Orta Çağ döneminde yaşama fikri biraz korkutucu gelebilir; salgın hastalıklar, kıtlıklar, savaşlar (Haçlı Seferleri), din ve askeri baskılar, feodal yapılar ve ezilen halk kitleleri...Ama gene de bu dönemin sonunda Rönesans'ın başladığını ve devamında Aydınlanma Çağına girildiğini unutmayalım. Kim bilir! Belki de bu denli zorluklar insanları çıkar yol aramaya itti. Bir felsefecinin (adı neydi hatırlamıyorum) söylediği gibi "500 yıl boyunca İtalya'da (tabi o zaman İtalya birliği daha kurulmamıştı) iç savaşlar, karışıklıklar, sosyal çalkantılar yaşanırken, İsviçre tarihinin en uzun barış ve huzur dönemini yaşadı. Sonuçta; İtalya Rönesansı başlatırken, İsviçre çıkara çıkara İsviçre Saati çıkardı (kol saati dememek için kendimi zor tuttum)".
Neyse! Sena hanım ben sizi fazla yormayayım. Siz beni bir seneliğine 1200-1300'lü yıllar olabilir, gene şu an tam koltuğumda oturduğum yere gönderin. Çünkü; ben bir İstanbul aşığıyım. Her ne kadar şehri yaşanmaz, hilkat garibesi beton yığınları ve korkunç şehir planlaması/plansızlığı ile felakete sürüklemiş olsak da, bakan gözler için belki değil ama, gören gözler için hala Dünya'nın en güzel şehri. Altı üstü deniz, yetmedi bir gerdanlık gibi ortası da deniz. Gerdanlığın ucunda da bir elmas, yani Haliç...
Göndereceğiniz dönem de tam bana göre; nihayetinde bu tarihlerden sonra yapılan Osmanlı eserleri; saraylar, camiler, çeşmeler, medreseler, çarşılar, konaklar gerek günümüzde, gerekse tarih boyunca yapılan restorasyonlar sonucunda bugünlere geldi. Ancak Bizans eserlerinin çoğu günümüze ulaşamadı/ulaştırılmadı.
Muhteşem iç duvar resimleri, mozaikleri (dini ve mistik hikayeler anlatılmıştır, ve maalesef çoğu günümüze ulaşamadı) ile bazilikaları, erken, orta ve geç dönemde yapılmış sütun ve sütun başlıkları ile büyülü atmosfere sahip mimari eserlerin yanı sıra, imparatorluğun Büyük Sarayı olarak bilinen ve günümüz Sultan Ahmet Camisinin olduğu yerde bulunan, Dünya Harikası olarak neden sayılmadığını hala anlamadığım saray kompleksini görmek isterdim. Ve tabi büyük sarayın hemen önünde, (eski adı At Meydanı, günümüzdeki adı Sultan Ahmet Meydanı olan yer) muhteşem mimarisi ve süslemeleri ile yükselen hipodroma ve içinde yapılan aktivitelere tanık olmak harika olurdu.