Kaloriyle ilgili gerekli açıklama yapılmış. Konunun sindirim kısmına bakalım.
Daha önce "ne yersin o sun" gibi bir slogan vardı. Sonra o, "neyi sindirebilirsen o sun" oldu. Çünkü herkes aynı besini aynı nitelikte sindirmiyor. Her besin grubunun sindirildiği yerler var. Proteinler, mide asidi azlığında sindirim sorunları oluşturur. Nitelikli yağ alan bir kişi, yanında karbonhidrat ya da şeker grubundan birin alıyorsa, nitelikli yağ depo edilir, niteliksiz olan karbonhidrat ve şeker enerjiye dönüştürülmek üzere sisteme dahil edilir. (Şeker diğer gruplardan %20 daha hızlı enerjiye dönüşür, çok fazla çöp üretir. Ancak hızlı kaçmak - yaşamda kalmak gibi nedenlerle evrimsel olarak kullanımda öncüllenir) Fastfood, işlenmiş gıdaların üzerinde yazan kaloriler genen itibarı ile boş kaloridir. Asıl ihtiyacımız olan yüksek enerjili elektronları içermezler. Bu yüzden hücreler böyle niteliksiz ürünlerden enerji üretmemeyi seçerler çünkü o kadar fazla metabolik atık oluşacaktır ki, hücrenin ömrü kısalacak ya da ölecektir. Bu yüzden yağ olarak depo etme tercih edilir. Kişi tekrar acıksın ki, nitelikli besin alsın. Bunun bir ileri noktasına "hipoglisemi" diyoruz. Kilo kontrolü yapamayan bireylerin daha sonra diyabet tablosuna dönüşecek klasik kısır döngüleridir bu durum.
2 çeşit enerjiye dönüşüm sistemi var hücrede. 1- evrimsel olarak tek hücrelilerden kalma (oksijensiz) sitoplazmada şekerden çok az enerji - yoğun metabolik artık üreten sistem. 2- oksijen ile mitekondride yüksek enerjiyle az metabolik atık üreten sistem. (Bu sistem sayesinde yüksek yapılı canlılar olabildik. (Bahsi geçen şeker kesinlikle 6 karbonlu doğadaki şeker değil, bizim zehir haline getirdiğimiz rafine şekerdir)
Yağlar, sadece 2. tip sindirim sistemi içinde kullanılabilir. Ve en yüksek ve temiz enerji iyi yağlardan sağlanabilir.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Kaynak. (24 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 24 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı