Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Yaşam Ağacı Türü
Bahar Yüksel Çakmak
Türü Ekleyen 4 gün önce
Maltese terrier tüyleri yoğun, parlak, ipeksi ve ışıltılıdır, vücut boyunca kıvrımlar veya alt tüyler olmadan ağır bir şekilde düşer . Renk saf beyazdır, ancak soluk fildişi rengi veya açık kahverengi lekelere izin verilir.
3
Tüm Reklamları Kapat
Seda Baştürk
Seda Baştürk
193.5K UP
Çeviren 15 Ağustos 2020
Ay, Mars’ı hiç engelliyor mu? Evet, Ay ara sıra Güneş Sistemi’ndeki bütün gezegenlerin önünden hareket eder. Geçtiğimiz pazar günü, Güney Amerika’nın bazı bölgelerinde görüldüğü üzere şişkin Ay, Mars’ı gölgede bıraktı. Arjantin, Córdoba’dan yakalanan bu görsel örtülmeyi iyi bir şekilde yakaladı. Ön planda aşina olduğumuz kraterli bir Ay, çok yakınında da parlak gezegen Mars manzaraya dahil olarak alışık olmadığımız bir görüntü oluşturuyor. Birkaç saniye içinde, Mars Ay’ın arkasında kaybolup sadece birkaç dakika sonra Ay’ın öte tarafında yeniden ortaya çıktı. Bugün Ay Venüs‘e yakın hareket ediyor ancak önünden geçmiyor. Eylül ve Ekim aylarının başlarında, hizalamalar çok fazla değişmeyeceği için, Ay önümüzdeki iki sefer gökyüzünün bu kısmından geçerken Güney Amerika’nın bazı bölgelerinde görüldüğü gibi Mars’ı örtecek.
9
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Itamar Shatz
Itamar Shatz
499.4K UP
Yazar 12 Ağustos 2021 19 dk.

Sagan Standardı, konuyla ilgili kanıtlara bakarak, bir iddia ne kadar olasılık dışı ise, ondan beklenen kanıt standardının da bir o kadar büyük olması gerektiğini söyler. Her ne kadar ilk olarak Carl Sagan tarafından geliştirilmemiş olsa da Sagan Standardı, "Olağanüstü iddialar, olağanüstü kanıtlar gerektirir." olarak bilinen bir sözün kavramsal kısaltmasıdır.

Buna göre, eğer belli bir iddianın (bilimsel fikir birliğine uyuşmaması gibi sebeplerle) "olağanüstü" olduğu düşünülüyorsa, bu iddiayı ileri süren kişi, daha az olasılık dışı olduğu düşünülen bir iddiayı sunan kişiye göre daha yüksek bir kanıt standardına tabi tutulur.

129
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Fatih Birinci
Fatih Birinci
400.1K UP
Çeviren 19 Haziran 2018 24 dk.

Kuzey Pasifik Dev Ahtapotu (Enteroctopus dofleini) dişileri üç ya da dört yıllık bir ömüre sahiptir ve üreme döneminde tek seferde binlerce yumurta bırakır, ardından ölür. Öte yandan, olgunlaşmış bir kıyısal Sekoya ağacı (Sequoia sempervirens) asırlarca yaşayabilir ve her yıl milyonlarca tohum üretir (Şekil 1). [Editör notu: Sekoya ağacı ayrıca Amerikan kıyı çamı olarak da bilinmektedir.] Bu iki örneğin de göstermiş olduğu üzere organizmalar nasıl gelişim gösterdiklerine, büyümeleri için gereken sürelerde, olgunluğa ulaşma zamanlarına, belirli bir boyutta ne kadar yavru üretebildiklerine ve ne kadar süre yaşayabildiklerine göre çok belirgin farklılıklar gösterir. Bunların hepsini birden değerlendirdiğimizde organizmanın yaşam döngüsünü, yani yaşam öyküsünü; yaş, boyuta ve aşamaya bağlı gelişim, büyüme, olgunlaşma, üreme, hayatta kalabilme ve ömür uzunluğu oluşturmaktadır.  

Evrimsel ekolojinin bir dalı olan yaşam öyküsü kuramındaki esas gaye, türlerin yaşam öykülerindeki dikkate değer çeşitliliğin açıklanmasıdır. Öte yandan, yaşam öyküsü evrimini önemli kılan daha başka ve merak uyandrıcı bir sebep daha vardır. Doğal seçilim aracılı adaptasyon bireylerin Darwin Uyumu değişkenliğini temel almaktadır (Ç.N: Darwin Uyumu: Bir popülasyonun, takip eden nesiller boyunca kendisini oluşturan sayısını muhafaza edebilmesi ya da artırabilmesi) ve yaşam öyküsü karakterleri yaşama uygunluğun temel bileşenleri olan hayatta kalma ve üreme özelliklerini belirlemektedir. Bu nedenle yaşam öyküsü evrimi üzerine çalışmalar, evrimsel biyolojideki en temel konu olan adaptasyonu anlamakla ilgilidir.

44
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
209.6K UP
5 gün önce
Zihnin mucizeleri
Kelimeler anlamları temsil etmiyor, kelimeler zihinde anlamların kendisine dönüşmüş oluyor. İkisi çok farklı şeyler. Kelimelerin sesleri ile anlamsal karşılıkları üst üste biniyor, bütünleşiyor, tekilleşiyor.
Dahası da var kelimelerin sembolleri olan yazı görselleri, kelimelerin sesleri ve anlamlar üçü de üst üste biniyor. Hepsi artık tekil ve teklik durumunda

0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mehmet Saltuerk
Mehmet Saltuerk
18.0K UP
Yazar 19 Aralık 2014 6 dk.

Hastalık belirtilerinin birbirine olan şaşırtıcı benzerliği tıbbi teşhisin temel sorunlarından biridir. Bu durum hastaya hem yanlış teşhis konmasına, hem de yanlış tedavi uygulanmasına sebep olur. Ayrıca bu hastalıkların teşhisi de öyle zordur ki, yıllar süren muayeneler sonrasında bile doktorun uyguladığı tedaviden hiçbir olumlu sonuç alınamaz. Bu tür hastalıklara doğru teşhis konamaması, bunların çok nadir hastalıklardan olması, ancak -buna rağmen- belirtilerinin sıkça rastlanan hastalıklarda ortaya çıkan belirtilere oldukça benzerlik göstermesi neticesi baş gösteren temel sorun karşısında doktorun sahip olduğu tecrübenin yetersiz kalmasından kaynaklanıyor. Genetik nedenlerin yanı sıra, ilaçların yan etkileri sebebiyle veya çevresel faktörlerden dolayı ortaya çıkabilen bu tür hastalıkların listesi oldukça kabarık. Bu yazıda, söz konusu listeye dahil iki hastalık örneğinde iki zorlu hikaye okuyacaksınız.

Yer Brezilya. 22 yaşında bir erkek hasta. Üç aydan bu yana baş gösteren kötü uyku, sürekli yorgunluk, aşırı kilo kaybı ve sürekli ölümü düşünme gibi şikayetlerle psikiyatri uzmanı doktoruna başvuruyor. Hasta uyuşturucu ve alkol kullanmadığını, sağlığına dikkat ettiğini, tek rahatsızlığının kronik mide rahatsızlığı olduğunu ve bu yüzden beş yıldır omeprazol (mide asidi önleyici bir preparat) kullandığını ve ayrıca ayak parmaklarında karıncalanmaların da başladığını belirtiyor. Ayak parmaklarındaki karıncalanmanın dışındaki belirtilerin tipik bir depresyon belirtisi olduğunu düşünen psikiyatrist, genç hastasına tipik bir depresyon tedavisi uyguluyor, ancak aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen, durumunda hiçbir düzelme saptayamıyor.

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
İnceleme
Oğuz Sertkaya
Oğuz Sertkaya
20.5K UP
İnceleyen 2 gün önce
Lev Tolstoy, "Anna Karenina" Eserini yazarken; kendini üç gün odaya kapatır, hizmetçisine her gün yemeğini kapıya bırakımasını söyler. Tolstoy 3 gün hiç bir öğün yemek yemez. Dördüncü gün hizmetçisi akrabalarına haber verir ve Tolstoy'un odası'nın kapası kırılır. Tolstoy yerde kan ter içerisindedir. Ağzından şu cümleler dökülür. " Anna Karenina öldü"der.
9.3/10
(4 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Анна Каренина
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
538.7K UP
Eseri Ekleyen 2 gün önce Film
Puan Ver
Orjinal Adı : Talon Falls
Yönetmen: Joshua Shreve
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 25 Ekim 2016 5 dk.

İşte tüm bu diş aşınmalarıyla mücadele etmek adına diş fırçalamak, birçok insan için tırnak kesmek veya tuvalet yapmak kadar "doğal" bir davranıştır. Çoğumuz dişlerimizi günde en az 1, muhtemelen 2 defa fırçalarız; fakat bunun mantığı ne, hiç düşündünüz mü? Sonuçta savanalarda yaşayan atalarımızın diş macununa ve diş fırçasına erişimi yoktu. Biz neden dişlerimizi fırçalamak zorundayız ki?

Öncelikle, dişlerimizi ne sıklıkla fırçalamamız gerektiği sorusunu cevaplayalım ve ardında yatan mantığı izah edelim: Hem Türk Dişhekimleri Birliği hem de Amerikan Diş Birliği, günde 2 defa, flüorürlü diş macunlarıyla, her biri en az 2 dakika sürmek kaydıyla dişlerinizi fırçalamayı önermektedir.[1][2] Dişlerinizi fırçalamanızın nedeni, dişlerimiz arasına sıkışan yemek parçacıklarını ve dişlerimiz üzerinde biriken beyaz renkli, yapışkan ve içi bakteri dolu plakları temizlemektir. Özellikle de yemek yedikten veya yüksek şeker içerikli içecekler tükettikten sonra, bu plaklar içerisindeki bakteriler asitler üreterek diş minesine saldırır. Nihayetinde bu asit, mine tabakasının parçalanmasına neden olur ve çürük dediğimiz yapıları oluşturur. Temizlenmeyen plaklar ise sertleşerek tartar adı verilen daha kalın tabakalar üretirler; bunların temizlenmesi çok daha zordur. Diş etinizde biriken tartar, nihayetinde iltihaplanmaya ve diş eti hastalıklarına yol açar.

172
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Furkan Aktepe
Furkan Aktepe
34.2K UP
Yazar 20 Eylül 2020 18 dk.

Bir önceki yazımızda; tarihi, Kraliçe Dido'dan 17-18. yüzyıl matematikçilerine ve oradan da günümüze kadar uzanan Eşçevre Problemini tanıtmış, fizik alanındaki bazı uygulamalarını inceleyip, Eşçevre Eşitsizliğinin iki boyutlu reel uzay için ispatını vermiştik. Şimdi, varyasyonel analize bir giriş yapalım.

Geçmişi, Newton ve Leibniz'in 1600'lerdeki çalışmalarına kadar uzanan Varyasyonel Analiz, ilk defa aynı yüzyılda Jacob ve Johann Bernoulli tarafından başlı başına bir alan olarak çalışılmaya başlandı. İlerleyen yüzyıllarda ise Euler, Lagrange ve Laplace tarafından gerçekleştirilen büyük çaplı çalışmalarla oldukça geniş bir alan haline gelen Varyasyonel Analiz, daha sonrasında ise Hamilton, Jacobi, Weierstrass, Dirichlet ve Hilbert'in yaptığı katkılarla günümüz matematiksel analizinin merkezindeki alanlardan biri oldu ve hala, matematiğin bir çok alanından fiziğe ve oradan da mühendisliğe kadar uzanan uygulamalarıyla, günümüz dünyasındaki bir çok büyük ilerlemeye olanak vermeye devam ediyor.

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Analitik Geometri (Karakaş)

Boyut: 16 x 24
Sayfa Sayısı: 280
Basım: 1
ISBN No: 9789944341790

Devamını Göster
₺550.00
Analitik Geometri (Karakaş)
Ögetay Kayalı
Yazar 22 Ocak 2024 2 dk.

Eğer evren şu anda genişliyorsa, geçmişte daha küçük bir hacimde toplanmış olmalıdır. Bu sebeple, eğer zamanda yeterince geriye gidecek olursak çok yoğun ve çok sıcak bir ortamla karşılaşırız. Büyük Patlama modeline göre, evrenin hangi anında, hangi tür parçacık etkileşimlerinin gerçekleştiğini bilebiliyoruz. Şimdilik bir saniyeden bile daha kısa sürede gerçekleşen bu süreçleri bir kenara bırakalım ve evrenin birkaç yüz bin yıllık yaşına odaklanalım.

Evren 300.000 yıl yaşındayken, hâlâ oldukça sıcak bir durumdadır. Böyle bir ortamda fotonlar serbest bir şekilde hareket edemezler. Yani sürekli bir etkileşim halinde olduklarından ötürü, taşıdıkları bilgiyi sürekli olarak kaybederler. Bu şu demek: Eğer fotonlar serbest bir şekilde hareket edemiyorsa, buradan fotonlar yoluyla bir bilgi alamazsınız. Yani evrenin fotonlar için opak olduğu dönemini, fotonlar aracılığıyla göremiyoruz. Dolayısıyla Büyük Patlama anını görmek mümkün değildir. Çünkü bu andan itibaren ortaya çıkan fotonlar, aşırı yoğun ve sıcak ortamda çeşitli etkileşimlere girmişlerdir.

32
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
412.7K UP
Aktaran 1 gün önce 2 dk.

Yeni bir araştırma, ısı stresine maruz kalan Victoria Tazmanya Meşesi ormanlarının hızla inceldiğini ve karbon yutağından karbon kaynağına dönüştüğünü ortaya koyuyor. Nature Communications dergisinde yayınlanan araştırma, küresel ısınma nedeniyle bu ormanlar 2080 yılına kadar ağaçlarının dörtte birini kaybedeceğini gösteriyor.[1]

Güneydoğu Avustralya'ya özgü, 90 metreden yükseklere çıkabilen Tazmanya Meşesi (Lat: "Eucalyptus regnans"), dünyanın en uzun ağaç türlerinden biri. Tazmanya Meşesi ormanları, dünya çapında karbon depolamada en etkili ekosistemlerden biri olarak bilinir ve hektar başına Amazon ormanlarından daha fazla karbon tutma kapasitesine sahiptir.

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
Hilmi Kemal Berber
Blog Yazarı 1 dk.

Plastik kaplarda ortasında bir sayı bulunan 3 oklu bir sembol bulunur. Bunlar plastiğin kaç kere geri dönüştüğünü veya dönüşebileceğini göstermiyor, plastiğin türünü gösteriyor. Bunlar:

Plastikler de 2 ye ayrılıyor termo plastikler ve termoset plastikler. Termo plastikler ısıyla şekil değiştirebiliyor ama termoset plastikler ısıyla şekil değiştiremiyor bu yuzden termoset plastikler geri dönüştürülemiyor. Termo plastiklerinse bazıları geri dönüştürülebilir.

5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'na katkı sağlamanın bir yolu, Agora Bilim Pazarı'na uğrayarak, burada bilimseverlerle buluşturduğumuz bilim kitapları, ders kitapları, hediyelik eşyalar ve diğer ürünlerden satın almak. Bir göz atın, hoşunuza giden bir şeyler bulacağınıza hiç kuşkumuz yok!

Yaşam Ağacı Gözlemi
Utku Kahraman
Utku Kahraman
57.6K UP
Gözlemi Yapan 4 gün önce Türkiye, Bursa
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Özgü Erdoğan
Özgü Erdoğan
1,125 UP
Alıntıyı Ekleyen 1 gün önce
...insanın hayatını bir kez de bilgeliğin ışığıyla gözden geçirmek zorunda kalmasının yaratacağı cehennem azabının bir benzeri olacak, ki en kötüsü de insanın bariz hatalarıyla değil, bir zamanlar gözüne başarı olarak görünmüş hatalarıyla karşılaşması.
Kaynak: Milana'ya Mektuplar - sy:29
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sena Küçükkıvanç
Sağlık sektöründe editörüm 3 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Gizemli Tilki tarafından sorulmuştur.
🧬 Insan ömrü sınırsız hale gelebilir mi?
🧬 Insan ömrü sınırsız hale gelebilir mi?

Evet, insan ömrü teorik olarak sınırsız hale gelebilir, ancak tabii bu, cep telefonunuzun şarjının sonsuza kadar gitmesini beklemek gibi bir şey; teoride mümkün ama pratikte henüz o teknolojiyi icat edemedik (ve muhtemelen şarj aletini yine de kaybederdik). Biyolojik olarak yaşlanmamızın temelinde yatan birkaç ana suçlu var. Birincisi, kromozomlarımızın ucundaki ayakkabı bağı plastikleri gibi olan ve her hücre bölünmesinde kısalan telomerler. Bilim insanları, bu kısalmayı telomeraz enzimiyle tersine çevirerek hücrelerin "son kullanma tarihini" uzatmayı hedefliyor. Bir diğer baş belası ise vücutta birikip sağlıklı hücrelere "Heyooo, benim zamanımda buralar hep tarlaydı" diye bağırarak inflamasyona yol açan senesan yani zombi hücrelerdir. Neyse ki, senolitik adı verilen ilaçlar bu zombilere tek yön bilet keserek temizlik yapabiliyor. Asıl büyük olay ise epigenetik yeniden programlama; yani hücrelerinizi Yamanaka faktörleri gibi moleküler bir "Ctrl+Z" ile gençlik ayarlarına döndürmek. Bu sayede, biyolojik saatinizi sıfırlayabilirsiniz.

Peki bu teknoloji ne zaman evimizin önündeki uçan arabanın yanına park edecek? Yaşlanmayı durduran temel biyolojik yolları, mesela mTOR sinyal yolunu, fazla kurcaladığınızda, kontrolsüz hücre bölünmesine, yani kansere davetiye çıkarıyorsunuz. Bu da yangın alarmını susturmak için binanın elektrik sistemini komple kapatmaya benziyor; evet, alarm susar ama buzdolabı da çalışmaz. Yani ölümsüzlüğü ararken kendinizi bir Petri kabındaki agresif bir hücre kültürüne dönüştürebilirsiniz.

Bir tahminde bulunmam gerekirse, anlamlı bir biyolojik ölümsüzlüğün, yani yaşlanmayı durdurmanın, önümüzdeki 150 ila 200 yıl içinde mümkün olabileceğini varsayıyorum o güne kadar kendimizi yok etmezsek tabii. Şundan ötürü: CRISPR gibi gen düzenleme teknolojilerinin ve yapay zeka destekli ilaç keşfinin gelişim hızı üstel bir şekilde artıyor. İlk insan genomunu haritalamak on yıldan uzun sürdü, bugün ise birkaç günde hallediliyor. Artık temel sorunumuz "nereye müdahale edeceğimizi" bilmemek değil, bu müdahaleyi bir porselen dükkanına fil gibi dalmadan yapabilmek.

Tüm Reklamları Kapat

Düşünsenize, 900 yaşına gelmişsiniz ve hala "güncelleme bekleniyor" ekranına bakıyorsunuz 🤣🤣🤣🤣

Ha son bir umut kırıcı nokta daha...

Peki bu ölümsüzlük menüsünün fiyatı ne olacak? Başlangıçta, yıllık %5'lik mütevazı bir enflasyonla bile ilk tedavinin maliyetinin yaklaşık 250 Trilyon Dolar falan olacağını tahmin ediyorum. Bu rakam bugünün parasıyla orta ölçekli bir Avrupa ülkesini satın alıp adını "Yaşayan Efsane Cumhuriyeti" koymanıza falan yeter. Yıllar içinde maliyet düşecektir elbet; önce oligarkların alabildiği bu teknoloji, zamanla "Ölümsüzlük Prime" aboneliği şeklinde aylık taksitlere düşer. "Eşit dağıtılır mı?" gibi romantik soruları ise hiç sormayalım; bu tedavinin dağıtımı da muhtemelen yeni çıkan bir telefon modeli gibi olacak: Önce Silikon Vadisi'ndeki milyarderler, sonra ünlüler, sonra da 'influencer'lar '1000 Yaşında Sabah Rutinim' videosu çekerken, geri kalanımız indirim kuponu kovalayacağız. Asıl felaket ise herkesin ölümsüz olmasıyla başlayacak; Dünya'nın kaynakları, sonu gelmeyen bir doğum günü partisinde biten cips paketine döner. Bu yüzden bu teknoloji yaygınlaşmadan önce Mars'ta veya Jüpiter'in uydularında falan yaşanabilir koloniler kurmuş olmamız şart. Bütün bu sosyoekonomik ve lojistik kaos düşünüldüğünde, 150-200 yıllık teknolojik gelişim tahminini revize edelim: Teknolojinin kendisi belki o sürede hazır olur, ama insanlığın bu gücü kaldırabilecek sosyal ve gezegenler arası lojistik altyapıyı kurması için ona temiz bir 350-400 yıl daha ekleyelim. E üzücü tabii 🤣

10
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mehmetcan Yaman
Mehmetcan Yaman
256.3K UP
Araştırmacı 2 Ağustos 2024 Sen de Cevap Ver
Bu soru, Abdullah Vatansever tarafından sorulmuştur.
Margarin Yağı Sağlığa Zararlı mı, Zararlı İse Bu Zarar Tam Olarak Neden kaynaklanıyor?
Margarin Yağı Sağlığa Zararlı mı, Zararlı İse Bu Zarar Tam Olarak Neden kaynaklanıyor?

Evet, zararlı.[1][2] Margarinler trans yağ içerir. Esansiyel yağ asitlerinin aksine trans yağ asitleri esansiyel değildir ve kalori sağlamanın dışında insan sağlığına bilinen bir faydası yoktur. Trans yağ asidi alımı ile LDL kolesterol konsantrasyonu ve dolayısıyla LDL kolesterol seviyelerini yükseltip HDL kolesterol seviyelerini düşürerek koroner kalp hastalığı riskini artırma arasında pozitif doğrusal bir eğilim vardır.[3][4]

Trans yağlar o kadar sağlıksızdır ki ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) gıda üreticilerinin başlıca yapay trans yağ kaynağı olan trans yağları yiyecek ve içeceklere eklemesini yasaklamıştır. Birçok ülke ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bazı şehirler trans yağların kullanımını sınırlandırmış veya yasaklamıştır.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2023 yılı sonuna kadar dünyayı endüstriyel olarak üretilen trans yağdan arındırmak için bir hedef belirlemişti.[5] Hedefe ulaşılamadı ve DSÖ, 1 Şubat 2024'te ilgili destekle birlikte "bu çabayı tamamlamak için 2025 yılına kadar hızlandırılmış eylem için" başka bir hedef açıkladı.[6]

Tüm Reklamları Kapat

2015 yılında FDA, gıda tedarikindeki başlıca yapay trans yağ kaynağı olan PHO'ların artık "Genel Olarak Güvenli Olarak Tanınan" veya GRAS olmadığını belirleyerek önemli bir adım atmıştır. PHO'ların kullanım alanlarının çoğunluğu için 18 Haziran 2018, üreticilerin PHO'ları gıdalara ekleyemeyeceği tarihti. Ancak FDA, pazarda düzenli bir geçişe izin vermek için nihai uyum tarihini 1 Ocak 2021'e uzatarak ürünlerin dağıtım yoluyla ilerlemesi için daha fazla zaman tanıdı. 2023 yılında FDA, çeşitli düzenlemelerde PHO'lara yapılan güncel olmayan referansları kaldırmak için doğrudan bir nihai kural yayınladı.[7]

275 görüntülenme

Kaynaklar

  1. G. Zaidan. What Is Fat?. Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2024. Alındığı Yer: TED Talks | Arşiv Bağlantısı
  2. AsapSCIENCE. Butter Vs Margarine. Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2024. Alındığı Yer: Youtube | Arşiv Bağlantısı
  3. I. O. Medicine. Dietary Reference Intakes For Energy, Carbohydrate, Fiber, Fat, Fatty Acids, Cholesterol, Protein, And Amino Acids. (5 Eylül 2002). Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2024. Alındığı Yer: The National Academies Press doi: 10.17226/10490. | Arşiv Bağlantısı
  4.  Mayo Clinic. Trans Fat: Double Trouble For Your Heart. (23 Şubat 2022). Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2024. Alındığı Yer:  Mayo Clinic | Arşiv Bağlantısı
  5. WHO. Eliminating Trans Fat From Foods Will Save Lives Without Changing The Taste: Only Our Hearts Will Know The Difference. Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2024. Alındığı Yer: WHO | Arşiv Bağlantısı
  6. WHO. Replace Trans Fat-Free. Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2024. Alındığı Yer: WHO | Arşiv Bağlantısı
  7. U.S. Food and Drug Administration. Trans Fat. (30 Nisan 2024). Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2024. Alındığı Yer: U.S. Food and Drug Administration | Arşiv Bağlantısı
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye 5 gün önce
kocaman bir yumurta akıydı sokak.
saydam ve ölümlü.
gözümüzün ortasında

0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
Üstün entelektüellerin temel besin kaynağı gerçeklerdir.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
35
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esra Yaman
Esra Yaman
41.1K UP
Çeviren 16 Ağustos 2017 4 dk.

Journal of the American College of Cardiology'de yayınlanan bir çalışmaya göre, kötü bir diyetten eti çıkarmak onu daha sağlıklı hale getirmez.

Çalışma, şekerli içecekler ve patates kızartması gibi pek çok işlenmiş ürünün de dahil olduğu çoğunlukla bitkisel temelli beslenme düzenine sahip katılımcıların, işlenmiş ürünlerden kaçınan (beslenme düzenlerine az miktarda et dahil olsa bile) kişilerden çalışma sürecince daha yüksek oranda kalp hastalıklarına yakalandıklarını veya bu nedenle öldüklerini göstermiştir.

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 4 gün önce 23:36
Meme ucu (İng: "nipple"), memenin yüzeyinde dışarı doğru çıkıntı yapan ve süt kanalları aracılığıyla bir dişinin sütünü dışarı salgılamasını sağlayan...
4
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Felsefe konusunda geliştirebilirsin.

Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close