Cunku insan vucudu hareketlerinden dolayi surekli isinir ve ortalama isisinin uzerine cikar ortalama isinin uzerine cikincada soguma ihtiyaci duyar bunu ya terleme yoluyla yada kendisinden daha dusuk isisi olan disardaki havayla yapar
Cunku insan vucudu hareketlerinden dolayi surekli isinir ve ortalama isisinin uzerine cikar ortalama isinin uzerine cikincada soguma ihtiyaci duyar bunu ya terleme yoluyla yada kendisinden daha dusuk isisi olan disardaki havayla yapar
Çünkü termodinamik yasaları gereği ısı, sıcaktan soğuğa akar ve canlılık, açık sistem olma özelliği sayesinde termodinamik dengeden uzak kalabildiği için, çevresiyle termal dengeye ulaşmamalıdır.
Bu en isabetli cevap olsa da yeterince anlaşılır değil, dolayısıyla şöyle izah edeyim: İnsan vücudu ısısız/sıcaklıksız bir yapı değildir. Kendi metabolizması dolayısıyla sürekli ısı üretir ve bu ısıyı kaybetmesi gerekir; yoksa aşırı ısınacaktır.[1] Eğer insan vücudu için "ideal sıcaklık", yani kendisini konforlu hissettiği sıcaklık 37°C olsaydı, termodinamiğin 2. yasası gereği dışarıya ısı kaybedemezdi. Bu ısı sistemde birikir, giderek sıcaklığın artmasıyla sonuçlanır ve termodinamik dengeye ulaşıldığında ölümü getirirdi.
Bundan daha düşük bir sıcaklıkta (mesela 20-25°C civarında) ısı kaybı rahatlıkla yaşanabilir ve sistem varlığını sürdürmeye devam edebilir.[2] Tabii bundan çok düşük sıcaklıklarda bu defa ısıyı vücutta tutmak zorlaşacaktır, bunu da "üşüme" olarak algılarız (ve mesela titreme, ek ısı yaratma çabasıdır).
Ayrıca bir insan durmaksızın 37°C'de, hatta 40°C'de yaşasa da muhtemelen ölmezdi, çünkü metabolizması belli aralıklarda değişerek yine de termodinamik dengeye ulaşmayı zorlaştırırdı. Fakat bunun bir sınırı var ve burada anlattığım gibi ısı/nem değerlerine bağlı olarak ısı kaybedemeyeceğiniz bir noktaya ulaşacak olursanız, kısa bir süre içinde ölürsünüz. Bu yüzden hava sıcaklığı 37°C iken, aslında vücut sıcaklığınızla aynı olmasına rağmen "sıcak" hissedersiniz, çünkü bu, beyninizin bu sıcaklıktan daha düşük bir sıcaklığı arama ihtiyacının bir yansımasıdır.
Dikkate alınması gereken büyük faktör nemdir. “Hissedilen hava sıcaklığı” hiçbir zaman yalnızca sıcaklıkla tam olarak temsil edilmez; ortamın nemi ve rüzgar hızı hissettiğimiz sıcaklığı etkiler. İnsanın sıcaklık algısını kapsamak için ısı indeksi adı verilen bir kavram(HI) hem gölge hem de güneşteki hava sıcaklığının yanı sıra çevredeki havanın nemine de bağlı olan bir fonksiyondur. Eğer bulunduğumuz ortamın ısı indeksi, vücut sıcaklığımızın üstündeyse beyin dahili biyolojik termostatı tetikler ve ardından terleme yoluyla vücudu soğutma süreci başlatılır. Nemli bir ortamda üretilen ter yeterince hızlı buharlaşamaz (havadaki su buharı sebebiyle) ve vücudun soğuması yavaşlar ve böylece bir kısır döngü oluşur. Bu nedenle aynı 35°C'nin deneyimi %30 nemde ve %90 nemde aynı olmaz. Ayrıca her insan yaşına, kilosuna, boyuna, giydiği kıyafete, vücut yağ içeriğine, metabolizma hızına, hastalığa ve o sırada alınan herhangi bir ilacın etkisine bağlı olarak ısıyı farklı algılayabilir.
Endoterm hayvanların bir üyesi olarak bizler (memeli hayvanlar), sıcaklıkların değişmesine karşın vücut sıcaklığımız değişmeden kalır. Yani sıcakkanlıyız. Bunun avantajı, Dünya'nın dört bir yanındaki sıcaklıklara kolaylıkla uyum sağlayıp türümüzü geniş bir alana yaymamızı sağlamasıdır. Afrika'da ve Sibirya'da yaşayan insanlar bu sayede bu kadar keskin bir farka rağmen hâlâ hayattalar.
Ancak bu demek değildir ki vücut çevre sıcaklığından etkilenmez. Vücut çok soğuk ortamlarda hipotermi; çok sıcak ortamlarda ise hipertermi geçirir. Hipotermi olayında ısı kaybı ısı kazancından yüksek olduğu için vücut, yukarıda açıkladığım vücut sıcaklığını sabit tutmak maksadıyla termoregülasyon olayları başlatır. Titreme, morarma, piloereksiyon (kılların diken diken olması) gibi. Hipertermi olayında ise ısı kazancı ısı kaybından yüksek olduğu için vücut dehidrasyona uğrar, yani sürekli su kaybeder. (Terleme gibi.)
Vücut sıcaklığımız 37°C civarındayken daha düşük seviyedeki sıcaklıklar hararet yapmasının nedeni, vücudun sıcaklık kontrol mekanizmasının normal çalışma aralığı içinde olmasıdır.
Vücut sıcaklığı, vücut içinde oluşan metabolik enerjinin bir parçası olarak üretilir ve vücut tarafından soğutulur. Daha düşük seviyedeki sıcaklıklar, vücudun normal sıcaklık kontrol mekanizmasını etkileyebilir ve bu nedenle vücut sıcaklığını düşürerek hararet yapmasına neden olabilir.
[1]Ayrıca, daha düşük sıcaklıklarda vücudun soğutma mekanizmalarının (terleme, vücut sıvılarının hareketi gibi) çalışması daha zor olabilir, bu da sıcaklık kontrol mekanizmasının etkililiğini azaltabilir.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.
Bilim ile ilgili bir etkinlik mi düzenliyorsunuz? Yoksa bilim insanlarını veya bilimseverleri ilgilendiren bir iş, staj, çalıştay, makale çağrısı vb. bir duyurunuz mu var? Etkinlik & İlan Platformumuzda paylaşın, milyonlarca bilimsevere ulaşsın.
Evrim Ağacı'nın birçok içeriğinin profesyonel ses sanatçıları tarafından seslendirildiğini biliyor muydunuz? Bunların hepsini Podcast Platformumuzda dinleyebilirsiniz. Ayrıca Spotify, iTunes, Google Podcast ve YouTube bağlantılarını da bir arada bulabilirsiniz.