Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Onur Göksel Yokuş
Yazar 16 Temmuz 2019 44 dk.

Zihin felsefesi denildiği zaman, pek çok kişi, Descartes'ın yıllar yılı dillendirilen ama derinine pek inilmeyen "Düşünüyorum, o halde varım." sözünü anımsayabilir. Nitekim Descartes, modern felsefenin kurucusu olarak ve zihin felsefesiyle ilgili en önemli problemlerden birisi olan zihin-beden ayrımı sorununu ortaya atarak da, bu alanın ortaya çıkışında önemli ölçüde etkili olmuştur. 

Descartes'ın bu girişimi, alanla ilgili ilk gözle görülür çalışmayı başlatması anlamında önemliydi. Lakin bugün "zihin felsefesi" denildiği zaman, bu disiplin içerisinde çalışan kişilerin aklına Descartes ve düalizmden çok daha fazlası gelmektedir. Kavram olarak zihin dediğimiz zaman, onu teşkil eden unsurlar, zihin felsefesini ana hattan ilgilendiren bir tartışma olarak zihinsel dediğimiz şeyin kendisinin fiziksel olup olmadığı ve zihnin kendisini açıklamaya çalışan teoriler bu alanın çalışanları tarafından farklı şekillerde ele alınarak tartışılır. Bundan beş yüz sene öncesine kıyasla bugün, zihin kavramını ele almak ve irdelemek için çok sayıda düşünsel yapı geliştirildiği söylenebilir.

215
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 16 Kasım 2013 3 dk.

Bilim insanları uzun yıllardır çok hücreli canlıların, sperm ve yumurta gibi tek hücreleri kullanarak üreyecek şekilde nasıl ve neden evrimleştikleri sorusunu çözmeye çalışmaktadırlar. Şimdi, Minnesota Üniversitesi Biyolojik Bilimler Bölümü'nden doktora sonrası araştırmacısı William Ratcliff ve Doç. Dr. Michael Travisano, deneysel evrim metotlarını kullanarak tek hücreli algleri çok hücrelilere evrimleştirdi ve tek hücreli yapılarla üremelerini sağlayacak şekilde evrimleşmelerini sağladı; böylece bu yapbozun büyük bir parçasını tamamlamış oldu. Ratcliff, konuyla ilgili şunları söylüyor:

Nature Communications dergisinde yayımlanan makalede araştırmacılar sıvı dolu bir test tübünün dibinde oturmakta olan algleri sürekli olarak seçilim baskısına tabi tutarak nasıl çok hücrelili bir soy hattı elde ettiklerini izah etmektedirler. Sadece 73 nesil sonunda, tübün dibindeki tek hücreli algler, çok hücreli yapılar oluşturmuşlardır.

22
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.3M UP
Aktaran 1 gün önce 3 dk.

Son 20 yıldır, insan kaynaklı küresel ısınmaya rağmen, Kuzey Kutbu buzları daha yavaş bir hızda eriyor. Bu durum, sıcaklık rekorları bir bir kırılırken ve küresel ısınmanın hızlanıp hızlanmadığına dair tartışmalar yapılırken ilginç bir fenomeni gözler önüne seriyor.

İklim modellemesine dayanan veriler, bu bulgunun insan kaynaklı deniz buzu kaybını dengeleyen "doğal iklim çeşitliliğinin" bir sonucu olduğunu öne sürüyor.

4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
Sara Bükülmez
Sara Bükülmez
24.1K UP
Blog Yazarı 2 dk.

İnsan dünyaya gelirken onu ilk anne babası karşılar.Kimisi şanslı doğar kimisi de küçük yaşta hayata atılır.O küçük yaşında hayatla mücadele eder ;çocukluğu çalışıp para kazanmak için heba olur.Büyüdükçe isyan etmeye başlar içindeki boşluğu sevgi özlemi daha fazla içinde tutamayarak isyan eder durur ama onu susturmaya çalışırlar.Ne kadar sevgiye ihtiyacı varken onun öyle bir hakkı yokmuş gibi davranıyorlar.

Tek suçu dünyaya gelmek miydi? O isyanla farkedilmesini sevilmek istediğini haykırıyordu.Bu çığlığı susturmaya istediler.Çünkü kendileri sevgi görmemiş sevilmemiş nasıl sevebilirler ki başkasını o çığlığı duymak istemediler. Bu dünyanın en sert darbesini yemiş ve yemeye devam ediyordu.Bu dünyaya neden geldiğini anliyamiyordu İnsanların dertleri paraydı.İnsanlar robot muamelesi yapıyor gücü yetene sanki insan değildi karşılarındaki hiç de şikayetçi değillerdi bu düzenden ne kadar sinir bozucu değil mi.?Güçlü olmaya karar verdi.Bir yandan çalışmaya devam ediyordu.İçindeki sesleri susturamıyordu kendini suçlamaya hayatta öfke beslenmeye başlamıştı.İçten içe nasıl çıkacaktı ki bu durumdan yardım istemeyi denedi.Her çaldığı kapı suratına kapanıyordu.Artık kafasındaki sesleri susmuyordu bir çözüm yolu bulması gerekliydi.Ama nasıl kime gidecekti kime derdini anlatacaktı kim yardımcı olacaktı ona kim gibi sorularla kalmıştı bir başına.Niye sevmediler ki sevselerdi ne olurdu dünyanın sonu mu gelecekti sanki.Büyük bir sessizlik içini kapladı sessizlik çok şey anlatıyordu.Artık konuşmuyor gülmüyordü sadece öylesine yaşıyordu insan kendi sesine yabancı olur mu?artık sesi yabancılaşmıştı ona ne yapacaktı? nasıl yaşayacaktı kendi bile bilmiyordu artık kimse onu anlamıyordu. Anlamaya çalışmadılar bile onun da hakkı değil miydi gücü, makamı,parası olmadığı için mi bu haldeydi? Biz ne zaman insanlığımızı kaybettik diye soracak olursak biz

19
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim haberlerimizi ve diğer yazılarımızı Google Haberler'de görmek için bizi takip etmeyi unutmayın.

Evrim Ağacı'na Destek Ol
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ebru Tuba Ölçücü
Gözlemi Yapan 4 gün önce Türkiye, Ordu
Canavarotugiller (Orobanche) ailesine bağlı İnekbuğdayı (Melampyrum) cinsinden genellikle 25 ila 60 cm büyüyebilen ve genelde otların köklerinden beslenen (yarı parazit) tek yıllık bir bitkidir. Çalılık, kayalık yamaçlar ve tarlalarda görülen bitki mayıs ve eylül ayları arasında çiçek açar. Taç yaprak 15 ila 25 mm uzunluğunda ve kırık beyaz, sarı ya da morumsu-pembe renklidir.
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ahmet Uğur Avcı
Yazar 1 Ocak 2021 6 dk.

Havayolu kullanan yolcuların sayısı, küresel salgın gölgesinde geçen 2020 yılını saymazsak, giderek artıyordu. 2017 yılında yaklaşık 4 milyar yolcu havayolunu kullanmışken bu sayı 2018 yılında 4.3 milyar, 2019 yılında ise 4.4 milyar yolcuya ulaştı. Sağladığı zaman tasarrufu, düşük maliyeti, uzak mesafeleri tek araçla erişilebilir kılması, havayolunun tercih edilmesindeki faktörlerden sayılabilir. Ancak hepsinin içinde en kritik faktörün güvenlik olduğunu varsaymak yanlış olmaz.

2019 yılında tüm dünyadaki ticari uçuşlarda 114 kaza gerçekleşti ve ne yazık ki 6 ölümlü kaza nedeniyle 239 kişi hayatını kaybetti. Geçmiş yıllara göre hem kaza oranları hem ölümlü kaza sayılarında önemli yol kat edilmiş gibi görünse de daha iyisi için durmaksızın çalışılıyor.

53
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 3 Aralık 2015 17 dk.

Yer çekimi, Dünya üzerindeki cisimlerin yere, yani Dünya'ya doğru düşme eğilimine verilen isimdir. Kütle çekimi (veya kısaca "kütleçekim") ise, uzay içindeki iki cismin birbirine doğru hareket etmeye meyilli olmasını ifade etmekte kullandığımız bir doğa yasasıdır.

Yer çekimi, kütleçekim yasasının Dünya özelindeki ismidir. "Yer çekimi", "kütle çekimi" ve "kütleçekim" gibi terimler arasında fiziksel olarak hiçbir fark bulunmamaktadır; sadece kütleçekim yasası ilk olarak Dünya'da fark edildiği için, Türkçede bu şekilde bir isim almıştır. Fakat yer çekimi tabiri, "Yer" (yani "Dünya") ile sınırlı olduğu için, kısıtlayıcı olabilir ve bu nedenle daha ziyade kütleçekim sözcüğü kullanılmaktadır.

213
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Yunus Zubar
Yunus Zubar
115.6K UP
İnceleyen10 9 Şubat 2024
Ezbere Yaşayanlar kitabını okurken bu sayfayı ziyaret etmek zorunda kalıyorsunuz.
İster istemez bağımlısı oluyorsunuz bu sayfanın.
Youtube Kanalı
9.8/10
(30 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
9
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye 4 gün önce
dağınık çizgiler halinde nefes gibi.
salaş bir sözcük gibi.

1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 30 Nisan 2011 1 sa.

Genel olarak, fosiller üzerinden ilerleyeceksek, bilmemiz gereken şey, yer kabuğunda derinlere indikçe, zamanda geriye gittiğimizdir. Çünkü ilk fosilleşen kemikler, yer katmanlarının en altında yer alır, fosilleşmenin gerçekleşmesinden sonra günümüze kadar, o katmanın üzerine birçok yer katmanı oluşmuştur. Bu sebeple derinlerden yüzeye yaklaştıkça, zamanda yolculuk yapıp geçmişten günümüze ulaşırız. Bugünün kemikleri de, geleceğin yeryüzü için derin katmanlarda yer alacaktır. Bunu bilmekte fayda var. Ayrıca arkeoloji, paleontoloji ve paleoantropoloji son derece yavaş ilerleyen, sonuçların çok uzun sürelerde alınabildiği bilim dallarıdır. Filmlerden veya çeşitli kaynaklardan sanıyoruz izlemişsinizdir, ancak devasa bir dinozorun kemikleri veya antik bir buluntunun yeryüzüne çıkarılabilmesi için diş fırçalarına benzer çok ufak ve yapıya zarar vermeyecek aletlerle, milim milim kazmak gerekmektedir.

Çok yavaş ilerlemek zorundalar, çünkü fosiller çok hassastırlar ve kolayca dağılabilirler. Üstelik sadece kazı işleri de değil; fosiller çıkartıldıktan sonra laboratuvarlara taşınması, onlarca farklı test ve analizden geçirilmeleri, test sonuçlarının başka bilim insanlarınca tekrarlanıp onaylanması süreci oldukça sancılıdır. Bu da, bilim insanları olarak bizlerin evrimsel kanıtlara ulaşma hızımızı düşürmektedir. Bu sebeple muhtemelen gezegenimiz içerisinde bulunabilecek fosillerin milyonda birine bile henüz ulaşabilmiş değiliz. Orada bir yerlerde, sayısız fosil yüzeye çıkmayı bekliyor. Ancak bu, elbette evrimsel analiz açısından çok büyük bir dert değildir, çünkü eldeki verilerle dahi sayısız türün evrimi kolaylıkla ispat edilebilmekte, bilip bilebileceğiniz neredeyse her türün evrimsel geçmişine dair iyi kötü bazı fosil izleri elimizde bulunmaktadır. Kimi zaman bu fosiller eksiksiz geçişleri göstermekteyken, kimi zaman aradaki bazı basamaklar henüz keşfedilmemiş olabilir. Ancak bu ikinci gruptaki evrimsel örnekler dahi, aradaki evrimsel geçişi (eksikliklerden ötürü biraz sıçramaları olsa bile) net bir biçimde gözler önüne sermektedir. Kısaca evrim, aklınıza gelebilecek her tür ve bu türlerin atalarına ait fosil kayıtlarıyla gösterilebilmektedir. Hele ki söz konusu tür grubu insansılar, yani günümüz modern insanları ve atalarıysa...

368
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.3M UP
Aktaran 11 saat önce 3 dk.

İngiliz evrimsel biyolog J.B.S. Haldane'nin, Tanrı varsa böceklere karşı özel bir sevgi beslediğini esprili bir şekilde ifade ettiği söylenir. Bu söz, aslında önemli bir gerçeği ifade ediyordu. Yaşam ağacı oldukça düzensiz bir yapıya sahiptir. Yaşayan veya soyu tükenmiş tüm türlerin bulunduğu bu soy ağacı, bazı yerlerde kısa dallardan oluşan sık bir çalılığa benzerken, bazı yerlerde ise seyrek ama uzun dalları vardır. Ayrıca birkaç grup baskın olma eğilimindedir. Haldane'ın belirttiği gibi, yaşayan böceklerin %40'ından fazlası kınkanatlı, kuşların %60'ı ötücü kuş ve bitkilerin %85'inden fazlası çiçekli bitkilerden oluşmaktadır.

Peki, birkaç büyük grubun bu kadar yoğun tür çeşitliliği barındırması, Dünya'daki yaşamın evrensel bir özelliği midir? Evrim ve ekolojiyi anlamamız açısından kritik olan bu soru, biyologlar arasında uzun süredir tartışılmaktadır. Ancak yakın zamana kadar, dünyada kaç türün var olduğunu, bunların evrimsel ilişkilerini ve her bir grubun yaşını yeterince bilmediğimiz için kesin cevap verilemiyordu. Şimdi ise ABD'li bilim insanları, bu soruya net bir yanıt vermeyi başardı. Bulgular Frontiers in Ecology and Evolution dergisinde yayınlandı.[1] Arizona Üniversitesi'nden Prof. Dr. John J. Wiens bu konuda şunları söylüyor:

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yiğit Civan
Öğrenciyim 1 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Ruken A. tarafından sorulmuştur.

Yoğun tempolu sınav dönemlerinde bu tür uyku sorunları normaldir. Eğer halihazırda bir uyku düzenin varsa uykusuzluğun günü verimsiz kılacağı düşüncesinin oluşturduğu stres neden olmuş olabilir. Uyku düzeni oluşturuyorsan bunlar yardımcı olabilir.

Rutinin oturması 1-2 hafta sürebilir. Rutinin oluşumunun ilk günlerinde uyku saatine bağlı kalmak zor olabilir; ancak kalkış saatinin sabit tutulması önemlidir. Bu nedenle, ilk günlerde ders çalışma programı hazırlanırken yorgunluk mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Nispeten bitirmesi daha kolay ders planını tamamlamak hem stresi azaltır hem de başarı hissini artırır.

Ayrıca yatmadan önceki son yarım saatte mavi ışık yayan cihazlarla etkileşimi kesmek; kitap okumak veya ertesi günün planını çıkarmak gibi basit uğraşlarla ilgilenmek uykuya geçişi kolaylaştırır. Seçilen aktivitenin her gün aynı olması, beyne uyku vaktinin geldiği sinyalini verir. Uykuya dalarken yalnızca tek bir düşünceye odaklanmak (örneğin eski bir anı ya da uzun vadeli bir hayal) da uykuya geçişi hızlandırır ve zihnin fazla dağılmasını engeller.

Tüm Reklamları Kapat

İyi çalışmalar.

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Yaşam Ağacı Türü
Bahar Yüksel Çakmak
Türü Ekleyen 2 gün önce
Maltese terrier tüyleri yoğun, parlak, ipeksi ve ışıltılıdır, vücut boyunca kıvrımlar veya alt tüyler olmadan ağır bir şekilde düşer . Renk saf beyazdır, ancak soluk fildişi rengi veya açık kahverengi lekelere izin verilir.
2
Evrim Ağacı
Çeviren 4 Haziran 2020 4 dk.

Yeni bir şehre taşınırken daha ön yargılı hale gelme ihtimali, birçok insanın aklından geçen onlarca şeyden biri değildir. Belki de olmalı.

İstemsiz ön yargılar, yani diğer insanlar hakkında yaptığımız ani çıkarımlar, farkında olmadan ayrımcılığa sebep olabilir; diğer insanlara adil ve eşit davranmaya çalışan bizlerde bile! Ve bu otomatik ön yargılar, olumsuz sonuçlar doğurabilir. Örneğin, siyahilere karşı istemsiz ön yargıların fazla olduğu yerlerde, siyahi bebekler, doğumda beyaz bebeklere göre daha fazla sağlık sıkıntısı yaşıyor. Ayrıca böyle yerlerde, polisler siyahi vatandaşlara karşı daha orantısız güç kullanıyor.

50
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Öne Çıkan İlanPsikolojik Yardım ve Terapi
Cansu Cenik
Cansu Cenik
16.3K UP
İlanı Ekleyen 29 Şubat 2024 İstanbul & ÇevrimiçiÜcretsiz19 Ağustos
Dinamik Psikoterapi - Cansu Cenik
19 Ağustos 2025 17:51 tarihinden 31 Aralık 2025 00:37 tarihine kadar.

Ben Psikolog Cansu Cenik. 

Klinik Psikoloji alanında yüksek lisans yapmaktayım. Dinamik Psikoterapi yaklaşımı ile süpervizyon eşliğinde sembolik bir ücret ile online ve İstanbul'da yüz yüze danışan kabul etmekteyim. İnsan davranışlarının ve duygularının altında yatan bilinçdışı süreçleri derinlemesine inceleyen bir yaklaşımdır. 

Detaylı bilgi almak için e-posta ile iletişime geçebilirsiniz.

[email protected] 

Devamını Göster
11
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 3 Şubat 2019
Konuştuğunda, genellikle bildiğin bir şeyi tekrar edersin. Dinlediğinde, genellikle bir şeyler öğrenirsin.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
28
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bunu sadece Evrim Ağacı'nın eskileri bilir. 2010 yılında kurulan Evrim Ağacı'nın en önemli parçalarından biri, evrim ve ilgili konularda ürettiğimiz devasa Makale Arşivi'mizdi. Bu arşivimiz, her geçen gün daha da büyüyen şekilde yoluna devam ediyor. Nostalji yapmak isteyenlere önerilir!

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim ve bilimseverler sıkıcı değildir! Evrim Ağacı Etkinlik Platformu'nu kullanarak bulunduğun şehirde veya internet üzerinde toplantılar, etkinlikler, buluşmalar düzenleyebilir, diğerlerinin düzenlediği etkinliklere katılabilirsin. Ayrıca eğer bilimle ilgili bir iş, staj, burs veya eğitim arıyorsan veya bu pozisyonları dolduracak bilimseverler, bilim insanları ve öğrenciler arıyorsan, Evrim Ağacı İlan Platformu'nu kullanarak Türkiye'deki ve Dünya'nın her yanındaki bilimseverlerin oluşturduğu ağa katılabilir, bu ağa güç katabilirsin!

Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close