Türkçe yazarsak: Enerji eşittir kütle çarpı ışık hızının karesidir. Enerji = Kütle x ışık hızı²'dir yani E = mc²'dir.
Işık hızının tam değeri saniyede 299.792.458 metredir. (Yaklaşık olarak 300.000 km/sn olduğu söylenir.)
Türkçe yazarsak: Enerji eşittir kütle çarpı ışık hızının karesidir. Enerji = Kütle x ışık hızı²'dir yani E = mc²'dir.
Işık hızının tam değeri saniyede 299.792.458 metredir. (Yaklaşık olarak 300.000 km/sn olduğu söylenir.)
Kütleçekim dalgaları, büyük kütlelerin ivmelenmesi sebebiyle uzay-zaman dokusunda meydana gelen bozulmalar ve bükülmelerdir. Kütleçekim dalgaları, tıpkı suya atılan bir taşın yarattığı dalgalar gibi, kaynaktan dışarı doğru dalgalar hâlinde yayılır. Ancak arada belirgin bir fark vardır: Kütleçekim dalgaları ışık hızında hareket eder; su dalgaları ise bunu yapamaz. Kütleçekim dalgaları, kütleçekimsel radyasyon yoluyla enerji taşır. Kütleçekimsel radyasyon, elektromanyetik radyasyon benzeri, kaynaktan dışa doğru yayılan bir radyasyon türüdür.
Einstein fiziği öncesi dönemde, yani ilk olarak Isaac Newton tarafından geliştirilen klasik fizik çerçevesinde, kütleçekim dalgalarının varlığına dair herhangi bir ipucu bulunmamaktaydı; çünkü bu dönemde kütleçekiminin bir noktadan diğerine anlık olarak etki eden bir kuvvet olduğu düşünülmekteydi. Dolayısıyla kütleçekimine yönelik teorilerin tarihi asırlar öncesine gitmesine rağmen, kütleçekim dalgalarının varlığı ilk olarak 1905 yılında Henri Poincaré tarafından ileri sürülmüştür; sonrasındaysa 1916 yılında Albert Einstein'ın geliştirdiği Genel Görelilik Teorisi çerçevesinde öngörülmüştür.
Öne çıkan fırsattır; herkes aynı kapasiteye sahiptir ama herkesin fırsatı yoktur.
"Açıkça Açıkla" serisinin bu videosunda ekibimizden Umut Efe, bizlere Doğal Seçilim'in nasıl meydana geldiğini ve evrime neden olduğunu anlatan bir videoyu seslendiriyor. Doğal Seçilim'i sürekli olarak duyuyorsanız; ancak tam olarak nasıl çalıştığını ve evrimle ilişkisini bilmiyorsanız, bu video size oldukça fayda sağlayacaktır.
İyi seyirler.
Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Fizik konusunda geliştirebilirsin.
Benzer türler kısıtlı kaynaklardan genellikle farklı şekillerde yararlanırlar. Bu şekilde bir kaynak paylaşımı, görünüşte birbirine benzeyen türlerin rekabet yoluyla birbirlerinin yok olmasına sebep olmadan aynı ekolojik toplulukta nasıl bir arada yaşayabildiklerini açıklamamıza yardımcı olur. Türler arasındaki kaynak paylaşımını anlamak, hala hayatta olan türlerinin sayısındaki azalmanın ekosistemin işleyişini nasıl etkileyeceğini tahmin etmemize yardımcı olabilir.
Dünya'daki yaşamın en çarpıcı özelliklerinden biri inanılmaz çeşitliliğidir. Aslına bakılırsa Dünya'da yaşayan o kadar çok tür vardır ki, yüzyıllardır farklı ekosistemleri incelememize, yeni türler tanımlamamıza ve onları sınıflandırmamıza rağmen türlerin toplam sayısını hala bilmiyoruz. Tahminler Dünya'da 5 ila 30 milyon tür yaşadığını öne sürüyor fakat biz henüz sadece 2 milyonluk bir kısmı (en kolay göze çarpanları!) adlandırdık ve tanımladık. Ekolojik toplulukların her biri inanılamayacak sayıda türe ev sahipliği yapabilir. Örneğin Fiji veya Hawaii'deki bir resif üzerinde 100'e yakın farklı mercan türünün ya da aynı mercanlar arasında barınan veya beslenen 150'ye yakın balık türünün bir arada yaşaması sıkça rastlanan bir olaydır. Bu biyoçeşitliliği yalnızca tropikal cennetlerde gözlemleyebileceğinizi düşünmeyin. Bir dahaki sefere işe veya okula giderken yanından geçtiğiniz parktaki kuş türlerine ya da bir hafta sonu arkadaşlarınızla pikniğe gittiğiniz göletteki balık türlerine daha yakından bakarsanız pek çok farklı türün yaşadığını fark edebilirsiniz.
Evrimle doğrudan ilgisi olmayan herkesin yakından tanıdığı bir sorudur bu: "Madem insanlar maymundan geliyor, şimdiki maymunlar neden insan olmuyor?" Soru, evrimle ilgili o kadar ikonik ve komik bir hale geldi ki, internette şunun gibi oldukça ilginç videolar bulmak bile mümkün:
Buna rağmen, soru aslında son derece önemli ve bilgilendiricidir. Ancak bu soruyu art niyetli amaçlarına, kendi öznel emellerine ve şahsi inançlarına alet eden evrim karşıtları ve bilim düşmanları, soruyu o kadar fazla "ayağa düşürdü" ki, evrime yeni giriş yapan birçok insan soruyu sormaktan ve cevabını aramaktan çekiniyor.
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.
Evet bir tür hastalık sayılabilir hatta bu durumun bir adı var ve psikolojide oldukça tanınan bir durum: Siberkondri ya da daha geniş adıyla Hipokondriyazis (ya da güncel adıyla sağlık Anksiyetesi).
Siberkondri (Cyberchondria):
İnternetten sürekli hastalık araştırarak kendine teşhis koymaya çalışma durumudur. Kişi baş ağrısını bile araştırırken kendini beyin tümörü olduğuna ikna edebilir. Bu, anksiyete yaratır ve döngü tekrar eder:
Belirti → İnternet araştırması → Kaygı → Daha fazla araştırma...
Hipokondriyazis / Sağlık Anksiyetesi:
Kişi aslında ciddi bir sağlık sorunu olmadığı halde, sürekli bir hastalığı olduğu endişesiyle yaşar. Bu kaygıdan dolayı sürekli doktorlara gider, test yaptırır ya da tam tersine hiç doktora gitmez, çünkü kötü bir sonuç almaktan çok korkar.
Belirtileri Neler Olabilir?
*Ufak bir belirtiyi ölümcül hastalık sanmak
*Sürekli vücut taraması yapmak
*Google'da saatlerce hastalık araştırmak
*Doktorların söylediklerine inanmamak
*Başkalarının deneyimlerini kendine uyarlamak
*Sürekli iç huzursuzluğu ve kaygı
Bu yüzden hastalandığımızda kendimize bir hastalık koymadan doktora gitmeliyiz . Bir çok hastalığın aynı belirtileri olabilir . Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana Eylül .
Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.
Pek çoğu daha tanımlanmamış durumda olduğundan kimse yeryüzünde ne kadar böcek olduğunu bilemez.
Göze göz dersek bütün dünyayı kör bırakırız.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.