Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait belge arşivleri, günümüzde bütün araştırmacıların ön araştırma yapmalarına olanak verecek şekilde internet ortamına da aktarılmıştır. Birileri "Osmanlı Arşivi'nde filanca belgede şöyle yazıyor" dediği zaman, en azından böyle bir belge olup olmadığına dair yüzeysel taramalar yapabilmeniz mümkündür. Devlet Arşivleri sitesine (aşağıda adresi var) üye olup çeşitli taramalar yaparak bazı bilgilere ulaşmanız mümkündür. Bu arşivde olanlar dışında da "belge" niteliği taşıyan birçok yazılı-basılı kaynak, farklı platformlarda ya da kütüphanelerde bulunmaktadır. Bunlara ulaşmak, yine çok zor olmamakla birlikte, her alanda olduğu gibi bu alanda da "kesinlikle emin olmak" istiyorsanız, dil öğrenmeniz gerekmektedir. O belgede gerçekten söylendiği gibi bir yazı var mı, yok mu, hiçbir şüpheye yer vermeden emin olmanın tek yolu o belgedeki yazıları (örneğin Osmanlıca) okuyabilecek donanımı edinmektir. Aksi halde samimi ve bilgili olduğunu düşündüğünüz başka insanlara güvenmek de bir seçenektir.
Alanda faaliyet gösteren araştırmacılar genellikle, karşılaştıkları iddiaları, bilgileri sözünü ettiğim yöntemlerle kontrol ederler.
Yaşadığımız coğrafyanın ~700 yıllık geçmişinde Osmanlı egemenliği söz konusu olduğu için "Tarihi belge" kavramını bu çerçevede ele almayı sürdürüyorum:
Bazı Osmanlı kaynak türleri şöyledir:
- Bugünkü resmi kurum yazışmalarına benzer özellikte olan Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Dönemleri Resmi Evrakları (Bk. https://katalog.devletarsivleri.gov.tr/ )
- Çeşitli El Yazmaları (Bunların içinde Bozoklu Osman Şakir gibi ressam-yazar olan devlet görevlilerinin resimli anlatıları; Evliya Çelebi gibi seyyahların eserleri; sultanların çıktıkları seferlerin günlükleri olan ve geçilen yollar, yaşanan olaylar dahil her şeyin yazıldığı Rûznâmeler gibi çeşitlidir.) (Bk. örneğin; http://www.millet.yek.gov.tr/ ; http://www.suleymaniye.yek.gov.tr/ )
- Vilayet Salnameleri (1847'den sonra. Valiliklerce, kendi vilayetlerini idari, coğrafi, ekonomik, demografik, hatta arkeolojik yönlerden tanıttıkları, her konudaki faaliyetleri ve gelişmeleri anlattıkları ve hatta görsel de ekledikleri yıllık yayınlardır; merkezi yönetime rapor mahiyeti de taşır.) (Bk. http://ktp.isam.org.tr/?url=salname)
- Mühimme Defterleri (bk. https://islamansiklopedisi.org.tr/muhimme-defteri)
- Şer'iyye Sicilleri (hukuki yazışmalar, mahkeme kayıtları)
- Vakfiyeler (Ankara'da Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde büyük bir bölümü transkribe edilmiş olarak araştırmacıların incelemesine açıktır. Bunlar Vakıfların kuruluş, işleyiş ve idaresiyle ilgili olduğu gibi, vakıflar bünyesinde bulunan ve bugün "tarihi eser" dediğimiz birçok mimari yapı hakkında fiziki ve tarihi bilgiler sağlamaları açısından da çok değerlidir.)
- Tapu Tahrir Defterleri (Ülkenin mezralarına varıncaya kadar tutulmuş demografik, tarımsal, ekonomik, idari bilgiler içerir)
Bu tür kaynakların, eserlerin, belgelerin fiziksel olarak taklit/uydurma olup olmadığı konusu ise biraz daha başka bir konudur; o konuda devreye, kağıdı ve mürekkebi analiz edecek olan kimya bilimi, yazının karakterini, kıvrımlarını üslup uyumu açısından inceleyecek olan epigrafi, paleografi gibi uzmanlık alanları girer. (Ekstrem durumlar olarak çok kaliteli ve uygun taklitlerin ayırt edilememesi mümkündür.)
Son söz olarak belirtmem gerekir ki "tarihi belge" denilince akla "üzeri yazılı kağıt"lardan başka birçok şey de gelmelidir: Örneğin Mezopotamya'nın, Ugarit'lilerin kil tabletleri de, Mısırlılar'ın hiyeroglifleri de, Romalılar'ın, Selçuklular'ın çeşitli binalara aplike ettikleri taş kitabeleri (yazıtları) de "tarihi belge"dir ve "gerçek"liklerini değil ama, içerik doğruluklarını sınamak için, diğer yanıtta da belirtildiği gibi "karşılaştırma" yöntemine başvurmak önemli ve gereklidir.
929 görüntülenme