Bu aciziyeti anlamak için, insanları diğer hayvan türlerinden ayıran en temel özelliğe odaklanmamız gerekiyor: Beyin büyüklüğü. Biz insanlar, vücut oranına göre en iri beyinlere sahip hayvan türlerinden birisiyiz. Bu devasa beyin-vücut oranı (ve buna ek olarak sahip olduğumuz daha büyük frontal lobumuzun beynimizin geri kalanına oranı), bizim diğer canlılardan çok daha yüksek bir bilişsel kapasiteye sahip olmamızın en temel nedeni. Bu beyin sayesinde karmaşık mantık süreçleri işletebiliyoruz, iletişim ve sosyal etkileşim ağları kurabiliyoruz, karmaşık duygulara sahibiz ve karşılaştığımız sorunların üstesinden çok daha etkili bir şekilde gelebiliyoruz.
Ve doğum sırasında annelerin bu iri kafayı vücutlarından çıkarabilmeleri gerekiyor. Bu hiç de kolay bir şey değil, çünkü bize bu iri kafaları veren evrimsel süreci tetikleyen süreçlerden birisi, aynı zamanda doğumumuzu çok zorlu bir hale getirdi: Bipedalizm, yani iki ayak üzerinde yürüme becerimiz.Yaklaşık 5-6 milyon yıl kadar önce bipedalizmin evrimleşmiş olmasının, evrimsel sürecin ilerleyen basamaklarında insan doğumunun oldukça zorlu bir sürece dönüşmesini sağladığını görebilirsiniz. Bu, iri beyinlerimizin arkasında yatan nedenlerden sadece birisi, ama oldukça önemli bir tanesi. Ancak iki ayak üzerinde duran (biped) canlıların büyük bir sıkıntısı vardır: Dişilerdeki kalça genişliği, dolayısıyla doğum kanalı dikkate değer miktarda daralır.Bu dar açıklıktan, koca bir kafanın geçmesi gerçekten zorlu bir problemdir.O iri insan beyninin gelişmesi için gereken gelişimsel süreçlerin, evrimsel süreçte değişmesi gerekmiştir. Bu adaptasyonların başında, insan bebeklerinin beyin gelişiminin önemli bir kısmının doğumdan sonra olacak şekilde özelleşmesi olmuştur. İnsan bebekleri doğduklarında, yetişkin bir insan beyninin %33'ü civarında bir beyin büyüklüğüne sahiptir; doğumdan sonraki 90 gün içinde ise %55 dolaylarına ulaşır. Böylece bebekler, beyinleri daha çok ufakken doğabilir ve anneler yavrularını doğurma sırasında ölme risklerini en aza indirirler. Doğum sırasında bu tarz bir soruna sahip olmayan diğer türler ise zihinsel olarak tam (veya tama yakın düzeyde) gelişmiş yavrular doğurabilirler; böylece onlar hayatlarına hemen başlayabilirler. Diğer memelilerde ve sürüngenler gibi diğer canlılarda olan tam olarak budur.
Sadece bu da değil: Bu iri beyinlerin daha dar doğum kanallarından geçebilmesi için, insan bebekleri gelişimlerinin daha erken döneminde doğum yapacak şekilde evrimleşmişlerdir. Bunu şöyle izah edelim: Yenidoğan bir şempanze ile aynı nörolojik ve bilişsel gelişmişliğe sahip bir insan bebeğinin doğabilmesi için, insan annelerinin 9 ay değil, 18-21 ay gebelik geçirmesi gerekirdi.
Tüm bunların bir sonucu olarak, insan bebekleri doğduklarında beyinleri halen tam olarak gelişmemiştir. Öyle ki, yeni doğmuş bir bebeğin kafatası bile halen tam olarak kemikleşmemiştir - ki bu da, daha rahat ve esnek doğumları mümkün kılabilmek için evrimleşmiş adaptasyonlardan birisidir.Bu nedenlerden dolayı bebekler doğduklarında ciddi bakıma ihtiyaç duyarlar ve hemen yürüyemezler.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Evrim Ağacı. (1 Haziran 2020). Alındığı Tarih: 1 Haziran 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı