Metan (CH₄), insanlar için zehirleyici bir gaz değildir, ancak yüksek konsantrasyonlarda boğucu bir gaz görevi görür. Boğucu gazlar, ortamdaki oksijenin yerini alarak solunum için gerekli oksijen miktarını azaltır. Metan, havadan daha hafif olduğu için kapalı ve havalandırması zayıf alanlarda yükselme eğilimindedir ve bu tür yerlerde birikerek oksijen seviyelerini tehlikeli derecede düşürebilir. Ortamdaki oksijen oranı %19.5'in altına düştüğünde, baş dönmesi, bulantı, kusma, bilinç kaybı ve hatta ölüm gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu durum, metanın doğrudan kimyasal bir toksisiteye sahip olmasından değil, fiziksel olarak oksijenin yerini alarak asfiksiye neden olmasından kaynaklanır.
Metana maruz kalma durumu ortadan kalktıktan sonra, yani kişi temiz havaya çıkarıldıktan veya ortam havalandırıldıktan sonra, metanın vücutta birikme ya da gecikmiş bir toksik etki yaratma özelliği bulunmamaktadır. Bu nedenle, metana maruz kalmanın etkileri tipik olarak maruziyet sona erdiğinde hızla düzelir. Maruziyet sonrası saatler sonra ölüme neden olma gibi bir durum, metanın doğası gereği beklenmez. Ancak, metan zehirlenmesi sırasında uzun süreli veya şiddetli oksijen eksikliği yaşanması durumunda, beyin ve diğer organlarda kalıcı hasarlar oluşabilir ve bu hasarlar ikincil sağlık sorunlarına veya nadiren de olsa gecikmiş komplikasyonlara yol açabilir. Bu tür durumlar, metanın kendisinden ziyade oksijen yoksunluğunun yarattığı hasarın bir sonucudur.