Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
266
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ayşe Ezo Yanı
Çeviren 8 Ağustos 2023 13 dk.

Samanyolu'nun merkezindeki süper kütleli kara delik; etrafındaki neredeyse her şeyi yutan, yuttukça daha da büyüyen bir canavar gibi ve yalnız da değil. Binlerce, milyonlarca ve hatta milyarlarca güneş ağırlığındaki kara delikler neredeyse bilinen tüm büyük galaksilerin merkezinde yer alıyor.

On yıllardır bilim insanları bu tür devleri bulabilecekleri tek yerin galaksi merkezleri olduğunu düşünüyorlardı, çünkü sadece büyük galaksiler canavarların iştahlarını besleyecek kadar maddeye sahipti. Fakat yaklaşık yirmi yıl önce, bilgisayar simülasyonları bu en eski kara delikler hakkında bazı tuhaflıkları ortaya çıkardı: Olması gereken yerde olmayan kara delikler vardı! O zamanlar pek çok bilim insanı bu tuhaflıkların tesadüfi olması gerektiğini düşünerek sonuçları reddetti.

48
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ferhat Apak
Üye 6 gün önce Henüz cevap yok.
Buzdolabında, buz yapma haznesinin su bölümünde beyaz süngerimsi ortasında kahverengilik olan bir şey buldum , çeşme suyu katmıştım katarken bu yoktu. Bu bir canlı mı?
108 görüntülenme
Buzdolabın da bulduğum şey bir canlı mı?
Buzdolabın da bulduğum şey bir canlı mı?
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Beste Zorlu
Beste Zorlu
150K UP
Uyarlayan 4 gün önce 3 dk.

Doğada canlı gruplarının avcılarına karşı geliştirdiği farklı savunma mekanizmaları mevcuttur; kamuflaj, mimikri, çeşitli özelleşmiş yapılar ve zehir bu savunma başında gelir. Bu mekanizmaların arasında doğası sebebiyle en çok çalışılan ve merak uyandıran başlık zehirdir.[1][2]

Özellikle bazı canlı grupları zehirleri nedeniyle "en çok korkulan", "en tehlikeli" gibi isimlerle anılır olmuştur. Bazı böcekler, örümcekler, kurbağalar, yılanlar, kaplumbağalar zehirlidir ve her biri yaşadığı habitatın coğrafyasına göre farklı kimyasal içerikli zehirlere sahiptir. Bu başlıklar içerisinde yılanların zehirleri en tehlikelilerden biri olarak kabul görür.

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Burak Albayrak
Ekleyen 25 Ekim 2022 1 sa.

Otizm (veya Otizm Spektrum Bozukluğu), yaşamın erken dönemlerinde başlayan; sosyal etkileşimlerde ve tekrarlayıcı davranışlarda belirli derece bozulma gösteren, son derece sınırlı ilgi alanlarına ve/veya duyusal davranışların belirli bir kombinasyonuna sahip bireylerde görülen, oldukça kalıtsal ve heterojen bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu heterojenliği yansıtan otizm terimi hem daha genel bir sunumu hem de "Yaygın Gelişimsel Bozukluklar" genel tanı kategorisi içinde bir alt grup olarak değerlendirilmesini takiben spesifik bir tanıyı tanımlamak için çeşitli şekillerde kullanılmıştır.

Otizmin temel özellikleri, ilk tanımından bu yana önemli ölçüde değişmemiştir. Bununla birlikte, günümüzde otizmin çok hafif ila şiddetli arasında değişebilen bir "spektrumda" gözlendiği kabul edilmektedir. Spektrum Bozukluğu, her biri bir süreklilik içinde ortaya çıkan semptomları ve spektrum boyunca paylaşılan ancak belirgin şekilde farklı biçim ve derecelerde tezahür eden belirli özellikleri olan bir grup bozukluğu ifade eder. Bir spektrum bozukluğu olan herhangi birinin, onunla ilişkili özelliklerin tümünü olmasa da bazılarını göstermesi muhtemeldir ve bunları çok farklı derecelerde gösterebilir.

107
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 26 Şubat 2018 8 dk.

Dünya genelinde, özellikle de bilimsel gerçeklerin halk arasındaki kabulünün ortalama altı seviyede olduğu ABD ve Türkiye gibi ülkelerde, halkın evrimi anlama ve onu, var oluşun kökenlerini izah eden bir doğa yasası olarak kabul etme oranları artmaya başladıkça, bilim düşmanları ve gerici kitleler aracılığıyla evrimi ya da genel olarak bilimi "ateizm" ile eşdeğer gösterme çabalarında da bir artış gözleniyor. Bu nedenle, bir bilim sahası olan evrimsel biyolojinin ve genel olarak bilimin ateizm/teizm konusundaki tutumuna bir bakış atmakta ve bazı yanlış anlaşılmaları netleştirmekte fayda görüyoruz. Zira evrimin bilim insanları arasında kabul görmediği ve/veya bilim insanlarının genellikle ateist oldukları yönünde çok ciddi yalanlar halk arasına düzenli olarak yayılıyor.

Bu yalanların amacı, bilime ısınmaya başlayan toplumları bilimden ve sorgulamadan uzak tutmak. Sosyal medyada da bu propagandanın sıklıkla karşımıza çıkıyor olması, bu yazının elzem olduğunu gösteriyor. Bu yalanları tamamen ve kökünden kazımak, ülkemizin insanlarının bilime olan önyargılarını kırması için çok büyük bir adım olacaktır diye düşünüyoruz. 

280
5
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Abdulkadir Özcan
2 gün önce
Geçen gün çölyak hastalığına yol açan HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 genlerinin, özellikle Kafkas kökenli toplumlarda neden bu kadar yaygın olduğunu düşünürken aklıma şöyle bir senaryo geldi. Genetik olarak bu kadar yüksek oranlarda bulunmalarına rağmen çölyak hastalığının kendisi oldukça nadir. Bu çelişki, sanki bu genlerin bir zamanlar avantaj sağladığı ama bugün bir bedel olarak karşımıza çıktığı izlenimini uyandırıyor.

Belki de tarım öncesi dönemde, Bereketli Hilal gibi bölgelerde yaygın olan bir patojen (bir virüs, bakteri ya da mantar), buğday ya da arpa proteinlerine yapısal olarak benzeyen yüzey proteinleri geliştirerek evrimleşmişti. Bu moleküler taklit, bitkinin savunma sistemini atlatmak ya da bu bitkileri tüketen hayvanlara daha kolay bulaşmak için bir strateji olabilir. Hatta belki de bu patojenin hedefi, bu tahıllarla beslenen küçük memeliler, kuşlar veya böceklerdi. İnsanlar da bu ekolojik döngüye, ya enfekte hayvanları tüketerek ya da doğrudan yabani tahıllarla temas ederek dahil olmuş olabilir.

Eğer öyleyse, bu patojenin taklit ettiği protein yapılarını tanımakta daha başarılı olan bağışıklık sistemine sahip bireyler – yani HLA-DQ2/DQ8 genlerini taşıyanlar – hayatta kalma avantajı kazanmış olabilir. Böylece bu genler, tarım başlamadan önce bile pozitif seçilim yoluyla yayılmış olabilir.

Ancak tarım devrimiyle birlikte gluten, artık sadece bir iz değil, diyetin temel unsuru haline geldi. Bağışıklık sistemi ise hâlâ geçmişteki tehdidi hatırlıyor ve onu tanımaya programlı. Böylece glutenin kendisi bir tehdit gibi algılanmaya başlanmış olabilir. Yani çölyak hastalığı, aslında geçmişte sağladığı hayatta kalma avantajının bugün açığa çıkan bir yan etkisi olabilir.

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
366K UP
Aktaran 4 gün önce 3 dk.

Fosillerin keşfedilmesini konu alan filmlerde ya da hikayelerde genellikle birilerinin arka bahçesinde bütün bir dinozor kemiği bulduğu gösterilse de paleontologlar gerçekte, çoğunlukla bir iskeletin ufak tefek parçalarıyla uğraşır. Bu resim çoğu zaman eksik olsa bile, küçücük bir kemik parçası dahi yepyeni bilgiler ortaya çıkarabilir.

Bilim insanları bu parçaların nereden geldiğini anlamak için fosil içinde korunmuş antik kemikleri incelemek için kullanılan görece yeni bir yöntem olan palaeoproteomik yöntemini kullanıyor. Frontiers in Mammal Science dergisinde yayınlanan bir çalışma, bu tekniğin Avustralya’nın nesli tükenmiş keseli dev hayvanlarına (İng: "Megafauna") ait kemiklerde ilk kez başarıyla kullanıldığını ortaya koyuyor.[1] Bu türler, günümüz Avustralya keseli hayvanlarının dev ataları olarak biliniyor.

4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sude Akman
Sude Akman
213K UP
Aktaran 20 Ağustos 2021 3 dk.

Injury Prevention dergisinde çevrimiçi olarak yayınlanan uluslararası verilerin bir analize göre, bu dönemde yaşa özgü intihar oranlarındaki önemli düşüşe rağmen, intihardan kaynaklanan genel küresel ölüm sayısı son 30 yılda yaklaşık 20.000 arttı.[1] Çalışmaya göre, hızla yaşlanan nüfusa sahip ülkelerde bu gidişatı tersine çevirmek zor olabilir.

Araştırmacılar, özellikle alt orta gelirli ve üst orta gelirli bölgelerde nüfusun yaşlanması, nüfus artışı ve nüfus yaş yapısındaki değişikliklerin büyük ölçüde intihar oranlarını yönlendirdiğini söylüyor. Ülkeler intihar ölümlerindeki eğilimi tersine çevirmek için mücadele etmeli, çünkü intihar oranları dünyanın hemen hemen tüm bölgelerinde 70'li yaşlar ve üzerinde en yüksek seviyede.

25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
512K UP
Eseri Ekleyen 1 gün önce Film
Puan Ver
Orjinal Adı : The Barkers Pursuit of Adventure 2
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
İnceleme
Habil Temiz
İnceleyen6 2 gün önce
Başlangıcı gerçekten bir John Wick Spin-Off'u gibi başlasada,ilerleyen vakitlerde aksiyonun yerini neredeyse bilim kurgu alan,birçok yapımda önemli işler barındıran yıldızları gereksiz harcayan,izlediğimiz 'gerçek' aksiyonun ve dikkat çekici anların neredeyse çoğunu sadece John Wick tarafından izlediğimiz, artık aşina olduğumuz 'intikam' senaryolu bir yapım olmuş.Yerinde aksiyonlar ve sahnelerin yanı sıra dikkat çekici atmosfere ve bunun bir sadece spin-off olduğunu hatırlatsada,Ana de Armas'ın ciddi bir rolü kaldırabilip kaldıramamasını sorgulattı.Yine de oyuncuların ve yapım ekibinin bir spin-off olması için elinden geldiğince uğraşları belli oluyor.
Film
6.5/10
(2 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eftal Oturakçıibogil
Çeviren 3 Haziran 2024
Büyüleyici galaksi NGC 2403, bir zürafayı andıran Camelopardalis takımyıldızı sınırları içerisinde bulunuyor. Bizden yaklaşık 10 milyon ışık yılı uzaklıkta ve 50.000 ışık yılı çapında olan bu koca galaksi, HII bölgesini oluşturan yıldızlar arasında diğerlerden çok daha fazla yer kaplıyor. Bunu atomik hidrojen gazının saçtığı kırmızı ışıltı sayesinde anlıyoruz. HII bölgeleri çok sıcak kocaman yıldız kümelerinden oluşurlar ve hızlı ve öfkeli hayatlarının sonuna geldiklerinde süpernovalar gibi parıldayarak patlarlar. M81 grubunun bir üyesi olan NGC 2403, bizim yerel galaksilerimizden “Triangulum Galaksisi” olarak da bilinen M33 galaksisine benzemektedir. NGC 2403, fotoğrafta ön planda bizim Samanyolu Galaksimizle beraber dikenli bir şekilde görünmektedir. Ayrıca fotoğrafın derinlerinde geniş alan kaplayan şeyler, Samanyolu'nun loş ve tozlu yıldızlararası bulutlarıdır, bunlar aynı zamanda galaktik sirüs veya entegre akı bulutsuları olarak da bilinir. Ancak NGC 2403'ün kendisinden uzanıyor gibi görünen soluk şeyler, muhtemelen komşu galaksilerle olan kütleçekimsel etkileşimlerden kaynaklanan gelgitsel yıldız akıntılarıdır. 
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 3 hafta önce İzmir₺9.000,0015 Haziran
Mekanobiyoloji: Canlı Dokuların Mekanik Şifresi
15 Haziran 2025 15:00 tarihinden 22 Haziran 2025 12:00 tarihine kadar.

Mekanobiyolojinin temel kavramları; özellikle hücrelerin birbirleriyle ve çevreleriyle etkileşimlerinde, hücre bölünmesinden hücre farklılaşmasına ve ölümüne kadar farklı hücresel süreçlerin temellerinde mekanik etkilerin rolünü anlamak için disiplinler arası bir yaklaşım.

Devamını Göster
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Aysun Tekarabacı
3 gün önce
Yillardir oyle bir; üstenci bakış,azarlayıcı söylem,ötekileştiren tavır, aşağılayan hitap ve en onemlisi halkini sevmeyen kişiler var ki yönetimde,iyiyi ozledik. Artik vicdan ve ahlakli insanlar istiyoruz, her alanda!Bu gerceklesecek mutlaka🕊 
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Cansın Hazan Bayrak
Seslendiren 6 Eylül 2021 6:16
Gebeliğin 37. haftasından önce, yani prematüre doğan bir bebek, genellikle anne ve babasından ayrılarak yoğun bakımda bir küvöze yerleştirilir. Birkaç...
29
Yaşam Ağacı Gözlemi
Muhammed Emin Çoban
Gözlemi Yapan 3 gün önce Türkiye, Hatay
Bir çay kenarında kavun kabuğuna konmuş haldeydi ne olduğunu merak edip fotoğrafladım.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
Bilim insanı adayı olan bu çocuklar hiçbir zaman kendilerine öğretilenleri sorgusuz sualsiz ezberlemezler ve doğruluğuna kayıtsız şartsız inanmazlar çünkü biz bile öğrettiğimiz şeylerin doğruluğundan şüphe etmekteyiz.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
21
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Sabri Küsüroğlu
İnceleyen10 28 Ağustos
George Orwell’in 1984 adlı romanı, edebiyat dünyasının en güçlü distopyalarından biri olarak kabul edilir. Kitap, yalnızca bir romandan ibaret değil, aynı zamanda otoriter rejimlerin karanlık yüzünü gözler önüne seren bir uyarıdır. Orwell’in yarattığı dünya, baskıcı bir rejimin bireyleri nasıl kontrol edebileceğini ve özgürlüğün nasıl yok edilebileceğini ürkütücü bir gerçeklikle anlatır.

Romanın merkezinde yer alan Büyük Birader, tüm halkı gözleyen ve denetleyen bir figür olarak karşımıza çıkar. "Büyük Birader seni izliyor" cümlesi, Orwell’in bu distopik dünyasında, bireyin her anının kontrol altında tutulduğunu ve özel hayat kavramının ortadan kalktığını simgeler. Evlerin içine kadar yerleştirilen kameralar, yalnızca fiziksel hareketleri değil, düşünceleri bile izler. İşte bu noktada, Orwell’in dehası kendini gösterir: Düşünce suçu. Yalnızca devlete karşı eylemde bulunmak değil, olumsuz bir düşünce bile suç sayılır. Bu, bireyin özgürlüğünün tamamen yok edilmesinin en uç noktasıdır.

1984 yalnızca bir distopya değildir; aynı zamanda bir uyarıdır. Orwell, bir toplumun özgürlüğünü kaybetmesinin, baskıcı bir rejimin ne kadar sinsi ve yıkıcı olabileceğinin en uç örneğini sunar. Kitapta tasvir edilen dünya, totaliter rejimlerin birey üzerindeki mutlak kontrol arayışını, propagandanın ve manipülasyonun nasıl silah haline getirilebileceğini gözler önüne serer. Bu durum, kitabı okuyanlar için rahatsız edici bir gerçeklik olarak karşımıza çıkar: Geçmişin ve bugünün otoriter rejimleri, Orwell’in çizdiği bu karanlık tabloyu haklı çıkarıyor mu?

Kitapta, medya manipülasyonunun, tarihin yeniden yazılmasının ve dilin kontrol edilmesinin, bireylerin nasıl birer kukla haline getirilebileceği üzerinde durulur. Orwell’in "Newspeak" kavramı, dilin sınırlandırılması yoluyla düşünce özgürlüğünün nasıl yok edilebileceğini gözler önüne serer. Çünkü dil, düşüncenin aracıdır ve dilin kontrol edilmesi, düşüncenin kontrol edilmesi demektir. Orwell, bu kavramla günümüz dünyasında da gördüğümüz dezenformasyon ve propaganda tekniklerine ışık tutar.

1984 aynı zamanda bireyin içsel mücadelelerini de derinlemesine işler. Winston Smith’in hikayesi, bireyin otoriter bir rejimle olan mücadelesini ve bu mücadelenin trajik sonuçlarını gözler önüne serer. Winston, bir yandan sistemle savaşmaya çalışırken, diğer yandan kendi içsel korkularıyla yüzleşir. Bu da romanı sadece politik bir eleştiri olmaktan çıkarır, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine inen bir psikolojik inceleme haline getirir.

Orwell’in 1984 romanı, sadece bir dönemin eleştirisi değil, aynı zamanda geleceğe yönelik bir uyarıdır. Yazar, insan doğasının en karanlık yönlerini ortaya koyarak, bireyin özgürlüğünün ve haklarının ne kadar kolay bir şekilde gasp edilebileceğini gösterir. Bu nedenle, 1984, günümüz dünyasında da geçerliliğini koruyan evrensel bir mesaj taşır: "Özgürlük, özgürlüğü koruma iradesini kaybettiğimizde yok olur." Orwell’in bu uyarısını göz ardı etmemek, bugünün ve geleceğin toplumları için hayati önemdedir.
Kitap
9.6/10
(427 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close