Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Umay .
Üye
15

Erkekler cinsel dürtüleri baskılamak konusunda kadınlara oranla daha fazla zorluk çeker mi?

Elbette hepimizin karşısına çıkan bir deyiş bu. Erkeklerin cinsel arzusunu baskılamasının imkansız olduğu söylenir, kadınların aksine. Fakat bunun gerçeklik payı var mı? Var ise kadını daha iradeli kılan şey ne? Evrimsel süreç ile nasıl açıklanabilir?
25,929 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
3 Cevap
Zey Alb
dytgzl

Evrimsel olarak veya biyolojik olarak vs vs .. Görülen o ki kadını da erkeği de doğa gireceği topluma göre ayarlıyor. Erkek biyolojik olarak çok eşliliğe yatkın olsun, kadın biyolojik olarak da tek eşliliğe yatkın olsun diyelim herkesin söylediği gibi. Şu noktayı kaçırmamak lazım bizler herşeyi biyolojimize göre yaşamıyoruz bizde ayrıca akıl, kültürel yapı , ahlak ve bu gibi bizi toplumda sınırlayan çok fazla şey var. Bu sahip olduğumuz akılda bizi diğer hayvanlardan ayıran en önemli şeydir yoksa bizde bir ora ile bir diğeri ile çiftleşir dururduk bu durumda da toplumsal düzen ahlaki değerler darmadağın olurdu. Kadın, cinsel deneyimini karşısında güçlü saldırgan kendisine zarar verebilecek biri ile yaşar(erkek) ve tabiki en başta ona güvenmek isteyecektir aksi takdirde zarar görebilir ve bu cinsel ilişki sonucunda elinde bir bebek ile tek başına kalabilir ve toplum tarafından dışlanabilir bu eylem sonucunda kadının kaybı çok büyük olacağı için tabiki güvenebileceği bir partnere ilgi ve şehvet duyacaktır.Kendi cinsel duygularınu erkeğen nazaran daha fazla bastıracaktır çünkü o zayıftır zarar görebilir ve kaybı erkeğe göre daha büyük olur .Tam tersini düşünelim erkek de! Toplum onu her zaman korur , o heryerde para kazanabilir savaşabilir çünkü kas gücü ve bağımsızlık ondadır .Cinsel İlişkiye gireceği taraf hem zayıf hem güzel hemde çekicidir bu yüzden hep daha güzeli ile beraber olmak ister. Bu kadar güzellik içinde toplumunda ona verdiği özgürlük ve güç çerçevesinde binlerce veya daha fazla kadın ile ilişkiye girip onlara hakim de olmak isteyecektir. Ama duygu her iki cinste de vardır ve ikiside aynı şeyi arar.

1,047 görüntülenme
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Emre Ertürk
Emre Ertürk
29K UP
Evrim Ağacı çevirmeni

(Yazdığım cevap, yıllardır okuduğum ve izlediğim çeşitli bilimsel kaynakların aklımda bıraktığı tortulardan ve kendi tecrübelerimden yaptığım mantıksal çıkarımlara dayalı bir yorum niteliğindedir...)

İnsan erkeği birçok memeli türünde olduğu gibi mümkün olduğunca fazla dişiyi döllemek üzere evrimleşmiştir (bkz. neredeyse sınırsız sperm üretimi). Kadın ise en kaliteli genlere sahip erkeği bulup sınırlı sayıdaki yumurtalarını boşa harcamadan ondan sağlıklı bir yavru yapmak ve yavrusuna kendi ayakları üzerinde duracak hale gelene kadar annelik yapmak üzere...

Tüm Reklamları Kapat

Bu çok temel noktadan bakacak olursak erkeklerin, evrensel olarak, genelde neden "çapkın" olduğu, kadınların da genelde neden "beyaz atlı prens"i bulmak için çaba sarfettiği anlam kazanır.

Erkeğin fizyolojisinin ona uyguladığı cinsel davranış dürtülerinin yukarıdaki evrimsel nedenden dolayı hem daha primitif bir nitelikte hem de daha sık gerçekleştiğini düşünebiliriz. Günlük üretimi milyonlarla ifade edilen sperm hücreleri bir şekilde düzenli olarak harcanmalıdır ki dünyaya mümkün olduğunca yeni yavru gelsin. Bugün harcansa yarın yenileri oluşacak ve onların da fazla beklenmeden harcanması gerekecektir. Bu durumda dürtünün erkeğe fısıldadığı "Sık sık cinsel ilişkiye girmelisin; arayı çok açma!"dan ibarettir. Aynı ya da farkli kişilerle... Günde milyonlarca sperm üretebilen ve dişisi az yavru yapabilen bir organizma olarak, popülasyondaki genetik çeşitliliğin artması için farklı dişilere spermini saçması anlamlıdır. (Buradan yapılması gereken başka bir çıkarım da, ilişki imkanı bulamayan erkek bireyler için mastürbasyonun ne kadar gerekli, sağlıklı ve neredeyse "hayati" olduğudur.)  

