Oldukça güzel ve yerinde bir soru,
Okuma, yazılanı duyu organları yoluyla algılayarak, algılananı, anlamlandırma ve yorumlama amacı ile zihnin duyu organları ile ortaklaşa yaptığı bir etkinliktir. Okuma işi vücuttaki birden fazla merkezin bir araya gelerek oluşturduğu bir eylemdir.
Yazı ve yazılanı okuma birçok kişinin sandığı gibi basit bir eylem değildir. Önce görme, sonra anımsama, daha sonra anlama gibi aşamaları olan karmaşık bir eylemdir. Bu eylem çok kapsamlı bir program gibidir. Okumada kullanılan sistemler kompleks bir yapıya sahiptir. Kompleks yapıdan birinin sekteye uğraması bu eylemin olumsuz bitmesine neden olabilir.
Bu denli karmaşık bir icat olan yazının ortaya çıkabilmesi için, öncelikle ona ihtiyaç duyulması gerekir. İhtiyaç olmadığı müddetçe bu denli karmaşık bir şey icat edilemezdi.
Atalarımız on binlece yıl boyunca avcı toplayıcı olarak küçük gruplar halinde yaşadılar. Gruplarda eşitlikçi bir komün hayatı geçerliydi. Özel eşya kavramı yoktu . Kimse kimseyi beslemezdi. Grubun üyeleri beslenmek istiyorsa av veya toplama faaliyetine eşit şekilde katılmalıydı . Fazla ürün veya artı ürün diye bir kavram söz konusu değildi.
Tüm bunlar insanlık tarihinin en büyük dönüm noktalarından biri olan tarım devrimi ile birlikte değişecekti . Mezopotamya'nın dicle ve fırat nehirleri arasındaki bereketli topraklarında, Sümer olarak adlandırılan bir halk geliştirdiği tarım teknikleriyle fazla ürün veya artı ürün elde etti .Bu artı ürün, yeni sulama ve kanal inşaatlarında yada yağmacı güruhlara karşı savunma amaçlı olarak çok sayıda bireyin işbirliğini gerektiren eylemler için kullanılmaya başlandı. Mevsimlerin döngüsü de büyük önem taşımaktaydı ve ekim ve dikim zamanlarının iyi hesaplanması gerekiyordu . Bu durum ise, tüm bunları organize edecek bireylerin işlevinin değişmesini, zorunlu kılıyordu.
Eski avcı toplayıcıların şifacıları, tarım toplumunda, insan üstü güçlerle, yani tanrılarla iletişim kuran rahip krallarına evrildi . Ne var ki onların bile aklı, kimin ne miktar fazla ürün getirdiğini hafızada tutmaya yeterli değildi.
İçlerinden biri , kimin ne kadar fazla ürün getirdiğini hatırlamak amacıyla bir kil tablete işaretler çizmeyi akıl etti. İşte bu ilk muhasebe kayıtları , homo sapiens'in yani insanlığın şafağının artık yavaş yavaş aydınlanmaya başladığının da habercisiydi.
103 görüntülenme