruz. Her 400 yılda bir gün ekleyerek her yüzyılda bir artık gün çıkartma kuralını kırıyoruz ve takvim de doğru olmaya çok yakınlaşıyor!
Ama işimiz hâlâ bitmedi. Bunca işleme rağmen takvim halen mükemmel değil. Her 400 yılda 0,88 gün eklemek yerine bir tam gün eklediğimiz için 0,12 gün ilerideyiz.
İşin garip tarafıysa bu hiç kimsenin umurunda değil. Resmiyette yalnızca en fazla 400 yıllık döngüler olacak halde artık gün kuralı var. Bize kalırsa bu fazlasıyla ironik, çünkü eğer fazladan bir adım daha atmış olsaydık takvimi fazlasıyla doğru hale getirebilirdik. Nasıl mı?
Her 400 yılda bir günün neredeyse 8'de biri kadar ilerisindeyiz. Yani 3.200 yıl sonra 8 tane 400 yıllık döngü geçmiş olacak, böylece 8 x 0,12 gün = 0,96 gün ileride olacağız. Yani 3.200 yılda bir artık günü çıkartsaydık yalnızca 0,04 gün geride kalırdık! Şu ana kadar yaptığımız bütün düzenlemelerin arasından bizi mükemmele en çok yakınlaştıran kural da bu. Sonunda bitti, şimdi artık yıl kuralının nasıl çalıştığını görebiliriz.
Bir Yılın Artık Yıl Olup Olmadığını Nasıl Anlarsınız?
Her 100 yılda bir istisna olacak şekilde her 4 ve 400 yılda bir artık gün ekliyoruz. Başka bir deyişle eğer yılın aşağıdakilerden sağladığı en sonuncu maddeye göre artık yıl olup olmadığına karar verebilirsiniz:
- 4'e bölünebiliyorsa artık yıldır,
- 100'e bölünebiliyorsa artık yıl değildir,
- 400'e bölünebiliyorsa artık yıldır.
Yani 1996 yılı artık yıldı ama 1997, 1998 ve 1999 yılları artık yıl değildi. 2000 yılı artık yıldı çünkü 100'e bölünebilmesine rağmen aynı zamanda 400'e de bölünebiliyordu. 1700, 1800 ve 1900 yılları artık yıl değildi, ama 2000 yılı artık yıldı. 2100 ya da 2200 veya 2300 artık yıl değil fakat 2400 yılı artık yıl olacak.
400 yıllık döngü kuralı, Pope Gregory XIII tarafından 1582 yılında ortaya atıldı. Bu tarih artık bir yıl olan 1600 yılına da oldukça yakın bi tarihti. Eğer 3200 yıllık kural da kabul görürse ve 4800 yılı artık yıl olarak sayılmazsa, takvim yalnızca birkaç dakikayla Dünya'nın dönüşünden ileride olacak ki bu da epey etkileyici!
Papa, Takvimden 10 Günü Neden Sildirdi?
İnsanların asırlardır süregelen bir problemi vardı: 1 yılı, Dünya'nın Güneş etrafındaki 1 tam turunu tamamladığı süre olarak tanımladık ama Dünya'nın Güneş etrafındaki 1 tam turunu tam olarak ne zaman tamamladığını nasıl bileceğiz?
Bunun bir yolu, gece ve gündüz süresinin eşit olduğu ekinoksları veya Dünya'nın Güneş'e en uzak olduğu gündönümlerini takip etmektir; çünkü bunlar, her zaman Dünya'nın Güneş etrafında spesifik bir konumda bulunduğunda yaşanmaktadır. Ekinoksları takip ederek bugün bizim 21 Mart ve 23 Eylül dediğimiz günleri teşhis etmek mümkündür. Gündönümlerini takip ederek de 21 Haziran ve 21 Aralık günlerini bulmak mümkündür. Artık bunların arasını doldurarak, astronomik olarak anlamlı bir takvim elde edebilirsiniz.
Bu, öylesine hayati bir fikirdi ki, günümüzden 4000 yıl önce inşa edilen Stonehenge'in inşa edilmesinin belki ana amacı, belki yan amaçlarından biri bu gündönümlerini teşhis etmekti. Aşağıdaki haritadan da görebileceğiniz gibi Stonehenge'in çemberi, gündönümleriyle hizalanacak şekilde yerleştirilmişti ve bu sayede Neolitik dönemde yaşamış çiftçiler, hangi ekinleri ne zaman ekmeleri gerektiğini belirleyebiliyorlardı. Bunun hayatta kalma mücadelesi açısından ne kadar önemli olduğunu bir düşünün!
Ama günümüzde koca koca taşları yan yana dizerek Güneşle hizalayıp 1 yılın ne zaman başlayıp bittiğini tespit edemeyiz. Bu çok yüzeysel bir ölçüm yöntemidir. Bize çok daha hassas bir ölçüm gerekmektedir. Bir diğer deyişle, Stonehenge gibi bir yapıyı kullanarak 1 yılın tamamlandığı anı belki 1-2 gün hata payıyla tespit edebilirsiniz. Peki ya 1 saat hata payıyla tespit etmek isteseydik? 1 saniye hata payıyla? 1 nanosaniye hata payıyla? Bu mümkün mü?
Buradaki sorunun temel kaynağı, Dünya'nın sadece Güneş etrafında değil, aynı zamanda kendi etrafında da dönüyor olmasıdır. Yani sorumuz şudur: Dünya hem kendi hem de Güneş etrafında dönüyorsa, Güneş etrafındaki 1 tam turu boyunca kendi etrafında kaç tur döner? Yani 1 yıl, tam olarak kaç gündür? Bu soru kulağa çok basit geliyor ve birçok kişi bunu "365 gün" veya "365 gün 6 saat" olarak cevaplayacaktır. Ama astronomik olarak gerçeğe en yakın cevap, 365.24219 gündür (hatta başta da verdiğimiz gibi cevap, bundan bile uzundur).
Geçmiş yüzyıllarda yaşayan dahiler, 1 günün süresini teşhis etmenin bir yolunu da bulmuşlardı: Uzak yıldızların konumuna bakmak. Gökyüzündeki yıldızların çoğu bizden katrilyon kere katrilyonlarca kilometre uzakta olduğu için, bizim Güneş etrafındaki hareketimiz boyunca bizim perspektifimizden çok az yer değiştirmektedirler. Dolayısıyla bu hafif salınımı inceleyerek, Dünya'nın herhangi bir yerine çakılacak bir kazığın, Dünya etrafında 1 tam tur atıp aynı noktaya geldiği anı az çok tespit etmek mümkündür. Buradan yola çıkarak, yılı günlere bölebiliriz.
Ama bu da kolay bir iş değildir ve bunu hassas olarak yapmak çok zordur. Çünkü Dünya yörüngesi boyunca bir de yalpalamaktadır, yani ekseni etrafında kusursuz bir şekilde dönmemektedir; üstelik ekseni de ileri geri gidip gelmektedir. Eğer elinizde güçlü lazerler ve hassas ölçüm aletleri yoksa, 1 tam günü kusursuza yakın bir şekilde tespit etmeniz çok zordur.
İşte bu nedenle antik takvimlerin isabetlilik oranı bugünkülere göre çok ama çok düşüktü. Hatta Roma Kralı Julius Sezar'dan önce yıl kavramı pek oturmuş bile değildi ve politik arzulara göre fazlasıyla değişebiliyordu. Bu bir sorundu, çünkü tarım, hayvancılık ve siyaset için mevsimleri yakından takip edip öngörebilmeniz gerekiyordu ama takviminiz bu konuda iyi değilse, büyük bir sorununuz var demekti. Bunun üzerine MÖ 46 yılında Sezar, İskenderiyeli astronomlardan yardım alarak bugün Julyen Takvim dediğimiz takvimi geliştirdi. Bu takvimde 1 yıl 365.25 gün veya 365 gün 6 saat idi. İşte birçoklarımızın aklına kazınan 365 gün 6 saat, Sezar'dan geliyor.
Bir yılı 365 gün 6 saat alırsanız, her 4 yılda bir o 6 saatler birleşerek fazladan bir gün yaratır. Meşhur 29 Şubat da işte bundandır. Bu arada Şubat ayının talihsiz çıkıntılığı da Roma Kralı Numa Pompilius ve Romalıların batıl inançlarından gelir. Julyen Takvim'den önce Romalılar, çift sayıların uğursuz olduğuna inanıyorlardı. Bu nedenle takvimlerini çift sayılardan olabildiğince kaçınacak şekilde tasarlamışlardı. Buna rağmen takvimlerinde 10 ay vardı; ama mevsimleri doğru tutturamıyorlardı. Bunun üzerine Roma Kralı Numa Pompilius, Ocak ve Şubat aylarını geliştirdi. Takvimlerindeki tutarsızlıkları gidermek ve çift sayılardan kaçınmaya çalışırken, Şubat ayını kısa bir ay olarak seçti. O gün bugündür fazladan günler de bu kısa aya eklenmektedir.
İşte bu nedenle 365 gün 6 saat dolayısıyla her 4 yılda bir fazladan günümüz vardır. Bu çok büyük bir sorun değildir, çünkü yılı 365 gün alırsanız ve o ekstra 1 günü eklemezseniz, her 4 yılda bir takviminiz kabaca 1 gün geri kalacaktır ve mevsimler de yıllar içerisinde kayacaktır, nihayetinde yaz aylarınız kışa, kış aylarınız yaza denk gelecektir. O nedenle 1 gün eklemek çok mantıklıdır.
Sorun şudur: 1 yıl, 365 gün 6 saat de değildir. 1 yıl, yaklaşık 365.24219 gündür. O sondaki 0.24219, bizim aldığımız 0.25'ten küçüktür. Tam olarak 0.00781 gün kısadır. Yani her 4 yılda bir eklediğimiz fazladan gün, takvimimizi gerçekte olandan 0.00781 gün ileri atmaktadır. Bu ufacık fark, yaklaşık her 100 yılda 1 günlük öne geçmeye neden oluyordu ve 1570'li yıllara kadar çoktan 10 günlük bir kayma yaratmıştı. Bu nedenle 1577 yılında Papa 13. Gregory, Aloysius Lilius isimli bir hekim ve astronom Christopher Clavius ile 5 yıl boyunca bu işe kafa yorarak, nihayet bir çözüm buldu: Öncelikle bu fazladan oluşan 10 günden kurtuldu: 1 Ekim, 2 Ekim, 3 Ekim, 4 Ekim... 15 Ekim, 16 Ekim... Aradaki 10 gün puf diye yok oldu!
Sonra her 4 yılda 1 fazladan 1 gün eklemeye devam etme kararı aldılar; ancak eğer ki yüzyılın ilk yılındaysak, yani 1800, 1900, 2000 veya 2100 gibi bir yıldaysak, o yıl fazladan 1 gün eklenmeyecekti. Bu nedenle 1896 ve 1904 yıllarında Şubat 29 gündü, ama 1900 yılında değildi.
Ama hemen itiraz edeceksiniz: "Eee 2000 yılında neden Şubat 29 gündü?" diye. Çünkü 100 yılda bir atlamak halen yeterli değildi, mevsimleri tam tutturamıyordu. Bu nedenle ikinci bir kural eklendi: Eğer içinde bulunulan yıl 400 sayısıyla tam olarak bölünebiliyorsa, o zaman 100 yılda bir fazladan günü atlama kuralı görmezden gelinecek ve o yıl ekleme yapılacaktı. 2000 senesi 400 sayısına bölünebildiği için, 2000'de fazladan 1 günümüz vardı. 2400'de de olacak; ancak 2100, 2200 veya 2300'de olmayacak. Tabii takvimler o zamana kadar aynı kalırsa...
Çünkü Gregoryen Takvim de kusursuz değildir. Bu yeni kurallar, 1 yılın ortalamada 365.2425 gün olduğunu varsayamktadır. Halbuki dediğimiz gibi 1 yıl, yaklaşık 365.24219 gündür. Yani arada hala 0.00031 günlük bir fark vardır. Bu, her yıl yaklaşık 27 saniyelik bir kayma demektir. Yani her 8000 yılda bir yaklaşık 1 gün kayacaktır. Bu da kabul edilebilir sayılır, sonuçta 8000 yıl aşırı uzun bir süre ve bu konuda bir hata oluşana kadar, muhtemelen yepyeni bir yıl takip sistemi geliştireceğiz.
Sonuç
Anlayacağınız, bizim takvimlerimizdeki sayılar tamamen keyfidir. Hiçbir evrensel anlamları yoktur. İsterseniz 10 gün silip, 25 gün ekleyebilirsiniz, hiç fark etmez. Önemli olan, eğer ki amacınız mevsimleri takip etmekse, Dünya'nın Güneş etrafındaki 1 tam turu boyunca kaç kere döndüğünü olabildiğince isabetli bir şekilde tutturabilmektir. O süreyi nasıl bölerseniz bölün, size kalmıştır. Günler, aylar, yıllar, vs. sadece Dünya'nın kendi etrafındaki ve Güneş etrafındaki hareketine oturttuğumuz uydurma isimlerdir. Dolayısıyla yılın nerede başladığı, nerede bittiği de tamamen bizim tercihimizdir. Yani yılları bugünün takvimiyle 3 Temmuz'da başlatmayı seçseydik de hiçbir şey değişmezdi. Bu uydurma isimlendirme ve sayılandırmaya ayak uydurmamız gerekirdi, hepsi bu.
Ki Julyen ya da Gregoryen takvime de gün aşırı alışılmamıştır: İngiliz kolonileri ve İsveç gibi ülkeler bile birkaç yıl boyunca eski yöntemlerinde ayak diremiştir. Türkiye'de 1917 yılına kadar bu takvimle Miladi Takvim bir arada kullanılmıştır. Suudi Arabistan, Gregoryen Takvime 2016 yılında geçmiştir, öyle düşünün!
Sonuç olarak, yeni bir yıla girmek, insan psikolojisi açısından defterde yeni bir sayfa açmak açısından iyi bir nokta gibi gelebilir; ancak kendinize çok fazla yüklenmeyin. Fiziksel olarak bu sayıların en ufak bir anlamı yok ve hayatınız için iyi bir şeyler yapmaya başlamak için yıl sonunu, yıl başını, yıl ortasını beklemenize gerek yok. Hemen, şimdi yapabilirsiniz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 4
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Slate | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 20/12/2024 19:44:31 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15681
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.