Tüm Reklamları Kapat

Kadına gelecek olursak... Erkek bir günde milyonlarca sperm hücresi üretirken kadın, her 28 günlük mentruasyon dönemi için döllenebilir nitelik kazanmış tek bir yumurta üretiyor. Erkeğin amacı, pratikte sonsuz sayıdaki gametlerini saçmakken kadınınki neredeyse tam tersi: Sınırlı sayıdaki aşırı değerli yumurtalarını sadece, onları hak edecek nitelikte, yüksek kaliteli sperm sahiplerini bulursa sunmak. Dolayısıyla kadının cinsel dürtüsü "daha akıllı ve sakin" tipte; "Önemli olan doğru kişiyi bulmak, yumurtalarımız sınırlı ve değerli. Doğru kişiyi bulduğumuzdan emin olana kadar sana çok yüklenmeyeceğim, sadece aktif bir arayıcı olmanı sağlayacağım" tarzında... Doğru kişi bulunduğunda ise iş değişiyor. O zamanki baskının erkeğin yaşadığı standart baskıdan çok daha güçlü olduğunu düşünüyorum: "İşte tüm yaşam amacının potansiyel sağlayıcısı. Sakın bunu kaçırma. Bu kişi sana kaliteli spermler verecek, yavrun sağlıklı olacak, ayrıca iyi de babalık yapacak gibi bir hali var. Hedefe kitlen ve sakın bırakma" tarzında bir baskı. (Filmlerde de klişeleşmiş bir sahneye dönüşmüş olan, sevdiği erkekten evlilik teklifi alan kadının aşırı derecede sevinmesi ve adeta büyük bir stres boşalması yaşayarak gözyaşlarına boğulması durumuna anlam veremeyenler konuya bir de bu açıdan bakabilir...)  

Kadın için sürecin devamında, yani hamilelikte ve yavru doğduktan sonraki birkaç yılı kapsayan süreçte, cinsel dürtülerin dikkate değer biçimde azalmasının nedeni ise tüm enerji ve zamanını yavru bakımına daha rahat bir şekilde aktarabilmesi...

Özetle, sadece gamet üretimindeki bu biyolojik farklar bile iki cinsiyet arasında cinsel güdü ve dürtüler açısından farklar olmasını gayet anlamlı kılıyor.

2,819 görüntülenme
16
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ahmet Çetin
Ahmet Çetin
1,330 UP
Öğrenci

Zihin çok karmaşık bir yapı, zihindeki düşünceleri bastırmak ise bununla beraber anlaşılması zor bir cevap arayışına sokuyor insanı. Cinsel dürtüler de sonuçta beynimizde gerçekleşen bir takım biyokimyasal olayların bir sonucu. İşte bu dürtüler bazı insanlarda çok aktif iken, bazılarında bu kadar olmayabiliyor ki bu da aseksüellik dediğimiz durumu ortaya çıkarıyor. Bu dürtüler irademiz tarafından engellenebilir, zaten bu irade olmasa hayvanlardan farkımız da olmazdı elbet ancak bu dürtüleri besleyen bir takım olaylar var, fazla porno izlemek, fazla masturbasyon yapmak gibi bir takım cinsel aktiviteler bu zihnimizdeki karşı cins algısını değiştirebilir ve normalde beynimiz karşı cinsi gördüğünde vereceği tepkiyi belki 10 katına çıkarabilir beyin de zihin bakımından bu kadar aktif iken elbette birey zorluklar yaşayacaktır belki de bunu başaramayacak ve bir şekilde karşı cinse dokunmak onunla yakınlaşmak isteyecektir. Bunun aynısının kadın vücudunda da olduğunu biliyoruz. Ancak benim gözlemlediğim sosyal verilere göre kadınlar erkekler kadar atılgan veya sapık hareketler dizginlemiyor bunun kadınların iradesinin daha yüksek olmasıyla değil, kadınların cinsellik ve aşk hissiyatlarının güvenden sonra gelmesiyle bir diğer değişle güvenle beraber güçlenmesiyle bağdaştırıyorum. Bir kadın güvendiği bir erkeğe karşı, sapık derecede cinsellik düşünen bir erkeğin duyduğu hisler kadar çekim hissedebilir ve aynı şekilde bu hisleri dizginlerken zorluk da çekebilir. Ancak dediğim gibi kadının bunu yaşaması için önce güvenmesi gerekir aksi taktirde hisleri erkeklerin ki gibi kuvvetli olmaz, erkekte böyle bir ihtiyaç yoktur sonuçta hamile kalan ve çocuğuna bakması gereken taraf erkek değildir ve evrimsel süreçte erkeklerde hoşlanma daha ön planda iken, kadınlarda güven daha ön planda olmuştur.

1,595 görüntülenme
4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close