Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Ahmet Caner Sönmez
Çeviren 14 Mart 2014 4 dk.

1872’de, Türlerin Kökeni’nden 13 yıl kadar sonra, Charles Darwin, fotografik gösterimlerin kullanıldığı ilk bilimsel yazınlardan birisini, İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadeleri eserini yayınladı.

Çalışmanın kendisi, temelleri sarsan bir etki uyandırmakta zorlansa da —kitap kendisinden 10 yıl önce Fransız bir sinir bilimci olan Guillaume-Benjamin Duchenne’in Mécanisme de la Physionomie Humaine (İnsan Fizyonomisinin Mekanizması) adlı eserinde elektrodlar kullanıp insanın yüz şeklinden iç dünyasını keşfetmek için yaptığı araştırmasına dayanmaktaydı— Darwin’in kitabı, psikolojiye dair önemli katkılardan biri olarak kabul edilmesinin yanı sıra, kitap görsellerinin tarihi bakımından da bir öncüsü, bir dönüm noktasıdır.

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Eser
Ece Müker
Ece Müker
533.6K UP
Eseri Ekleyen 3 gün önce Film
Puan Ver
Orjinal Adı : Head On, Gegen Die Wand
Yönetmen: Fatih Akın
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.2M UP
6 gün önce
Norveçli matematikçi Niels Henrik Abel 5 Ağustos 1802'de doğdu. Beşinci derece denklemlerin radikallerle çözülemezliğini kanıtladı ve eliptik fonksiyonlar teorisine katkılar sundu. Abelyen fonksiyonları keşfetti. Kısa yaşamına rağmen yaptığı çalışmalar modern matematiğin gelişiminde etkili oldu. Çalışmaları ölümünden sonra daha fazla tanındı ve matematiksel analizde önemli bir yer edindi.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Çınar Civan
Çınar Civan
621.8K UP
Alıntıyı Ekleyen 24 Ağustos 2022
İnsanın ancak kendini üstün görmeyi bir kenara bırakıp, içerisinden kademe kademe, bin bir zorluktan geçerek ve nice kayıplar vererek geldiği doğayı kucaklamayı öğrendiği zaman özgürleşeceğine ve ancak o zaman hayata daha geniş, daha kontrollü, daha ayakları yere basan bir açıyla bakacağını düşünüyorum.
Kaynak: Evrim Kuramı ve Mekanizmaları / Çağrı Mert Bakırcı / Sayfa: 17
9.8/10
(313 Kişi)
Puan Ver
Evrimin Temelleri ve Nasıl İşlediği Üzerine
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
27
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 10 Şubat 2018 6 dk.

Evrimle ilgili en sık karşımıza çıkan argümanlardan birisi şudur: "Evrime örnek istiyoruz, balıklardan, bakterilerden, kuşlardan bahsediyorsunuz. Ama verdiğiniz örneklerde canlılar değişiyor demenize rağmen balık hala balık, bakteri hala bakteri, kuş hala kuş. Bir tip canlı, bir diğer tip canlıya dönüşmüyor. Bunun neresi evrim? Olsa olsa adaptasyon örneğidir bunlar."

Bu konuyu ele aldığımız videoyu izleyebilirsiniz:

173
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esin Çelik
Esin Çelik
3,910 UP
Çeviren 15 Ağustos 2019 1 sa.

Genel anlamıyla yaratılışçı, dünyanın ve cenneti hiç yoktan, mutlak bir şekilde yaratan tanrıya özgür iradesiyle inanan kimseye denir. Böylesi bir tanrının genellikle "mevcut" olduğuna inanılır. Yani yaratılanlarla sürekli ilgilenen, gerekli olduğunda müdahale eden bir yapıda olduğu düşünülür. Eğer yaratıcı, yarattıklarıyla sürekli alakadar olmazsa, yaratılmış bu şeylerin sona ereceği veya yok olacağına inanılır. Hristiyan, Yahudi ve Müslümanların tamamı, bu bağlamda yaratılışçıdır. Bu gruplar teist olarak bilinirler. Bu "mevcudiyet" inancı onları, üzerinde çalıştığı materyali (maddeyi) yaratmış olsa da, olmasa da, yaratma eylemi tamamlanır tamamlanmaz yarattıklarına artık müdahale etmeyen bir yaratıcıya inanan deistlerden ayırır. 

Bu makalede ele alacağımız tartışmanın odağı, yaratılışçılığın daha sınırlı bir bağlamındadır. Bu bağlam, popüler yazılarda (özellikle de Amerika’da) yaygın olarak kullanılan bağlamdır: Yaratılışçılık, İncil’in özellikle Başlangıç (Genesis) kısmının ilk bölümlerini, biz insanlar da dahil olmak üzere Evren'in ve Dünya'nın tarihini anlatan literal [E.N. metaforik olmayan, gerçeği anlatan] anlatılar olarak algılamak demektir.

182
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Meryema Şermet
Meryema Şermet
105.2K UP
Alıntıyı Ekleyen 5 gün önce
Bunun nedeni insanlığımızın ötesindeki şeyleri algılayamamamız, dünyadaki diğer sıkıntıların yalnızca bizim standartlarımıza göre ölçüldüğünde somutlaşabildiğine inanmamız ya da kısaca ifade etmek istersek, dünyada sadece insanların yaşadığına inanmamız olabilir
Kaynak: Mağara
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Batuhan Türk
Batuhan Türk
104.3K UP
Mobil Uygulama Geliştiriciyim ve Yazılım Mühendisiyim. 6 gün önce Sen de Cevap Ver

Bu soruyu kendi perspektifim ile yanıtlamak istiyorum.

Şahsen, yazılım geliştirme tutkusu olmadan, yazılım öğrenmek imkansızdır. Fakat günümüzde herkesin biraz bile olsa yazılım bilgisine muhtaç olduğunu ve gelecekte bu konunun öneminin daha da artacağına inanıyorum. Bu yüzden Bilgisayar Programcılığı (AÖ-UÖ) seçilebilir. Alternatif olarak;

  • Web tasarım ve kodlama
  • Bilgisayar programcılığı
  • Grafik tasarım (Yazılım alerjiniz varsa tercih edilebilir.)

Bu bölümlerin her biri, uzmanlık seviyesinde değil, temel seviyede eğitim vermekte. Bu da sizin deyiminizde "fazla yormayan" bir eğitim şeması sunuyor. [1]

Tüm Reklamları Kapat

Atatürk, İstanbul ve Ankara AÖF, ortalama 1.2m ila 1.8m sıralama ile alıyor. Bu nedenle çok başarılı bir TYT sıralamanız olmasa bile, yeterli denecek kadar bir sıralama ile bile bu alanlara dahil olabilirsiniz.

Dip not: Ben yıllardır alaylı yazılım mühendisi olarak çalışmama rağmen, bu yıl Bilgisayar Programcılığı AÖ için tercih yaptım!

Kaynaklar

  1. A. V. U. Ö. Fakültesi. Açık Ve Uzaktan Öğretim Fakültesi. Alındığı Tarih: 4 Ağustos 2025. Alındığı Yer: ATA AÖF | Arşiv Bağlantısı
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Osman Akman
Osman Akman
135.3K UP
Çeviren 12 Haziran 2023
Ay'ın yanında görünen şey de ne? O, Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS). Fotoğrafta fiziksel olarak Ay'ın yakınında görünüyor olsa da görünenin aksine Dünya'ya daha yakın. Burada ISS, alçak dünya yörüngesinde büyük mavi bilyemizin etrafında 90 dakikada bir attığı turların birinde, Ay'ın önünden geçmek üzereyken fotoğraflandı. Dünya'nın çevresinde bir aylık yörüngede bulunan Ay'ın ince bir şeridi Güneş'ten ışık almakta olduğu için bize hilal evresinde görünüyor. Bu fotoğraf Mart ayının sonlarında Çin'in Şanghay kentinden çekildi ve bize yalnızca Dünya'nın en büyük insan yapımı uydusunun ayrıntılarını göstermekle kalmıyor, aynı zamanda Dünya'nın en büyük doğal uydusunun kraterli ve çorak yüzeyini de ayrıntılı bir şekilde gözler önüne seriyor. Önümüzdeki yıllarda insanlık, şimdiye kadarkinden çok daha fazla insanı ve makineyi Ay'a göndermeyi planlıyor.
8
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
533.6K UP
5 gün önce
Kuzey Amerika’nın batı kıyısında 2013 yılında başlayan ve milyarlarca deniz yıldızının ölümüne yol açan gizemli “deniz yıldızı erimesi sendromu”nun nedeni sonunda keşfedildi. Washington ve British Columbia’daki bilim insanları, Vibrio pectenicida adlı bir bakteri türünün bu yıkıcı hastalığın sorumlusu olduğunu ortaya koydu.

12 yıl boyunca nedeni bilinmeyen veya yanlışlıkla bir virüse atfedilen bu hastalık, özellikle güneş deniz yıldızı (sunflower sea star) türünü hedef aldı. Bu türün küresel popülasyonunun %90’ı yok oldu; bu da deniz ekosisteminde deniz kestanelerinin kontrolsüz artmasına ve kelp ormanlarının yok olmasına neden oldu.

Araştırmacılar, bakteriyi laboratuvar ortamında izole edip sağlıklı deniz yıldızlarına enjekte ederek aynı belirtileri gözlemledi ve böylece kanıtlamış oldular. Çalışma, saygın bilim dergisi Nature Ecology & Evolution’da yayımlandı.

Güneş deniz yıldızları 2020 yılında kritik tehlike altındaki türler listesine alındı ve ABD’de “tehdit altındaki tür” olarak tanımlanma süreci devam ediyor. Araştırmacılar şimdi hastalıkla mücadele için probiyotik tedaviler geliştirmeyi ve diğer deniz yıldızı türlerini de test etmeyi hedefliyor.

Ancak bu önemli araştırmaların yürütüldüğü Marrowstone Marine Field Station gibi laboratuvarlar, federal bütçe kesintileri nedeniyle kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Araştırmacılar, elde ettikleri bu bulgunun türün kurtarılması ve deniz ekosistemlerinin onarımı için bir dönüm noktası olabileceğini söylüyor.

4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Blog ~ Mek
Blog ~ Mek
50.8K UP
İnceleyen9 5 gün önce
Kürk Mantolu Madonna’da Neyi Severiz?

Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali’nin en çok sevilen romanıdır desek herhalde yanlış olmaz. Günümüzde hâlâ kitap en çok satanlar listesinde yerini almaktadır. Bu kitabı bu kadar çok sevdiren ne, diye sorduğumuzda yazarın karakterlerin iç dünyasını şiirsel bir üslupla, başarılı bir şekilde yansıtması diyebiliriz. Öyle ki kitapta geçmişe yapılan geri dönüşle gençlik yılları anlatılan Raif’in içine düştüğü bunalımlar, yaşamı sorgulamaları, aşık olunca hissettiklerinde herkes kendinden bir parça bulabilir. Anlatılanlar oldukça gerçekçi ve samimidir.

Sabahattin Ali Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşamış; buna rağmen yazdığı romanlarında o dönemi anlatmak yerine bireyin iç dünyasını anlatmayı tercih etmiştir. Kitaplarındaki karakterlerinde derin psikolojik tahlillere yer vermiştir. Küçük yaşta babasından aldığı uyarı onu gördükleri ve hissettiklerini yazma konusunda cesaretlendirmiştir. Bir yıl kadar Berlin’de yaşamış oradaki gözlemlerinin etkisiyle Kürk Mantolu Madonna’yı yazmıştır. Romanda tüm hisleriyle çırılçıplak karşımızda duran Raif Bey dışardan bakıldığında kimseyle pek münasebet kuramayan, içe dönük, etliye sütlüye karışmayan biridir. İçini döktüğü defteri olmasa, o ve hayatı hakkında kimsenin bir şey bileceği yoktur. Hâlbuki herkes gibi kafasının içinde dönüp duran türlü düşünceleriyle kendine has bir dünyası vardır. “Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?” Bu dünya aslına bakarsak çok da iç açıcı değildir. Raif her daim kendisini toplumdan soyutlanmış, yalnız hissetmekte, insanlarla yakınlık kurmaktan çekinmektedir. Kitabın sonlarına doğru yazar Raif’in aile yapısından söz ederek insan psikolojisinde içinde büyüdüğü aile ve çocukluk yaşantılarının ne kadar önemli olduğuna işaret etmiştir. Raif’in babası ailesiyle gerçek bir ilişki kuramayan, bir gölge gibi onların yanında duran –ne var ki Raif de ileride evlenip böyle bir baba olacaktır- oğlunda hiçbir güzel hatıra bırakamamış bir babadır. Raif onun öldüğünü duyduğunda bile pek bir şey hissedemez. Annesi ise pasif ve zavallı bir kadın olarak karşımızdadır. Ailesinde aradığını bulamayan bu genç bir türlü içindeki değersizlik hissinden kurtulamaz. O resminden hayran kaldığı, sonra tanışıp aşık olduğu Kürk Mantolu Madonna’ya (Maria) en yakın olduğu anda bile içindeki huzursuzluk devam eder. Terk edilmekten korkar. “Yalnız onun yanındayken içimi müthiş bir korku, onu kaybetmek korkusu sarardı.” Her an içinde bunun tedirginliği vardır. Nitekim bu tedirginliği kendini gerçekleştiren kehanet misali yaşadıkları güzel anlara rağmen çok sevdiği kadının ondan uzak durmayı istemesiyle neticelenecektir.

Maria ile beraberken hissettiği korkuyla karışık mutluluk yine de ona başka bir hayatın mümkün olduğunu sezdirir, bir ruhu olduğunu hatırlatır. Türkiye’ye döndüğünde yıllarca onunla yaşamak için hayal kurar, tüm acılarının onunla yaşarsa son bulacağına inanır. Ona kavuşamamanın verdiği ızdırapla yaşamına hep bir mutsuzluk ve hayal kırıklığı eşlik eder. Acaba hayal ettiği gibi Maria ile beraber yaşasa içindeki yalnızlık son bulacak ve aradığı huzuru bulabilecek midir? Bu sorunun cevabı bu romanda olmasa da ” İçimizdeki Şeytan” romanında verilmeye çalışılmıştır. Oradaki başkişi Ömer yine iç dünyası karanlık tereddütler içerisinde bir karakter olarak karşımıza çıkar. Bir tesadüf sonucu vapurda karşılaştığı Macide’ye aşık olan Ömer, uzun ve etkileyici konuşmalarıyla onun gönlünü alır ve kısa zamanda evlenirler. Ancak bu aşık genç maddi yükümlülüklerin de altında ezilerek zamanla değişmeye başlar. O beklediği huzura bir türlü kavuşamaz. İki gönül bir olunca samanlık seyran olmaz ve bu evlilik son bulur. Kürk Mantolu Madonna’da ise yazar her ne kadar Raif’in yaşadığı mutsuzluğun aşık olduğu kadına kavuşamadığı için olduğunu vurgulasa da gerçekleri bilir ve İçimizdeki Şeytan’da zaten bunu işlemiştir. İnsanın içindeki boşluğun kapanması bir başkasıyla hayatını birleştirerek olacak bir şey değildir. Daha derin, daha ulvi bir boşluktur. Yazar bunu İçimizdeki Şeytan’da şöyle ifade eder: “İnsan bu dünyaya yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.”

Romanlarında kişilerinin iç dünyasını yansıtmakta ve derin psikolojik gözlemlerle onların kafasındaki düşüncelere ışık tutmakta başarılı olan Sabahattin Ali, karakterlerini sadece iyi ya da kötü olarak değil her yönüyle romanlarında işlemiştir. İnsan bir yandan acizliği ve içine düştüğü bunalımlarla kendine kötülük ederken; diğer yandan sevince sevdiğinden hiçbir yardımı esirgemeyecek kadar merhametli de olabilmektedir. Ki Maria hastalanınca tutarsız davranışlarına rağmen Raif ona günlerce bakmıştır. Romanın sonunda Maria’nın bu tutarsız davranışlarının aslında bir sebebe bağlanması yine bu karaktere karşı içimizde bir merhamet duygusu uyandırır.

İnsan kendini tanıma arzusunda olan, başkalarının iç dünyasını da merak eden bir varlıktır. Aslında bu merak da yine kendini anlamaya yöneliktir. Öyle ki kitaplarda kendimizden bir şeyler buldukça ve hatırladıkça içimizi anlaşılmış olmanın huzuru kaplar. Ortaklıklar bulduğumuz karakterler bize yalnız olmadığımızı fısıldar. Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna’da tam olarak bunu yapar. İçimizi okuyan bir dost gibi bize insanlık hallerimizi anlatır. Tüm eksikliklerimiz, acılarımız ve iyi ve kötü yanlarımızla insan…
9.7/10
(170 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Jalə Süleymanova
şahsi görüşüm :") 8 Temmuz 2023 Sen de Cevap Ver

Ahlak ve etik, toplumsal ya da bireysel anlamda değerler, doğru ve yanlışlar kavramlarına bakış açısı getiren felsefi terimdir. Yani nisbi terim. Eğer üst düzey bir insan varlığı oluşursa, toplumsal olarak da, bireysel olarak da kendine özgün bakış açıları oluşur. Farklı kültür, farklı medeniyyetler, farklı çağlar gibi perspektifler meydana gelirdi. Bu yüzden etik\ahlak anlayışları da günümüzden hayli farklı olurdu. Beyinleri bizimkinden farklı çalışan bu varlıkların düşünce yapıları da şuan sahip olduğumuz dünya geneli etik\ahlak anlayışına nazaran uymayacağını farz ediyorum. Bu, kimisine üst düzey, kimisine de aşağı düzey gelebilir. Bu da yine bunu yargılayan bireyin kültürü, inancı ve kendi perspektifleriyle ilişkili. Yani şuanki bireysel etik\ahlak anlayışları bile bir-birinden çoğunlukla farklı olurken, ortak dünya etiğimizi bile oluşturamamız bu soruyu birazcık cevapsız kılabiliyor.

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close