Öncelikle şeker ve yapay işlenmiş şeker ayrımını göz önünde bulundurmak zorundayız. 6 karbonlu doğal şekerin yüzde 95i enerjiye dönüşür, kana hızlı karışır. Yapay şeker o kadar çok asitlenmeye neden olur ki, bir noktada kırmızı kan hücreleri ile, kollajen bağlar ile etkileşime girerek zarar verir. -Biyokimyasını anlatmak uzun sürer, tıpta 2. sigara olarak kabul edilir. Etki mekanizması çok benzerdir. Şeker hastalığı, oksijensiz kalmadır aslında şekerin kırmızı kan hücrelerine bağlanması nedeniyle-
Bu konuyu anlamak için, hemen fabrika ayarlarına yolculuk yapalım. Homosapiens doğada az miktarda şeker ya buluyor ya da hiç bulamıyordu. Meyvelerin gerçek halleriyle şimdiki halleri arasında oldukça büyük farklar var. Yenilebilir kısımları az idi, şeker miktarları da öyle. İşte evrimsel olarak biyolojinin şekeri hiç kaçırmaması, depo etmesi, hatta diğer bütün besin gruplarından önce metabolize edilmesinin nedenleri de yine bu fabrika ayarlarıyla alakalı. O kadar azdı ki, ulaşma sorunu ortadan kalktığında kişiler bağımlısı bile olabiliyor. Ve yapay şeker yüksek oranda karaciğere giderek trigliserid yani yakılması en zor yağa çevrilmekte.
En sağlıklı yiyeceği bile yiyor olsak, yanında şekerli bir şey yiyorsak, metabolizma en yararlı olanı bırakır, şekeri metabolize eder. Şeker, diğer bütün besin gruplarından yüzde 20 daha hızlı enerjiye döner. Böylesi hayatta kalmak için hızlı enerji kaynağının evrimsel olarak tat oranı içermesi oldukça uyumlu görünüyor. İşte bu enerjiyi kaçırmak istemez biyoloji. Bu kadar hızlı enerjiye dönüyor olmasına rağmen, en çok çöp üreten, metabolik atık üreten de yine şekerdir. Ve şekerin vücuttan atılma yöntemi YOKTUR. Ya yakılacak, ya birikecek. Obezite, diyabet gibi bir sürü sorunun kaynağı yapay şeker.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Kaynak. (3 Mart 2020). Alındığı Tarih: 3 Mart 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı