İki paleontologa göre, fosilleşmiş birçok dinozorda geniş açık ağız, kafası geri atılmış ve kıvrılmış kuyrukların tuhaf pozu, beyin hasarına ve boğulmaya (asfiksi) karşı tipik olarak acı çeken ölümün sesini gösteriyor.
Bu ikonik ölüm pozu, yüzyıllardır bilim insanlarını düşündürüyor. En meşhur olanı 150 milyon yıllık Archaeopteryx fosilindeydi. 2007'de Berkeley Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kevin Padian ve ekip arkadaşları Paleobiology dergisinde bu konuda bir makale yayımladılar. Malum pterosaurlardan, dinozorlara ve memelilere kadar birçok fosil bu pozisyonda bulundu. Dolayısıyla öldüklerinde nehir gibi su birikintileri kenarında veya su içerisindeydiler ki, öldükten sonra akıntı ile kemikleri bu görünümü aldı. Ayrıca rigor mortis (ölüm katılığı) ve kuruyan kaslar da bu soruya cevap verebilir.
Öte yandan Yale Üniversitesi'nden Veteriner Faux konuya karşı çıktı. Aslında bu görüntü, opistotonus adı verilen ve santral sinir sistemi hasarı olan insan dahil bütün hayvanlarda sık rastlanan bir pozisyondur. Kelime anlamı olarak vücudun "yay" halini alması demektir. Başlıca nedeni boyun ve sırt kaslarının anormal kasılmasıdır. Menenjit, tetanos, histeri, diğer enfeksiyon durumlarında ya da bazı sara nöbetlerinde görülebilir. Hatta en sık sebebi günümüzde tetanos etkeni Clostridium tetani isimli gram-pozitif bakteridir. Kendisinde tetanospazmin isimli nörotoksin bulunur, böylece kaslarda kasılmalara sebebiyet verir.
Faux'un açıklaması sayesinde Padian ve ekip arkadaşları, "Bu sayede birçok fosil hakkında bilmediğimiz bilgiler elde edebiliriz. Bu durumlara ölüm anları ve ölüm nedenleri de dahil" dedi.
Ayrıca, söz konusu hayvanların yüksek metabolik aktiviteye sahip olduklarını da anlayabiliyoruz. Dolayısıyla Padian'a göre bu hayvanlar sıcakkanlı olmalılar. Timsah ve kertenkele gibi soğukkanlılar hipoksiden (kanlanamama, oksijensizlik), sıcakkanlılar kadar etkilenmez. Etkilenirler evet, ancak bu denli yaygın olamaz. İlk başta kuruyan kasların ve tendonların asimetrik olarak kasıldığını dile getirmişlerdir. Fakat Padian, onların çok iyi korunmuş olması gerektiğini, yani uzun süre açıkta beklemelerinin mümkün olmadığını vurguladı. Aksi takdirde leş yiyiciler tarafından parçalanırlardı. O zaman nasıl olur da kuruyabilmişlerdir?
O zaman santral sinir sistemi hasarı argümanına geri dönelim. Beyincik (cerebellum) vücudun pozisyonunu koruyan kasları kontrol eder. Yani yerçekimine karşı ayakta dururken, fark etmediğiniz şekilde kasılan ekstensör (gerici) kaslar gibi. Herhangi bir beyincik hasarında bu sinirsel aktivite bozulabilir ve kaslar daha çok gerilerek opistotonus pozisyonu alabilir. Padian ve Faux birçok eski fosili tekrar incelerken cerebral disfonksiyon durumunu daha çok onayladılar.
Söz konusu argümanı destekleyen bir Allosaurus fosilinde analizler sonucu bakteriyel enfeksiyon gözlemlendi. Dolayısıyla enfeksiyon, memenjite ilerlemiş ve opistotonus pozisyonuna sebebiyet vermiş olabilir. Bu durum Clostriduim tetani bakteri salgını kaynaklı ya da su üstünde "kızıl akıntı" denilen alg/plankton nedenli doğa olaylarından olabilir.
Gel gelelim 2012'de Achim G. Reisdorf ve Michael Wuttke tarafından yapılan son çalışmaya... Bu çalışmanın sonucuna göre dinozorlar opistotonik pozisyondan değil, ölüm anından önce (perimortem) suya batmakta olan dinozorların omurları boyunca uzanan ligamentum elasticum isimli ligamentin enerjisini boşaltarak boynu ve kuyruğu geriye kıvırmasından dolayı o pozisyonu alıyorlar. Bu ligament normalde vücut pozisyonunu karada korurken, kaldırma kuvveti ile birlikte ölüm sırasında artık fazla çekmeye başlıyor. Tavuklar üzerinde yaptıkları deneyler sayesinde boyunlarının 90 dereceden bile fazla çekildiğini gözlemlediler.
Aslında yüksek ihtimalle her iki durum da geçerli olabilir. Yani birinin diğerine bir üstünlüğü yok. Söz konusu hayvanın ölüm yeri ve ölüm sebebi açıklama için belirleyici unsur olacaktır.
Kaynaklar
- P. Türkoğlu. Canlılar, Neden Çoğu Zaman Kafalarını Geri Atmış Gibi Fosilleşiyor?. (30 Ocak 2018). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2021. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı