Platonik aşk, birine içten bir yakınlık hissedip bunu içinde yaşamak gibi bir şeydir. Ne bir karşılık beklersin, ne de bir adım atmak istersin belki. Ama o kişiyi düşünmek, onun iyi olduğunu bilmek bile sana yeter. Bu tür bir sevgi daha çok hayranlıkla karışıktır; uzaktan izlersin, sessizce seversin. Her şey kalbindedir ama diline kolay kolay düşmez.
Genellikle o kişi senin hislerinden habersizdir. Ama bu, hislerin değerini azaltmaz. Bazen bir bakışı, bir sözü ya da sadece varlığı bile sende iz bırakır. Birlikte olma arzusu değil de, sadece onun varlığını sevmek ön plandadır.
Tabii kolay bir şey de değildir. İçinde yaşadığın için zamanla yorabilir. Bir şeyler söylemek istersin ama susarsın. Kendi içinde bir denge kurman gerekir. Çünkü gerçek hayatta karşılığı olmayan bir duygu, zamanla ağırlaşabilir.
Yine de platonik aşkı tamamen kötü ya da boş görmek doğru değil. İnsan bazen bu tür duygular sayesinde kendini daha iyi tanır. Ne hissettiğini anlamaya çalışırken olgunlaşır. Birine değer vermek illa birlikte olmakla sınırlı değildir. Bazen uzaktan da çok sevilir bir insan.
Sonuç olarak, platonik aşk sessiz yaşanır ama içten olur. Beklentisizdir ama yoğundur. Ve bazen en derin duygular, en çok sustuklarında kendini belli eder.