Bir de insanlar, birbirlerine durmaksızın duygularından söz ederler!
Ama efendim, duygular yalnızca saf varlık için var olabilir.
İnsan, sevdiği için sevmez; hayallerini sevdiği için severmiş gibi yapar. Kendini, sevdiğine inandırmaya çalışır.
"Ben seni değil, seni düşleyen beni sevdim."
İnsan yalnızdır. İnsan tekildir. İnsan sefildir. İnsan, acınasıdır.
Hiçbir bilinç hiçbir bilinci anlayamaz.
Ama insan kurduğu o hayallerde, bu gerçekliğe yer vermez.
O hayallerde hep “o kişi” onu anlar. Hep “o kişi”yle mutlu anlar geçirir.
Ama efendim, o "kişi” yoktur.
O, aslında onu anlayan Yüce’dir.
İnsan, içindeki boşluğu bastırmak adına, Yüce’ye duyduğu özlemi bir kişiye yükler.
Ve sonra, onu seviyormuş gibi yapar.
Kendini kandırır.
Çünkü o kişiyle yaşadığına inandığı şeyler, aslında yalnızca kendi içinde yaşadığı hayallerdir.
Ahh efendim…
Ne kadar da zavallıca.
İnsan, hiç olmayacak bir karşılığa gönlünü yatırır.
Ve sonra adına “aşk” der, “bağlılık” der, “anlaşılmak” der.
Oysa tüm bu kelimeler, insanın yalnızlığını inkâr edebilmek için kurduğu cümlelerin süsüdür yalnızca.
Kitabım da da belirttiğim gibi sevgiler, aşklar ve sevgililer yalnızca Yüce olana mahsustur. Bizi anlayan hayallerimiz de "o kişi" olan asıl şey o yücedir duyduğumuz bu platonik aşk yalnızca yüce olanadır. Unutmayın bu dünyada kimse sizi anlayamacak anlayamadığı için hayalinde ki o saf sevgiye varamayacak bu sizin içinde geçerlidir efendim. Ancak sizi anlayabilecek tek olan şey yücedir